Türk bilim insanından ''Aşıyı bulduk'' diyen Rusya'ya tepki
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlUludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Rusya'nın koronavirüs aşısının büyük tehlike doğurabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Rusya’nın Covid-19 aşısının bulunduğuna ilişkin açıklaması tartışmaları da beraberinde getirdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu konu ile ilgili temkinli açıklamalar yaptı, birçok ülke ve akademisyenden de Rusya’nın açıklamasına tepki geldi.
Peki, Rus aşısı gerçekten güvenli mi? Bu kadar kısa süre içinde aşı geliştirmek ne kadar mümkün? Soruların yanıtını Sözcü’ye konuşan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala verdi.
“KIZINA YAPTIRMASI YETERLİLİĞİNİ GÖSTERMEZ”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in aşının güvenli olduğunu ispat etmek amacıyla kızına yaptırmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Pala, şöyle konuştu:
* Putin’in kızına aşı yaptırmış olması aşının yeterliliğini göstermez.
* Türkiye’den örnek verelim. Hatırlarsanız içme suyuna bağlı salgınlar sırasında bazı yetkiller televizyonlara çıktı. Tartışılan içme suyundan bir bardak içip, ‘Bakın sorun yok’ dediler ama sonra ortaya çıktı ki aslında kanalizasyon karışmış içme suyuna.
* Ya da Çernobil örneğine gidelim. O zamanın tarım sanayi bakanı televizyonda radyasyonlu çay içip, ‘Bakın hiçbir şey yok’ dedi ama anlaşıldı ki çayda çok ciddi bir radyasyon yüklemesi var.
* Politikacıların bu tip gösterilerinin bilm insanları açısından bir değeri yoktur.
“YAPILAN AÇIKLAMANIN BİLİMSEL KARŞILIĞI YOK”
* Eğer aşı gerçekten etkili ve yan etkileri açısından sorunsuzsa, geniş kitlelere çok düşük maliyetlerle uygulanabiliyorsa değer kazanır onun dışında bir değer söz konusu değildir.
* Aşının geçerli ve güvenilir olması bizim hem kendimize yaptırmamız hem de insanlara önerebilmemiz için arkasında ciddi bir bilmsel destek olmalı.
* Bilimsel destekten kastım şu: Bilim insanları o aşı ile nasıl uğraştıklarını, süreci nasıl yürüttüklerini ve en sonunda faz 3’te bu aşıyı kaç kişiye uyguladıklarını, bunların içerisinden ne kadarının risk grubunda insanlar içerdiğini, aşının sonuçlarının ne olduğunu bilimsel rehberdeki kanıtlara göre ortaya koyduktan sonra o zaman o aşının kullanılıp kullanılamayacağını birlikte tartışabiliriz.
* Bunların hiçbirisi olmadan aşı bulundu diye birilerinin ortaya çıkmasının bilimsel hiçbir karşılığı yok.
“BU DUYURULAR BÜYÜK TEHLİKE DOĞURUR”
Pala, bilimsel temelli verileri ortaya koymadan yapılan “aşı bulduk” duyurularının toplumda tepkilere yol açabileceğine de dikkat çekti.
Burada iki büyük tehlikenin varlığına işaret eden Pala, şöyle devam etti:
* Birincisi bu yaklaşım insanlarda gereksiz bir iyimserliğe yol açma potansiyeline sahip.
* ‘Ha tamam aşı bulundu sorunu çözdük’ düşüncesine neden olabilir. Oysa öyle bir şey yok. Aşının henüz bulunup bulunmadığı belli değil. Ne kadar etkili olduğu belli değil.
* İkincisi ise, bir süredir bizim ülkemizde de kendini gösteren aşı karşıtlığı için bir araç biçimine dönüştürülmesi. Gereksiz spekülasyona yol açıyor.
* Yani, aşı karşıtlarının içindeki bir bölüm insan aşıya karşıt olduğu için değil aşıya güven duymadığı için karşı.
* E şimdi böyle bilim insanları yerine bir takım bakanların ya da cumhurbaşkanlarının açıklama yapıyor olması açıkçası bu güvensizliği daha da besleyecek bir yaklaşım gibi görünüyor.
“RUSYA KENDİ ÜLKESİNDE DENESİN”
Pala, Rusya’nın ilk toplu aşıları neden Birleşik Arap Emirlikleri ve Filipinler’de uygulayacağına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu:
* Aşılar genetik yapılara göre farklılık göstermez. Bunun bilimsel bir karşılığı yok.
* Ama dünyanın daha önceki deneyimlerine bakacak olursak daha fazla kar amacı güden ilaç şirketleri aşı ve ilaçlarla ilgili insan üzerindeki çalışmaları ilk olarak genellikle Afrika ülkeleri gibi ülkelerde yapmayı tercih ediyorlar.
* Çünkü insan sağlığını korumakla ilgili perpektiflerde problemler var o ülkelerde, yani yasal düzenlemeler sınırlı.
* İlaç ya da aşı denemelerinde zarar görmüş insanların açtığı davalarda bu dev şirketler büyük miktarlarda tazminat ödemek zorunda kalıyor.
* Dolayısıyla eğer bir aşı bulunmuş ve o aşı gerçekten güvenilir etkili bir aşı ise o aşının bulunduğu yerde öncelikle uygulamaya girmesi gerekir.
* Rusya da bu kadar kendine güveniyorsa aşılarına ülkesinde başlamalı.
“TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN 3 AŞI ÇALIŞMASI VAR”
Türkiye’deki aşı çalışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Pala, sözlerini şöyle tamamladı:
* Aldığımız duyumlarla sevinerek görüyoruz ki Türkiye’de öne çıkan 3 önemli aşı çalışması var.
* TÜBİTAK’ın bir çalışması olduğu, Sağlık Bakanlığı’nın bir çalışması olduğu söyleniyor. Ayrıca Ankara Tıp’tan çok saygın bir meslektaşımızın da adı geçiyor.
* Türkiye’deki aşı çalışmalarının yürütülmesinden hem bir hekim hem de bir TTB Covid 19 İzleme Üyesi olarak büyük bir heyecan duyuyoruz.
* Umuyoruz ki bir an önce hem Covid-19 hem de diğer hastalıkların aşısı kısa zamanda açıklanır.
Sözcü
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol