İmamoğlu’ndan ‘terör’ açıklaması: ''Terörü lanetliyoruz''
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlİBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremle felaketi yaşayan Hatay’da faaliyet gösteren 21 farklı sivil toplum kuruluşuna mensup toplam 69 üyeyi, Saraçhane’deki tarihi Meclis Salonu’nda ağırladı.
Konuşmasının başında bölücü terör örgütü PKK ile girilen çatışmalarda şehit düşen 12 askerimizi anan İmamoğlu, “Terörü lanetliyoruz ve umut ederiz ülkemizde; iyiliklerle, huzurla, barışla süren, coğrafi olarak bunun teminatı olduğu bir dönemi yakalarız. Türkiye, bulunduğu konum itibariyle, bulunduğu coğrafyanın tüm iyilikler noktasındaki teminatı olmak zorunda olduğu bir ülke. Türkiye, bu coğrafyada barışın teminatı, huzurun teminatı, demokrasinin teminatı, hak ve özgürlüklerin teminatı, adaletin teminatı olmak durumundadır” dedi. 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin, kadim Hatay ve İstanbul kentleri arasında yeni ve derin bağlar kurduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu oluşan bağların sürekli ve sürdürülebilir olması, aynı zamanda iki şehir arasındaki bu ilginin, Hatay ayağa kalkana kadar, bütün sorunlarını çözene kadar devam etmesinin şart olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremde en çok hasar gören şehirlerin başında gelen Hatay’da faaliyet gösteren 21 farklı sivil toplum kuruluşuna mensup üyelerle bir araya geldi. İmamoğlu, Hatay’dan gelen toplam 69 kişilik heyeti, İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesinde bulunan tarihi Meclis Salonu’nda ağırladı. Toplantıda İmamoğlu’na, İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar ve Erdal Celal Aksoy eşlik etti. Konuşmasının başında, bölücü terör örgütü PKK ile girilen çatışmalarda şehit olan 12 askerimizi anan İmamoğlu, “Hafta sonu hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet diliyorum. Terörü lanetliyoruz ve umut ederiz, ülkemizde hiçbir zaman böylesi hepimiz derinden üzen haberlerle değil; iyiliklerle, huzurla, barışla süren, coğrafi olarak bunun teminatı olduğu bir dönemi yakalarız” dedi.
“SON DÖNEMDE DAHA KARMAŞIK BİR SÜRECİN AYAK İZLERİNİ, AYAK SESLERİNİ DUYUYORUZ”
Türkiye’nin zor bir coğrafyada bulunduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Özellikle son dönemde daha karmaşık bir sürecin ayak izlerini, ayak seslerini duyuyoruz. Bu da bizi hem üzüyor hem tedirgin ediyor, ama bir o kadar da aslında sorumluluk sahibi yapıyor. Çünkü Türkiye, bulunduğu konum itibariyle, bulunduğu coğrafyanın tüm iyilikler noktasındaki teminatı olmak zorunda olduğu bir ülke. Türkiye, bu coğrafyada barışın teminatı, huzurun teminatı, demokrasinin teminatı, hak ve özgürlüklerin teminatı, adaletin teminatı olmak durumundadır. Türkiye, bu coğrafyaya yüzyıllar boyu liderlik yapmış, imparatorlukların, 20. ve 21. Yüzyılda -ki inşallah ilelebet yaşayacak- Cumhuriyetin var olduğu noktadayız ve onun evlatlarıyız. Böylesi bir sorumluluğumuz vardır. Tabii ki bu tarz çatışmalar ve terörist faaliyetler, en fazla da bu coğrafyada bizim canımızı yakıyor, bizim insanlarımızın hayatına mal oluyor. Sona ermesi en büyük dileğimizdir” şeklinde konuştu.
“ATATÜRK'ÜN MİRASI, ‘YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ’ FELSEFESİ HİÇBİR ZAMAN ESKİMEYECEK”
“Bu anlamda en tutarlı, en sürdürülebilir, en kalıcı iç ve dış politika süreçlerini yönetmek durumunda olan da bir ülkeyiz” diyen İmamoğlu, “Bu bağlamda, Atatürk'ün bize mirası, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ felsefesinin hiçbir zaman eskimeyeceğini ve bunun üzerine çok şey konduğunda, çok değerli bir felsefe olduğunun da altına hepinizin huzurunda çizmek isterim. Zira belki de ‘En derin konuşulacak topluluk kimdir’ deseniz, herhalde Hataylılar olur. Çünkü Hatay, çok özel bir şehrimiz ve içinde barındırdığı değerler, inançlar, etnik gruplar, çok yönlü baktığımızda aslında dünyaya bile servis edilip, anlatılabilecek bir kadim kültürü temsil ediyor. Bu yönüyle, ‘Türkiye'nin niçin bu coğrafyada az önce bahsettiğim meselelere önderlik etmesi gerekir’in belki de net bir özetidir Hatay. Bu yönüyle çok yönlü yaşamı, kültürü, tarihi, o derinlikleriyle biraz da İstanbul ve Hatay da birbirine benzeyen ki kadim şehir” ifadelerini kullandı.
“6 ŞUBAT DEPREMLERİ, HATAY VE İSTANBUL ARASINDA YENİ VE DERİN BAĞLAR KURDU”
6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin, Hatay ve İstanbul gibi iki kadim kent arasında yeni ve derin bağlar kurduğuna dikkat çeken İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Bu oluşan bağların sürekli ve sürdürülebilir olması, aynı zamanda iki şehir arasındaki bu ilginin, Hatay ayağa kalkana kadar, bütün sorunlarını çözene kadar devam etmesinin şart olduğunu düşünüyorum. Depremde en büyük zararı gördüğünü net olarak bildiğimiz şehir Hatay’ın yaralarını sarması noktasında yeterli çaba ve özenin gösterilmesi elbette ki isteğimizdir, talebimizdir. Ama bir gerçeğin altını çizelim. Bugüne kadar, bu kadar derin tahribat yaşanmış ve bu tahribat yaşandığı zaman diliminde daha çok özen gösterilmesi gerektiği ortada olan, özellikle yapısal, tarihsel geçmişine baktığınızda böyle bir hakka sahip olduğunu düşündüğüm Hatay'da, ne yazık ki yeterli çaba ve özenin gösterildiğini söylemek mümkün değil. Başta barınma, beslenme, sağlık gibi temel sorunlar olmak üzere, birçok problem yaşanıyor ve kabul edelim ki önümüzde zor da bir kış dönemi daha var. Bu konularda tüm yetkili kurumlar, görevlerini eksiksiz yerine getirmek ve daha fazla sorumluluk üstlenmek, daha büyük bir koordinasyonla hareket etmek durumundadır.”
“YENİ VE CESUR BİR ANLAYIŞ İÇERİSİNDE HEP BİRLİKTE HAREKET ETMEK GEREKİYOR”
“Bazen sözler yetersiz kalıyor. Çok fazla laf kurunca, aslında sizler iş üretmek yerine, laf üretme pozisyonuna düşebiliyorsunuz. Ben, bu pozisyona asla düşmek istemem. İş üretmek zorundayız Hatay'da. İşin neti bu. İş üretmek zorundayız ve Hataylıların sorunlarına çözüm olmak durumundayız. Oradaki toplumun, insanların beklentilerinin karşılamak için koordineli planlı, abur cubur değil, bir işi düzeltirken başka bir yıkıcılığı var etmek değil, tam aksine çok bilimsel, teknik bir çalışmanın önünü açmak gerekir. ‘Devletin gücü nasıldır, nasıl ölçülür’ derseniz, çağdaş kavramlarla, aslında vatandaşın sorunlarını çözme kapasitesinden devletin gücünü anlarsınız. Ve bu, insanların devletine dönüp duygularını, daha morali yüksek hale getirir. Vatandaşlarımızın, net olarak o coğrafyada devletin çözüm üreten gücünü, en yüksek seviyede hissetmek istediğini görüyorum. Ve bunu talep ediyor. Haklı olarak tercih ediyor. Karşımızda tek bir yöneticinin ya da bir grup yöneticinin bilgisi ve becerisiyle çözülemeyecek, çok boyutlu sorunların olduğu bir bölgedeyiz. Ve yaşananlar, bu sorunların ancak ve ancak böyle çözülebileceğini bize gösteriyor. Her adımı, aklın ve bilimin öncülüğünde ve yol göstericiliğinde yönetmemiz gereken, hassas bir ortamla karşı karşıyayız. Bu süreç, yanlış alışkanlıklardan kurtulmayı, yeni ve cesur bir anlayış içerisinde hep birlikte hareket etmeyi de gerektiriyor.”
“90 BİN İBB ÇALIŞANLARININ DA KATKILARIYLA KIRIKHAN’DA OKUL YAPIYORUZ”
“Biz, İBB olarak, depremle ilgili bilgileri alır almaz, hep birlikte koordine olduk, organize olduk. AFAD'ın İstanbul şehrini, Hatay'la eşleştirdiğini öğrenir öğrenmez, kendi Afet Koordinasyon Merkezi’mizde, arkadaşlarımızla toplantı yapıp, hızlıca bir afet yaklaşım planı hazırladık Hatay'a dönük. Ve ilk an itibariyle, konunun uzmanlarıyla; ilk hafta, ilk ay, ilk yıl içinde yapmamız gerekenleri ortaya koyduk. Bu doğrultuda da elimizden geleni yapmaya çalıştık ve devam ediyoruz. Yani uzaktan izlemiyoruz, birebir içine girmeye, içine dalmaya gayret ediyoruz. O çerçevede şehrimizin yanındayız. Çok yakın bir zaman diliminde, 90 bin İBB çalışanlarının da katkılarıyla, Kırıkhan Mesleki ve Anadolu Teknik Lisesi'nin inşaatına başlayacağız. ‘Her anında nasıl bir fırsat doğururuz ki, Hatay'ın yanında oluruz’ diye de düşünce üretiyoruz. Hiç hafızamızın dışında olmadı, olmayacak.”
“HATAY'I VE DEPREMDE ZARAR GÖRMÜŞ DİĞER ŞEHİRLERİMİZİ AYAĞA KALDIRMAK ZORUNDAYIZ”
“Depremden etkilenen şehirlerimizin yeniden inşası önemli bir konu. Tabii ki kayıplarımızı, canlarımızı geri getiremiyoruz. Ama bundan sonra olabilecek afetlere çok çok çok dayanıklı bir şehir var etme konusunda da önemli bir sorumluluk eşiğindeyiz. Bu bağlamda faaliyete geçirdiğimiz, Şehir Planlama Ofisimiz ve mühendislerimiz ile Hatay'da çalışmaya devam ediyoruz. Ortak çalışma ofisi kurduk Hatay Büyükşehir Belediyesi'yle. Biliyoruz ki Antakya'sı, Defne’si, İskenderun'u, Samandağ’ı, Dörtyol'u, birçok yöresiyle birlikte Hatay, bir günde kurulmadı. Binlerce yılın oluşturduğu bir şehir. Gerisinde eşsiz ve muazzam bir tarih var. Büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmanın da haklı gururu var hem Hataylılarda hem bütün ülkemizde. Nice acılar, nice badireler atlatmış, yine de hayata bağlılığını, insanlığını yitirmemiş bir coğrafya olmanın da haklı gururunu taşıyor Hatay. İşte tam da bu yönüyle Hatay'ın ortak aklının ne düşündüğünü, örgütlü gücünü yansıtan isimlerini, kuruluşlarını, kanaat önderlerini dinlemek, onlarla birlikte üretmek, onlarla birlikte çözüm bulmak ve can kulağıyla her anını dinleyerek, hissetmek zorunda yöneticiler. Biz de Hatay'a dönük bakışımızı bu duygularla yönetiyoruz. Hatay'ı ve depremde zarar görmüş diğer şehirlerimizi ayağa kaldırmak zorundayız. Bu bir zorunluluktur. Birinci derecede sorumluluktur.”
HATAY HEYETİ TEMSİLCİLERİNDEN İMAMOĞLU’NA: ARAMIZDA SARSILMAZ BİR SEVGİ BAĞI OLUŞTU
İmamoğlu’nun ardından Hatay heyeti adına, Antakya Samandağ İskenderun Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği (ASİ-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tevfik Usluoğlu ve Hatay Büyükşehir Belediyesi Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nesrin Erçelen söz aldı. Hatay adına; görüş, öneri ve taleplerini paylaşan Dr. Usluoğlu ve Prof. Erçelen, deprem felaketini yaşayan kentlerini yalnız bırakmayan İmamoğlu’na teşekkür ederek, “Aramiler’den başlayarak; Türklerin, Süryanilerin, Arapların tüm değerlerini bir araya getirip, akıl ve bilimle, uygarlık gerçekleriyle bugüne kadar getirmiştik. Ancak ne yazık ki, akıl ve bilimden uzaklaştıkça, felaketler yaşamaya başladık. Ve 6 Şubat'ta, 20 Şubat'ta olmak üzere 4, toplamda da binlerce depremi yaşayan kadim Antakya'nın çocukları, Asi'nin çocukları olarak, bir felaketle karşı karşıya kaldık. Ve bu felaket; bizde bir umutsuzluk yarattı. Ciddi kayıplar yaşadık. Ve bir umutsuzluk içindeyken, saygıdeğer Başkanım sizler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, bize umut oldunuz, bize destek verdiniz, bize onur verdiniz. Tüm emekleriniz için müteşekkiriz. Depremin en uğursuz anında yeşeren bu tavrınızla gönüllerimizi fethettiniz. Hatay halkının, kadim Antakya'nın ve Asi'nin çocuklarının saygı ve selamlarını size getirdik. Sayın Başkanım, inanıyoruz ki aramızda sarsılmaz bir sevgi bağı oluştu. Ve bu bağla, daha büyük dayanışma içerisinde olacağınıza eminim” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU: HAYATIMDA BELKİ DE EN DEĞERLİ ÖDÜLLERDEN BİRİSİ
“Sizin söylediğiniz sözler üzerine, sadece şunu söylemek isterim” diyerek tekrar söz alan İmamoğlu, duygularını şöyle dile getirdi:
“Gerçekten koordineli bir sürece ihtiyacımız var. Bizim orayla zaten bağlarımız, kurumsal olarak devam edecek Hatay Büyükşehir Belediyemizle. Ama burada da hem Erdal Bey olsun, Gülay Hanım olsun, Genel Sekreterimiz nezdinde bütün kurum kuruluşlarımız olsun, biz bu bağlantıyı daha güçlendirerek devam edelim istiyoruz. Zaten gözümüz, kulağımız orada; hiç bırakmayacağız. İnşallah hep birlikte, tahminimizin de üzerinde bir hızla, o kadim kentimizi ayağa kaldıracağız. Bana gerçekten çok büyük bir gurur verdi şu an yaşadığım olay. Aslında biz görevimizi yapıyoruz. Ama böylesi bir gönül bağlılığı olduğunu hissetmek, benim hayatımda belki de en değerli ödüllerden birisi. Bunu hayatım boyunca hiç unutmayacağım. Nerede olursak olalım, bu şehri ve o kadim bölgeyi ayağa kaldırma konusunda kendimi sorumlu olarak hissedeceğim.”
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol