"Radyomu geri istiyorum" diyenlerden acı tespit!

Tivibu, Digiturk, TurkcellTv, KabloTv eliyle 7 kanalın dijital platformdan çıkarılmak istenmesi, ilaveten Bugün TV ve Kanaltürk televizyonunun Türksat'tan çıkarılmasına ilişkin karar, özel radyoların kapatıldığı 1990'ların özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalarını hatırlattı. Özel radyoların yayınlarını durduran dönemin iktidarına karşı ‘radyomu geri ver' kampanyasının önde gelen isimlerden radyo programcısı Mansur El Sabah, yaşanan hukuk sorununu o günlere benzetti. Sabah, “Burada bir hukuk sorunu yaşanıyor. Yine o günlerde olduğu gibi. Belki biraz içeriği farklı ama neticede bir kamu yayıncılığı yapıyoruz, insanlara haber ulaştırıyoruz, yayın ulaştırıyoruz. Bunların böyle kesilmesi hem manidar hem tuhaf.” değerlendirmesinde bulundu. ‘Radyomu geri ver' kampanyasının bir diğer aktif ismi radyo programcısı Oğuz On da “Şimdi televizyonlar kapanıyor. O zamanlar senin benim radyom yoktu, bütün radyolar kampanyaya destek vermişti ve sonuçta gelmişti.” sözleri ile medya camiasının Sansüre birlikte tepki vermemesini eleştirdi. Sansür ve engellemelere diğer televizyonların sessiz kalmasının düşündürücü olduğunu vurguladı.

Hangi tuhaflığa tepki göstereceğimizi şaşırdık

Radyo programcısı Mansur el Sabah 1990'lı yıllarda yaşanan hukuki sorunları hatırlatarak, şimdi yaşanan o günler arasındaki farkı ise şu sözle anlattı: “Bugünlerde her şey hukuken belirlenmiş. ” Fakat buna rağmen yine aynı sürecin yaşandığını ekleyen Sabah, “Bir medya kuruluşunun yayın yapmasına izin verilmişse bu kanuni haklar çerçevesinde izin verilmiş demektir. Kanuni haklar çerçevesinde izin verilmiş bir kanalın programları cezası varsa durdurulabilir, fakat yayını nasıl durdurulur? Burada ciddi bir hukuk sorunu yaşanıyor.” Bugünlerde de ‘radyomu geri ver' benzeri bir kampanyanın olabileceğini aktaran Sabah, “Şu anda insanımız o kadar geçim derdine düşmüş durumda ki çok büyük bir cenderede yaşıyor. Artık çok farklı haberlerin etkisi altında kaldık. O kadar çok tuhaflıklar oluyor ki hangisine nasıl tepki göstereceğimizi şaşırdık.” değerlendirmesinde bulundu. Sabah, “İnsanlar futbol takımlarına gösterdikleri özeni ülkelerinde olan olaylara da gösterselerdi bu durumlara bu raddelere gelmezdik diye düşünüyorum.” dedi.

“O zamanlar daha duyarlı idi insanlar”

‘Radyomu geri ver' döneminin radyocularından bir diğer isim olan Oğuz On ise 90'lı yıllarda yaşanan sürecin daha az kişiyi rencide etmesine ve incitmesine rağmen çok daha kolay aşılabildiğini kaydetti. On, “O zamanlar daha duyarlı idi insanlar. Kapanacak olan radyolar kendi kendilerini duyurmuşlardı. Şimdi televizyonlar kapanıyor. Arka sokaktaki televizyon yayına devam ediyor, haber bile yapmıyor. O zamanlar senin benim radyom yoktu, bütün radyolar kampanyaya destek vermişti ve sonuç da gelmişti.” şeklinde konuştu.

Kampanya özgürlüklerin simgesi olmuştu

1990'ların başlarında görsel yayıncılıkta Türkiye Radyo Televizyonu'nun (TRT) “tekel” olduğu dönemde halka hizmet eden tek kurum TRT televizyonu ile ona ait radyolardı. Türkiye'nin dört bir yanında birbiri ardına FM bandından yayın yapan “özel” radyoların açılması ile TRT sahip olduğu bu ayrıcalıklı konumu zamanla kaybetti. Yerelden ulusala, çeşitli müzik kanallarından dini yayınlar yapan frekanslara kadar herkese hitap eden radyoların önü, hükümet tarafından 1993'te alınan bir kararla kesildi. Bu kararı protesto eden radyo programcılarının başlattıkları “Radyomu geri ver” kampanyasına halkın desteği yoğundu. Kollarına siyah bant takanlarından saçlarına ve araçlarına “siyah kurdele” bağlayanlara kadar birçok kişi kampanyayı destekledi. Hatta kararı protesto edenler arasında dönemin yeni başbakanı Tansu Çiller bile vardı. Kampanya birkaç yıl içinde netice verdi ve ara dönem ortadan kalktı. 1995 yılından itibaren özel radyolar özgürce dinleyicileriyle buluşmuş oldu.

  
KAYNAK: ZAMAN