Fatih Portakal hakim karşısında

Fatih Portakal hakim karşısında
Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tekalif-i Milliye Emirleri’ne gönderme yapmasını eleştiren gazeteci Fatih Portakal, bankacılık sektörüne olan güveni sarsabilecek paylaşımda bulunduğu gerekçesiyle hakim karşısına çıktı.

Gazeteci Fatih Portakal, Erdoğan’ın Tekalif-i Milliye Emirleri’ne gönderme yapmasını eleştiren sosyal medya paylaşımı nedeniyle bankacılık sektörüne olan güveni sarsabilecek paylaşımda bulunduğu iddiası ile hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle açılan dava kapsamında hakim karşısına çıktı.

İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmaya tutuksuz sanık Fatih Portakal katıldı. Duruşmada, müşteki Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) avukatları ve sanık avukatları da hazır bulundu.

Duruşmada savunması alınan sanık Portakal, burada niçin bulunduğunu anlamadığını ve sosyal medya paylaşımını Cumhurbaşkanı’nın sözü üzerine söylediğini ifade ederek, "Gazeteci olmasına gerek yok. Bir insanın sorgulaması gereken bir soru. Mustafa Kemal Atatürk 1921’li yıllarda Tekalif-i Milliye kararlarını hayatımıza geçirmişken, milli yükümlülükleri sonradan ödenmek kaydıyla insanlardan istemişken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın 2020 yılında söylemesi şu soruyu getirdi: 'Acaba bir şeyler mi istenecek'. Bu, bir gazeteci değil sadece dışarıdan bir insanın soracağı basit bir soru. Cumhurbaşkanını karşımda görsem 'böyle böyle dediniz, böyle bir uygulama mı olacak?' diye gazeteci kimliğimle sorarım, sadece yurttaş kimliğimle değil." ifadesini kullandı.

Kurduğu cümlenin her sözcüğünü seçerek kullandığını dile getiren Portakal, "Yaptığım işten dolayı o iletiyi yazarken her sözcüğünü düşündüm. El koyma kelimesini özellikle kullanmadım. ‘İster mi?’ diye soruyorum. Mustafa Kemal Atatürk 1921’de o zaman bir kısım vatandaşların mallarına geri iade edilmek kaydıyla el koyulacağını söylemiş ama benim aklıma bu gelmedi. ‘Tekalif-i Milliye’ye atıf varsa da el konulacağına dair bir söylem yoktur. 2020’de bu mümkün değil. Serbest piyasa ekonomisi ortada. Acaba şu olabilir mi ‘Fatih ne kadar mevduatın var istersen ver sonra karşılığını ödeyeyim’ sadece soru soruyorum. Bu durum tespiti. Bankayla husumetim olamaz. Hakaretim olamaz." dedi.

Durum tespiti yaptığını söyleyen tutuksuz sanık Portakal, hakkındaki suçlamayı kabul etmeyerek beraatini talep etti.

Fatih Portakal’ın savunmasının ardından söz alan sanık avukatı Ece Günay, suçun maddi ve manevi unsurunun oluşmadığını söyleyerek müvekkilinin beraatini istedi.

Müşteki Bankacılık ve Denetleme Kurulu (BDDK) avukatları da söz alarak, şikayetlerinin sürdüğünü dile getirdi.

İKİNCİ İDDİANAME ERDOĞAN’A HAKARET!

Mahkeme hakimi, aynı paylaşım nedeniyle Fatih Portakal hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan iddianame düzenlendiğini, iddianamenin birleştirilme talebi ile yargılaması yapılan dava dosyasına gönderildiğini, ancak iddianamenin kabul ya da reddine ilişkin değerlendirmenin ise henüz yapılmadığını söyledi.

Beyanların ardından görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, müşteki kurum (BDDK) vekillerinin suçtan zarar görme bakımından katılma taleplerinin kabul edilmesini ve Cumhurbaşkanına hakaret suçundan bir dosya olduğunu görülen dava ile arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu belirterek dosyaların birleştirilmesini talep etti.

Ara kararını açıklayan mahkeme, BDDK’nın davaya katılma talebini kabul etti.

Mahkeme, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca birleştirme talebi ile gönderilen iddianamenin incelenmek üzere dosya arasına alınmasına, dosyaların birleştirilmesi durumunda taraflara tebliğine karar vererek, duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheli Fatih Portakal'ın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun "itibarın zedelenmesi" hükmünü içeren 158. maddesi uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

İddianamede, BDDK'nın dilekçesinde, Portakal'ın 6 Nisan'da sosyal medya hesabından paylaştığı ve şikayete konu mesajında Tekalif-i Milliye'yi hatırlatılıp, "Zor günlerden geçiyoruz. Mevduat veya tasarrufu olanlardan para istenmesin bir de! Olmaz olmaz diyemiyorum maalesef..." ifadelerini kullanarak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun "itibarı korunması" başlıklı 74. maddesini ihlal ettiği belirtildi.

İddianamede, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun "itibarın korunması" başlıklı 74. maddesinin "Basın Kanunu'nda belirtilen araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzeri yayın araçlarından biri aracılığıyla bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz." şeklinde olduğu hatırlatılarak, bu hükmün ihlalinin ise aynı kanunun 158. maddesinde, "Bu kanunun 74. maddesine aykırı davrananlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 2 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Fiil sonucu özel veya kamusal bir zarar doğarsa verilebilecek ceza altıda bir oranında artırılarak hükmolunur." şeklinde düzenlendiği kaydedildi.

Bankacılık Kanunu'nun 74. maddesiyle kanun koyucunun, bankacılık sektörünün itibarını ve güvenilirliğini korumayı ve müşteki BDDK'nin itibarını sarsacak şekilde haber yapılmasını engellemeyi amaçladığı vurgulanan iddianamede, Fatih Portakal'ın söz konusu paylaşımını, Türkiye'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele ortamı içerisinde yaptığı aktarıldı.

İddianamede, "Bankacılık Kanunu'nun 74. madde gerekçesi ve ülkemizin Kovid-19 ile yaptığı mücadele ortamı dikkate alındığında, şüphelinin yaptığı paylaşımın, bankalarda mevduatı ve tasarrufu bulunan mudilerin paralarını devlet tarafından koronavirüs salgını bahane edilerek istenebileceğine, salgın sonrası ise geri ödenebileceğine yönelik algı ve kanaat oluşturmaya yönelik olduğu, bu durumun bankacılık sektörüne olan güveni sarsabilecek mahiyette bulunduğu kanaatine varılmıştır" değerlendirmesinde bulunuldu.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Nisan ayında yeni koronavirüs tedbirlerini açıkladığı konuşmasında Tekalif-i Milliye emirlerini örnek vermişti. Erdoğan şu ifadeleri kullanmıştı:

Her ne kadar CHP Genel Başkanı başta olmak üzere kimi kesimler bu kampanyayı itibarsızlaştırmaya çalışmışsa da görüldüğü gibi milletimiz bu fitne odaklarına kulak vermemiştir. Halbuki bizim tarihimizde çok sayıda bu tür ve hatta daha ötesi dayanışma örnekleri vardır. Mesela Kurtuluş Savaşı başlarken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Tekalif-i Milliye denilen 10 maddelik bir emir yayımlamıştır. Bu emirle milletimizin elinde bulunan silahtan cephaneye giysiden yiyecek içeceğe, makineden binek hayvanlarına kadar savaşta ihtiyaç duyulan hemen her malzemenin belirli bir oranı talep edilmiştir. Milletimiz bu dayanışma çağrısına mecburiyetin ötesinde bir gönüllülükle iştirak ederek, kendisinin ve evlatlarının geleceği için varını yoğunu devletine vermekten çekinmemiştir. Kendi tarihlerini bilmeyenler, bugün devletimizin yürüttüğü yardım kampanyasını dahi sabote etmeye çalışarak milletten ne kadar uzak olduklarını bir kez daha göstermişlerdir.

Erdoğan'ın bu ifadeleri ardından Portakal, Twitter adresinden şu yorumu paylaşmıştı.

Fatih Portakal hakim karşısında - Resim : 1

Bu paylaşım ardından Erdoğan, Portakal hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

TEKALİF-İ MİLLİYE NEDİR?

Tekâlif-i Milliye (Millî Yükümlülükler ya da Ulusal Vergiler), Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayınladığı "Ulusal Yükümlülük" emirleridir. 7 Ağustos 1921'de yayınlanmış olup toplamı on maddedir.

Tekalif-i Milliye emirleri 10 maddeden oluşur;

- Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.

- Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.

- Her aile bir askeri giydirecek.

- Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.

- Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.

- Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.

- Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.

- Sahipsiz bütün mallara el konacak.

- Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.

- Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.