Ali Koç: Atılım yapmanın tam zamanı

Ali Koç: Atılım yapmanın tam zamanı
Güncelleme:

Fenerbahçe Başkan adayı Ali Koç, Fenerbahçe Kulübü Seçimli Olağan Genel Kurulu'nun ilk gününde kürsüye çıkıp seçim konuşmasını gerçekleştirdi.

İşte Fenerbahçe Başkan Adayı Ali Koç’un konuşması…

“Sayın divan başkanımız, sayın divan kurulu, sayın başkanımız ve yönetim kurulumuz. Ekranları başında bizi takip eden sesimize kulak veren Fenerbahçeliler, değerli basın mensupları, kongremizin ilk gününe teşrif eden herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Umarım bugün ve yarın Fenerbahçemize hayırlara vesile olur. SAyın başkanım, Fenerbahçe tarihine yazılacak çok önemli işlere imza attınız.

Sadece Fenerbahçe değil Türk sporu için büyük hizmetleriniz oldu. Tesisleşme, stat, tüm bunlar için size ve yönetimlerinize minnettarım. 3 Temmuz saldırısında camia olarak ödediğimiz bedel, dimdik duruşunuz, kaçtı denilirken Türkiye'ye dönmeniz, kaçtı diyenlerin şuan kaçmış olması, bizlere verdiğiniz cesaret tüm Türkiye'ye örnek olmuştur. Bunun için de sizlere minnettarız. Her zaman yanınızda olduk, olmaya devam edeceğiz.

‘Ne şikesi, memleket elden gidiyor' uyarınızı bizler anladık ama tüm Türkiye'nin anlaması zaman aldı. Bu ülkemize korkunç bedellere neden oldu. Allah korusun bundan sonraki süreçte arzulamadığımız bir sonuç çıktığı takdirde saçınızın kılına bir zarar gelse bu camia aynı refleksi bir kere, bir saniye daha düşünmeden sergileyecektir.

“BU NOKTALARA GELEBİLECEĞİMİZİ TAHMİN ETMİYORDUM”

Aklı olan her Fenerbahçeli size daima müteşekkir olacaktır. Bizler de size ve kulübümüze sahip çıkmak için var gücümüzle mücadele ettik. Takdir sizindir. Sevgili kongre üyeleri, seçim takviminde bu noktaya gelene kadar pek çok şey yaşadık. İki taraf da pek çok söylem ve ifade kullandı. Bilhassa benimle ilgili muhtelif hususlarda itham ve iddialarda bulunuldu. Bazı hadiselerle ilgili gerçekleri birbirimizden çok farklı şekilde, hatta zaman zaman siyahla beyaz kadar farkı bir biçimde ifade ettik. Tek tek gerekli yanıtları verdiğim bu hususlarla ilgili hep karşı karşıya televizyona çıkalım dertleşelim konuşalım istedim. Araya fitne girmesin bizi birbirimize kırdırmasınlar diye böyle bir çağrıda bulundum. Ama siz yanaşmadınız. Bugün bu konularla ilgili kongre üyelerimizi daha fazla meşgul etmeyeceğim. Zira sizler de en az benim kadar bu durumdan rahatsız olmuşsunuzdur. Hiçbir zaman bu noktalara gelebileceğimizi dahi tahmin etmiyordum. Doğruları kimin söylediği konusunda kongre üyelerimizin vicdanına bırakıyorum.

Sadece bilmenizi istiyorum ki birimizden birisi doğruları söylemeyerek sizleri yanıltıyor. Camiamızın artık niye bir değişime ihtiyacı olduğunu anlatacağım. 49 ayrı etkinliğe katıldık. Buralarda dilimiz döndüğü kadar özlediğimiz Fenerbahçe'yi, Fenerbahçe'nin hak ettiği yeri zirveye nasıl ilerlememiz gerektiğini anlatmaya çalıştık. Mali konularda sürdürülemez bir durumda olduğumuzu, bu konularda sıkıntılar olduğunu söyledik. Futbol anlayışımızı baştan aşağı değiştirmemiz gerektiğiniz, zaten mali zorluğa neden olan yatırımlara nasıl bir felsefe getirmemiz gerektiğini anlattık. Olimpik branşları nasıl bir adım daha ileri götürürüz onu anlatmaya çalıştık.

“SANIRIM ŞUNU UNUTTUNUZ, SİZ DE FENERBAHÇE'DEN BÜYÜK DEĞİLSİNİZ”

Bugün size bambaşka pencereden niye değişim ve dönüşüme ihtiyacımız olduğunu anlatacağım. Neden tribünlerin dolu olmadığını, sokaktaki Fenerbahçeli'nin neden kan ağladığını, küstüğünü, hatta bazılarımızın maç dahi seyredemez duruma geldiğini daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Bu gerçekler içimizi acıtsa da yüzleşmek durumundayız. Sayın başkanım, pek çok kez ‘Kimse Fenerbahçe'den büyük değil' dediniz. Sanırım şunu vurgulamayı unuttunuz, siz de Fenerbahçe'den büyük değilsiniz.Oysa siz bunu unuttunuz. Kendinizi koskoca Fenerbahçe'nin önüne geçirdiniz. Her başarının, her hikayenin ana faktörü olan insandan söz edeceğim.

Fenerbahçe tarihi bir bütündür. İlk başkanı Ziya Songülenden, ilk efsane stoperimiz Zeki Sporel'e. Cemil'den Revivo'ya, Hooijdonk'tan Alex'e, Zico'dan Aykut Kocaman'a. Bunlar Fenerbahçe'nin tarihinde yerlerini almıştır. İnsan faktörnde yaptığınız sayısız hatayı görünce, harcanan yüz milyonlarca euro'ya rağmen neden istenen başarıların gelmediğini, evdeki hesapların çarşıda heba edildiğini daha iyi anlayacağınızı sanıyorum.

“EFSANELER SANKİ TARİHİMİZEN SİLİNMİŞLER

Siz kendi doğrularınıza göre, yorumlarınıza göre Fenerbahçe tarihinin işinize gelmeyen bölümlerini görmezden geldiniz. Her başarıyı hep ben diyerek sahiplendiniz, ama başarısızlığı başkalarına faturaladınız. Neden özeleştiri yapmadığınızı, 20 senede kendi sözlerinizle hiç pişman olmadığınızı bugün daha iyi anlıyorum. Yayıncı kuruluşu, eski maçları iç geçirerek izliyoruz. Revivo'ları, Rüştü'leri kendi televizyonumuzda bu isimleri göremiyoruz. Sanki yoklarmış gibi. Bu efsaneler tarihimizden sanki silinmişler. Daha trajikomik tarafı ise kendi geçmişinizi bir nebze sildiğinizi fark etmiyor musunuz?

Bu noktadan Alex de Souza mevzusunda girmek istiyorum. Başkanıma katılıyorum. Alex hiçbir zaman seçim malzemesi yapılmamalıdır. Alex'in gitme zamanı gelmişti çünkü benim de her toplantıda değindiğim gibi son döneminde ya hocamız, ya Alex olacaktı. O kapıyı araladınız mı kapatamazsınız. Buna rağmen kendisiyle veda ediş şeklimizi hiçbir zaman içime sindiremedim. İçerideydim tam duyamadım ama bir konuşmacı daha buna değindi. Alex'e belgesel izni verilmemesi, belgesel ekibinin stadımıza sokulmaması nasıl bir zihniyetin ürünüdür. Fenerbahçe imajına faydası mı olmuştur, zararı mı olmuştur yorumunuza bırakıyorum. Zaten Alex'i bu taraftarın gönlünden ruhundan kimse silemez. Aynen Lefter gibi, Can gibi, Cemil ağabey gibi onca efsane sporcumuz gibi.

“SEVGİ BAĞLARINI NE ZAMAN BU KADAR KAYBETTİK”

Sanki eski dönemlerde her şey hep süt liman mıydı? Lefter yönetimiyle hiç tartışmadı mı? Ama Lefter, Lefter'dir. Abdullah Kiğılı gibi biri veya birçok yönetici ve çalışanlar hep onlar mı suçluydu. Marşında bile ‘Hiçbir kulüpte olmayan bu dostluk' dizeleri varken biz aramızdaki sevgi bağlarını ne zaman bu kadar kaybettik, gömdük. Soruyorum size. Sizce normal mi bu yaşadıklarımız. Başarıya ulaştığımız şampiyonluğu yakaladığımız her sezonda. Özellikle teknik direktörlerimizi paylarını “Sanki o mu bizi şampiyon yaptı” diyerek küçümsediniz.

Aslında iyi bir başkan, şampiyon yapacak teknik direktörü seçer, gerekli iklimi yaratır, cephaneyi verir. Elde edilen zaferlerden sonra emeği geçen herkesi taçlandırır. Onurla gurur duyar. Mütevazi bir şekilde hedefe ulaşmanın keyfini yaşar. Gelecek yıl neye ihtiyacı olduğunu sorar. Her teknik direktöre yol verir mi insan? Takımımızı şampiyon yapan bir hocaya, ertesi sezonda ikinci durumdayken git denir mi? Kendisini şampiyon yapan, ertesi sene Şampiyonlar Ligi'nde finalin kapısından dönen hocayı gönderir mi?

“BUNA GERÇEKTEN YAZIK DERİM”

Hep kötü teknik direktörler, kötü futbolcular seçmişiz biz o zaman. Yoksa başka anlamı yok bunun. Size göre hep onlar suçlu. Herkesin uzaklaştırılması gerektirilicek bir neden var. İş adamı olarak yanlış yatırım yapanı mı seçeceksiniz. Fenerbahçe bu nedenlerle hiçbir başarının cezasız kalmadığı takım olarak hatırlanmaktadır. Buna ben gerçekten yazık derim. Camia olarak bunu hak etmiyoruz. Tam tersine bizler başarılarından dolayı bağrımıza basmak istediğimiz kahramanlar istiyoruz.

“KAN DAVASI GÜDER GİBİ KİN TUTMAYACAĞIZ”

Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına da yapmayın. Hoşunuza gider, gitmez. Lütfen demokratik haklara dikkat ederek sonuna kadar beni dinlemenizi rica ediyorum. Saygıdeğer üyeler, kötülük yarışlarından hiçbir şey kazanmadır bugüne kadar. Allah her zaman doğrunun ve iyinin yanındadır. Biz her zaman sonuna kadar kendi takımımızı teşvik edeceğiz. Rakibimizi de gerektiğinde alkışlayabileceğiz. Rakip yöneticileri deplasmana geldiklerinde saygı göstereceğiz. Saygı görmek istiyorsanız, saygı göstermelisiniz. Bir kucaklamanın gülücüğün hiçbir külfeti yok. Ulu önder Atatürk'ün dediği güzellikte mertlikte, ahlakta, centilmenlikte sporcularla, taraftarlarla hareket edip kendimizi de bu tarife uygun hale getireceğiz. Küfüre karşıyız demek yetmez uygulamalıyız. Hiçbir rakibimize ikinci sınıf muamele yapmamalıyız. Kan davası güder gibi kin tutmayacağız.

“TARAFTARLAR HANCI, GERİ KALAN HER ŞEY YOLCUDUR”

Statlarda küfüre karşıyız. Bunun da ilk savaşını başkanımız verdi yıllar önce. Yönetime yönelik küfürleri baştan aşağıya kınıyorum. Çok büyük bir saygısızlık olarak görüyorum. Bu bize yakışmıyor. Ancak hiçbir yöneticinin de seyircimize küfür ve hakaret etme hakkı yoktur. Bir kulübü taraftarları taşır ve yüceltir. Gittiğim her noktada, istisnasız olarak ifade ettiğim gibi bu kulübün sahibi taraftarıdır. Kongre üyeleri taraftar oldukları için kongre üyeleri olmuşlardır. Kongre üyeleri taraftarların resmi temsilcileridir. Taraftarlar her zaman hancı, geri kalan her şey yolcudur. Taraftarı kontrol etme çabasının büyük resimde yarattığı tahribatı hep birlikte görüyoruz. Tribünler kapatıldı, bazı kombineler satışa çıkartılmadı. Taraftar tribüne gelmezse yenilerini getiririz deniyor. Kulaklarıma inanamadım. Hangi yenilerini getireceğiz?

Biz futbolcularımızı ilk 11'e aday oyuncularımızı kendimiz yetiştirmek zorundayız. Öz kaynağımızdan sporcu yetiştirmek zorundayız. Altyapıda en iyi imkanlarla futbolu öğrenmiş hem de kanı sarı lacivert akan gençler yetiştirmek zorundayız. Seçilirsek en büyük hedefimiz bu olacak. Tüm çabalara karşın maalesef son 20 yılda A takımda sürekli oynayabilen genç oyuncumuz neredeyse olmadı. Belki bize gençken İzmir'den gelen Semih Şentürk'ü sayabiliriz. Tuncay'lar, Salih Uçan'lar direkt A takıma geldiler. Barcelona dünyanın en iyi takımlarından bir tanesi. Lütfen bir düşünün, kaç yıl boyunca kadrosunu ezbere sayabildiniz. Puyol'lar, Pique'ler, Messi'ler, daha fazla saymayacağım. Ana iskeleti koruyup birkaç takviye ile üst düzey performans sergilediler. Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok.

“O ZAMAN KEŞKE İLGİLENSEYDİNİZ BAŞKAN”

Biz ne yaptık? Takımı hiç tanımayan Terraneo isimli zata tüm yetkileri verdik. Hem sportif başarısızlığı hem de tarihimizdeki en hatalı transferi Robin van Persie'yi yaptı. Neredeyse hiçbir fayda alamadığımız ama dünyanın parasını yatırdığı Van Persie ile ilgili soru sorulduğunda suçu ona attınız. Niye hala biz bu adama maaş ödüyoruz? Bu konular sizlere sorulduğunda ‘Ben iki senedir futbolla ilgilenmedim' dediniz. Bunun altından şöyle bir mesaj çıkıyor. İlgilenseydim daha başarılı olurduk iması çıkıyor. O zaman keşke ilgilenseydiniz başkan. Siz bu kulübün başkanı değil misiniz? Her başarısızlıkla başkalarını suçlu bulan, hatalarından ders almayan bakış açısıyla yönetim anlayışını geliştirerek ilerlemek mümkün değil.

Her zaman sürdürülebilirlik diyordum. Bunun en büyük örneği kalbimizde yatan biri. Terminatör bir ruh haliyle taraftarları bezdirircesine sevdikleri oyuncuları infaz edercesine gönderdik, sürekliliği yakalayamadık. İdeal örneğimiz şuramızda yatan rahmetli büyük Fenerbahçeli Serkan Acar'ı genç takımdan gelip yıllarca A takıma hizmet edip, kaptanlık yapıp şampiyonluklar yaşayıp ardından yıllarca üst düzey idareci olarak hizmet etti. Anısı adına sizlerden bir alkışı rica ediyorum.

“SAYIN BAŞKANIM ZERRE KADAR ŞÜPHENİZ OLMASIN”

Ağızları sulanarak, büyük keyif alarak zevk içinde televizyonlar gizlilik olmasına rağmen bizi linç eden insanlar, evet hala aynı yerdeler. Onlar en büyük FETO düşmanı gibi görünüyorlar. Ama bazıları size yakın duruyor. Sayın başkanım şu konuda lütfen içiniz rahat olsun. Zerre kadar şüpheniz olmasın. Eğer sizin başkanlık döneminde değil de, başkasının döneminde tazminat mücadelesi verilmesi gerekiyorsa başta sizin kılavuzluğunuz, liderliğinizle Fenerbahçe Spor Kulübü'ne başkan seçilmiş herkes bu mücadeleye göğsünü sokacağına hiç şüpheniz olmasın.

“YENİ BİR ATILIM YAPMANIN TAM ZAMANI ŞİMDİ”

Her şey 3 Temmuz'a bağlanamaz derken neyi ifade ediyorum. Ne demek hafife alıyormuşum. Ben yönetim şeklinden bahsediyorum. Bunların 3 Temmuz'la alakası olmadığından bahsediyorum. Ben nasıl 3 Temmuz'u hafife alabilirim. Samimi kimse de buna inanmıyor. Aramızda yeni bir beyaz sayfa açmanın, yeni bir atılım yapmanın tam zamanı şimdi. Ben size inanarak yola çıktım. Girmez, giremez, kazanamaz sonra da beceremez oldu. Süre ilerledikçe sizler de bana inandınız. Hep beraber dikenli yolda büyüyerek yürüdük. Ve buraya kadar da geldik. Yarın son günü. Sayenizde bir hayal gerçekleşmek üzere. Hiçbir zaman seçilip seçilmeme korkusunda olmadım. Adaylığımı koyarken de önce Allah'ın takdiri sonra sizin desteğinizle demiştim. Ama en büyük korkum ben ve arkadaşlarımın bu sevgiye nasıl layık olabileceğimiz. Tek korkumuz bu. Bize güvendiniz, bizi umut olarak gördünüz. Sizin bu kutsal görev için ben ve arkadaşlarıma güvenmeniz, zannetmeyin ki bunu cepte görüyoruz. Hatalarımız olmaz mı, olur. Ama sizin güveniniz her zaman emniyette olacak. Hiçbir zaman suistimal edilmeyecektir.

“TARAFTARLA ARAMDAKİ GÖNÜL BAĞINI HİÇBİR ZAMAN KOPARAMAYACAKSINIZ”

Hep beraber güzel günler göreceğiz. Biz sizlere hayal vaad etmiyoruz. Ben istemez miyim kulağınıza güzel gelecek şeyler söylemeyi. Biz hayallerimizi gerçekleştirmek için var gücümüzle çalışarak camianın müthiş potansiyelini harekete geçireceğimizi, yani başarı için gerekli iklimi yaratacağımızı vaad ediyorum. Sayın başkan belki de yapacağınız konuşmada beni itibarsızlaştırmaya, silmeye, Fenerbahçelilerin gözünde yok etmeye çalışacaksınız ama bunu başaramayacağınızı düşünüyorum. Artık herkes çok daha bilinçli. Satır aralarını gayet iyi okuyor. seçim sonucu ne olursa olsun taraftarla aramdaki gönül bağını hiçbir zaman koparamayacaksınız. Yüksek Divan Kurulu'nda Ocak ayında yaptığım konuşmada kazanmak için her şeyin mübah olmadığı bir ortam olması gerektiğini, kavgadan beslenmeyen, örnek bir seçim ortamı olmasını çok diledim.

“BİR ŞEY OLURSA YANINIZNDA İLK BENİ GÖRECEKSİNİZ”

İnsan sevdiğinden, saydığından, sıkı sıkıya tutkulu olduğundan bir zarar gördüğü zaman esas inciniyor. FETÖ'cü iması yaptınız, camiayı böldü dediniz, ihanet etti dediniz. Etrafınızdaki bazıları aileme laf ettiler. Evet sayın başkan, siz seçim öncesi farklı, seçim sonrası farklı davranıyorsunuz. Evet sayın başkanım, hem açık ortamlarda farklı, kapalı ortamlarda farklı konuşuyorsunuz. O yüzden kırıldığımı üzüldüğümü kalbimin bir parçasının koptuğunu bilmenizi istiyorum çünkü Allah korusun bir şey olursa yanınızda ilk beni göreceksiniz.

AZİZ YILDIRIM VE ALİ KOÇ ARASINDA GERİLİM

Ali Koç'un konuşması sırasında Aziz Yıldırım'ın ara girmesinin ardından konuşmasına devam eden Koç, “Aziz başkan ‘Bir tane arkadaşının elini sıkmadın' diyor. Haklı. Bilerek ama istemeyerek yaptığım bir şeydi. Ama işler o noktaya geldi ki kimin elini sıkıp, kimin elini sıkmayacağını bilemiyorsunuz başkanım. Sizin yanınızda bana kötülük yapmış bazı insanlar var. Bilmediğiniz şekilde bana kötülük yapmış insanlar var başkanım. Daha fazla vaktinizi almayacağım. Mecbur olduğum için iki konuda açıklama yapmak istiyorum. Yapacağım açıklamalar konusunda da geri adım atıyorum. Lütfen arkadaşlar haksızlık yapıyorsunuz, saygısızlık yapıyorsunuz. Maçta değiliz, kendinize gelin lütfen. Şuraya gelirken sanki derbi maçına çıkıyormuş gibi polisle geldim. Genel kuruldayız. Kim kazanırsa kazansın hepimiz Fenerbahçe için buradayız. Sapla samanı karıştırmayın lütfen.” açıklamasını yaptı. Ali Koç'un bu açıklamalarını Aziz Yıldırım da alkışladı.

Yaşanan tartışmaların ardından “Daha fazla devam edemeyeceğim” diyen Ali Koç konuşmasını yarıda kesti ve kürsüden indi.

ALİ KOÇ YENİDEN KÜRSÜYE GELDİ

Daha sonra yeniden kürsüye gelen Ali Koç, hakkındaki iddialara cevap verdi. Ali Koç şunları söyledi:

“Kavga etmek istiyorsanız edelim. ”Televizyona çıkalım” dedim. Gelmediniz. “Çıkalım defterleri açalım” dedim. Gelmediniz. Ne oldu da kükrüyorsunuz? Kolaylarla başlayalım. Çok rahat yalan söylüyorsunuz. Ben üzülüyorum. Ümit Özat. İsterse bağlansın. Kırmızı kart görmüştü. Ben de locada maç seyrediyordum. Murat Özaydınlı da bizim locada diye altında şortla locaya gelmişti. Ben maç seyrediyorum. Bir hata oldu, “Allah belanı versin dedim” yanlışlıkla. Ümit bana “sen nasıl dersin” diyince Murat Özaydınlı onu locadan çıkardı.

Devam ediyorum. Başkanlığı açık artırmaya çıkardınız. Anlattığımız ruhdan anlamıyorsunuz. Madem verebiliyorsunuz neden vermiyorsunuz? Sizin katkı vermeniz için dopinginiz olabiliyorsam ne mutlu bana…

Burhan Karaçam listemde. Burhan Karaçam'a gelince. Fenerbank'ı incelesin diye görevlendirdiğiniz, önceden sevdiğiniz Burhan Karaçam. Bugün benim yanımda diye itibarsızlaştırmaya çalıştınız. Size bir şey daha söyleyeyim. Abim rahmetli Mustafa Koç at binme sevdasından dolayı atçılık kulübü var diye Galatasaray'a üye olmak zorunda kaldı. Abim Galatasaraylı mıydı yani?

Üye olan kişinin üyelik bedelini başkasının ödemesinden bahsediyorum. Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak derken bunu kastettiğinizi sanmıyordum! Size soruyorum. Binlerce insanın aidatını ödüyor musunuz, ödemiyor musunuz? Ben karımın, kayıvalidemin aidatını ödüyorum. Ne isterseniz getirin. Topunuz gelin!

Daha ciddi konulara gelelim. Lig Radyo'da bir soru sordular. Çok garipsedim. “Kulüpten aradılar bu soruyu sormamızı istediler” dediler. “Madem ordaydın neden takımın dağılmasına izin verdin” Ali Yıldırım şahidimdir. “Herkes elini cebine atsın 10 milyon Euro verelim adam başı”, dedim mi demedim mi?

Çok daha ciddi bir konu var… Bu kürsüde ne olmak istedimizi konuşacağız zannediyordum. “Suç duyurundan korkan adam nasıl başkan olacak” diyorsunuz. Allah korusun size otobüs çarpsa kulübü koruyacak başka kimse yok mu? Sayın Selim Soydan bana geldi ve kendisine nasıl bir FETÖ projesi olduğumu anlattığınızı söyledi.

Anlatmak istediğim konu bunu başka yerlerde de söylediniz. Burada kupa kaldırma konusu… Ben o gün sahadaydım o gün gaz yemiştim. Herkes buradaydı. Benim yüzümden mi kaldırıldı? Mali konulara gelince “Bir fazlasını vereceğim” diyorsunuz. Siz ne veriyorsanız ben de bir fazlasını vereceğim.”