İşte Türkiye'nin acı gerçeği: Yoğun bakımlarda yer yok !

İşte Türkiye'nin acı gerçeği: Yoğun bakımlarda yer yok !
Güncelleme:

Türkiye'de hasta yakınları için yoğun bakım servislerini kapı kapı dolaşıp aynı yanıtı alıyor: Malesef yer yok !

Yoğun bakım servislerinde, yatak bulma sorunu, hastalara ve hasta yakınlarına zor anlar yaşatabiliyor. Bu süre içinde ne yapacağını bilmeyen ve endişe içinde yoğun bakım yatağı arayan hasta yakınları, “Buraya yatırılması gereken hastalar zaten sağlık durumu kritik hastalar. Bizler zaten stres altındayken, üstüne bir de yatak bulamama stresini yaşıyoruz. Bu sorun acilen aşılmalı” diyorlar.

Cumhuriyet gazetesinden Sibel Bahçetepe imzalı haberde hasta yakınlarının anlattıklar pes dedirtti.

İşte o haber:

Telefonla ulaştığımız hastanelerin yoğun bakım ünitelerine ‘yer var mı’ diye sorduğumuzda hemen hemen hepsinin yanıtı aynı oluyor: ‘Yer maalesef yok. Tedavi gören hasta yakınlarından bazıları bu süreçte yaşadıkları gazetemize şöyle anlatıyor:

İstanbul Beykoz’da yaşayan ve iki ağabeyinin yoğun bakım servisinde yaşadığı sorunları anlatan H.U. adlı hasta yakını, “İki ağabeyim de kanser hastasıydı. Biri karaciğer, diğeri bağırsak... Bundan 4 yıl önce 52 yaşındaki ağabeyime önce karaciğer sirozu teşhisi konuldu. Ardından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırıldı. 20 gün kadar yattıktan sonra durumunun ağırlaştığı ve karaciğer kanserine yakalandığı söylendi. Acilen karaciğer nakli olması gerekiyordu. Naklin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yapılmadığı, başka bir hastaneye gitmemiz gerektiği ifade edildi. Bu arada durumu ağırlaşan ağabeyimin yoğun bakıma alınması gerektiği söylendi. Ancak orada yer olmadığı için yoğun bakım arayışına girildi. Güngören’de özel bir hastaneye, bir gün sonra sevk edilebildi, ancak oranın koşulları o kadar kötüydü ki ağabeyim giderek ağırlaştı. Ardından başka bir özel hastaneye sevki gerçekleştirildi ancak geç kalınmıştı ve ne yazık ki kaybettik” diyor.

Diğer ağabeyine de bağırsak kanseri teşhisi konulduğunu anlatan H.U. şöyle devam ediyor:

“Ağabeyim 61 yaşındaydı... Özel bir hastanede tedavi gördü, bağırsak ameliyatı oldu ve kitle temizlendi. 3 yıl sonunda hastalık yeniden nüksetti ve durumu giderek kötüleşti. Doktorlar ‘son aşamaya gelindiğini’ söyledi. Yoğun bakım arayışına girdik, ancak hiçbir hastane bu hastayı kabul etmedi ve ‘yoğun bakımda yer yok’ denildi. Ağrıları artınca özel bir hastanenin yoğun bakımına yatırmak zorunda kaldık ve 20 günde 20 bin lira ödemek durumunda kaldık. Maddi gücümüz daha fazlasına yetmediği için çıkardık ve evde bakım tedavisi almak için yoğun bakım yatağı, üniteleri eve kurdurduk. Devlet kanser hastalarının tüm masrafları ücretsiz diyor ama bir ilacı bulmak için çok büyük sıkıntılar yaşadık. İlacı yurtdışından para ile getirmeye çalıştık, özel hastanenin yoğun bakımına paralar verdik... Hani yoğun bakımlar ücretsizdi? Kanser hastaları tam bir eziyet çekiyor, bu hastaları gözden çıkarıyorlar, yoğun bakımlarda yer yok deniliyor. Evde bakım hizmetleri yetersiz.”

‘Ne yapacağımızı şaşırdık’

Eşine rahim kanseri teşhisi konulan ve kanserin akciğere sıçramasıyla durumunun kötüye gittiğini anlatan E.B. ise şunları söylüyor:

“Üç çocuğumuz var. Eşime 3 yıl önce rahim kanseri teşhisi konuldu, bir süre tedavi gördü. Sonra kanserin, akciğere yayıldığını öğrendik. Giderek durumu kötüleşti. Bir gece yarısı özel bir hastanenin aciline kaldırdık ancak hekimler yoğun bakıma alınması gerektiğini söyledi. Fakat yer olmadığı için ne yapacağımızı şaşırdık, acil solunum cihazına bağlanması gerekiyordu. Eş, dost, ne kadar tanıdık varsa aradık ancak yer bulamadık. O gece hastanenin acil servisinde bekledik. Durumu çok kötüydü, nefes alamıyor, acılar içinde kıvranıyordu. Ertesi gün, zar zor bir hastanede yer bulunabilmişti. 20 gün kadar yoğun bakımda kaldı ve ne yazık ki yaşamını yitirdi. Bir taraftan hastamızın acılar içinde kıvrandığını görmek, diğer yandan yana yakıla yoğun bakım bulmak gerçekten acımızı daha da katlıyor. Yoğun bakımdan fayda göremeyeceksek en azından acıları dindirmek için evde bakım hizmeti verilebilir ama bunlar da yapılmıyor. Bu hastalar ne yapacağını bilmiyor.”

82 yaşındaki KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) hastası annesini hastaneye götüren E.E. adlı hastanın oğlu A.E. şunları anlatıyor: “Annem son günlerde nefes almakta zorlanıyor, hatta yürüyemiyordu. Halkalı’da oturduğum için annemi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdük, fakat hekim ‘yoğun bakıma yatırılması gerek ancak hastanede yer yok’ dedi. Yoğun bakım yatağı olan bir başka hastane arayışına girildi. Araya tanıdıklar da sokuldu ve bir gün sonra Esenyurt Devlet Hastanesi’ne sevki sağlandı. Tanıdık olmasaydı yer bulacağımızı çok sanmıyorum, çünkü hastanelerin yoğun bakımları çok fazla yoğun.”

Yoğun bakıma kimler alınır?

Yoğun bakım üniteleri, vital (hayati) fonksiyonları bozulmuş ve yaşamsal risk taşıyan kritik hastaların kesintisiz 24 saat bakımlarının yapıldığı, yaşamsal desteğin verildiği ve ileri teknoloji ile donatılmış alanlardır. Hastalık veya travma sonucu yaşam fonksiyonları ileri derecede bozulmuş olan veya her an bozulma riski taşıyanlar kritik hasta olarak tanımlanır. Bunlar,  derlenme döneminde yakın gözlem gerektiren durumlarda hastalardır.

* Ciddi solunum yetmezlikleri,
* Kalp krizi, ritim bozuklukları,
* Kazalar,
* Koma veya şokta olanlar,
* Bilinç kaybı,
* Beyin kanamaları,
* Zehirlenmeler,
* Ağır travmalar,
* Büyük ameliyatlar sonrası
Denetim mi yetersiz?

İki yıl önce Sivas’ta trafik kazası sonrası kardeşi, eniştesi ve babasını kaybeden Y.G. de şunları dile getiriyor: “Araçta 13 yaşında yeğenim de vardı. Yeğenimin yoğun bakıma alınması gerekiyordu ancak yoğun bakımda yer bulunamamıştı. İstanbul’dan Sivas’a gidene dek telefon trafiğinde boğuştuk. Ne kadar tanıdık varsa arayıp yoğun bakımı boş olan hastane için devreye girmesini istedik. Yeğenimin durumu ağırdı, omurgalarında, boynunda ve ayağında kırıklar vardı. İstanbul’dan Sivas’a gittiğimizde perişan haldeydik. 3 kişiyi kazada kaybetmiştik. Bunun şokunu atlatamamışken, yeğenimin o halini gördüğümde perişan olmuştum. Üstüne bir de yoğun bakımda yer olmadığı söylenince ne yapacağımızı şaşırmıştık. Sağlık Bakanlığı, üniversite yetkilileri derken araya tanıdık, eş, dost girdi ve nihayet yoğun bakımda yer bulduk. O gün yaşadıklarımızı unutmam mümkün değil. Yoğun bakımda bir kişilik yer bulmak için yaşadığımız stres, o korku anlatılmaz... Yeğenim orada 1 hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra İstanbul’a sevki sağlandı. Ama bu, tanıdık, eş, dost olmasaydı yine çok mümkün değildi. Peki, tanıdığı olmayan insanlar ölüme mi terk edilecek? Madem yatak sayısı yeterli, neden insanlar yoğun bakımlarda sorunlar yaşıyor, yer bulamıyor? Bu yataklar nasıl uygunsuz kullanılıyor, neden denetimleri yapılmıyor, kritik hastaların yakınları neden yatak bulmak için ecel terleri döküyor?”

Aklımızda ölümcül sorular kaldı

Kalp krizi geçirdikten sonra yoğun bakıma alınan kayınvalidesinin, 1 ay bir eğitim araştırma hastanesinin yoğun bakımında kaldıktan sonra Ankara’nın ücra köşesindeki bir başka hastaneye sevk edildiğini ve ardından yaşamını yitirdiğini belirten A.K. ise şöyle konuşuyor: “Doktorlar umudu kesmişti. Bir gün kayınvalidemi bir başka hastaneye sevk ettiler. O hastanenin yoğun bakımında bizim hastamızın durumuna benzer 3-4 hasta daha vardı ve kaderlerine terk edilmiş gibiydiler. Sevkinin üzerinden 5-6 gün geçmedi, hastamızı kaybettik. Şimdi düşünüyoruz da acaba o hastaneye alınmasaydı düzelir miydi, daha mı iyi bakılıyordu, hep aklımızda bir soru işareti kaldı.”

Cumhuriyet