Yüzde 0,0055
Dayanamadım ve yazmak zorunda kaldım.
Esnaf toplumuyuz; gazetecisiyle, akademisyeniyle, mürekkep yalamışıyla düşünce tarzımız esnafça…
Aşkta da işte de ve nihayet politikada da yaklaşım tarzımız parasal aritmetik.
“Analitik düşünce” diyemiyorum, tarzı diyorum, çünkü Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ezbere dayalı eğitimle de ancak bu kadar.
Evet, konumuz uzay yolculuğu ve bu yolculuğu pazubandında Türk bayrağı taşıyarak gerçekleştiren Türk Hava Kuvvetleri mensubu pilot için ödenen 55 milyon dolar para.
“55 milyon dolarla neler neler yapılmaz” diyerek, örnekler üzerinden yazan çizen çok…
Yüzeyde haklılar! Çünkü 55 milyon büyük para.
Mikro seviyede ve kişisel bazda bir “servet” olarak algılanabilir.
Fakat herhangi bir akçenin tedavülde geçerli olması için iki yüzü olması gerekmekte.
Bunun içindir ki, düz mantıkla düşünüp esnafça yorumlar yaparak aklınca da uyanık geçinen bazı zatı muhteremlere de madalyonun öbür yüzünü göstermek gerekir.
UZAY SAVAŞLARI
Çocukluğumuzdan bu yana hatırlarız! Dünyanın iki süper gücü olan Sovyetler ve ABD arasında geçen bir yarış vardı: Kim teknolojik olarak daha üstün, kim uzayı kolonize edecek?
Zamanla AB, Çin, Hindistan gibi ülkeler de topa girdi ve bugün dünyanın büyük ekonomileri arasında bir “uzay yarışı” tüm hızıyla devam ediyor.
Şimdilerde on binlerce uydu uzayda dolaşıyor ki hem “güvenlik” hem de “iletişim” bu teknolojiler sayesinde bir kuşak içinde iki çağ atladı.
Türkiye de kendi çapında uzaydan paylaşım/yararlanma alanında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Daha önce bir uydu gönderilerek başlatılan program şimdi de bir astronot gönderilerek devam etmekte.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma huyumuz var ya…
Konuyu biraz açalım: Uzaya gönderilen 4 kişiden biri İtalyan Hava Kuvvetlerinde uzay çalışmaları yapmış bir pilot. İkincisi, İsveç Hava Kuvvetlerinde astronot eğitimi almış bir pilot. Üçüncüsü ise İspanya’da doğmuş, ABD’de astronot olarak NASA ile uzaya gitmiş ekip kıdemlisi bir albay. Dördüncüsü de Türk Hava Kuvvetleri mensubu olmakla birlikte ABD’de uzay ve astronotluk eğitimi almış bir yarbay.
Bu ekip Uluslararası Uzay İstasyonu'nda iki hafta kalacak ve burada bilimsel araştırmalar yapacak. Böylelikle ucundan da olsa Türkiye de uzay konularına biraz daha girmiş olacak.
Zaten Türk astronot Alper Gezeravcı da çok yerinde bir demeç verdi.
Tabii ki Türk medyasında yer almadı!
Şöyle dedi Gezeravcı: “Ülkem adına bir ilki gerçekleştirmekten çok mutluyum, fakat bu heyecanın uzayda yapacağımız deneylere gölge düşürmesini istemem!”
Dış başında 4 astronotun Avrupa kökenli olması ses getirdi: “All European Team”.
Yani: ‘Tüm Avrupalı Ekip’ yorumu dillendirildi ve sanki Avrupa'da uzay oyununda varmış gibi bir hava estirildi.
Sosyal medyada bağıra bağıra “eksen kayması” yaygarasını yapan fenomen akademisyenlerin niçin sesi çıkmıyor diye, ben de çok merak ettim doğrusu.
DIŞKISINI SOKAĞA YAPAN HİNTLİLER NE DİYOR?
Hindistan Başbakanı Modi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ortak bir özelliği var. Her ikisi de liberal dünya medyasında “despot” olarak tanımlanıyor fakat buna rağmen ısrarla seçim kazanıyorlar.
Modi’nin son seçimi kazanmasında en önemli faktörlerden birisi, vatandaş hacetini sokakta yapmasın diye, ülke çapında inşa ettiği 35 milyon tuvalet…
Ünlü bir ekonomist uzay yolculuğu için harcanan paranın fırsat maliyetini dile getirirken Kuzey Kore’den örnek vermiş ve füzeleri fırlatan Kuzey Kore’de halkın sefalet içinde yaşadığını belirtmiş.
Yukarıda tuvalet örneğiyle anlatmaya çalıştığım Hindistan’da da sefalet var, ama Hindistan'ın uzaya harcadığı para onlarca milyar dolar.
Yani Türkiye’nin 55 milyonu Hindistan’a kıyasla kutsal inekte kulak…
Tabii ki bir yerden başlamak gerek. Şimdi size önemli bir anekdot anlatacağım.
Bu hikayeyi Celal Bayar’ın hatıratından okumuştum:
Atatürk, mutat rakı sofrası için Çankaya Köşkü'nde masaya oturur. Fakat o da ne! Rakı bardağı yok. Haliyle sinirlenir! “Efendim, memlekette rakı bardağı yok” derler. Çabuk Celal’i arayın, der. Celal Bayar da o zaman İş Bankası Genel Müdürü. Şöyle bir talimat verir: Celal, hemen bir kredi bul ve Şişe Cam Fabrikası kur!
İşte dünyaca ünlü Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası’nın kuruluş nedeni.
BİR YERDEN BAŞLAMAK GEREK
Dünyada hem sıcak savaşlar var hem de ekonomik savaşlar var.
Uzay ve teknoloji konusunda Türkiye'nin de uzayda bayrağını göstermesi önemlidir.
Mikro iktisat, fırsat maliyeti, kaynak ve alternatif kullanım teorileri başka; makro seviyede ülkenin bazı gelişmelerde bazı paylaşım sofralarında yerini alması başka.
Rakı bardağı üretemeyen bir ülkeden 2022 yılında 4.4 milyar dolar silah ihraç eden bir ekonomiye gelmiş bir Türkiye, bir gün gelir kendi uzay aracını da fırlatır. Yeter ki mantalite değişsin.
SON SÖZÜMÜ BAŞLIKLA BİTİRMEK İSTERİM
Bazı şeylerin fiyatı olur, maliyeti olur, fırsat maliyeti olur, kaynak alternatifi olur.
Fakat bazı şeyler paha biçilmez.
İşte ilk astronotunu uzaya gönderen Türkiye için bu yaklaşım doğru bir yaklaşımdır.
Evet, bir Türk askerinin uzaya, emsal ülkelerin astronotlarıyla gitmesi bakkal hesabıyla eleştirilmez.
Yaklaşık bir trilyon dolar büyüklüğü olan Türkiye ekonomisinde, 55 milyon dolar yüzde 0.0055 eder.