Yorumlara Cevap

Güncelleme:

Evrim hakkında internet üzerinden yaptığım araştırmalar sonucunda, ancak bir makale genişliğinde olan doğal olarak da, insanları sıkmadan ve kafalarını karıştırmadan yazdığım yazım inanılmaz bir reaksiyonla karşılaştı. Ben de haliyle son derece şaşırmış bir şekilde şimdilik bu durumu izlemekle yetiniyorum.

Yalnız gelen yorumların pek çoğu aklı başında ve fikirleri temsil ediyorsa da, arada sadece bana hakaretle derlenmiş yorumlar da geliyor, tabii ki bunlara saygı duymuyorum. Muhtemelen benim saygı duymuyor olmam da, bu yorumları gönderen insanları ilgilendirmiyordur.

 

Ama hakaret eden insanların ruh halini ve ne cins bir insan türü olduğunu, evrimleşip, evrimleşmediğini merak ediyorum doğrusu..

 

Daha önce Çorum’ la ilgili yazdığım yazıya da, yediğin İskilip Dolmaları’ nın hatırına her halde bu yazıyı yazıyorsun diyen bir mail almıştım. Onun için bu yorumlara genel bir cevap vereyim istedim.

 

Şimdi ; sonuçta çevremden, yaşadıklarımdan, gördüklerimden besleniyor ve köşe yazdığım için genel anlamda, yaşamımdan örnekler veriyorum.  İnsanları düşünmeye yöneltecek yazılar kaleme almaya çalışıyorum. Ama hiçbir zaman yüzde yüz kendi fikrimi empoze etmeye çalışmıyorum. Bu bir.

 

 İkincisi; inanmadığım, birinin telkiniyle, ya da art niyetle hiçbir zaman yazı yazmıyorum. Hele ki bir yerde yemek yiyip, ağırlanıp yazı yazmak gibi bir tavır , hayatım boyunca yaşamadım ve olamaz.  Bu benim yaşam  tarzıma ve tarafsızlığıma ters her şeyden önce..

 Yani ağırlanmayı değil, daha çok  ben misafir ağırlamayı severim. Bunu da beni yakından tanıyan herkes bilir.

 

Üçüncüsü: insan, varoluş, dinler tarihi , sosyoloji konuları ve kişisel gelişim benim özel ilgi alanıma giriyor. Bu konularla ilgili en azından yüzün üstünde kitap okumuşluğum var.  Dolayısıyla, yazılarımın  okunmasını  tabii ki istiyorum ama kendi reklamımı yapmak için bu konulara giriyor değil, zaten bu konular  ilgi alanım olduğu için yazıyorum.

Yani ‘Evrim konusu bitti, Yiğit Bulut programında bunu işledi.’  Gibi anlamsız yorumlara hiç gerek yok.  Boşuna çenenizi yormayın.

 

Yaşama bakış mantığıma gelince, ben kendimi bildiğim andan itibaren inanç sahibi bir insanım. Her insan gibi, çözebildiğim ve çözemediğim konular var. Aklımın yettiği bilgiler , yetmediği yerde de bu hiçliğimi kabul ettiğim zamanlar var.

 

1800 lerde ortaya atılmış ve belki de magazinsel boyutta ele alınacak bir teorinin

( yani doğruluğu ispatlanmamış)  bu gün neden bu kadar sert üsluplarda tartışıldığını ve ciddiye alındığını  hala anlamış değilim.

 Yani insan maymundan, evrimleşerek geldi gibi bir düşünce bana saçma geliyor. O halde, biz önce maymunduk da, sonradan geliştik, maymun niye hala yerinde sayıyor diye Darwin yaşasaydı da sorsaydık keşke. Ne kadar gülünç değil mi?

 

 Ama bir taraftan da Darwin’ in yıllarca yapmış olduğu araştırma ve çalışmaları da, sadece ‘bu insan maymundan geldi diyor, öyle ise at bütün düşüncelerini çöpe’ mantığını anlamlı bulmuyorum. Doğru ya da yanlış orada da emek verilmiş, çalışmalar yapılmış, ne diyor dinlemek, anlamak  lazım.

  İnsanlar kendilerini görünüş olarak da, entelektüel anlamda da geliştiriyor, olgunlaşmak diye bir tabir var. Doğada ki tüm canlılar gelişim ve değişim içersinde. Dünya bir devinim içersinde. Bu konular  bilim adamlarının işi ve araştırması gereken konular. Bizim araştırmalarımız, çalışmalarımız yüzeysel kalır. Bize düşen böyle çalışmaların tartışılabilir olduğunu insanlara göstermek olabilir.

  Bilimin gelişmesi için, serbest bir ortamın olması lazım, aksi takdirde  hayaller rafa kalkar, düşünce yargılanırsa, insanlar hiçbir şekilde daha ileriye gidemez.

 Hiçbir fikre inanmak ya da inanmamak durumunda değiliz. Mantığımıza uyuyorsa alırız, uymuyorsa itibar etmeyiz.

 Saldırıya, korkuya, hakarete, büyütmeye gerek yok bence…
Bu arada düşüncelerini belirten tüm değerli okurlara da çok teşekkür ederim.