Aziz Yıldırım: Ben hapse girersem...

Aziz Yıldırım: Ben hapse girersem...
Güncelleme:

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, katıldığı canlı yayında gündemi sarsacak açıklamalarda bulundu.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Habertürk TV’de katıldığı bir programda başta sarı lacivertli kulüpteki başkanlık yarışı olmak üzere çok önemli konularda açıklamalarda bulundu.

3 Temmuz sürecinin devam ettiğini ve Yargıtay’dan çıkacak kararın önemli olduğunu belirten Yıldırım, “Arzum ve isteğim; Yargıtay bitene kadar başkan olarak kalmam lazım. Fenerbahçelilerin vefa duygusu ön planda olarak seçimi düşünmeli. Fenerbahçe’de son kez başkan olmam lazım çünkü ben hapse girersem; hiçbirinin içi rahat etmez.”ifadelerini kullandı.

Şike Davası sürecinde yaşadıklarını anlatan Yıldırım, “Bana, ‘başkanlığı bırak, 2 ay sonra çıkarsın’ dediler. Yanıma geldiler. Hem Vatan Emniyet’e hem de Metris’e geldiler.” dedi.

İşte Aziz Yıldırım’ın gündemi sarsacak açıklamaları;

”TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ STADI, BİZİM STADIMIZ”

”1998’de stadı yapacağız diye söz vermiştim, yaptık. Bu stadı Fenerbahçeliler olarak yaptık. Stadyum yapılırken de kötü bir kaza atlattım. Demirler yapılmıştı, üstüne tırmandım ve düştüm, Allah’a şükürler olsun ki kurtulduk. Fenerbahçe buradan hiç çıkmamalı. Bu stadyumda her zaman kalmalı. Dolarken de boşalırken de kolay ulaşıma sahip bir stadyum. Kadıköy semtine de yakın. Türkiye’de yapılan en önemli stadyum burasıdır. Devlet, bu stadın ardından diğer kulüplere stat yapıştır. Bu stadı Fenerbahçeliler kendisi yapmıştır. Yeri gelmişken; devlete de teşekkür ediyorum diğer stadyumları yaptıkları ve kulüplere yardımcı oldukları için…”

”O BİR OYA SEVİNSEM Mİ ÜZÜLSEM Mİ BİLMİYORUM”

”20 senelik süreçte iyi ve kötü şeyler yaşadık. Beni başkan yapan o 1 oya sevinmek mi yoksa kızmak mı lazım bilmiyorum. Kaderimizde varmış. O yüzden şikayetçi değilim. Her zaman ve her yerde söylediğimiz şey, çocuklarıma bırakacağım en büyük miras Fenerbahçe başkanlığıdır. 2007’de bir TV programında başkanlığı bıraktığımı ifade ettim. İnsanlar tezahüratlar ve desteklerle dönmem için çağrı yaptılar ve geri döndük.”

Aziz Yıldırım: Ben hapse girersem... - Resim : 1

”SON KEZ ADAY OLUYORUM”

”Döndükten sonra da 3 Temmuz ile karşılaştık. Herkes ‘bırakacağım diyor bırakmıyor’ diyor ama ben bıraktım. Bıraktığımda bana yapılan çağrılardan sonra döndüm. Bu kez kararlıyım ve son kez adayım. Eğer seçilirsem; bir daha başkanlık gibi bir isteğim olmayacak. Benden sonra ‘şu aday olsun’ demem yanlış olur. Kim istiyorsa o olsun. Ben bu kulübü 1 milyon üye projesi ile halka açtım. Herkes üye olmalı. 5-6 tane başkan adayı çıkmalı. Fenerbahçe’ye kimin projesi daha katkı sağlayacaksa başkan o olmalı.”

”SİYASET YAPAMAM, YAPIM BUNA UYGUN DEĞİL ÇÜNKÜ BEN TARAFIM”

”Siyaset yapamam, yapım buna uygun değil. Federasyon başkanı da olamam. Ben tarafım ve Fenerbahçeliyim. Fenerbahçe haksız durumda olsa bile Federasyon başkanı olsam Fenerbahçe lehine karar veririm bu yüzden Fenerbahçe başkanı dışında başka bir yere başkan olamam.”

”VEFA ÇOK ÖNEMLİ”

”Vefa önemli, Lefter’i herkes unutmuştu. Lefter ismimi söyleyemezdi. Bana ‘Aziz Yılmaz’ derdi. Eşi de ona ‘dilini eşek arısı soksun’ derdi. Tedavi sürecinde ona çok yardımcı olduk. Hep yanında olduk. Can Bartu ile Lefter ile sohbet etti. Can Bartu, Lefter için, ‘Onun ayakkabısı bile olamam’ demişti. Onların geçmişe gitmeleri, bizlere o günleri yaşatmaları çok önemli konulardı. FB TV’de bir araya gelmeleri bizim için de çok önemli olmuştu.”

”YOLU AÇIN DİYORUZ, KIZDI DİYORLAR”

”Yolda yürürken zorlanıyoruz ‘yolu açın’ diyorum sonra Aziz Yıldırım kızdı, etti diyorlar. Trafikte ben yol verdim gitti, ileride durdu, kamerası da varmış. Onla bana diyor ki, ‘Niye sinyal vermedin’. Halbuki sinyal de verdim. Ama sosyal medyada meşhur olmak için öyle şeyler yapıyorlar.”

”ALEX’İN BENİMLE DEĞİL TEKNİK DİREKTÖRLE SORUNU VARDI”

”Alex’in benimle sorunu yok. Teknik direktörle problemi vardı. Ne yapmak istiyorsun diye sorduk. ‘Gitmek istiyorum’ dedi. Ben orada ‘kal’ desem; bu kez teknik direktörle sorun yaşayacaksın. O zaman teknik direktöre ‘git’ desek, oyuncunun hocaları gönderme olayının önü açılacak. Eğer Alex’e ‘kal’ deseydim daha büyük problemler olurdu. Başka oyuncuda da olsa aynı şeyi yapardım.”

”AYAĞIMIZ TOPA DEĞDİ”

”Geçmişte futbol oynadım. Topa ayağımız değdi. Amatör olarak 18 yaşımda futbol oynuyordum. Futbolcu olacağım diye bir hayalim yoktu. Her Fenerbahçelinin hayali olduğu gibi benim de Fenerbahçe başkanı olma hayalim vardı. Hayalim olmasaydı; neden buraya gelip yöneticilik yapayım?”

”SON KEZ ADAY OLMAM LAZIM ÇÜNKÜ YENİ BİR MÜCADELE BAŞLAYACAK”

”Seçimi kaybetsem hiçbir şey yapmam. 20 sene burada başkan kaldım. Çok uzun bir süreç. ‘Yoruldular’ diyorlar fakat biz yorulmadık. Bizi yoran şeyler, yaşadıklarımız. 26 bin küsür aidatını yatıran üye var. Stadyumda yapacağız. Çimin üstü kapanacak. Sandıklar sahada olacak. Divan kurulu, yönetim ve diğer masalar kurulacak. Tribünlere de kongre üyeleri alınacak. Seçimi ben veya Ali Koç kazanır ama seçim Fenerbahçe’ye hayırlı olsun. Arzum ve isteğim; Yargıtay bitene kadar başkan olarak kalmam lazım. Dava devam ediyor. Ters bir karar da verebilirler. Mahkumiyeti onaylayabilirler. İki sene üç ay girip hapis yatacağız. Fenerbahçelilerin vefa duygusu ön planda olarak seçimi düşünmeli. Fenerbahçe başkan olmasaydım; hapse girmezdim çünkü bu olayların muhattabı olmazdım. Fenerbahçe’de son kez başkan olmam lazım çünkü ben hapse girersem; hiçbirinin içi rahat etmez. Yeni bir mücadele başlayacak. Bunu ancak biz yaparız. Benim devletle hiçbir şeyim yok. Aldığım bir ihale veya iş yok. Ben tek Fenerbahçe’nin adamı oldum başkasının adamı olmadım. İleride her şeye pişmanlık duyulabilir. Bu sürecin ben ve arkadaşlarımla devam etmesi lazım. Bizden sonra 3 yıl için bütün mahkemeler ve davaların başlamasını sağlamakla beraber devam edecek. Fenerbahçe tüm branşlarda şampiyonluğa oynayacak şekilde dizayn sağlayacağız. Mahkeme bitsin ona göre yapacağız değil. Önümüzdeki sezon şampiyon olacağız. Futbolda da şampiyon olacağız. Bu başarıları devam ettireceğiz. Şampiyon da olacağız. Sonra elveda. 3 Temmuz’da savaşı yaparken; kimlerle nasıl savaştığımızı herkes hatırlasın. Pes edebilirdim ve çıkar giderdim ama Fenerbahçe bugün bu halde olmazdı. Twitter’larda yazmakla olaylar çözülmez. Bazen duygusal hareket etmek lazım bazen de duygusal dışına çıkıp tavır yapmak lazım. Bunlar yapılmazsa Fenerbahçe zarar görür.”

”2 TEMMUZ TARİHİNE KADAR YAPILACAK OPERASYONU DUYMAMIŞTIM”

”2 Temmuz tarihine kadar operasyon yapılacağını duymamıştım. 2 Temmuz’da beni Şekip Bey aradı. Bir polis 1 ay önce ona söylemiş ama ciddiye almamış. 1-2 gün içerisinde o polisle bir kez daha konuşulmuş ve yaşadıklarımızın hepsi anlatılmış. Ayın 2’sinde Şekip’le konuştuğumuzda bunları bana anlattı. ‘Bir olay var ama genel bir operasyon varmış’ dedi. Ben o akşam Serkan Acar’ın evine yemeğe gitmiştim. Sabah 7’de de buluşup kürek yarışlarına gidecektik. Saat 7’de kapı çaldı ve polisler geldi. Evrak uzattılar. ‘Nedir?’ dedim. ‘Suçlamayla ilgili Vatan Emniyet’e gideceğiz’ dediler. Evde arama yapmadılar ve eve girmediler. Bekçi kulübesinde onlarla oturdum ve evrakları imzaladım. Sonra kahvaltı yapmadım. ‘Kahvaltı yapacağım’ dedim. Polis benimle gelip kapıda bekledi ve içeri girdi. Kahvaltı yaptım, ondan sonra çekim yaptılar. ‘Niye çekiyorsunuz?’ dedim. ‘Bir şey olmadığını göstermek için çekiyoruz’ dediler. Halbuki yalan… Örgüt operasyonu yapıyor gibi gösterdiler. Çekimleri yaptılar. Oradan gittik Vatan Emniyet’e… Avukatlar geldi, içeri girdik. 4. güne kadar kimseyle görüşmedim. 160 ülkede aynı anlayışı ve sistemi yapan bir örgüt.”

”BANA KUMPAS DÖNEMİNDE ‘BAŞKANLIĞI BIRAK 2 AY SONRA İÇERİDEN ÇIKARSIN’ DİYE GELİYORLARDI”

”İçeriyi anlatmak için şunu anlatmam lazım. 2 ay geçtikten sonra görüşme için bir siyasi geldi. İlhan Bey, Şekip Bey ve ben müdüriyete geldik. Bana, ‘İlk kez ağaçları gördüm’ demişti İlhan… O an çok üzülmüştüm. Hem yaz hem kış hem de bahar geçirdik. Dört mevsimi burada yaşadık. Çok şey yaşadık, anlatmakla olmaz. Türkiye’de her şey karalama üzerine. Bunlar da algı operasyonu yaptılar. İnsanları önce inandırdılar. Sonra mahkemeleri başlattılar. Gerçek dostlarımız hep yanımızda oldu. İnsanların yapısında var. Ummadığınız adamlar başka noktalarda çıktı. Tanıyorsunuz birisini ama FETÖ örgütünün insanı oluyor. Onlar şaşırttı bizi. İçerideyken bile yardımcı olduğumuz insanlar meğerse örgütün elemanları çıktı. O durumlar bizi çok şaşırttı. 1. gün söyledim. ‘Bu bir kumpastır ve adalet bir gün yerini bulacak’ dedim. Adalet anlayış farkına göre değişir. FETÖ’nün böyle bir şey söyleyeceğini düşünmüyorum. O hayatta söylemez. Anlatılacak çok şey var. Şike olmadığını ben biliyorum. Arkadaşlar arasında hapiste şunu gördüm. ‘Başkan güçlü kuvvetli, o çıkar’ diye endişeleri vardı. Spor salonunda hepsini topladım ve ‘burada en son çıkacak olan benim çünkü bu operasyon bana yapılacak’ dedim. Ben gideceğim, onların tarafı olan birisi gelecekti. O zaman ele geçirmiş olacaklardı. Burayı ele geçiremezlerse; anlamı yok. Türkiye’deki bütün kurumların içine sızdılar. Belki bizim içimizde de vardı. Direniş sergilediğimiz için de bu olaylar uzadı. Bana, ‘başkanlığı bırak, 2 ay sonra çıkarsın’ dediler. Yanıma geldiler. Hem Vatan Emniyet’e hem de buraya geldiler. FETÖ’cü diye gelmiyor. ‘Ben FETÖ’cüyüm’ diye gelmiyor. Aracı olarak gelip tavsiyede bulunuyorlar. Sonra anlıyorsun ki bunlarla bağları var. Benim odama kadar geldiler. Telefon konuşmaya gittiğimizde 10 dakika gökyüzünü görüyorduk. Taraftarlar her zaman geldiler. Taraftarla ilgili fazla söyleyecek bir şey yok çünkü camia olarak herkes bir araya geldi. Fenerbahçe’nin direnişi halka direnç ve kuvvet verdi. Fenerbahçe çok önemli ve incelenmesi gereken bir olay. Onun için de hep söylerim, ‘Fenerbahçe bölünmesin’ diye. Fenerbahçe bölünürse; Türkiye de zarar görür. Fenerbahçe, Türkiye’nin aynasıdır. Sporda ayrı bir cumhuriyetiz. Fenerbahçe’de olacak olaylar ülkeyi de etkiler. Aziz Yıldırım cezaevindeyken, ‘başkanlığı bırak’ baskılarının altında yine başkanlığa aday oldu ve kaçmadı. Kaçabilirdi. Geleceği görmeden ‘ben gidiyorum’ derdim. Belki daha başka şeyler yaşardık. Baskılara rağmen bırakmadım.”

”CEZAEVİNDEN ÇIKTIĞIMDA İLK BENİ SÜLEYMAN DEMİREL ARADI”

”Yurtdışına gittim. ‘Gelmez, kaçar’ dediler ama geldim. Fenerbahçe için yaptım bunları. Tarihin beyaz sayfalarında bunlar yazacak. Cezaevinden çıktım, beni ilk arayan Süleyman Demirel oldu. 200’den fazla güvercinim var. Burada çoğaltıyoruz bunları. Bana her yere gittiğimide hediye ediyorlar. Türkmenistan’dan getirdim. Onlar çok fazla uçuyorlar. Dışarı çıkaralım, uçsunlar. Hepsi taklacı.”

”BU YIL İÇİNDE ÜÇ KEZ NUTUK OKUDUM”

”Eskiden tespih kullanıyordum ama artık kullanmıyorum. Cezaevinde kullanıyorduk. Orada vakit çok. Üç defa bu sene içinde ‘Nutuk’u okudum. Anlatıyor, bir yere atıfta bulunuyor. O atıfında ne demek istediğini çözüyorum. En çok sevdiğim şair; Nazım Hikmet. Rahmi Bedri’yi de severim.”

”EŞİM 3 TEMMUZ’DA ALINDIĞIM EVDE PSİKOLOJİK SEBEPLERDEN DOLAYI OTURMAK İSTEMEDİ”

”3 Temmuz’da beni almaya geldikleri ev 3 numaralı ev, ilerideki yani. Eşim psikolojik nedenlerden dolayı orada oturmak istemedi. Ben göreve geldiğimde 92 çalışanı vardı. Şu anda 1335 çalışanı vardı. 6 ay içinde herkesi tek tek isim isim çağırıyordum. Benden önce yönetimler haftada veya 15 günde toplanıyordu. Başkan ve yöneticiler sadece maç günleri gelirdi. Oradaki personel; Serkan Acar ve beraberindekiler kulübü yönetmeye çalışıyordu. Biz şimdi her gün kulüpteyiz. İşe ve aileme vakit ayıramıyorum. Hep Fenerbahçe. Fenerbahçe artık çok büyüdü ve şirketleşti. Mühendisler ve idareciler var. Onlar işleriyle uğraşıyor. Biz de tersanedeyiz. Gemi yapıyoruz. Onların parasıyla da geçiniyoruz. Zamanımız, uğraşımız Fenerbahçe.”

”DAYIM BİZE ÇALIŞMA KÜLTÜRÜ MİRASINI BIRAKTI”

”Galip gelirsek neşeli oluyoruz ama kaybedince işler sıkıntılı oluyor. Tüm Fenerbahçeliler öyledir. Psikolojik olarak yenilince kötü durumda oluyoruz. Babam öğretmen. 1960’da Alanya’ya tahin istiyorlar. Ergani’den Alanya’ya geçiyoruz. Alanya’da 3 sene kalıyoruz. Orada Ali doğuyor. Alaaddin gerçek ismi… Ankara’dan Alanya’ya ayda bir otobüs geliyor. Orada sıkılıyoruz. Babam İstanbul’da askerlik yapmış. Ankara’da ailenin çoğunluğu var sonra Düzce’ye geliyoruz. Ailemde dayımlar inşaatçı. Büyük dayım geçmişinde Avrupa’da okumuş. Almanya ve İsviçre’de… 1959’da Türkiye’ye dönüp büyük şirketler kurmuş. Yabancı dil bilmek o dönemlerde büyük avantajmış. Bu sayede büyük motor fabrikaları kuruyor. İnşaat ve NATO ile ilgili çalışmalar başlıyor. Biz de yetişince onun yanında çalışmaya başladık. Sonra kendisi bizleri ayırıp ‘herkes kendi yoluna gitsin’ dedi. Hepimize çalışma kültürü mirası bıraktı.”