''Oğlum olursa yarışçı yaparım ama...''

''Oğlum olursa yarışçı yaparım ama...''
Güncelleme:

Sofuoğlu, ileride oğlu olduğunda yarışçı yapacağını fakat kızını asla bu spora yöneltmeyeceğini söyledi.

3 kez dünya şampiyonu olan milli motosikletçimiz Kenan Sofuoğlu, ileride oğlu olduğunda yarışçı yapacağını fakat kızını asla bu spora yöneltmeyeceğini söyledi.

Kenan Sofuoğlu üçüncü kez dünya şampiyonu oldu. 2007 ve 2010’da Supersport Şampiyonası’nı kazanan Sofuoğlu, Fransa’daki final yarışı öncesinde birinciliğini ilan etti. Ancak bu şampiyonluk öyle kolay olmadı, ünlü sporcu üst üste aksilikler yaşadı. Dizinden sakatlandı, ameliyat geçirdi, yarıştan diskalifiye edildi, birinci bitirdiği yarışta ceza alıp beşinciliğe düşürüldü, babaannesini kaybetti. Ancak hiçbir şey Sofuoğlu’nu yıldırmadı. Şimdi tek hedefi var: Dünya çapında yarışacak yeni sporcular yetiştirmek...

Sofuoğlu, Star Gazetesi'nden Berrin Haberveren'e konuştu ve önemli açıklamalarda bulundu.

-Dünya şampiyonusunuz ama bu pek kolay olmadı sanırım.

Bizim sporda bir yarışla bitmiyor işler, bir sezon sürüyor. Bu yüzden bazı yarışlarda sıfır puanı göz önüne alarak başlayacak, puan toplamaya bakacaksın. Her yarışta birincilik için kendimi parçalayayım diye bir şey yok. Ancak bazen risk almak gerek. Benim de risk aldığım noktalar Moskova ve Almanya yarışlarıydı. Puanım rakiplerimle hemen hemen aynıydı. Kazanıp rakiplerim de yarış dışında kalınca büyük avantaj sağladım. Bu da Portekiz’de ilk dörde girmem şampiyonluğumu ilan etmem anlamına geliyordu. Portekiz’i de ikinci bitirdim. 2007 ve 2010 yılında Honda ile şampiyon olmuştum. Bu kategoride genelde Honda şampiyon olur, birkaç sefer Yamaha olmuş. Kawasaki ise 11-12 sene önce bir kere şampiyon olmuş. Bu işi zor bir markayla yapmak istedim ve Kawasaki ile yükün altına girdim. Başlarda çok zorlandım, denemediğim bir markaydı. Testlerde kaza yapıp iki kez motoru paramparça ettim. İkinci yarışa hazırlık testlerinde yaptığım kazada dizimden sakatlandım. Menüsküsünden çapraz bağına, yandaki kemiklerin oynamasına... Motora oturuyordum, ilk viraja girmeden dizim çıkıyordu, kilitleniyordum. Box’a zor geliyordum, ambulansla alıp hastaneye götürüyorlardı. Bu şekilde sezona hazırlanmaya çalıştım. Sıralama turlarında dizim çıktı, bantladılar, kalın bandajlarla fazla oynatamayacak şekilde... Bandaj yapınca da dizim oynamıyordu, motoru yatıramıyordum.

-Vazgeçmeyi düşünmediniz mi?

İlk yarışı kazandım. Daha sonraki yarışta sıfır puan aldım dizimden dolayı. Ya bırakıp tedaviye yönelecektik, üç yarış gidecekti, şampiyonluk bitecekti daha başlamadan ya da idare edecek, alabildiğim kadar puan toplayacaktım sakat halimle. Şanslıydım, o dönemki yarışlar hep yağmura denk geldi. Çünkü yağmurda vücudu çok fazla zorlayamıyorsunuz. Sakatlığı o şekilde atlattım. Üç ameliyat geçirdim. Sekiz ay oldu, hala çok iyi değil dizim ama en azından çıkmıyor. Şampiyonluğu final yarışına bırakmak istemedim. Çünkü her şey olabilir. Sakatlanırsınız, saç teli kalınlığında bir kablo kopar, motor stop eder, gitti puanlar... Şimdi tek isteğim Fransa’daki finali birinci bitirip sezonu lider kapatmak. Bu rakiplerime iyi bir gözdağı da olur.

-Temmuz ayında İspanya’daki yarışta Fabien Foret’e kafa attığınız gerekçesiyle ceza aldınız. Aslında agresif bir sporcu olmadığınız biliniyor. Ne yaşandı?

Şampiyonada şu an iddialı üç Honda, iki Kawasaki pilotu var. Kawasaki pilotlarından biri benim, diğeri şampiyona dördüncüsü. İspanya yarışında ben ikinciydim, İngiliz Honda pilotu birinci, Fabien de üçüncüydü. Sürekli atak yapıp ikimizi de yol dışına itmeye çalışıyordu. Bu arada Honda pilotu arayı açmaya başladı, bunun saçma atakları yüzünden. Önümden giderken dönüp ‘Arkamdan gel’ demeye çalıştı, buna tahrik etmek denir. Son beş tur kalmıştı. Taktiğim de şuydu: Son turlarda Honda pilotunu geçip yarışı kazanacağım. 280 kilometre hızla bir viraja giriyorduk, pistte en sağda durmamız gerekiyor. Ama o sürekli beni sola itmeye çalışıyordu. Sağda, gaz kolu tarafında duruyordu. Elimle çekil diyemedim, başımla hareket yapınca kafa atmaya çalıştı diye ceza verdiler. Yarışı kazandım ama beşincisin, dediler. 15 puan kaybettim. Eğer bu yaşanmasaydı iki yarış önce Almanya’da şampiyonluğumu ilan ediyordum. Buna neden olan marka arkadaşım. Amacım Kawasaki’yi birinci yapmak, onun derdi ise Kawasaki’nin en iyi pilotu olmak. Bunun için de beni geçmesi lazım.

-Peki siz “En iyi pilot benim” mi diyor sunuz?

Dünyada bir tek Supersport yok. MotoGP, Superbike vesaire var. Ancak Supersport’un istatistiklerine bakarsak diğer rakiplerime göre kat kat daha iyiyim. Örnek vereyim; dünya Supersport’ta 67 startım, 48 tane podyumum var. Bunların 21 ya da 22 tanesi birincilik... Benden sonra sıralamadaki ikinci pilotun 145 startı, 30 podyumu, 10 birinciliği var. Uluslararası Motosiklet Federasyonu’nun (FIM) kabul ettiği beş dünya şampiyonası var. Her kategorinin şampiyonu sene sonunda Portekiz’e davet ediliyor ve ‘Bunlar dünyanın en iyi beş pilotu’ deniyor. Ben de onlardan biriyim.

-Genç sporculara da yatırım yapıyorsunuz.

Destek olmaya çalıştığım çocuklar var: Harun Çabuk, Toprak Razgatlıoğlu, Asrın Rodi Pak. Şu anda benden sonra Avrupa’da iş yapacak isim Toprak ki iyi dereceler alıyor şu an. Harun henüz 15 yaşında. Bu hafta sonu onunla Hollanda’da özel bir kupada olacağız. Eğer başarılı olursa önümüzdeki yıl Avrupa Moriwaki Cup’ta yarıştıracağız. Bu da Harun’u dünyada çok meşhur olan Redbull Rookies Cup’a hazırlamak için. Oradan sonra önü açık, Moto3’e, Moto2’ye ya da Supersport’a gidebilir. Amacım Moriwaki Cup’a 5-6 çocuk yollamak. Sakarya’da pist yaptık, son iki yılda kazandığım bütün parayı buraya yatırdım. Okula dönüştürmek için Türkiye Motosiklet Federasyonu ile görüşüyoruz. Burası aynı zamanda antrenman parkurum. Türkiye şampiyonaları da burada yapıyor. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç beni arayarak Türkiye’nin her yerine motosikletler dağıtacaklarını ve her şehirde yetenekli çocukları seçeceklerini söyledi. Bu çocukları Sakarya’ya davet edip eğitecek, sonra da nasipse Avrupa’ya götüreceğiz.

NİŞANLIM MOTORA HİÇ BİNMEDİ

-Nişanlınız Julia Looman korkuyor mu siz yarışırken?

Julia bu sporun içinde büyümüş. Ailesi motor sporlarını çok seviyor. Hollanda’da yapılacak Moriwaki Cup’u da organize ediyorlar. Zaten biz de öyle tanıştık Julia ile. 2011 sezonunda yarıştığım takımın sponsoruydular. Tabii yine de sevdiği insanın pistte olduğunu bilmek heyecanlandırıyor onu. Ailesi Hollandalı ve bütün yarışlara geliyorlar. Moriwaki Cup’ta 20’nin üzerinde çocuğa, dünya şampiyonasında üç-dört yarışçıya sponsorlar. Hatta önümüzdeki yıl Honda takımında yarışacak rakibime bile sponsorlar. Bunu Hollandalı pilotların çoğalması için yapıyorlar. İsim ya da markada koymuyorlar motorlara. Maddi güçleri var, destek oluyorlar.

-Nişanlınız ya da ailesinden biri motor kullanıyor mu?

Hayır, sadece bu sporu seviyorlar.

-Nişanlınız sizinle de mi binmiyor motosiklete?

Yok, hiç binmedi. İzlemeyi seviyor.

-Evlilik ne zaman?

Normalde yarışlardan önce ‘Şampiyon olunca evleneceğiz’ diye konuşuyorduk. Şimdi yeni şampiyon oldum ama daha plan yapmadık. Allah nasip ederse önümüzdeki kış...

ANNEM YOLLARDAN DAHA ÇOK KORKUYOR

-Gençleri yetiştirmek nasıl bir duygu?

Ben böyle bir bollukta yarışamadım. Federasyon, Kenan abimiz yoktu arkamızda. Rahmetli Bahattin abime, babama söylüyordum yarışları. Üç, beş motorumuz vardı. Tamirden, satıştan para kazanıp yarışlara gidiyorduk. Uçakla değil otomobille giderdik masrafımız az olsun diye. Otelde değil otomobilde uyurduk. Şimdiki sporcuların öyle bir derdi yok. Arkalarında güçlü bir federasyon var. Bu kadar rahatlık da belki gerekli fiziki azmi vermez bu çocuklara. 17 yaşındaydım, babam beni Almanya’ya götürüp bıraktı. Hayatı kendim öğrendim, zaten başka seçeneğim yoktu. Şimdikilere bakıyorum, babaları ‘Oğlumu bırakmam, bensiz su içemez, bir yere gidemez’ diyor. Öyle bir şey yok! Ben de o yaşlardaydım üstelik önümde ışık da yoktu. Vize almak için İstanbul’da üç gün kuyrukta bekliyordum. Alman polisi bizi tersleyecek, başımızı eğip ses çıkarmayacağız. Niye? Vize alıp da yarışalım diye. Şimdi federasyon veriyor gri pasaportu, karşılıyor masraflarını ama sporcu tenezzül edip yarışa gitmiyor. Çünkü federasyon babasının biletini ödememiş. Zorunda mı? Federasyon sporculara maddi yardımlarda bulundu, yarışmaları için. Onlar parayı başka yerlere harcayıp federasyonu kötülediler.

-Aileler tehlikeli bir spor diye yalnız bırakmak istemiyor olabilir mi?

Sanmıyorum. 10 yıllık Avrupa kariyerimde babam hep vardı. Maksimum 10 yarışıma gelmiştir, yük olmayayım, takımı kızmasın diye... Şimdiki yarışçıların babası kürsüye çıkıyor. Çocuk 20 yaşına gelmiş, hala babasıyla beraber. Avrupa’da takımlar anlaşma yaparken annen-baban gelmeyecek diye şart koşuyor. Babam vefat etmeden önce Honda ile iki kez şampiyon oldum, sevilen pilotlardandım. Fransa’da son final yarışında babamın bizimle aynı restoranda yemek yemesi için izin aldım takımdan. Biraz saygı duymak lazım, sonuçta sana yatırım yapıyorlar.

-Anneniz heyecandan televizyondan bile yarışlarınızı izleyemiyormuş...

Annem kayıpları çok olduğu için tedirgin. Bugün yarışmayı bıraksam çok memnun olur ama ben olur muyum, kesinlikle hayır! Çünkü yaşım 28, önümde yürünecek yollarım var. Annem de bunu kabul ediyor. Mesleğim bu. Tehlikeli mi? Giydiğimiz kıyafetler, yarış pistleri uygun. Zaten o kadar tehlike uçakta da var, şehir içinde trafikte de... Rahmetli Bahattin abimin hayatı motosiklette geçti ama vefatı karşıdan karşıya geçerken otomobil çarpmasıyla oldu. Annem esasında yarıştan çok sürekli seyahat ettiğim için yollardan korkuyor.

TRAFİKTE TERCİHİM ATV

-İleride çocuklarınızın izinizden gitmesini ister misiniz?

Biz motosikletleri kaçırır, öyle binerdik. Baban yarışçı, motor çok istediğine binersin diye bir şey olmayacak. Öyle aşık olması lazım motosiklete ki o zaman emek verip yetiştireyim. Geçen seneye kadar kendime ait bir motosikletim yoktu. Pist olunca antrenman yapmak için zorunlu olarak aldık. Şimdiki sporcuların yedi motoru var.

-Ya kızınız olursa...

Kızım olursa uğraştırmam ama oğlum olursa ve motor aşığıysa bu sporu yapsın isterim. Çünkü bu sporda çok fazla fiziki güce ihtiyaç var. Ancak okulu açabilirsek bu spor herkese açık. Supermoto dalında yarışan bayan sporcu da var, ismi Nazlıcan Aydın. İzlerken şaşırıyorum, motosikleti böyle nasıl kullanıyor diye... Avrupa seviyesine çıkabilir mi? Erkeklere göre biraz zor ama böyle sporculara her zaman yardım ederim.

-Şehir içinde otomobil mi, motosiklet mi kullanırsınız?

Otomobil çünkü trafikte motosiklete binme hevesim yok. ATV’m var onu kullanıyorum. Aslında şehir içinde motosiklete binmek tehlikeli değil ama Türkiye’de öyle. Araç sürücüleri motosiklete binenleri kaale almıyor, can taşıdığını düşünmüyor.