İzzet Çapa, Cengiz Semercioğlu'na fena ayar verdi

İzzet Çapa, Cengiz Semercioğlu'na fena ayar verdi
Güncelleme:

İzzet Çapa'nın Hürriyet macerası olaylı bir şekilde son buldu. Ancak ayrılmasının ardından tartışmalar son bulmadı. Çapa, arkasından konuşmakla suçladığı Cengiz Semercioğlu'na kelimenin tam anlamıyla ayar verdi.

İŞTE İZZET ÇAPA'NIN SUPERHABER'DEKİ YAZISI

Bak Cengiz en başta şunu söyleyeyim, öyle sağda solda gıyabımda atıp tuttuğun gibi benim Hürriyet’le hiçbir alıp veremediğim yok kardeşim. Derdim, o kocaman müessesenin içindeki köylü kurnazı-küçük adamlarla, yani bizzat sen ve senin gibilerle...

Şimdi diyeceksin ki “Sen Hürriyet’ten kovulduktan sonra böyle atar tutar oldun İzzet”. Aslında meselenin doğrusunu buz gibi biliyorsun, konumuz da bu değil ama gel bir kez daha kısaca anlatayım.

Hakkımda mesnetsiz iftiraların atıldığı o dönemden sonra patronun beni holdingin genel merkez binasına çağırdı. En büyük patron Vuslat Hanım, şahitlerin de olduğu o toplantıda bana, “Gitmene izin vermiyorum, sen bize lazımsın” dedi.

Oysa benim Hürriyet’le derdim o meseleden aylar öncesine uzanmaktaydı. Bıkmıştım çevirdiğiniz dolaplardan. Arkamdan "Zengin piçi" diye atıp tutmanızdan sıkılmıştım.

Sizlerle baş edemeyecektim ve "Bu bana ders olsun" deyip, çekip gittim. Ama sizlere de boyun eğmedim, bu da size ders olsun istedim. Gelelim sadede.

Daha önce de iki kere istifa ettim Cengiz hatırladın mı? Elbette hatırladın. Ama o çok sevdiğin Fikret Abi’nle, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Karaköy Colonie’deki bir öğle yemeğine götürüp beni geri dönmeye ikna ettiler. O zamanlar da buna çok üzüldüğünü biliyordum. Velhasıl öyle ağzında eveleyip gevelediğin gibi ben oradan kovulmadım kardeşim. Onlarca şahidin de, senin de bildiğin gibi kendim gittim. Yani bana “Sen kovuldun, kuyruk acın” var mavallarını hiç boşuna okuma.

tw-015.jpg

Şimdi gelelim senin bugünkü yazına... Aylardır sorduğum sorulara bugün köşende isim vermeye bile cesaret edemeden kendince bir cevap yazmışsın. Her zamanki gibi yine yalanlar söyleyip, kıvırmışsın. Şimdi ben buradan o soruları bir daha yöneltiyorum sana. Eğer bir parça adamsan ve zerre meslek ahlakın kaldıysa bu sorulara ister Kelebek’teki köşenden, ister sosyal medya hesabından cevap ver. Yok olmaz dersen, bana bir e-mail at. Aynen yayınlamazsam ve mümkün değil ama haklıysan, senden özür dilemezsem de ben adam değilim. Hodri meydan!

tw2-004.jpg

Bir - Bugünkü yazında, “Mahsun filmini haber yaparız. Ne nikah şahitliğimiz kalır ne de PR’cı eski eşimiz...” demişsin. Soruyorum!

Mahsun’un nikah şahidi ve kadim dostu senin de bağlı bulunduğun gazetenin tepe yöneticisi Firket Ercan değil mi?

Mahsun’un ‘Vezir Parmağı’ da dahil bugüne kadar çektiği tüm filmlerin PR, basın organizasyon işlerini, ortağın Selim Akçin’in eski eşi Filiz Öcal’ın PR şirketi Deep İletişim yapmadı mı? PR’cı Filiz’le, eski kocası Selim ve senin arandaki bu akçeli hukuk sence etik mi?

İki - Bugünkü yazında bahsetmemişsin ama kardeşin Cem Semercioğlu’nun yapım şirketinden gelen yüzlerce habere gazeten Kelebek’te imtiyaz sağlamadın mı? Sence bir gazete yöneticisinin, kardeşinin yapım şirketinin haberlerini gazetesinde çarşaf çarşaf yayınlaması etik mi? Buradan götürdüğünüz paraları içine sindirmek için hangi sodayı kullanıyorsun?

Üç - Medyada gazeteciliğinden çok PR’cılığıyla tanınan, bir dönem benimle de çalışan Faik Erdemli imzasıyla giren haberlerde rant ilişkisi var mı, yok mu? Eğer adamsan Faik’in kimlerden, ne karşılığında haber yapmak için para aldığını açıkla. Sen açıklamazsan ben açıklarım. Faik, medyanın amiral gemisi Hürriyet’te kadrolu- sigortalı olarak mı çalıştı, yoksa senin çantacın kontenjanından mı haber yapar oldu Kelebek’e? Acun’un PR işlerini almak için Faik’le Acun’a gönderdiniz mi? Acun’un PR işlerini almak için gazeteni baskı aracı olarak kullandın mı?

Dört - Çok ünlü bir televizyon patronunun adı bende saklı eski eşi, Faik aracılığıyla Selim Akçin’in beğendiği 3 bin Pound’luk montu Londra’dan satın alıp, bizzat Faik eliyle Selim’e göndermedi mi? Montu fazla cafcaflı bulan Selim, “Faik bunu sat, parasını getir bana” dedi mi, demedi mi? Sence bir gazetecinin haber kaynağından 15 bin liralık hediye alması etik mi? Bu olayı hiç duymadın mı, yok eğer duyduysan konuyla ilgili ne yaptın?

Beş - Sen, Selim Akçin, Star’ın tepe yöneticisi Ömer Özgüner ve Faik Erdemli, birlikte kurduğunuz medya sitesi MedyaTava’da çıkarlarınızı manipüle etmek için haber yaptnız mı, yapmadınız mı? Eğer aksini iddia ediyorsan hatırlatırım, önümde kocaman bir dosya var MedyaTava’yla ilgili. Gün gün yazarım hangi haberleri yaptığınızı ve siteyi kendinize yakın adamları önemli pozisyonlara getirmek için nasıl kullandığınızı... Bence sen açıkla, yoksa medyadaki cevval üçlünün bütün koordinatlarını deşifre etmeye doğru gidiyor mesele bilesin... (Ben sana Cihangir Susam ve vefat etmiş bir abinin eski eşi diyeyim, ötesini sen anla kardeşim...)

Altı - Medyada da günlerce haber olan Samsung cep telefonu olayında faturayı çıkarıp herkesi susturmuştun. Şimdi ben sana soruyorum. O telefon TV8’de çalıştığın dönemde herkesin önünde sana hediye edilmedi mi? Gösterdiğin fatura Faik’in daha önce kendine kredi kartı ile aldığı başka bir cep telefonuna ait değil mi? İnsanları başkasına ait faturayla kandırmak gazetecilik ahlakına yakışır mı?

Yedi - Hürriyet’ten kaç para maaş aldığını biliyorum, yalanlamaya kalkarsan bordronu yayınlarım. Şimdi soruyorum, memleketin ekonomisi bu kadar sıkıntı yaşarken, kazandığın o orta düze maaşla bu inanılmaz serveti nasıl elde ettin kardeşim? Bindiğin pahalı araba ve Cihangir’deki astronomik daireyi maaşınla mı aldın? Yok, değilse nasıl, kimlerden gelen paralarla? Ve kimin üzerine kaydettirdin? Eşinin ve senin evlendikten sonraki mal beyanındaki artışı açıklamaya yüreğin var mı?

Sekiz - Yine bugünkü yazında “Çalgı Çengi’yi haber yaparız. Ne Ahmet’le Murat’tan para aldığımız kalır, ne gizli saklı çevirdiğimiz dolaplar...” demişsin. Soruyorum, ‘Çalgı Çengi’ filminin de basın PR işini Filiz Hanım yapmadı mı?

Dokuz - Daha çevrilmeye başladığı günden itibaren gazetende haber olan Şahan Gökbakar’ın filmi ‘Recep İvedik’ de Filiz Öcal’ın şirketi Deep İletişim’le çalışmıyor mu?

On - Sosyal medya hesaplarından takip ediyoruz. Maşallah Evliya Çelebi gibi olmuşsun. Bu seyahatlerin kaçının parasını cebinden ödedin? Kaçını seni seyahate götüren dostların karşıladı? Bu seyahatlerden sonra kaç tanesiyle ilgili haber yaptın ve yaptırdın gazetende?

On bir - Gazetenin yazarlarının dünyanın dört bir tarafına yaptığı astronomik ballı seyahatleri, senin haber kaynağın olan sanatçılara satılan şarkı sözlerini ve buralardan kazanılan paraları etik buluyor musun?

On iki - BKM’nin filmi ‘Dedemin Fişi’ ile ilgili yazdığım eleştiri yazısının Kelebek’ten çıkarıldığı gün, senin aynı filmle ilgili muazzam bir övgü yazısı döşenmiş olman tesadüf mü? Benim gibi senin de aklına ‘Bu işte bir Çapanoğlu var’ sorusu gelmiyor mu?

Ve son soru: Dürüstlüğünden kimsenin şüphesi olmayan okur temsilciniz Faruk Bildirici’nin Kelebek’i eleştirdiği Trump Tower haberini köşesinden akşam yedide çıkarttırdığınız gün kutlama yaptınız mı, yapmadınız mı? ‘Fincanı taştan oyarlar’ diye tempo tuttunuz mu, tutmadınız mı? Sizinle aynı gazetede çalışan namuslu bir kalemin yazısını dolaylı yoldan sansürlemeyi etik buluyor musunuz?

PS: Gözlerinden öperim, adamsan tez vakitte cevabını bekliyorum... Nys sn mşglsn glb, kib by!

SUPERHABER.TV