Yankee Do Not Go Home !!

Güncelleme:

Bu hafta yazmak çok zor. Herkes seçimi, sonuçlarını ve bir sürü benzeri konuyu yazarken Benim seçim sonuçlarını görmemezlikten gelmem mümkün mü ? Bende köşelerde yazan bazıları gibi Tayyip Bey’e ekonomik öğütler mi versem acaba. Yoksa politik önerilerde mi bulunsam. Yahut ‘Toplum mühendisliği’ (!) yeteneğimi döktürüp AKP başkanına akıl mı satsam? Bence bu tür ego tatminlerini bir kenara bırakmakta fayda var. Köşelerde yeterince tatmin yapıla dursun, gelin sizinle bir dünya turuna çıkalım ve Amerikan ekonomisinin son durumunu inceleyelim. Bir kaç gün sonra ortalık biraz sakinleşince seçimlerin yorumunu salim kafa ile yaparız. Politik ve ekonomik olarak ve de ABD açısından neler olup bittiğini, mercek altına yatırırız. Yapılan bazı yorumların ‘abukluğu’ konusunu eleştirip neşemizi buluruz. Şimdi geçelim bu haftaki konumuza.


Unutulmaması gereken gerçek şu : Dünya ekonomik büyümesi yavaş ilerliyor. Başta Japonya olmak üzere önce Avrupa şimdide ABD ekonomisi doğru dürüst ayağa kalkamıyor ve sendelemeye devam ediyor. Oysa Türkiye’nin acilen ‘ iş ve aş’ sorununu çözmesi gerekiyor. Gözüken ihracat ve turizm sektörlerinin canlı kalması ve sağlıklı büyümesi Türk ekonomisinin sorunlarının çözümünün ön şartı. Ankara’da iktidar koltuğunda kim oturursa otursun ‘iş ve aş’ sorununun çözümünün ihracat ve turizm sektörlerinden geçtiğini görmek zorunda. Klasik iktisadi analiz Türk ekonomisin sürdürülebilir büyümesinin iç talebe bağlı olduğu dikte etmekte. Bu gerçeği görmemezlikten gelemeyiz. Ne ki kısa ve orta vadede ekonomik büyümeyi tetikliyecek olan sektörler ihracat ve turizm . Ancak bu iki sektörün tamamen dış talebe bağlı olması yeni iktidarı global ekonomik büyümenin akibeti ile doğrudan bağımlı kılmakta. Bu nedenle 2003 yılında Türk ekonomisini rayına oturtacak iki kritik sektörü nasıl bir dünya konjoktürünün beklediğini irdelemekte yarar var.


İşte size ilginç bir rakam : Yükselen piyasalar denilen içinde Türkiye’ninde bulunduğu ülkelerin yarattığı ek her bir dolar gelirin 25 senti Amerikan tüketicisin talebinden kaynaklanmakta. Bu durumda IMF dahil bütün dünya umudunu, Amerikan ekonomisinin canlanmasına, özelliklede tüketicilerin ‘plastic money’ adlandırılan kredi kartlarını bol bol kullanmasına bağlamış bulunmakta. Oysa Amerikan tüketicisi ‘harcama yorgunu’. 2001 senesinin sonbaharında ekonomi yavaşlamaya başladığında, tüketiminde yavaşlamaşı doğal sonuçtu. Ne ki 11 Eylül saldırıları Amerikan kamuoyunda milliyetçi bir hava estirince, tüketici harcamalarını kısmadı. Aradan 12 ay geçip ilk heyecan kaybolunca şimdilerde tüketiciler daha temkinli davranmaya başladılar. Ticaret bakanlığının verilerine göre Eylül ayında tüketim harcamaları yüzde 0.4 oranında azaldı. İmalat sanayi faliyetini ölçen endekste Eylül ayının 49.5 oranından Ekim ayında yüzde 48.5 oranına indi. ( Meraklısına not: Yüzde 50 altında bir değer küçülmeyi, yüzde 50 üzerindeki oran imalat sanayinde büyümeyi göstermekte). İnşaat sektöründe konut yapımı artarken ticari binaların yapımı Temmuz 96’dan bu yana en düşük seviyesine inmiş bulunmakta.


Öte yandan Amerikan tüketicisin davranışlarını önceden tahmin eden en hassa gösterge olan tüketici güven endeksi son 9 yılın en düşük düzeyinde seyrediyor. Bu yılın Kasım ayında endeks 79.4’e gerilemiş durumda.Geçtiğimiz Eylül ayında 93.7’den Kasım’da 79.4’e yaşanan büyük düşüş ekonomistleri heycanlandırdı. 1993 senesinin Kasım ayında güven endeksi 71.9’u gösterirken, ABD ekonomisi iki yıllık bir resesyondan henüz çıkmaya başlamıştı. Şimdilerde yaşanan endişe ise endeksin 10 sene öncesi gibi iki yıl boyunca alt seviyelerde dolaşıp dolaşmıyacağı.


Araştırmayı yapan kuruluşun uzmanlarına göre, yeni iş imkanlarının azalması, Irak’ta askeri müdahale beklentisi ve borsalarda yaşanan uzatmalı düşüşler, tüketicinin hem güvenini hem beklentisini törpüledi. Şükran Günü tatili ile başlayıp Yeni Yıla kadar süren ve yıllık çarşı alış-verişinin ağılıklı bölümünü kapsıyan döneme düşük beklentili tüketici ile girmek, mağaza zincirlerinin moralini bozmuş bulunmakta. Ekonomiyi canlandırmak için gözler tekrar Amerikan Merkez Bankasına çevrildi. Faiz indirimi ile beraber ekonomiye belirli bir canlılık getirme çabası tekrar gündeme geldi.


Ne Günlere Kaldık


Soğuk Savaş yıllarında adet olduğu üzere Amerikan donanmasına ait 6. Filo İstanbul’a uğradığında, Boğaz’ın akıntısına siyah bir çelenk bırakılır, “ Yankee Go Home “ pankartları açılırdı. Şimdi o günler gerilerde kaldı. Soğuk savaş yerini globalizme bıraktı. Global köyün sakinleri, siyaseten ne renk olurlarsa olsunlar, yağlı müşteri Amerikan tüketicisinin cüzdanına göz dikmiş vaziyetteler. Hep beraber ‘Yankee DO NOT Go Home ‘ lütfen biraz daha tüket ♫ ♪♫, namelerini mırıldanıyorlar.


Hep beraber yılın son çeyreğindeki tüketimi göreceğiz. Yazarın Notu : Bu yazı kaleme alındıktan sonra Federal Reserve faiz oranlarını Sürpriz bir şekilde yarım puan indirdi. ABD'de faizler son 40 yılın En düşük seviyesinde. Türkiye'de dolar kurunun üzerindeki baskı sadece Seçim sonuçlarından kaynaklanmıyor


Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar