Yabancı çobanların sayısı sürüdeki koyunları geçti

Güncelleme:

Tabii ki konumuz S-400'ler.

Bu meyanda o kadar çok yalan, yanlış, spekülatif  ve ideolojik safsata beyan edildi ki...

Açıkçası topa girmesem, jübilemi yapmak zorunda kalacaktım.

 S-400'lerin alımı aslında aysbergin görünen ucu.

Amma velakin bu aysberg öyle 9'da 1'i su üstünde olan bir aysberg değil.

Bu aysbergin geriye kalan 9'da 8'i de çıplak gözle görülebiliyor.

Ancak görmenin tek bir şartı var: Tarihi perspektif!

NATO KAFA

NATO’nun açılımını hiç incelediniz mi?

'North Atlantik Treaty Organization'

Türkçe meali: 'Kuzey Atlantik Anlaşması Kurumu'

Peki, 'Kardeşim madem senin konun/açılımın Kuzey Atlantik, o zaman ne işiniz var Suriye’de, Irak’ta, Ukrayna’da?.. 

Bunu hiç soran oldu mu?

BALTAYI TAŞA VURDU  

NATO, 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği'ni kontrol etmek için kurulmuş bir yapı.

Soğuk savaş bitti. Almanya birleşti. Ancak ABD’nin yönetimindeki NATO’nun iştahı bir türlü bitmedi.

NATO, Avrupa’daki irili ufaklı yeni doğmuş ülkeleri bünyesine katarken, Ukrayna’da geldi baltayı taşa vurdu.

Ukrayna, Rusya’nın yumuşak karnı olarak (Kiev’den yola çıkan tankın önünde Moskova’ya kadar hiçbir doğal bariyer yoktur ) NATO’ya girmeye kalkınca...

Putin de balans ayarını yapmaktan geri durmadı. Nitekim Ukrayna’da iç savaş çıktı ve Rusya Kırım’ı ilhak etti.

STALİN’İN GÜVENSİZLİĞİ 

Evet, İsmet Paşa (İnönü) 1945’e kadar başarılı bir tarafsızlık politikası uygulamıştı.

Fakat 2'nci Dünya Savaşı sonrası yeni bir dünya kurulmuştu ve taraf olmak kaçınılmazdı.

Kendi sorunlarını aşmak isteyen Stalin, Kars ve Ardahan’ı talep edince, Türk elitlerinin kimyası bozuldu.

O elitler ki Rus Çarı'nın ordularını İstanbul Yeşilköy’de kendi gözleriyle görmüş kimselerdi.

Hal böyleyken, tıpkı Almanya'nın yaptığı gibi, Türkiye'yi yönetenler de alelacele Batı’yı ikna edip NATO’ya üye olmak ve Ruslara karşı NATO kalkanının altına girmek istediler.

O sıralarda Yunanistan’da ciddi bir iç savaş vardı ve komünistlerin kazanma şansı yüksekti.

Türkiye’de tüm iç politika oyuncuları anti-komünist olduğu için, bağımsızlık taraftarı Kemalistler de, İngiltere veya Fransa gibi büyüklerin yerine, o güne kadar hiçbir çatışmaya girmedikleri Amerika’nın başı çekmesini kabullendiler.

En nihayetinde ise Türkiye ve Yunanistan apar topar NATO üyesi oldu.

MENDERES GELDİ VE GİTTİ

Amerikancı olarak işe başlayan Adnan Menderes, ekonomik krize çare olarak Rusya’yla iş birliğine gitmek isteyince, ABD’ye sadık TSK tarafından darbeyle indirilip idam edildi. 

TÜRKİYE SAKALLI KORSANLA AYNI KEFEDE

Darbe hükümeti döneminde ABD ile Rusya arasından bir füze krizi yaşandı

Başkan Kennedy,  Rusların Florida’ya 160 kilometre mesafedeki Küba'ya nükleer başlıklı bir füze yerleştirdiğini açıklayınca...

BM’lerdeki konuşmasında ayakkabısını çıkarıp kürsüye vuran Rusya lideri Krushchev de şöyle demişti:

"Biz o füzeleri çekeriz ama siz de İncirlik’ten o Jüpiter füzelerini kaldıracaksınız"

Beklenen oldu ve her iki taraf da füzeleri geri çekti.

Durum normalleşmişti, ama dönemin Washington Büyük Elçisi Turgut Menemencioğlu, olayla ilgili ABD Senatosu'nda yaptığı konuşmada, bugünlerde sosyal medyada fenomeni olan  Fidel(eri) Castro için 'sakallı korsan' yakıştırmasını yapmış ve Türkiye'nin sakallı korsanın ülkesiyle bir tutulmasını şiddetle protesto etmişti.

DEMİREL DEFALARCA GELDİ GİTTİ

Darbenin nominal lideri Cemal Gürsel "İki süper güç anlaşsın, biz de Finlandiya gibi tarafsız olalım" deyince, süper Amerikancı Demirel de sivil başbakan oldu.

Kıbrıs'a çıkan Bülent Ecevit, ‘Çittin öteki tarafına atlarız’ gibilerden laflar edince, Süleyman Demirel tekrar başa geldi.

Bütün bu politik kargaşa yaşanırken...

TSK da NATO’nun Güney Kumanda Merkezi'nin (SouthCom) tamamen emrine girdi.

AMERİKA'DAKİ YAYGARANIN NEDENLERİ 

İnsan sormadan edemiyor. 

Yunanistan S300'leri yıllar önce aldığında  haber bile olmazken, bugünlerde bu gürültü de nedir böyle Allah aşkına?

Şurası kesin bir gerçek ki, Yunanistan'ın Amerika'daki dostları Türkiye’ye göre çok daha fazla.

Türkiye'nin geleneksel düşmanlarının kervanına son yıllarda İsrail lobisi ve Gülen/ihanet hareketi de katılmış durumda.

Son iki katılan vagonun ortak özelliği; ölesiye Erdoğan düşmanlığı. Onlar için Türkiye'nin zarar görmesi değil, Erdoğan'ın gitmesi öncelik.

TEKNİK PALAVRALAR...

S-400'lerin "NATO güçlerinin ve F-35’lerin sistemlerini çözeceği" iddiasına karşı hiçbir bilimsel kanıt ve açıklama yok.

Amerikan-Türk konseyinde bu konuyla ilgili görevli bir arkadaşım aktardı: 

"Konuştuğum politikacıların neredeyse tamamı, adeta papağan gibi bu iddiayı dile getiriyorlar. Ne var ki ortada ispat yok..."

Sonuçta NATO’nun istihbarat zafiyeti konusu halen şehir efsanesi.

BÖLGE HER ZAMAN OLUĞU GİBİ KARIŞIK

ABD İran’la sıcak temasta...

Putin ve Çin soteye yatmış bekliyor.  

İsrail, K.Suriye’de Kürt kantonlarının hayali içinde. 

Suudlar İran’la vekaleten çatışma içinde.

Kuveyt, "İran bizi işgal eder mi?" diye endişeli.

Libya’da petrol pastasının masası devrilmiş durumda.

Ve en önemlisi...

Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi doğal gaz kaynaklarından uzak tutmak için türlü tezgahlar düzenleniyor.

Kısacası bu puslu ve nemli havada, Türkiye'nin hava savunma sistemleri, dengeleri bozacak nitelikte.

Allah’tan Trump’ın tüccar tarafı ağır basıyor da Patriot’lar ve F-35 kapısını kapatmıyor.

PENTAGON HALA FETÖCÜLERİN ETKİSİNDE

TSK her zaman en parlak subaylarını NATO nezdinde kullanırdı. Gülenistler zamanla bunun farkına varıp, bu görevleri, küçük yaştan itibaren beyinleri yıkanmış, Fettuhlahçı subaylara tahsis ettiler.

Bu sızma hareketi,  Amerikan derin devletinin önemli bir ayağı olan Pentagon’nun da aslında işine geldi.

Neden mi?

Nedeni basit; Cemal Gürsel gibi, Hakkı Karadayı gibi, Semih Sancar gibi Kemalist ve daha bağımsız askerlerin yerine daha Amerikancı subayların TSK'nın emir-komuta zincirinde olması, ABD için kasko sigorta niteliğindeydi.

VE S-400 KRİZİNDE BİR VAKA: SENATÖR BOB MENENDEZ 

TV'de sık sık denk geliyorum.

Dış İlişkiler Komisyonu'ndaki kıdemli Demokrat üye Senatör Bob Menendez, Türkiye ve Erdoğan hakkında en çok atıp tutan politikacı.

Analizimin biraz uzadığının farkındayım ama yalancı çobanların etkisinde kalmamanız adına, Amerika’da bu işlerin nasıl organize edildiğini özetlemek için spesifik bir örneğe dalıyorum.

Bu Menendez Efendi, New Jersey Eyaleti'nin senatörüdür.

New Jersey, New York’un yanı başında olmakla beraber Fethullahçıların Amerika’da en yoğun yaşadığı bölgedir.

Menendez’e parasal katkı yapan kişiler listesine ulaşamadım fakat kurumsal listeye ulaştım. O da size bir fikir verebilir.

Demokrat Parti Başkanı Obama’nın yıllarca uğraşıp İran’la uzlaşmaya vardığı, AB’nin alkışladığı ve Netanyahu’nun şiddetle karşı çıktığı Nükleer Anlaşmaya, Demokrat Parti Senatörü Menendez  "Hayır" oyu vermiş. Ve bakıyoruz, Pro-İsrail lobisinden milyonlarca dolar finansal katkı almış.

Menendez’e en büyük katkıyı yapan hukuk bürosu Löwenstein isimli bir avukatlık grubu.

Washington’da yeni bir büro daha açmış bu grup.

Washington ofisinin görevi dış ticaret ve ticaret ambargosu gibi konularda müşterilerine yardımcısı olmak.

Senatör ekonomik yaptırımlarda başarılı olursa, Türkiye gibi ülkeler de  bu ofis için tam anlamıyla yağlı kaz müşterisi olacaklar.

Ha! Bir de Washington ofisinin başına Edelman soyadlı bir hanımı getirmişler; şu AKP iktidarından fazla hazzetmeyen eski Amerikan Büyükelçisi Edelman’la bir bağlantısı var mı? Bilmiyorum!

GELDİK Mİ SONUCA...

Amerika'nın ruhu paradır. Yankee tüccar kafası... Dünyanın en değerli emlak parseli olan Manhattan Adasını, Kızılderililerden birkaç dolara satın almış kafadır.

 Hiç şüpheniz olmasın! F-35'leri de satarlar, Patriotları da satarlar.

Yeter ki Türkiye ayağını yere sağlam bassın ve paranın ucunu göstersin.

İzin verirseniz, Amerika ve Rusya arasına sıkışmış Türkiye'nin durumunu en iyi özetleyen 30 yıllık  kadim dostum Rus Bakanın bir sözüyle noktalamak istiyorum yazımı:

 "Amerika Türkiye'nin müttefikidir ama dostu değildir. Rusya Türkiye'nin dostudur ama müttefiki değildir"

Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar