İmamoğlu'ndan Erdoğan ve Soylu'ya yanıt verdi
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Olİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Partili milletvekili Binali Yıldırım'ın ve İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamalarına yanıt verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, pazartesi mesaisine Eyüpsultan'daki İSKİ Genel Müdürlüğü'nde başladı. Ardından Beyoğlu'na geçen İmamoğlu, İstanbul Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu toplantısına katıldı.
Toplantı çıkışında kameraların karşısına geçen İmamoğlu, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yerel seçimlerle ilgili açıklamalarına hem de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarına yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul seçimlerine yönelik sözleri…
- Hakkını aramak konusunda tabii ki herkes hakkını arayabilir. Biz de hakkımızı ararız. Hiç sorun yok. Hak aramanın usulleri ve şekilleri var. Bu usullere uymadığınız zaman hak aramanın biçimi değişir. Bu sefer başka bir haksızlık doğurursunuz. Bu çok net. Ama içine sinmediği kısmına gelirsek, bulunduğu salondaki kişilerin içine sinmemiş olabilir. İstanbul halkının gayet içine sinmiş durumdadır. Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının da içine sinmiş durumda. Sokaktayız. Gittiğimiz her yerde vatandaşlarımızla baş başayız ve beklentilerini dinliyoruz. Ben anketlere ve araştırmalara çok değer verdiğini biliyorum Sayın Cumhurbaşkanımızın. Böyle bir süreci, halkla test etmesini dilerim. Gerçeği daha yakın görecek diye düşünüyorum. Kuşku duymasınlar.
Cumhurbaşkanı'nın diğer ittifaka oy vermiş vatandaşlarımıza da kızgın değiliz açıklaması…
- Diğer kesime oy vermiş insanlara kızgın olmama gibi bir cümleyi zaten doğru bulmamız mümkün değil. Herkesin özgür iradesiyle bir oy verme hakkı var. Kime ne verdiğini bilemezsiniz. Bazen en yanınızdaki insanın kime oy verdiğime dair tahmin yürütme hakkınız yok. Dolayısıyla kime kızacaksınız? Rastgele mi kızacaksınız? O insanların oyları insanların kendisine ve kendi vicdanına aittir. Kimse bunu sorgulayamaz. Bir başka yönüyle siyasi mesaj, seçim mesajı vb. Biz o mesajı bile duymuyoruz. Efendim şöyle mi olur böyle mi olur iyi mi olur kötü mü olur? Onu bile duymuyoruz. Seçimlerin meşruiyeti vardır. O zaman herkes kaybettiği seçimden sonra yeni seçim arayışına girer. Çok kötü bir atmosfer.
''BU SEÇİMİN BİR KAZANANI VAR''
- Türkiye'deki demokrasinin, normalleşmenin, Türkiye'deki seçimlerle ilgili insanların meşruiyeti kabul etmesinin öneminde saklı aslında. Bu seçim bitmiştir. Bu seçimin bir kazananı var. Mazbatasını almıştır. Görevinin başındadır. Şu an uydurulan gerekçeleri, tırnak içerisinde uydurulan gerekçelerin diyorum, gerekçelerin hiç birisinin seçimle ilgisi yoktur. Seçim öncesiyle ilgili alınması gereken tedbirlerin yeniden sorgulanması, acaba buradan bir şey bulabilir miyiz araştırması. Ya kardeşim, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve bir sürü insanın, seçimlerin en iyi koşullarda hatta dünyanın en güvenilir seçimi olması hususunda açıklamaları var. O seçimin gecesinde, ''3 bin küsur oyla kazandık'' diyen aday var. Ya da Anadolu Ajansı'nın yapmış olduğu manipülasyon var. O kadar sorgulaması gereken işler var ki. Biz bunları sorgulamıyoruz bile. Seçim bitmiştir. Kendi tedbirlerimizi aldık. Seçimle ilgili tutanaklarımızı topladık. O tutanaklarımızı kayda geçirdik. Sonucu elde ettik. O sonuca olan güvenimizle kazandığımıza olan inancımızı bugüne kadar savunduk. Uydurma gerekçeleriyle ilgili o süreci yöneten insanlarla alakalı, Sayın Cumhurbaşkanına çağrı yapmıştım. Bence o kişileri gözden geçirsinler.
BİNALİ YILDIRIM'IN AÇIKLAMALARI
- Sağlıklı olan bütün soru işaretlerinin cevapları verildi ve giderildi. Sağlıksız olanlarla ilgili yapılan süreç, hoş bir süreç değil. Valla kendisi yarışmamış olabilir. Ben yarıştım. Kendi partilerindeki adayların pozisyonlarını ve durumlarını bilemem. Onlar nasıl tanımlanır, kim yarışır kim çıkar bilemem ama ben gerçekten 4 ay boyunca vatandaşıma kendimi anlattım. Projelerimizi anlattık. Akılda kalanları ölçtük. İnsanların bize olan ilgisini alakasını beklentilerini hala yaşıyorum. Dolayısıyla kendi adına konuşmuştur diye düşünüyorum. Bizim adımıza konuşmasınlar. Biz adaylığımızı layıkıyla temsil etmeye çalıştık. Aynı dili hala muhafaza ediyoruz. YSK'ya doğru gerekçeleriyle yapılan itirazlar zaten sonuçlandı. Bu saatten sonra yapılan itirazların gerçekten tüm seçimleri sıkıntıya sokacağını belirtmek istiyorum. Bu manada artık neredeyse YSK'nın kendisini sorgulanacağı kısımlara geçildi. Bir an önce YSKnın bu süreci tanımlaması ve tüm soru işaretlerini ortadan kaldırması gerekir. Cuma, bu hafta diye takvimi yoktur bu işin. Bence gün bugündür, gün yarındır.
''TÜRKİYE ARTIK İŞİNE DÖNSÜN''
- Önce sürecin tanımlanması, Türkiye'nin artık işine dönmesi, bütününe dönmesi, herkesin kendi işine dönmesi Türkiye'nin sıhhatine olacaktır. Zira hepimizin canını yakan sorunlar var bu ülkede. Bir sürü dış politikayla ilgili sorunlar var. Bunlarla ilgilenilmesi lazım. İstanbul gündemini sayın Cumhurbaşkanı ve yetkilileri zihinlerinden silmeli. Gözü arkada kalmasın. Çok iyi çalışacak bir belediye başkanı var. Çok güzel iş birliği yapabilecek bir belediye başkanı var. 16 milyon insanı temsil ediyorum. Kimseyi bireysel olarak temsil etmiyorum. Dolayısıyla 16 milyon insan adına zevkle keyifle benimle iş birliği yapabilirler. Bundan da büyük keyif alacaklarını biliyorum. Hatta sayın Cumhurbaşkanı da keyif alacaktır. İyi bir İstanbullu olduğunu düşünüyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI SOYLU'YA DA YANIT VERDİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı bir canlı yayında "Geçen İmamoğlu ile ilgili aynı şeyi söyledim. Beşiktaş maçına gitti. Sayın Cumhurbaşkanımıza oralarda hakaret edildi. Fenerbahçe maçını izlerken, istihbaratım bana şunu söyledi; sosyal medyada bu FETÖ'cünün burada ne işi var dediler, mazbata meselesini gündeme getirdiler. Ben de sayın Ali Koç'a 'burada bir problem olabilir. Siz ev sahibisiniz' dedim" ifadelerini kullanmıştı.
Soylu'nun bu açıklamalarına da yanıt veren İmamoğlu şunları söyledi:
- Ben, açıklamasını dinledim. Şöyle bir ifadesi var, ''Sayın Bakan Soylu beni arasın'' demişim. Ben, bir kere isim vermedim. ''Kendisi, kendisini açıklayana kadar bekleyeceğim'' demiştim. Hafta sonu bir TV kanalında yaptığı konuşmanın manidar kısmı, sosyal medyadan alınan ihbarlar, bazı duyumlar. Bir de algı oluşturmak için kullanılan, ''FETÖ'cünün o statta ne işi var, yok şike süreci…'' Bunlar ayıp şeyler. Ben, FETÖ'yü hayatım boyunca hiç övmedim, görmedim, ortamlarında bulunmadım. Övenler, görenler, onlarla aynı ortamda bulunanlar konuşulsun. Benim adıma böyle bir ismi, kelimeyi telaffuz hakkını bile vermiyorum. İster bakan olsun, ister başkası olsun. Bu kadar netim. ''O dedi, bu dedi, ben onu anlattım!'' Kabul etmiyorum kardeşim. Algı yaratmayın. O kelimeyi onunla yan yana oturan, konuşan, sürecini öven kim varsa, aynaya baksınlar, kim varsa görürler. Ben, o değilim. Öyle bir tarif yapmasınlar, bir.
''GAYET TABİİ GİDECEĞİM''
- İkincisi, Fenerbahçe Stadı'na gidecekmişim de tedbir vesaire… Gayet tabii gideceğim. Benim güvenliğimle ilgili süreç orada işliyorsa, bunun sorumlusu Sayın Ali Koç değil ki. Niye onu arıyorsunuz? Beni arayın. Ben, o tarihte İBB Başkanıyım. Niye? Sonuç belli. YSK sayfasında benim sonucum yazılı, bir tek mazbatam verilmemiş. Beni aramayacaksınız da kimi arayacaksınız? Örneğin, 21 Nisan'da bir tehdit, bir tereddüt hissediyorsanız Sayın Kılıçdaroğlu'nu aramayacaksınız da kimi arayacaksınız? Oranın muhtarını mı arayacaksınız? Böyle bir şey olabilir mi? Saçmalık. Benimle konuşacaksınız. Bakın, 21 Nisan'da olanlara benzer şeyler konuşuluyor. Peki, neden orada tedbirler almadınız, o süreci korumalarına bıraktınız? Statta bütün tedbirler alınmışmış. Vallahi, statta Fenerbahçeli hemşehrilerim beni gayet güzel karşıladılar, alkışladılar, Galatasaray tribünü de alkışladı. Gayet güzeldi. Bu bakımdan benimle ilgili tereddüt duymasınlar.
''GENEL BAŞKANIMIZ'A YAPILAN SALDIRI SIRADANLAŞTIRILMASIN''
- Benim vatandaşımla hiçbir sorunum yok. Ancak, 21 Nisan'ı sorgulasınlar. Bıraksınlar benim işimi konuşmayı. 21 Nisan'da, Sayın Kılıçdaroğlu sürecindeki mesuliyeti 10-15 korumasına aktaracaklarına, o istihbarat açıklarını nasıl yorumladılar, nasıl istihbaratlar aldılar, hangi tedbirler alındı, hangi tedbirler alınmadı? İlginç bir gün. Biz, aynı anda, Maltepe'de yüzbinlerce insanla İstanbul buluşması yapıyorduk. O gün, neydi hesapları yani? Genel Başkan'a yapılan saldırıyı sıradanlaştırmak. Bu saldırı, yarın kime yapılırsa yapılsın, millete, devlete, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır. CHP ya da Genel Başkanı'nın şahsına değil. Bu iş, çok ciddiye alınmalıdır. Sulandırılmasın lütfen. 2019 yılını en önemli konularından biridir. Niye? Yarın ya kendi başına gelirse, ya bir başkasının başına gelirse, aynı tepkiyi ve üslubu kullanırım. Bu bakımdan bu kadar önemli bir mevzuyu konuşsunlar. Bıraksınlar benim konularımı. Sayın Koç'u niye aramışlar, Beşiktaş kulübü niye aranmış mesela? Ben, her stada gideceğim. Spor salonlarına da gideceğim. Hiçbiri de siyasi değildir. İstanbul'da bugüne kadar o statlara gidilmemesi hatadır. Ben, gideceğim.
Beşiktaş maçında Sayın Cumhurbaşkaşkanı'na hakaretler edildiği iddiası…
- Asla. Ben öyle bir şey duymadım. Sosyal medyadam mış mış mış. Lütfen. Sayın bakan, kesinlikle beni aramalı. Bir tereddüt duyuyorsa, onu benimle analiz etmeli. Kamuya açık bir alanda, sporla ilgisi olmayan, özel bir hususla ilgili kişiyi ilgilendiren bir konuyla ilgili İçişleri Bakanı bir mesuliyet hissediyorsa, muhatabı benim. Beni arayacak. Tartışacak, konuşacak. Uzak değiliz ki, hemşehriyiz. Konuşurduk gayet güzel.
Seçiniz...
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol