Türk hekimden çığır açacak buluş

Güncelleme:

ABD'de Brown Üniversitesi’nde hem acil tıp, hem de mühendislik profesörü olarak acil durum ve afet tıbbı direktörlüğü yapan Prof. Dr. Selim Suner Kansızlığı ‘kan almadan’, hastanın gözünden anlayan uygulama geliştirdi.

Amerika'ya mühendislik okumaya gitti, aynı anda iki farklı mühendislik dalını birden okudu. Mühendislikte öğrenciyken kurs alıp cep harçlığı için ambulanslarda paramedik olarak çalıştı. Acil tıbba merak sarınca, mühendisliği bitirip tıp fakültesine de girdi. Şimdi Brown Üniversitesi’nde hem acil tıp, hem de mühendislik profesörü olarak acil durum ve afet tıbbı direktörlüğü yapan Prof. Dr. Selim Suner, kansızlığı göz içinden sadece 2 saniye içinde ölçebilen bir uygulama geliştirdi. Suner’in yapay zeka destekli uygulaması eMoglobin ile kansızlık düzeyi, cep telefonuyla göz içinden çekilen bir kare fotoğrafla anında ölçülebilecek. Dünyada ilk olacak uygulama, en çok da saniyelerin bile önem taşıdığı kanamalı acil hastaların teşhisinde hayat kurtaracak.

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinde kansızlık olduğu tahmin ediliyor. Halsizlik, yorgunluk ve ciltte solgunluk belirtileriyle kendini gösteren kansızlığın tespiti içinse hastaneye gidilmesi, damardan kan alınması ve yaklaşık 2 saat süren laboratuvar sürecinin beklenmesi gerekiyor. Oysa artık, Amerika’da yaşayan bir Türk doktor ve mühendisin geliştirdiği tele tıp uygulaması ile kansızlık ölçümü tam anlamıyla "göz açıp kapayıncaya kadar" yapılabilecek. Uygulama, FDA onayı aldıktan sonra tüm dünyada aynı anda kullanılabilecek. Özellikle saniyelerin bile kritik olduğu kanamalı acil travma hastalarında, kansızlığın belirteci olan "hemoglobin" ölçümünü 2 saatten 2 saniyeye indirecek uygulamayı geliştiren Türk Mühendis ve Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Selim Suner, geçtiğimiz hafta Türkiye Acil Tıp Derneği tarafından Antalya’da gerçekleştirilen uluslararası kongreye katıldı. Prof. Dr. Suner, İstanbul Robert Kolej’den, ABD Brown Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne, oradan aynı üniversitenin tıp fakültesi ve şimdi de Rhode Island Hastanesi Acil Tıp Departmanı Afet Tıbbı Anabilim Dalı Başkanlığı ve Acil Durum Hazırlık Komitesi Başkanlığına uzanan hikayesini ve ekibiyle geliştirdiği eMoglobin uygulamasının detaylarını ilk kez Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.   

 AFETLERİN ABD’DEKİ ARANAN HEKİMİ OLDU

Acil Durum Afet Tıbbı konusunda dünyanın sayılı isimleri arasında yer alan ve ABD’de meydana gelen 11 Eylül saldırıları, Katrina kasırgası ve son olarak da Kovid pandemisinde ülkenin en önemli hekimlerinden biri olarak addedilen Prof. Dr. Suner, mühendis olmak için gittiği Amerika’da nasıl acil tıp uzmanı olduğunu şu sözlerle anlattı: “Robert Kolej’den sonra Amerika’daki Brown Üniversitesi'ne, mühendislik okumak için gittim. İlk önce elektrik mühendisliği okudum. Aynı zamanda biyomedikal mühendisliğine geçtim. Yüksek lisansa başladım. Cep harçlığımı karşılamak için ambulanslarda paramedik olarak çalıştım ve acil tıp camiası ile orada tanıştım. Tesadüf eseri mühendislikteki profesörüm, bir gün ‘Tıp okumak isteyen var mı?’ diye sordu laboratuvarda. Ben de elimi kaldırdım ve ertesi gün tıp fakültesine girdim."

 GÖZ AÇIP KAPAYINCAYA KADAR KANSIZLIK TESPİTİ

Mühendisliğin her daim ilk aşkı olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Suner, "Acil tıpta asistanlık yaparken mühendislik aşkımı tıpla nasıl birleştirebilirim diye düşünmeye başladım. Kansızlık projesi oradan başladı. Acillerde hastaların yüzde 80’inde mutlaka kan alınır ve tahlil yapılır. Kansızlığı gösteren hemoglobin ölçümü bu verilerden biridir. Hemoglobin ölçümünü ‘kan almadan’ ve hızlı bir şekilde nasıl yapabiliriz, onu düşündük. İlk önce tırnaklara baktık, oradan olmadı. Sonra göz kapağının içine yöneldik. Göz içi kırmızı, neden kırmızı? Çünkü oradan kan geçiyor ve deri yok, derideki maddeler yok. Hemen damarları, kanı görebiliyorsunuz. Onun fotoğrafını çekip ölçebilir miyiz diye düşündük ve proje böyle başladı. İlk önce telefon uygulaması değildi. Dijital fotoğraf makinesiyle göz içi fotoğraflarını çektik, o dijital datayı matematiksel olarak değerlendirdik ve korelasyonlar yaptık hastalardaki hemoglobin verileriyle. Sonuçlar iyiydi. Telefonlardaki fotoğraf makineleri artık o kadar güçlü ki, megapiksel, 16 bit datayı gösteren çok büyük kabiliyeti var bu telefonların. O yüzden cep telefonuna döndü proje. Onda da gayet iyi sonuçlar aldık ve bunu bir aplikasyon (uygulama) olarak geliştirdik. İsteyen cep telefonu ile gözün resmini çekiyor ve 2 saniye sonra hemoglobin konsantrasyonu belirleniyor" dedi.

 SAĞ VE SOL GÖZ İLE DAMARDAN ALINAN KAN ÖLÇÜMLERİ KIYASLANDI

Etik kurul onayları alınarak yüzlerce hastanın dahil edildiği çalışmalarda, hem sağ hem sol göz fotoğraflarından elde edilen verilerle, aynı hastanın kanından yapılan ölçümleri kıyaslayarak eMoglobin uygulamasını geliştirdiklerini anlatan Prof. Dr. Suner, “Yüzlerce hastada sağ ve sol gözden alınan verileri karşılaştırdık. 3 bin 500 fotoğrafımız var bu şekilde. Hatta 500 hastayla daha çalışma yapıyoruz şu anda. Verilere baktığımızda 2 gram desilitre (g / dL) hata payı oluyor ki bu çok tolere edilebilir bir düzey. Örneğin birinin kan değerinde hemoglobin düzeyi 10 (g / dL) ise bizim ölçümümüzde 8 ila 12 arasında bir değer veriyor. Klinik olarak da yeterli bu hata payı" diye konuştu.

 ACİL KANAMALI HASTALAR İÇİN HAYAT KURTARICI OLACAK

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde kan testlerinin yapılmasının laboratuvar ve cihaz imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle çok zor olduğuna değinen Prof. Dr. Suner, özellikle beslenmeye bağlı kansızlığın teşhisi açısından hemoglobin düzeyinin ölçümünün çok önemli olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle noktaladı: “Bu ülkelerde kan almak, laboratuvar imkanları çok kısıtlı. Bu uygulamayla birçok kişinin kansızlık seviyesi çok hızlı bir şekilde ölçülebilecek ve annemi tanısı yapılanlarda hemen müdahale edilebilecek. Hastane öncesinde uygulaması da çok büyük önem taşıyor. Örneğin ambulanslarda kaza (veya iç kanama riskli) vakalarda, hemen bakılabilecek. Yarım saat sonra bir kez daha kontrol edilebilecek ve yüksek kanama varsa vücutta, böylece saniyeler içinde belirlenebilecek. Ayrıca hastane içinde maliyetleri de çok düşürecek. 2 saatte alınabilecek bir bilgi, 2 saniyede elimize geçmiş olacak. Tabii bunu hastalarda kullanabilmek için Amerika'da FDA’den onay almamız gerekiyor. O onayı almak için de bazı verilerle birlikte başvuru yapmamız gerekiyor. Bu yıl içinde (2023) yapmayı düşünüyoruz; 200 hasta verisini daha aldıktan sonra FDA başvurusunu da yapacağız. Onay çıktıktan sonra da bunu hemen tüm dünyada yaygınlaştırmak çok kolay olacak. Telefon uygulama mağazalarından hemen yüklenebilecek ve dünyadaki herkes bunu kullanabilecek."