Akın Bey ! Star TV, Milliyet ve Vatan'ı satın almayın !

Akın Bey ! Star TV, Milliyet ve Vatan'ı satın almayın !

Son yıllarda yıldızı parlayan işadamı Akın İpek 500 milyon dolar verip Star TV, Milliyet ve Vatan’ı almak üzere. Aydın Özdalga, açık mektup yazarak Akın İpek’i uyarıyor: “ Aman ha, Akın Bey ! Yol yakınken bu işten vazgeç. Yoksa pişman olursun.

AYDIN ÖZDALGA yazıyor

Akın Bey merhaba,

İzninizle, önce sizi bilmeyenlere, sizi biraz tanıtalım. Çünkü bugünlerde en çok merak edilen portrelerden birisiniz.

Akın İpek varlıklı bir ailenin, iyi eğitim almış, mütevazi bir çocuğu. İlle de bir işadamına benzet derseniz, Mehmet Emin Karamehmet’in muhafazakar olanı diyebilirim. Baba işi kağıtçılık ve davetiye basımı. Aile, Türkiye’de davetiye denilince ilk akla gelen Koza Davetiyelerinin sahibi. Zaten grubun adı “ Koza Grubu “ da buradan geliyor.

Türkiye’de genelde 2. kuşak işadamları, baba işini ya batırır, ya da küçültür. Ancak, üniversite eğitimi sonrası işlerin başına geçen Akın İpek, bu genellemeye uymayarak, Koza Grubunun davetiye işini dünyaya açtı ve grubu gerçek bir dev yaptı.

Akın İpek, 5 yıl önce müthiş riskli bir işe soyundu ve kağıt işinden altın işine geçti.

Akın İpek, 2005 yılında yaklaşık 50 milyon dolara, Bergama’daki sorunlu bir altın madenini satın aldı. Bergama riskli bir yatırımdı. Çünkü altın madeni işletmeciliği, ne kendisinin ne de Türkiye’de başkasının bildiği bir işti.

Altın madenliğinde uzman olan Eurogold Ovacık madenini açmış ama pes edip, bir başka altın madencisi Normandy’e satmıştı. Normandy de “ Yandım allah “ deyip işi bırakmak isteyince, devreye Akın İpek girdi.. 45 milyon dolarlık fiyat, böyle bir maden için dünya piyasalarına göre çok uygundu. Üstelik 25 milyon doları peşin, kalanı da bonus kartı gibi 10 taksitte ödenecekti.

İyi de, Akın İpek bu işin altından nasıl kalkacaktı ? Üstelik bir yandan da, “ Doğayı katlediyorlar “ diyen çevreciler ile uğraşacaktı. Ancak akıllı bir işletme ve dünya konjoktürünün lehte gelişmesi ile işleri toplayan Akın İpek, bir yandan da başka yerlerde altın madeni işine girdi. Altın işi kimsenin, hatta Akın İpek’in bile öngörmediği kadar iyi gitti.

Akın İpek aynı yıl, yani 2005 yılında medyaya da küçük bir adım attı. Mehmet Ali Ilıcak’ın kurduğu, ama tutturamadığı Bugün Gazetesini satın aldı. Akın İpek ilk kez medya dünyasının sahne ışıklarına çıkıyordu. Akın İpek hakkında başlayan tartışmalarda, sonunda herkesin aklında kalan ise “ Fettullah Hocacı “ sıfatı oluyordu.

Akın İpek kimine göre, Fettullah Hoca’nın sözünden çıkmayan tam bir müritti. Kimine göre de Akın İpek Fettullah Hoca’ya sempatisi ve saygısı olan, ama asla müriti olmayan muhafazakar bir işadamıydı. Ancak benim araştırmalarıma göre ikinci tez doğru. Yani, karşımızda, kesinlikle ” Öl de öleyim hocam “ diyen bir Fettullah Hoca müriti yok. Akın İpek’e “ Müteyyedin “ demek bile zor. İş hayatında liberal, özel hayatında muhafazakar bir portre ile karşı karşıyayız. Akın İpek için rahatlıkla Muhafazakarlaşan Türkiye’nin yeni işadamı modeli diyebiliriz.

Akın İpek’in Bugün gazetesi başarısız bir yatırım oldu. Kimliksiz ve ruhsuz olan gazete, doğal olarak satmadı ve etkin olamadı. Gazete sürekli zarar etti. Akın İpek’in kendisine güç sağlamayan ve de zarar eden bu gazeteyi niçin yaşattığı uzun zaman anlaşılamadı.

Kamuoyu Akın İpek’i ikinci kez 2008 yılında müthiş tartışmalı bir olayda tanıdı. Ulusalcı çizigide yayın yapan Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’ü, her akşam AKP ve Fettullah Hoca aleyhinde yayın yapıyordu.

Ancak Tuncay Özkan’ın hesapsız kitapsız yatırımı, AKP’nin reklamverenler üzerindeki baskısıyla birleşince, Kanaltürk iflas bayrağını çekti. Tuncay Özkan, hem Aydın Doğan, hem de Turgay Ciner ile satış için masaya oturdu. Ancak iki kurt patron da, Tuncay Özkan’a hayalindeki 25 milyon doları vermedi.

Ve 12 mayıs 2008 tarihinde, Türkiye, özellikle de milyonlarca ulusalcı kelimenin tam anlamıyla şok oldu ! İnternet sitelerinde yer alan haberlere göre, Tuncay Özkan, her akşam Fettullah Hoca’ya sallayan Kanaltürk’ü, Fettullah Hocacı diye bilinen Akın İpek satmıştı !!

Herkes şoktaydı.. Tuncay Özkan’ın müritleri “ Yalan, olmaz öyle şey. Tuncay Özkan’ımız kanalımızı asla Fettullah Hocacılara satmaz “ diye feryat ediyordu. Ama akşam Kanaltürk ekranlarına çıkan Tuncay Özkan pişkin bir şekilde satışı doğruluyıp, Akın İpek’i yere göğe sığdıramazken, Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu travmalarından birisi yaşanıyordu.

Akın İpek, artık gazetesi, TV’si ve radyosu olan küçük bir medya grubunun patronuydu. Ancak aradan geçen 18 ayda Akın İpek Kanaltürk’e hiç bir ciddi yatırım yapmadı. Kanaltürk % 1 izlenme payına dahi ulaşamayan küçük ve zarar eden bir kanal olarak kaldı.

Ancak Aydın Doğan’ın malum vergi cezasından sonra, medyada küçülmeye karar vermesi ya da zorunda kalması sonucu, medya piyasası hareketlendi. Akın İpek, 3. kez, hem de bu sefer çok büyük bir satış için yeniden sahneye çıktı. İnternet sitelerinde çıkan haberlere göre, Akın İpek, Star TV, Milliyet ve Vatan gazetesini, almak üzere, Aydın Doğan ile 500 milyon dolara el sıkışmıştı. Bu bedele KDV dahil mi bilinmiyor. Bir de KDV eklenirse, satışın bedeli 590 milyon dolar !

Bu satışta Akın İpek’in para kaynağı ise kendisi. Yani Sabah – ATV olayındaki gibi ballı bir kamu bankası kredisi yok.

Akın İpek’in 5 yıl önce girdiği altın madeni işindeki firması “ Koza Altın İşletmeleri “ şubat ayı başında halka açılıyor. Firmanın değeri, sıkı durun, yaklaşık 2 milyar dolar !! Evet, Akın İpek 5 yıl önce 50 milyon dolara girdiği altın işinde, 5 yıl sonunda koyduğu parayı tam 40’a katladı !

Gel de “ Helal olsun “ deme.

Akın İpek,şubay ayı başında halka açılacak bu firmanın % 30’unu satacak ve buradan gelecek olan tahmini 550 milyon doları, Aydın Doğan’a EFT yapacak....

İşte böyle ilginç bir portre ile karşı karşıyasınız...

Evet Akın Bey, kusura bakmayın sizi biraz beklettim ama, konunun öznesini okuyucuya tanıtmadan da, bu açık mektup işi olmuyor ki...

Akın Bey, lafı hiç uzatmadan minarenin kubbesini koyacağım.

Henüz hala vakit varken, gelin bu işten vazgeçin...

Çünkü, bu kadar başarılı bir iş hayatından sonra, yarattığınız değerlerin büyük bir kısmını heba ediyorsunuz...

100 lira verip, 20 liralık mal alıyorsunuz...

Şapkadan tavşan çıkartan işadamıyken, medyada çırak çıkan işadamları klübünün son üyesi oluyorsunuz....

Belki şimdi bana, “ Sana ne benim zararımdan ? Babamın oğlu musun ? Paramın derdi sana mı düştü ? “ diyebilirsiniz...

Evet, bu işin derdi bana düştü Akın Bey....

Çünkü 25 yıldır çalışanı, 10 yıldırda küçük yatırımcısı olduğum medya sektörünün gelişmesi için, sizin gibi yeni yatırımcıların başarılı olması gerekiyor. Bunun için de, koyduğunuz sermayenin karşılığını almanız lazım. Sizin başarınız, sektörün başarısıdır.Siz başardıkça medyaya yeni sermayeler gelecektir.

Bu nedenle, nasıl ki Turgay Ciner’in medyada işlerinin iyi gitmesi bizi sevindiriyorsa, sizin başarınız da bizi çok ilgilendiriyor...

Bir de, “ Bozkırda yeşil bir yuva, bilgi yuvası. / Orda gönüllere dolar dostluk havası “ var ki, o da bir başka duygusal faktör...

Gelelim “ Niçin çok hatalı bir yatırım yaptığınız “ tezinin açılımına ve alternatif seçeneğe...

Önce şu konuda anlaşalım:

Medyaya kar etmek için mi giriyorsunuz, yoksa güç elde etmek için mi ?

Kar etmek içinse, bu işi hemen unutun gitsin...

Bu alımdan kar değil, sadece inanılmaz bir zarar çıkar.

Bu paketi 500 milyon dolara satın alırsınız, en az 50 milyon dolar yatırım yaparsınız. 2 yılda yaklaşık 100 - 150 milyon dolar işletme zararı yazarsınız. 2 yılda cebinizden yaklaşık 700 milyon dolar çıkınca da, “ yandım allah “ diyerek satmak istersiniz...

Ama, inanın bu pakete 300 milyon dolar veren çıkmaz...

Biliyorum biraz bakkal hesabı gibi oldu.. Gelin bu hesabı biraz açalım.

Star TV’den başlayalım.

Star TV’nin izlenme payı bugün % 8 civarında. Bu oran önümüzdeki dönemde düşecek.

Nereden mi biliyorum ?

Türkiye’deki 4 büyük kanalın payı 20 yıl önce, TV’nin ilk yıllarında % 90’dı. Bugün ise % 50’nin altında. Bu oran her yıl daha da düşecek. Çünkü 15 sene önce 4 büyük kanal, 6 küçük kanal vardı. Bugün ise uydudan yayın yapan 300’e yakın tematik kanal var ve çığ gibi artıyor.. Yabancıları saymıyorum bile.

Yani siz giderek batmakta olan bir “ Genel Kanal “ daha doğrusu “ Dizi Kanalı “ konseptini satın alıyorsunuz. Üstelik son yıllarda sürekli gerilemiş bir kanal olan Star TV’yi.

Yani Star TV’nin izlenme payı sürekli gerileyecek. Gelelim finansa. Star TV bugünkü kalitede bir yayını 100 TL’ye yapıyorsa, size geçince bu maliyet birden 120 olacak. Çünkü o maliyet Doğan Grubu’nun havuz mantığı içinde ulaşılmış minumum değerlerdir. Sizin başka bir binaya taşıdığınız Star TV’nin maliyetlerinin ne kadar arttığını anlamanız için bile 6 ay gerekecek...

Yani giderler artarken, gelirler de dramatik şekilde azalacaktır.

Muhtemeldir ki, pazarlık aşamasında size gösterilen reklam gelirleri gözlerinizi kamaştırmıştır. Dönemsel olarak aylık 15 milyon TL’ye çıkabilen reklam geliri sizi yanıltmasın.

Bu rakamlara Doğan Grubu’nun büyük medya gücünün medya ajansları ve reklamverenler üzerinde acımasızca kullanılmasıyla ulaşılmıştır. Koza grubuna geçen Star TV, aynı ratingi yakalasa dahi, eski reklam gelirinin ancak % 75’ini alır. O da en iyi ihtimalle.

Yani gideri artan, geliri düşen bir kanalın yıllık işletme zararı 50 milyon doları bulacaktır.
Göreceksiniz, satış ertesi tüm yöneticiler kapınıza dayanıp, “ Patron parrraaaaa... “ diyecektir.

Gelelim gazetelere. Milliyet de, Vatan da ciddi şekilde zarar ediyor. Düşünün, Soner Gedik gibi bir maliyeci Zati Sungur bile, elindeki onca şirkete, mali operasyon gücüne rağmen bu zararı bilançolardan saklayamadı. Siz bu müthiş zararla nasıl başa çıkacaksınız ?

Bu zararları daha fazla minimize etmek mümkün değil. Bu zararın daha da artacağına size garanti verebilirim. Çünkü gazetelerin işletme gideri artarken, ( TV kadar olmaz , korkmayın ) reklam geliri de kesin azalacak. Çünkü hızlı ve radikal bir okuyucu profili değişimi ve tiraj kaybı yaşanması kaçınılmaz olacak. Bu da gazetelerin reklam gelirinin ciddi azalması demek.

Sahi, Aydın Doğan neden size Posta’yı satmıyor da, ilk gözağrısı Milliyet ve Vatan’ı satıyor, hiç merak ettiniz mi ?

Siz bakmayın Doğan Grubu’nun “ Çok büyüdük nazara geldik. Biraz küçülelim de, kem gözlerden kurtulalım “ masalına...

Aydın Doğan yıllardır zarar eden Milliyet’ten ve Sabah’ı batırmak için kurduğu ama hala zarar eden Vatan’dan kurtulmak istiyor.Buralarda kar olsa onları ne yapar yapar, yine elinin altında tutardı. Şimdi yanına artık ihtiyacı olmayan Star TV’yi koymuş, müşteri arıyor.

Yani özetle bu alım sonrasında, ne işletmeden kar çıkar, ne de şirket değerlenmesinden kar çıkar...

Umarım ikna olmuşsunuzdur...

Kaliforniya’da altına hucum eden kovboyların bile rüyasında görmediği bir mucizeyi yaratıp, 5 yılda 2 milyar dolarlık bir değer yaratan sizin gibi akıllı bir işadamı bu tabloyu çok rahat görmeli...

Gelelim güç sahibi meselesine. Bence asıl amacınız da bu zaten. Ve de çok doğal..

Ancak burada da, sizi ciddi bir sorun bekliyor...

Star TV’den başlayalım. Star TV’nin tek haber gücü akşamları yaklaşık 45 dakika yayınlanan Ana Haber Bülteni. Gerçi TV haberi gazete kadar etkin değildir, uçar gider ama, görsel ağırlıklı bazı haberler ortalama vatandaşı etkiler. İyi bir bülteni akşamları yaklaşık 3 – 4 milyon kişi izler.

Star Ana Haber en çok izlenen TV haber bülteni. Ekranda Türk halkının en güvendiği TV insanı Uğur Dündar, mutfakta izmirli fırlama Yılmaz Özdil... Haber bülteni net bir şekilde anti AKP ! Umarım bu ekipin sizle çalışmasını beklemiyorsunuz ?

İnanın, Papa Hazretlerinin müslüman olma ihtimali, Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil’in sizinle çalışma ihtimalinden çok daha fazla !

Elbette sizle çalışacak adam bulursunuz. Zaten şimdiden bir çok insan kapınızda kuyruk olmuştur bile. Ama hem izlenen, hem de etkin olan popüler bir haber bülteni yapmak çok zordur. Bu iş “ hükümet yalakası “ bülten ya da “ valla billa Ergenekon yoktur “ bülteni yapmaya benzemez..

Yeni bir haber mutfağı, yeni bir ahçı ve yeni bir garson bulacaksınız. Bunları yeni bir haber konsepti içinde eriteceksiniz. Sonra da her akşam hükümete çakan haberlerle relax olmaya alışmış kişilere, “ hadi siz gidin “ deyip, yeni bir izleyici kitlesi yaratacaksınız....

Zor ki, çok zor Akın Bey...

Her pazar öğle vakti ulusalcıları ve laikleri stüdyoya toplayıp, adeta AKP’yi telin mitingi yapan Ruhat Mengi’yi ne yapacaksınız ? Program, o saatlerde rekorlar kırıp ilk 100 program arasında ilk 5’e giriyor ki, böyle bir şey rating tarihinde yok.

Ruhat Mengi mi değişecek, siz mi ?

Boş yere düşünmeyin.. Bu alım olursa, Ruhat Mengi anında Kanal D’ye uçacak...

Yani en büyük parayı verdiğiniz Star TV’den size gelecek medya gücünü yeniden yaratacaksınız.

Gelelim gazetelere...

Aslında medya gücünün en büyüğü gazetelerde ama, alacağınız markalar, hele hele Milliyet o kadar yanlış ki....

Milliyet, Türkiye’deki değişimi algılayamamış, 1980 yılında donmuş kalmış, varlıklı sosyal demokratların ağırlıklı olarak satın aldığı bir gazete. Patron Aydın Doğan değil, gazete içindeki derin Milliyet ve onlara sahip çıkan okuyucu kitlesi. Bir tür Cumhuriyet Gazetesi. Gerçi şimdi gazetenin başında bu işi bilen, önyargısız bir kişi, Tayfun Devecioğlu var ama, o bile çaresiz.

Gazetenin satıldığı açıklanır açıklanmaz, “ Eyvah Fettullah Hocacılar Milliyet’i aldı “ feryatları başlayacak. En geç iki gün içinde, bugün 230.000 civarında olan tirajın 100.000 sınırının altına düşeceğini garanti edebilirim.

Ve hemen ardından gazeteden gelen istifalar, açıklamalar, bina önüne konan siyah çelenkler...
“ Milliyet Okumuyorum, okutmuyorum “ kampanyaları...( Rozetler kesin yapılmıştır bile )

İşi gücü birakıp savunmaya çekileceksiniz, “ Yahu ben Fettullah Hocacı değilim. Tamam, Hocaefendiyi severim, sayarım ama, hepsi bu “ diyeceksiniz. Ama o gürültüde bunlar karambole gidecek. Fettullah Hoca ile özdeşleceksiniz...

Ahmet Çalık bu işi “ Tayyip’in Damatını holdingine müdür yaptı, kamu bankasından ballı krediyi kaptı “ eleştirisi ile geçiştirdi. Ama siz bir anda anti AKP cephesinin hedef tahtasına simge olarak yerleşeceksiniz.

Bu baskı alında tavizler vereceksiniz. Gazete Aydın Doğan’ın olmadığı gibi sizin de olmayacak. Bazı kişiler kendisini attırıp kahraman olmak için acaip yazılar yazacak. Yayınlasan ayrı dert, yayınlamasan ayrı dert.

Gazetede sizin kafanıza yakın tek kişi Taha Akyol.. Gerisi klasik ya da modern Kuvvacı / Ulusalcı / Laik... Bu gazete zaten yönetilemeyen bir gazete, sizden sonra tam anlamıyla zıvanadan çıkacak.

Zaman gazetesinden solcu bir gazete yapmak ne derece mümkünse, Milliyet’ten de sizin kafanızdaki muhafazakar gazeteyi yapmak da o derece mümkün.

Sonuçta Mnilliyet size güç değil, sıkıntı ve itibar kaybı verecektir.

Parasal zararı saymıyorum bile...

Vatan Gazetesine gelince...

Vatan, Aydın Doğan’ın Sabah’ı batırmak için senaryosunu yazıp finanse ettiği, Zafer Mutlu’nun da çektiği bir film. Sonuçta Sabah batmadı ama medya bir gazete kazandı. (Teşekkürler Aydın Bey, teşekkürler Zafer Abi..)

Vatan çok başarılı bir gazete. Zarar ediyor ama, editoryal açıdan müthiş refleks sahibi. 180.000 gibi çok iyi bir tirajı var. Ancak bu başarının temelinde muhalefet var. Ancak bu muhalefet salt AKP’ye karşı değil.. Asker, TÜSİAD, CHP, MHP.. Hata yapan herkese karşı, net ve sert bir muhalefet var...

Bu gazeteyi aldığınızda “ Çocuklar aynen devam edin “ derseniz “ mesele yok. Gerçek patron Zafer Mutlu ve ekibi, bu işi çok dengeli yapacaktır. Ama bu arada hükümete çok sert muhalefet yapan Necati Doğru, Mustafa Mutlu, Ruhat Mengi gibi kalemi sivri isimlere tahammül edebilecek misiniz ? Ya da onlar size tahammül edebilecek mi ?

Burada da sıkıntı var ama, Milliyet’e göre bir cennet...

Akın Bey,

Gördüğünüz gibi sonuçta size 700 milyon dolara mal olacak bir operasyonla, normal bir medya gücü satın alırken, inanılmaz bir sıkıntı ve risk de satın alıyorsunuz...

Yol yakınken, gelin bu işten vazgeçin...

Biliyorum, şimdi içinizden, “ İyi ama, ben son 5 yılda çok büyük paralar kazandım. Havada jetim, denizde yatım, karada son model arabalarım var. Yetmiyor, ben daha çok güç istiyorum, ayıp mı ? “ diyorsunuz...

Zaten ben de medya gücü elde etmeyin demiyorum ki...

Bu gücü pahalı ve sorunlu elde etmeyin diyorum...

Bu gücü daha ucuza ve sorunsuz elde etmenin yolu var...

Nasıl mı ?

Öncelikle, günde 45 dakikalık bir güç için, batmakta olan bir kanal konseptini, “ Dizi kanal “ konseptini satın almaktan vazgeçin. ( Turgay Ciner’e sorun, Kanal 1’de nasıl 150 milyon dolar batırdı, yana yakıla anlatsın size. Yaşasın madenci dayanışması ! )

Kanaltürk anlamsız bir kanal. Satın aldınız ama, ne paraya, ne de insana yatırım yapmadınız. Fatih Karaca doğru bir Medya Grup Başkanı seçimi ama, cephanesi ve ordusu olmayan komutan ne yapsın ? Ortaya çıkan Kanaltürk TV sıkıcı, zarar eden, keçiboynuzu gibi bir kanal. İçindeki tek değer Telegol ekibi. Gerisi çok sıradan.

Kanaltürk’ü hemen haber kanalı yapın. Gereken teknik yatırım en fazla 5 milyon dolar. Bu, işin kolay kısmı. Asıl sorun nasıl bir habercilik, nasıl bir kadro ?

Eğer hükümeti destekleyen bir yayın yapacaksınız, boş yere bu işe de girmeyin. Havada hükümet yalakalığı yapan 11 tane kanal varken 12. yalaka kanalı olmanın ne hükümete, ne de size faydası var.

Tarafsız ve doğru bir konsepte dayalı habercilik yaparsanız, saygın olursunuz, izlenirsiniz ciddi bir güç sahibi olursunuz. Formül çok basit;
Haberde ön yargı yok, olaylara hızlı refleks var / ankaranın gündemi değil, halkın gündemi / izleyenlere “günlük hayatta işe yarar “ haberler sun...

Nasıl bir kadro sorusunun yanıtına gelince...

Bir gerçek var.. Yayıncılık entellektüel bir iş... Nasıl ki solcular ticaretten, hizmetten anlamazsa, sağcılar da yayıncılık gibi entellektüel bir işten anlamaz. Elbette istisnalar var, bu bir genelleme...

Size ve çevrenize aykırı gelse de, bağnazlar hariç solcularla çalışmaya alışın. Şu ana kadar ki medya sicilinizde, personel politikanız 3 ! hem de 2,5 üzerinden...

Eğer doğru yöneticiler seçer, onlara karışmazsanız bu iş olur. Genç kuşakta pırıl pırıl çocuklar var. Yakın çevrenizin taleplerine ve önerilerine kulak tıkayın.

Eminim ki, kimse size “ Bizim yeğeni altın madenine işci al “ dememiştir ama medya şirketleri için; iş, köşe ya da program bekleyen yüzlerce torpil ricası vardır.

Kanaltürk’ü oturtursanız, bu işten ilk 2 yıl az zarar edersiniz ama, ilerleyen yıllarda başabaş kapatırsınız. Bugün TV’yi de spor kanalı yapın. Elinizde bu işi bilen bir ekip var, Telegol ekibi. Bu işin teknik yatırım kısmını Kanaltürk operasyonu içinde çok ucuz maliyetle yaparsınız.

Sürekli haber ve stüdyo programları ile yayını götürürsünüz. Gereksiz yere yabancı maç hakları falan almayın. Ucuz dış kaynaklı programlarla yayına takviye yaparsınız. Erkek mileti işin geyiğine bayılıyor. Koy Ahmet Çakar’ı, sabaha kadar konuşsun. İşletme gideri düşük olacak bu kanal da 2 – 3 yıl içinde başabaş kapatır.

Gelelim gazete işine. Asıl medya gücü burada. Bugün gazetesinden hiç bir şey olmaz.. Ölü doğdu, yoğun bakımda masraf yazıyor. Havaalanlarında bedava dağıtılıp, gazeteyi değersiz kıldınız. Yayın politikası tamamen hükümeti desteklemeye dayalı. İnsan kaynağı çok zayıf. Bu kadar yanlış insan kaynakları politikasını yapmak da ciddi bir başarı.Ne yazık ki, yanlış insanla, yanlış hedefle doğru iş olmuyor. Çok istiyorsanız, “ İlk göz ağrım, nostaljik değeri var “ diyorsanız, devam edin ama, sakın ha “ Bugün atak yapsın “ gazına gelip boş yere para harcamayın.

Yeni gazete çıkartın. Değişen, kentlileşen, muhafazakarlaşan Türkiye’nin liberal gazetesini yaratın. En büyük boşluk ve hızla büyüyecek Pazar burada. 1970’li yılların sonunda, 1980’li yılların başında Güneri Cıvalıoğlu’nun yayınladığı Tercüman gazetesini ne kadar hatırlıyorsunuz bilmiyorum ama, Yavuz Donat’a sorun, o size anlatsın. Aynı çizgiyi bugün yakalayabilirsiniz.

Sakın ha, 2. ya da 3. sınıf insanlarla sadece “ Bizim çevreden “ diye çalışmayın. Bu konuda sicil notunuz kırık, ikmale kaldınız. Doğru insanları, yani yayıncılığı bilenleri bulun. Bu arada Ali Atıf Bir’e kulak verin. Çamur atanlara bakmayın; ilginç bir adam. Teoriyi de, pratiği de, piyasayı da bilir ve sentezler. Yakın çevrenizde yararlanacağız bir kaç kişiden biri.


Zafer Mutlu gazete işini hem editoryal, hem de işletme olarak çok iyi bilir. Onunla anlaşın. Bu işi yapacak ekibe sahip. Güneri Cıvaoğlu ve Yavuz Donat’la hem yazar, hem de danışman olarak anlaşın. Onların akil adamlığı, Zafer Mutlu’nun operasyon gücü ile birleşirse, sizi kimse tutamaz.. Hedefi koyun, kaynağı verin ve gerisine karışmayın.

Türkiye’nin, başta Turgay Ciner’inkiler olmak üzere, bütün gün boş yatan matbaları emrinizde. Diğer ofis yatırımı çok ucuz. En büyük para insan transferine gider. Habertürk gibi alışılmadık, farklı bir gazete, 75 kuruşa rağmen, 200.000 bandını aştıysa, böyle bir gazete çok daha ileri gider. Yeter ki editoryal çizgi sapmasın, gereksiz patronaj müdahaleleri olmasın.

Yani özetlersek, etkin bir haber kanalı ve haber ağırlıklı spor kanalı ve 200.000 bandını aşmış kentli / muhafazakar / liberal saygın bir gazete, size istediğiniz tüm gücü ve keyfi verir.

Böyle bir operasyonun yatırım maliyeti, çoğu gazete, lansman ve insan transferi için olmak üzere, 60 milyon dolar civarında olur. Tüm medyanın 2 yıllık işletme zararı ise, 80 milyon doların altında olur. Yani sermaye çıkışı 2. yıl sonunda 140 milyon dolarda durur. Üstelik bu yapıyı siz kurduğunuz için, muhtemel krizlerde işletme giderini kontrol etmek, çok daha kolay olacaktır.

Bu arada internetle ne kadar ilgilisiniz bilmiyorum ama, asıl fırsat burada. İnternet kullanıcı sayısı nufusun % 30’unu geçti ve hızla artıyor. Haberi internetten alanlar, genç kuşak içinde % 50’yi geçti. Sizin Bugün gazetesi 50.000 satarken, bazı bağımsız haber sitelerinde tek bir haber 60.000 kere okunuyor.Günde 100.000’den fazla insanın girdiği bağımsız haber sitesi sayısı 10’dan fazla.

Bu iş dünyada bitti, gazeteler havlu atmaya başladı. Sıra Türkiye’ye geliyor, siz hala gazete, TV peşindesiniz. Aydın Doğan’a ödeyeceğiniz paranın % 10’u ile Türkiye’nin en çok izlenen haber, spor, gençlik, oyun, kadın, müzik ve arkadaşlık sitelerinden 20 tanesini satın alabilirsiniz. Geçmişi değil, geleceği satın alın. Bu işle ilgilenin. Medyada asıl altın madeni internette.. Neyse bu başka ve uzun bir konu....

Aydın Beye bir kalemde 550 milyon dolar ödeyerek risk satın almak mı, kontrollu şekilde 2 yıl vadede 140 milyon ödeyerek, gerekli medya gücünü yaratmak mı ?

Kesin karardan önce muhakkak Turgay Ciner ile bir görüşün Turgay Bey, bu yolllardan sizden önce geçti.. Hem de çok pahalı bir bedel ödeyerek.. Bu deneyimi paylaşın.

Para da sizin, karar da sizin...

Sevgiler,

AYDIN ÖZDALGA