MHP iktidar, HDP ana muhalefet olur mu?

Güncelleme:

Suruç'ta 32 genç insanımızın katledildi, ardından asker ve polislerimizin şehit edildi ve çözüm sürecinde ateşkes son buldu.

     Terör ve şiddet olaylarında hayatını kaybeden bütün insanlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.

     Öyle görünüyor ki, dört nala ürkütücü günlere doğru gidiyoruz. Bu karanlık tablonun sorumlusu, Suriye krizi  ve Kürt sorunu gibi iki hayati konuda hiç bir hedefi tutmayan AKP iktidarı.

          Bu konuyu gelecek yazıda daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağım. Bu yazıda, dört büyük partimizin yakın geleceğiyle ilgili analizleri tamamlayacağız.

     Bu köşede konuyla ilgili daha önce yazdıklarımızı kısaca hatırlayalım. AKP Türkiye'yi yönetme kabiliyetini yitirdi, ikinci büyük parti CHP'de ise umut yok demiştik.

     Bunun anlamı, her üç seçmenden ikisinin oyunu alan iki büyük partinin, Türkiye'yi iyi yönetme kapasitesine sahip olamadığı. Zaten Türkiye'nin şu anda yaşadığı krizin temel nedeni de bu.

     Korkarım ki bu kriz uzun sürecek. Kasım ayında erken seçim olsa bile  bitmeyecek. Çünkü önümüzde, seçimden hangi sonuç çıkarsa çıksın değişmeyecek bir problem var.

     Bu noktada akla hemen şu soru geliyor: MHP iktidar, HDP ana muhalefet olur mu?

     Bu soru üstünde dikkatle durmaya değer. Çünkü 7 Haziran seçimlerinde oylarını artıran iki parti, sadece bu ikisi. Ayrıca her ikisinin de, 7 Haziran sonuçları ötesinde ciddi oy artışı potansiyeli var.

     Ama dikkat edin, sadece bir potansiyelden söz ediyoruz.Peki, bu potansiyel durum nasıl gerçeğe dönüşebilir? Bu önemli soruya her iki parti için ayrı ayrı cevap vermeye çalışalım.

        MHP'nin nasıl iktidar alternatifi olabilir?

     7 Haziran seçimlerinde oyunu artıran iki partiden biri MHP. Bu başarısından dolayı bütün MHP'lileri kutluyorum.

     Ama bu artış, mümkün olanın sadece küçük bir parçası. MHP'nin önünde çok geniş bir büyüme imkanı var. Şu şartla ki, mevcut görüntüsünü yenileyebilir ve kendisini merkez sağa oturtabilirse.

     Sayın Devlet Bahçeli siyasi hayatımızın en tecrübeli liderlerinden biri. Ama öyle görünüyor ki, MHP şimdi Bahçeli ile yaşayabileceği büyümenin sınırlarına geldi.

     Pek çok kimse CHP, MHP ve HDP bir şekilde işbirliği yapsın, HDP gerekirse dışarıdan desteklesin, AKP'den bir an önce kurtulalım diye düşündü. MHP bunu hiç bir şekilde kabul etmeyince, Bahçeli'yi ağır şekilde eleştirdiler.

     Ben bu eleştirilere hiç katılmıyorum. Her partinin "ben filanca partiyle beraber asla iktidar olmam" deme hakkı vardır. Bu, demokratik işleyişin sağladığı en doğal haklardan biridir

     Bazı çevrelerin "AKP'den bir an önce kurtulalım" arzusu da yeterli bir gerekçe değil. CHP, MHP ve HDP bir koalisyon kursa bile, bunun uzun ömürlü olması herhalde beklenemezdi.

     Eğer öyle bir koalisyon başarısız olursa, işte asıl o zaman AKP çok daha kuvvetli bir şekilde iktidara dönüş yapabilirdi. Siyasette kestirme yoldan gitmek, genellikle beklenen sonuçları vermez.

     Ama Meclis Başkanlığı seçiminde "HDP'nin oy verdiği adaya biz oy vermeyiz" veya "HDP'yi yok sayıyoruz" gibi yaklaşımların mantığını anlamak zor. Bunlar hiç tutarlı ve doğru tavırlar değil.

     Eğer MHP Deniz Baykal'a oy vermek istemiyorsa, ki en doğal hakkıdır, bunu gerekçesini siyasi bir dille açıklamalıydı.

     O varsa ben yokum demek, gayri siyasi bir tavır. Demek senin nasıl oy vereceğine, başka birisi karar verebiliyor. Demek HDP dört bakanı Yüce Divan'a göndermek için oy verirse, MHP oy vermeyecek. Öyle mi?

          Sayın Bahçeli umarım bizim bu yazımızda, aynı başlık altında MHP'nin ve HDP'nin adının beraber geçmesine de karşı çıkmaz!

     MHP açısından önemli bir zaaf, harcanan partili kadrolar. Her kurum gibi siyasi partileri de başarıya götürecek olan, son tahlilde, insan faktörüdür. Başarılı insanlarını harcayan bir parti, başarılı olamaz.

     Mansur Yavaş gibi halkın sevdiği bir siyaset adamı niçin harcandı, kamuoyu anlamış değil. Son dönemin genç ve başarılı ismi Sinan Ogan için de durum öyle.

     Sayın Bahçeli'nin kısa süre önce, Meral Akşener'in adı medyada çok geçerse onu da harcarım dedi. Bu yanlışlar MHP'ye çok oy kaybettiriyor.

     Sayın Bahçeli'nin pek çok tutumu ve sözü, köhne bir zihniyeti yansıtıyor. Sultanahmet'te Koreli turistleri Çinli sanıp saldıran sözde milliyetçiler korumak için söylediği sözler şöyle: "Koreli ile Çinliyi ayırt edecek özellik nedir?... ikisi de çekik göz... fark eder mi efendim?"

     Sayın Bahçeli belli ki, Çinli olsa saldırılabilir demeye getiriyor. Bahçeli'nin bu tutumunun varacağı yer, Çin'e turist veya işadamı olarak gidecek Türklerin dayak yemesidir. Bunu milliyetçilik sanıyorsa, vahim bir yanılgı içindedir.

     Anketlere göre MHP tabanı AKP'yle koalisyona sıcak bakıyormuş sözlerine Sayın Bahçeli'nin cevabı ise şöyle: "MHP'de tavan ve taban olmaz, hepsi aynıdır."

     MHP'ye oy veren milyonlarca seçmenin hepsi her konuda aynı şekilde mi düşünüyor? Böyle bir anlayışla yapılacak siyaset 21. yüzyılda başarılı olabilir mi, Türkiye'yi yönetebilir mi?

     MHP ne yapar, nasıl yönetilecek, elbette bunlar tamamen MHP'lilerin bileceği iş. Ama dışarıdan bakan bir gözlemci olarak şunu söyleyebiliriz ki, mevcut zihniyetle MHP'nin ciddi bir sıçrama yapması çok zor.

     Küçük olsun benim olsun diyorlarsa, tabii o da haklarıdır.

     Ya HDP?    

     Kısa süre önce herkes HDP acaba %10 barajını geçer mi diye konuşuyordu. Ama şimdi bence, HDP hızlı bir şekilde %20'nin üzerine tırmanabilir, ana muhalefet partisi olabilir.

     Önce HDP'nin iki büyük avantajına  bakalım: Türkiye'nin en karizmatik lideri Selahattin Demirtaş'a sahip olması ve ana muhalefet CHP'nin umutsuz vaka durumu.

     HDP'yi taşıyan hareketin maruz kaldığı çok ağır şartlara rağmen, ama belki de o şartların bir sonucu olarak, şimdi HDP'nin başında, yakın siyasi tarihin en karizmatik lideri Selahattin Demirtaş var. Aynı zamanda genç, sağduyu sahibi ve güven telkin eden bir lider Demirtaş.

     CHP'nin içinde bulunduğu liderlik krizi  ve ağır yapısal sorunlar demokrat, sosyal demokrat ve Alevi kesimden oyların hızlı bir şekilde HDP'de toplanmasına neden olabilir.

     Ama bunun gerçekleşmesinin önünde önemli engeller var. Demirtaş'ın ellerinin serbest bırakılması, güç merkezlerinin HDP'nin ayağına çelme takmaması, yolunu tıkamaması gerekiyor.

     Diyebiliriz ki, işi en zor olan parti lideri Demirtaş.

     Şimdi en başta sorduğumuz soruya dönebiliriz. MHP iktidar, HDP ana muhalefet olabilir mi?

     MHP kamuoyuna dönük yüzünü yenileyebilir, iyi bilinen güç merkezleri Demirtaş'ın önünü tıkamaz ise, ikisi de mümkün.

     Bu şartlar gerçekleşir mi, onun tahminini de okuyucuya bırakıyorum.