Spor yazarlarından Fenerbahçe için şok yorum

Spor yazarlarından Fenerbahçe için şok yorum
Güncelleme:

Fenerbahçe'nin Benfica ile berabere kalarak Şampiyonlar Ligi'ne veda etmesinin ardından spor yazarları maçı değerlendirdi.

Şampiyonlar Ligi 3.tur ön eleme maçında 1-0'ın rövanşında Benfica ile Kadıköy'de 1-1 berabere kalan Fenerbahçe Devler Ligi'ne erken veda etti. Spor yazarları sarı lacivertlilerin Portekiz temsilcisi ile oynadığı karşılaşmayı değerlendirdi.

Ahh… Vahh… Keşke – Şansal Büyüka / Milliyet

Keşke Ali Koç daha erken gelseydi. Keşke dağ gibi, ödenemez boyutlara ulaşan borç olmasaydı. Keşke UEFA, “öcü” gibi tepemize dikilmeseydi. Keşke transferler erken yapılabilseydi.

Ahh… Ayew'in kafa vuruşu kılpayı dışarıya nasıl gitti? Vah ki vahh… İsla karşı karşıya kaldığı o müthiş pozisyonda topu ağlara nasıl gönderemedi? Eyvah… Üç adamla bir Fernandes'i kaçırıp nasıl gol yedik?

“Ahh” çekerek, “Vahh” diyerek , “ Keşke” diye dertlenerek aradan tam 10 yıl geçti. Fenerbahçe'nin Kadıköy'de Şampiyonlar Ligi müziğini çaldırma, gruplarda oynama özlemi, her zaman olduğu gibi bir başka bahara, bir başka sezona kaldı. Anlamakta çok zorlandığım o kadar çok şey var ki;

– Lizbon'da 1-0 kaybedip geliyoruz, sanki tur atlamış gibi bir hava… Oysa elemeli maçların en kötü sonuçlarından biri değil mi 1-0… Üstelik Fenerbahçe her maçta gol yemeyi alışkanlık haline getirmişken… Buna rağmen kendimizi niye kandırıyoruz, seyirciyi yeni hayal kırıklıklarına niye hazırlıyoruz?

– Fernandes bu kadar çabuk hareketlerle kalabalıkların arasından tek başına çıkıp golü atıyor da, pozisyonun içindeki Fenerbahçeli oyuncular ve kaleci Volkan niye bu kadar ağır kalıyor?

– Fenerbahçe, ilk maçta savunmadan çıkarken inanılmaz pas hataları yapmıştı. Kadıköy'deki maçta özellikle ilk yarıda aynı hataları ısrarla tekrarladı. Hayret, bir takım yaptığı hatalardan hiç mi ders almaz? Nitekim turu ilk yarıda kaybetti.

– İsla'nın arkası Allah'a emanet… İlk maçta da öyleydi, ikinci maçta da öyle… Bu İsla hâlâ Şili Milli Takımı'nda oynuyor. Herhalde bizimle dalga geçiyor olmalı… Şener'in günahı ne?

– Gene söylüyorum, adı Brezilya Milli Takımı ile anılan Giuliano'nun büyük maçlardan birini çevirdiğini, ağırlığını koyduğunu gördünüz mü? Eljif Elmas bu görüntüsü ile 10 tane Giuliano eder. Eljif böyle devam edecekse, gönderin Giuliano'yu, hiç olmazsa ağır maaş yükünden kurtulun. Hatta Valbuena'dan da…

– Konu çok, başka yerim yok. Fenerbahçe beğenseniz de beğenmeseniz de geçen yıl hiç olmazsa sağlam bir savunma yapıyordu. Bu sezon ne savunma yapabiliyor, ne de yeteri kadar pozisyon yakalayabiliyor. Üstünde acemi bir terzinin elinden çıkmışa benzeyen ve pot üstüne pot yapan garip bir futbol kıyafeti var. Bu futbol kıyafetinin düzelmesi için daha çok provaya ihtiyacı var.

Teknik olarak bol hatalı maç – Rıdvan Dilmen / Sabah

Kura çekildiğinde “Kim çekti bu kurayı” dedim ama Benfica’yı her iki maçta izleyince Lizbon’daki ikinci yarı hariç, “Biz bunları eleyebiliriz” diye düşündüm. Yalnız gıcık, sinir bozucu bir skorla kaybettik ilk maçı. Rakibin çabuk oyuncuları olduğu için kontrollü hücum yapmak gerekiyordu. Cocu da zaten öyle başladı. Yavaş yavaş yarı alana itmeye çalışıyordu ki öyle oldu ama tam rakip yarı alanda oyunu kontrol altına alırken golü yedik. Zaten Benfica’nın şahane orta sahası var. Pizzi ile Fernandes. Pizzi oyunu başlatıyor, Fernandes rakip yarı alanda zorluyor. İşte bu gol bir şok etkisi yarattı ama ilk yarının sonunda gelen gol de “Dur bakalım, bu Benfica’ya iki gol atılabilir” düşüncesini getirdi açıkçası. Fakat hemen hemen hiç pozisyona girmeden hücum yapıyor gözüktü Fenerbahçe. Kaldı ki Cocu futbol adına, taktik adına oyunun son 25-30 dakikasında savunmanın önünde yalnızca sarı kartlı Eljif’i bırakarak hücum yapmak istedi. Fakat kenarlara gidip hücum yapamayınca Ayew de kalabalığın içine gelince (hazır değil) Benfica da oyunu soğutarak, kalesinde pozisyon vermeyerek Fenerbahçe’yi eledi ve evine döndü.

5 üzerinden puan verecek olursak Fenerbahçe taraftarı 5. Sahiplendiler çok, oyunun sonuna dek maça asıldılar. Takımın 5 üzerinden tamamı 2. Yani vasatın üstü oynayan 14 oyuncudan 1 oyuncu bile yoktu. “Ne yapsın X, elinden gelen bu kadardı” denilecek oyuncu yoktu. Mücadele etmeyen de yoktu ama taraftarın coşkusuyla istekli, arzulu ama çabuk oyunla acele oyunu karıştıran, şuursuz ve kontrolsüz, teknik olarak da bol hatalı bir maç çıkardılar. Cocu’nun planı maç başında doğruydu, devamında risk alması da yanlış değildi ama hücum organizasyonlarında takımı çizgiye çıkarıp açacağına merkezden hücumlarda ısrar etmesinin önüne geçemedi. Artık önce lig, sonra da Avrupa Ligi’ne bakacak.

Yolu açık – Gürcan Bilgiç / Sabah

Maçın kendi hikayesi, uzatmada gelen beraberlik golüyle, ikinci yarıya ‘umut’ taşır hale geldi. İlk yarının etkisiz takımıydı Fenerbahçe. Orta sahada Josef’in verdiği direnci her saniye arıyorlardı. Rakip ikinci bölgeyi çok çabuk geçtiği gibi, top Fenerbahçe’ye geçtiğinde de baskıyla top kayıplarına neden oluyordu. Kontrol tamamen Benfica’daydı. Artık klasik hale gelen “defans sarsaklığı” içinde basit bir ver-kaç ile Gedson golü buldu. Üstelik onu Alper marke ederken, Skrtel kontrol edebilecek veya Volkan topa uzanabilecekken. Top oraya yine Valbuena top kaybı ile geliyor, kanat atağında ayağa pas yapacak kadar da yanlış yerleşimi değerlendiriyorlardı. Cocu henüz bu detayları anlayabilecek durumda değil. Yani umarız öyledir. Takım direncini, topun arkasına geçmeyen oyuncularla kurabileceğine inanması, Guliano’yu üç maçtır ilk on bir yapması değerlendirme kriterlerindeki bir defo gibi.

İkinci yarıda Alper ile orta sahasını üçleyebilir, Soldado hamlesini erken de yapabilirdi. Benfica’nın baskısından böyle çıkmayı deneyebilirdi. Sadece oyuncu değiştirerek değil, düzen ile de fark yaratılabilirdi. 65’teki Topal-Barış değişikliği ise tam bir macera. Guliano-Eljif ikilisini ön libero olarak kullanmak oyunun ‘kumarı’ oldu. 1-1’i riske atmak istemeyen, daha çok sahasında bekleyen Benfica’ya karşı, pas kalitesini yükseltmeyi denemekti.

Kaybederken kazanmak – Ersin Düzen / Vatan

KADIKÖY'DE maç bittiğinde taraftar ayaktaydı. Takımı alkışladı, futbolcuları tribünlere çağırdı, tezahuratlarla teselli etti. Sanki yıllardır Şampiyonlar Ligi'ne onlar hasret değilmiş gibi… Çünkü F.Bahçe, tur için elinden geleni yaptı. Mücadele, istek, enerji hepsi vardı. Diğer yanda Cocu; 60'dan sonra, ya hep ya hiç dedi. İşte Aykut Kocaman'ın hiç gösteremediği ve anlamak istemediği “Kaybederken bile helal olsun” dedirten F.Bahçe buydu…

COCU, oyunu tutabilmek için pas kapasitesi yüksek, topu iyi kullanan bir takım sahaya çıkartmak istemişti. Hollandalı'nın hesaplayamadığı, başta Giuliano olmak üzere sorumluluk verdiği bazı oyuncuların ilk yarı yetersiz kalmasıydı. Alper, gol atmış olsa dahi o ana kadar iyi değildi. Aynı şekilde Valbuena.

F.Bahçe, topu her aldığında yoğun presle karşılaştı. Prese, hızlı pasla karşılık veremedi. Buna ek olarak, hata yapma ve gol yeme kaygısı uzun topa da mecbur bıraktı.

İLK 15 dakika müthiş tempolu geçti. Benfica, kalite, tecrübe, fizik ve teknik olarak F.Bahçe'den daha iyi bir takım. Bunu maç boyunca gösterdi. Golde, rakibine eşlik eden Alper, ilk maçta da ona yakışmayan bir gol yiyen Volkan'ın katkısı vardı.

Bu tribüne bu oyun olmamalı – Metin Tekin / Sabah

Bu maçın bana göre kilit noktası herkesin tahmin edebileceği gibi oyunu 1-0’a getirebilmekti. Anahtar buydu. Bundan sonra oyunu döndürmek biraz macerayı da yanına alan bir Kadıköy havası yaratabilmekti ama Fenerbahçe ilk yarı boyunca daha kontrollü bir oyun tercih etti. 2-3 senedir Kadıköy oyunlarında zaman zaman vurgu yaptığımız gibi güçlü bir iç saha oyunu tercih etmeyen, oynayamayan bir Fenerbahçe görüyorduk. Teknik direktör Phillip Cocu ile beraber daha farklı bir oyun olup olmayacağı açıkçası bütün Fenerbahçe camiasının da merak ettiği bir konuydu… Özellikle bu seviyedeki maçlarda kontrollü oyun tamam ama Fenerbahçe kültürü ve iç saha oyunu daha farklı birtakım şeyleri göze alan yapıda olmalı. İlk maçta Benfica’nın hücum anlamında ne olduğunu gördük ama deplasmanda bana göre çok doğru bir savunmayla bu işi kurtaran bir Portekiz takımı izledik.

Oyuncu seçimleri anlamında önemli bir faktör Isla ile Şener rekabeti… Bu bölümde de ben Cocu’nun Isla tercihinin performansından çok CV’sinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bana göre ilerleyen dönemde tercihi Şener’den yana olacaktır ki özellikle bu maç için hücumcu, dinamik bir Şener, Fenerbahçe adına fark yaratabilirdi.

Fener’in nefesi yetmedi – Oktay Derelioğlu / Takvim

Benfica karşısına deplasmanda aldığı 1-0’lık yenilginin hadikapı ile çıkan Fenerbahçe, dün geceki maça istediği gibi başlayamadı. Rakip Benfica ilk dakikadan itibaren İstanbul’a gol bulup Fener’in işini zorlaştırmak için geldiğini gösterdi.

İlk bölümde orta alanda organize olamayan Sarı- Lacivertliler, rakip kalede pozisyon bulmakta da zorlandı. Özellikle Giuliano ve Valbuena’nın etkisiz futbolu Fenerbahçe’nin temposunu ciddi şekilde etkiledi. Valbuena bu performansı ile Aykut Kocaman’ı haklı çıkarmaya devam ediyor.

Pas oyununu iyi oynayamayan Fenerbahçe eşitlik golünü kenar ortası ile buldu. Forvet oyuncusu olmamasına rağmen topu kafayla ağlara yollayan Alper, elinden geleni yaptı.

F.Bahçe ilk yarının son dakikasında golü bulsa da ikinci yarıda istediği baskıyı kuramadı. Rakip Benfica da tecrübesiyle oyunu kontrolü altında tuttu ve Fenerbahçe’ye istediği fırsatladı vermedi. Fenerbahçe için artık yeni hedef Avrupa Ligi…