Acı gerçek ! Biz nelerle uğraşıyoruz, dünya neleri konuşuyor (!)
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlDün akşam kanıtlanan keşfi, bilim insanları şöyle açıkladı: "Kâinatı anlamamız için yeni bir pencere açıldı"
Bilim dünyasının on yıllardır merakla beklediği açıklama, sonunda dün yapıldı: Alman fizikçi Albert Einstein’ın 100 yıl önce ortaya attığı, uzayı ve zamanı büken yerçekimsel dalgaların varlığı, kanıtlandı. Son 50 yılın en büyük keşiflerinden biri olarak nitelenen bu olay, bir bilim insanının deyişiyle “kainata yeni bir pencere açıyor.”ABD’deki California Teknoloji Enstitüsü, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve LIGO Bilimsel İşbirliği Kurumu’na bağlı bilim insanları, dün Massachusetts eyaletindeki Washington kentinde bir basın toplantısı düzenledi ve Einstein’ın öngördüğü yerçekimsel dalgaları tespit ettiklerini açıkladı.
2 KARADELİK ÇARPIŞTI, O DALGALAR BULUNDU
Einstein’ın çığır açan genel görelilik teorisine göre yerçekimi, maddenin varlığı nedeniyle uzay ve zamanı da büküyor. Einstein 1916’da bu teorinin bir uzantısı olarak, yerçekimsel dalgaların varlığını savunmuştu.Ancak bugüne kadar bu dalgaların varlığına dair doğrudan bir kanıt bulunamamıştı. ABD hükümetinin bağımsız bir kurumu olan Ulusal Bilim Vakfı, LIGO projesini başlattı.ABD’nin Louisiana ve Washington eyaletlerine iki dev lazer detektörü kuruldu. Bilim insanları bu aygıtlarla Dünya’ya 1.3 milyar ışık yılı uzaklıktaki iki kara deliği mercek altına aldı.4 km’lik
ULTRA HASSAS LAZERLER KULLANILDI
Son derece yoğun nesneler olan, Güneş’in yaklaşık 30 katı büyüklüğündeki bu karadelikler, birbiri etrafında dönüp çarpışmıştı. Bu çarpışmanın bir sonucu olan yerçekimsel dalgalar, ABD’deki detektörler tarafından ilk kez 14 Eylül’de saptandı. Son aylarda süren ek çalışmaların ardından dün bu keşif ilk kez dünyaya duyuruldu. Yerçekimsel dalgaları tespit etmek için bir protondan 10 bin kat küçük hassasiyete sahip 4 kilometrelik lazer ışınları gerekliydi. LIGO projesiyle bu aygıta ilk kez sahip olundu. Bu dalgaları geçmişteki teleskoplarla görmek mümkün değildi.
VARLIĞINI ARAYANA BİLE ÖDÜL VERDİLER
Açıklamayı yapan bilim adamlarının Nobel Ödülü almasına kesin gözüyle bakılıyor. Zira bugüne kadar doğrudan doğruya tespit edilemeyen kütlesel çekim dalgalarının varlığını kanıtlamaya yönelik çabalar bile ödüllendirilmişti. Dalgaların matematiksel denksizliklerden fazla olduğunu gösteren Hulse-Taylor çift yıldızı ile ilgili ölçümleri içeren çalışmalar, 1993’te Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüştü.
DÜNYA’YI GÜNEŞETRAFINDA DÖNDÜREN BÜKÜLME
Albert Einstein’ın yerçekimsel dalga teorisine göre, kütlesi olan her cisim, uzay zamanı büker. Örneğin Güneş’in kütlesel ağırlığı nedeniyle yarattığı yerçekimsel dalga çevresindeki uzayı büker. Gezegenler de, bu eğime girdikleri ve kurtulamadıkları için, çukurun içinde dairesel olarak dönmeye başlar. Kısacası Dünya da dahil gezegenleri Güneş’in etrafında döndüren aslında çekim kuvveti değil, Güneş’in kütlesinin uzayda oluşturduğu bükülmedir. Kütle ne kadar büyük olursa “çukur” da o kadar büyür. Einstein’ın kütlesel çekim dalgaları adını verdiği dalgalar da uzaydaki kütlelerin işte bu şekilde birbirleri etrafında dönerek oluşturduğu dalgalardır.
PEKİ BU KEŞİF NE İŞİMİZE YARAYACAK?
Belkİ yarın televizyon veya cep telefonu gibi hayatımızı kolaylaştıracak bir icada dönüşmese de, bu keşif bilimde tam bir çığır açtı. Çünkü bilim insanları kainatla ilgili tüm bilgileri, radyo dalgaları, ışık, X ışınları, gamma ışınları ve kızılötesi ışınlar gibi elektromanyetik dalgalardan topluyor. Bu dalgaların hepsi de, evrende ilerlerken kesintiye uğrayabiliyor. Bu nedenle de, “kâinatın hikâyesi”ni bugüne kadar hep parça parça, eksik halde öğrenebiliyorduk. Yerçekimsel dalgaların saptanması sayesinde, artık astronominin elinde yeni ve çok önemli bir araç var. Bu sayede “kâinatın hikâyesini” yakında bir bütün olarak öğrenebiliriz. Kainatın ilk dönemine ait hiç bilmediğimiz verilere ulaşabilir, esrarını koruyan karadelikleri ve nötron yıldızlarını daha iyi anlayabiliriz. Penn Üniversitesi’nden Abhay Ashtekar’a göre “Bu gerçekten, gerçekten heyecan verici bir olay. Kâinata yeni bir pencere açılıyor”.
OSCAR’LI FİLMİN KONUSU
Kütlesel çekim dalgaları, ünlü Interstaller (Yıldızlararası) filminin de ana temasını oluşturmuştu. Oscar dahil birçok ödül alan filmde kütlesel çekim dalgalarıyla iki nokta arasında genişleyen uzay zamanda oluşan solucan delikleri işlenmişti.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol