Meğer Survivor adasında aç kalan sadece yarışmacılar değilmiş!
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlAcun Ilıcalı’nın Survivor adlı yarışması ve Dominik Adası’nda yaşananların arka planını anlatan eski çalışan Uğur Karan, adada yaşadığı zorlukları anlattı. Uğur Karan, 'yarışmacılar değil asıl Survivor işçilerdi' diyor.
Acun Ilıcalı’nın yıllardır Dominik’te düzenlediği yarışma programı Survivor’ın setinde 10 ay çalışan ve iş koşulları nedeniyle istifa eden Uğur Karan, adada yaşadığı zorlukları anlattı.
Sol’dan Ali Ufuk Arıkan’ın haberine göre; Uğur Karan, “Orada sanki yarışmacılar değil de biz yarışıyorduk. Survivor bizdik orada adeta, yarışmacılar değil… Gerçek Survivor’ı işçiler yaşıyordu. Gerçekten aç mıydı yarışmacılar deniyor, aç olan ve sıkıntı yaşayan onlar değildi, bizdik diyebilirim” ifadelerini kullandı.
Karan’nın açıklamasının ilgili kısmı şöyle:
“KURUMSAL BİR YERDE ÇALIŞACAĞIMI DÜŞÜNDÜM”
İşe başlangıç sürecinden başlayalım istersen. Acun Medya’da işe başlama sürecin nasıl gelişti?
İşe başlangıç sürecim aslında sonrası için beni umutlandırmıştı. Daha önceki işlerimin hepsinde referans istendi ancak ilk kez burada referans olarak yazdığım tüm isimler teker teker arandı, görüş alındı. Haliyle ben de çok kurumsal bir yerde çalışacağımı düşündüğüm için mutlu oldum.
Sonra İstanbul’da iş görüşmesine gittim, satın alma bölümü için iş başvurusu yapmıştım. Oranın zorluğundan söz ettiler, Venezuela Büyükelçiliği’nde çalışmıştım daha önce, o nedenle zorluk derecesinin beni çok etkileyeceğini düşünmedim açıkçası.
Sonra bana iki ay oryantasyon alacağım, İstanbul’da bir eğitime tabi tutulacağım ve bu sürecin sonrasında Dominik’e gönderileceğim söylendi. Ancak günler sonra beni arayıp Dominik’e göndereceklerini söylediler.
Oryantasyon süreci olmadı yani?
Hayır, doğrudan çağırdılar.
Peki, tam olarak hangi işi yapmak üzere Dominik’e gittin?
Yarışmalarda kullanılan oyun alanlarında ihtiyaç duyulan malzemelerin temini için gittim. Oyun tahtaları, boyalar, villaya koltuk… A’dan Z’ye ne gerekiyorsa alım işi aslında.
Başlangıçta nasıldı işleyiş?
Gittiğim anda orada bir düzen olmadığını anladım. Satın alma dediğin işin içinde direkt para var, bir sisteme ihtiyaç var burada. Ben gittikten kısa süre sonra satın alma müdürü de işten çıktı. Benim için işler daha da karıştı bu nedenle.
“Beylikler vardı”
Mesai saatlerin nasıldı?
Mesaim 9-5 ama prodüksiyon işi bu, bir saatte yarışmacı bir şey istedi, bir ihtiyaç oldu, onu temin etmen lazım, dolayısıyla her an bir ihtiyaçla ilgilenmen gerekebiliyor. Sürekli şemsiye alıyorduk kameramanları koruması için örneğin.
Oranın gerçekten en kötü departmanı diyebilirim satın alma için. Ben Art bölümüne bakıyordum, oyunları Arjantinliler hazırlıyordu ve ağırlıklı olarak onlarla çalışıyordum. Beylikler gibi düşünün orayı… Arjantinliler, Dominikliler ve Türklerden oluşan ayrı ayrı beylikler vardı.
Arjantinliler oyunları hazırlıyordu, o yüzden diğer çalışanlara çok yukarıdan bakıyorlardı.
Sürekli bu ekiple birlikte çalıştın sanıyorum?
Sürekli boya alıyorum, Arjantinliler oyun alanları için boya istiyor. 50 kutu boya alıyorum örneğin gelen talep doğrultusunda. Bu kez de yukarıdan gelip neden bu kadar boya aldın diye hesap soruyorlardı. Az alınca Arjantinliler neden az alıyorsun diye çıkışıyordu. Boya orada oldukça pahalıydı, yeri geliyordu 10 bin dolarlık alımlar yapıyorduk.
“Birisi al, diğeri alma diyor”
Alma diyenler kim peki?
Yöneticiler. Acun Ilıcalı’ya yakın olan yönetici isimler. Mesela fiyatları görünce 10 kutu alma 8 kutu al, biraz azalt diyorlar. 8 kutu alınca Arjantinliler ertesi gün iki kutu daha istiyor haklı olarak. Örneğin maket bıçakları gerekiyor, ödül oyunda bir şey kesilecek, bu yüzden iyilerinden alayım, tekrar istenmesin dedim. Neden bunu aldın, neden bu kadar pahalı diyorlardı bu kez de…
Sürekli bu talepler arasında sıkışmaktan yoruldum ve bölümünü değiştirmek istedim. Boşluk olduğu ve İspanyolca da bildiğim için için beni ulaştırmaya verdiler. Yani satın alma bölümündeki maceram 5 ay sürdü.
Orada işler nasıl gitti peki?
Aslında burada daha düzenli ve sistemli olacağını düşünmüştüm her şeyin ama yine olmadı.
Yaptığın işin kapsamı neydi?
Oyun alanlarına gidecek ekiplerin ulaşımını sağlıyorduk. Doktorlar, kameramanlar, ekip sevki işlemleri, malzeme gidecekse onların ulaşımı sağlanıyordu.
“Herkes efsunlanmış gibi Acun Abi diye geziyor”
Burada yaşadığın sorunlar neler oldu?
Burada yaşadığım sorunların başında şoförlerin ve araçların ücretlerinin ödenmemesi geliyordu. Dominiklilerle aram iyiydi, bizi zengin zannediyorlardı ama ben yakın bir ilişki kurup durumu anlatınca güzel bir diyalog kurduk.
Hak veriyordum onların taleplerine.
Orada çok ilginç bir ortam vardı. Herkes Acun Abi Acun Abi diye efsunlanmış gibi geziyordu.
Kadrolu çalışanlar “Acun Abi” diyor ve büyük bir sevgi gösteriyordu ama sözleşmeliler için, en azından benim için Acun Ilıcalı’ydı o.
Biz orada Acun Medya şirketi üzerinden değil başka bir şirket üzerinden çalışıyor gösterildik bu arada.
Bundan haberiniz var mıydı?
Hayır, bu konuda bilgilendirilmemiştim, şirket isminin farklı olduğunu görünce şaşırmıştım hatta. Dominik’te 90 gün vizesiz kalabiliyordun, 90 gün sonrasındaki kalımlar için para ödeniyor, benim için de öyle yapıldı.
Orada 6 ay kuralı var, şu an değişti mi bilmiyorum ama 6 aylık süre bitene kadar oradan ayrılamıyorsun.
“Sanki cezaevine girmiş gibi”
Nedir bu kural tam olarak?
Dominik’e gittikten sonra 6 ay orada çalışman gerekiyor. 6 aydan sonra izin alabiliyorsun. Sanki cezaevine girmiş gibi 6 ay boyunca oradan ayrılamıyorsun.
Ben 10. ayda anneannemin vefatı nedeniyle gitmek istediğimde 6 ay dolmadı diyerek engel de çıkarılmıştı.
Gideceğimi söyledim, durumumu anlattım, sonrasında da istifa ettim.
Zaten silmiştim artık Acun Medya’yı.
Sol
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol