Washington

Güncelleme:

Washington’da Bir Çarşamba Günü

Bu kent Adıyaman değil Washington; Burada görüşmelerin kendisi yaman.

Kılıçtaroğlu’nla Kahvaltı:

Türkiye’den özel sektör katkılarıyla kurulmuş ATC ( Amerikan Türk Konsey) kahvaltı yemeğine katıldım. Etrafta olağan şüphelilerin yanı sıra birkaç yeni sima gördüm.

Güzel bir jest yaparak masalara numara yerine kent isimleri vermişlerdi.  Tunceli isimli merkez masada Kemal Bey kahvaltının sponsorluğunu yapan Cenk Sidar’la beraber oturmuştu.  Kemal Bey’in yanında kahvaltıdaki en üst düzey resmi yetkili, Amerikan Dış İşleri Avrupa masasından bir diplomat vardı.

Ben Chicago isimli masada milletvekili, iş adamı ve Washington Rumi Forum başkanıyla oturdum.

sais.jpg

Konuşmanın İçeriği:

İş dünyasına yönelik olduğu için ekonomik konuları içeren bir konuşma oldu. Konuşma metni Prof. Daron Acemoğlu’nun gündeme getirdiği, son zamanların moda kavramı  ‘Kurumsallık ’ üzerine kurulmuştu.  Kurumların bağımsızlığını ve şeffaflığını demokrasinin ilerlemesi için ana unsur kabul eden bu görüş ( ki benimde desteklediğim Avusturya ekolüdür) sürdürebilinir demokrasinin motoru.

Kılıçtaroğlu sözü kurumların bağımsızlığından başlatıp yargının, üniversitelerin vb kurumların bağımsızlığına kadar getirdi. Gönül isterdi ki cesaretle Türkiye siyasi tarihinin aslında bu kurumları, özelliklede yargıyı ve onu takiben medyayı, ele geçirme mücadelesi olduğunu telaffuz etsin.

Vücut lisanı ve ifade olarak konuşma boyunca Kılıçtaroğlu biraz mat kaldı. Biraz daha canlı olabilirdi. Konuşmanın bitiminde deneyimli gazeteci Mehtap Çolak’ın sorduğu soruda Mehtap’ın giydiği kırmızı renkli elbiseden ‘Kırmızı Elbiseli Kadın’ ikonuna yaptığı gönderme ve espri bence tüm konuşmanın ve konuşmacının en doğal haliydi. İmaj danışmanlarının bu konuda biraz çalışması gerek.

Öğlen Yemeğim Libya’lı Bakanla:

Obama’nın seçim kampanyasında dijital medya konusunda yöneticilik yapmış Libya kökenli Amerikalı bir arkadaşımın daveti üzerine öğlende Ronald Reagan binasındaki Ticaret Bakanlığına gittim. Arkadaşım Libyalı bakana benim Türkiye’de ilk özel hastane finansmanını yapan bankacı olduğumu hatırlatınca bakan benle ilgilendi.

AAC ( Bu da yukarıda ki gibi Arap-Amerikan Konseyi) davetlisi olarak tam kadro Washington’a gelen heyet sağlık sektörünün içler acısı durumundan söz etti. Hem parası olup hem de sağlıkta bu kadar sefalet çeken ülke olmak hoş bir durum değil.

Libya’da sayısız  inşaat finanse etmiş, kimin başarılı olup kimin tencereyi ateşte bırakıp kaçtığını bilen birisi olarak bakana görüşlerimi aktardım.

Size hatırlatmak isterim. Bu yazımda Libya parantezimi açmamın başka bir nedeni var:

 Burası Washington. Buraya aynı gün, dünyanın birçok bölgesinden, bakan, başbakan, siyasetçi gelir. Ne yazık ki Tansu Çiller zamanında başlayan bir alışkanlıkla Türkiye medyası ziyareti yapan kimseyi sanki bütün Washington ona kilitlenmiş, kapılarda karşılıyor gibi  yapay rüzgâr estirmekte. Gerçek hiçte öyle değil. Bilginiz olsun.

Kılıçtaroğlu’nun Akşam Üstü Etkinliği:

Kemal Bey ikinci konuşmasını Johns Hopkins Üniversitesi Dış İlişkiler Yüksek Okulunda (SAIS) yaptı. Söze,  ’Kendi alanında dünyanın en iyi okullarından birisinde konuşmak benim için gurur kaynağıdır’ şeklinde başlayınca, ister istemez okulun eski mezunu olarak bende havaya girdim.

Konuşma:

Ana konuşmaya geçmeden önce ‘Gezi Olaylarını’ konu alan 6 dakikalık bir video gösterildi.Filmin  içeriği polis şiddeti ve AKP hükümetinin çevreye duyarsızlığı idi.

Kılıçtaroğlu konuşmasında AKP hükümetinin dış politikasını ağır şekilde eleştirdi. Davutoğlu’nun  ‘Komşularla Sıfır Sorun’ doktrinini mizah konusu yaptı.

Dış İlişkilere yoğunlaşan konuşmanın soru-cevap bölümünde en iyi sorular öğrenci ve akademisyenlerden geldi. Bu tür sorular aslında beklenen fakat aynı zamanda önümüzdeki aylarda dış politikada gündem yaratacak konularla ilgiliydi.

Suriyeli Kürtlerle ilişkiler, Ermenistan’ın 1915’in 100.yıldönümüne ilişkin tavrı, Cumhuriyet tarihinde kara kutu olarak duran Dersim olayları, İsrail’le ilişkiler gibi sorular çoğunluğu oluşturdu.

Kemal Bey sabahki toplantıda ekonomik konulara değinirken AKP’nin bolca uyguladığı spesifik projeler konusuna hiç girmedi genel başlıklarla konuştu.

Akşam üstü gerçekleşen konuşmada da Kemal Bey spesifik konulara girmedi genel hatlarıyla dış politika konuştu. Dersim ve Ermeni konusunda resmi politika ‘tarihçiler incelesin’ şemsiyesinin altına girdi.

 Ancak Kemal Bey  önemli bir detay verdi; ‘ Biz iktidarda olsak Suriye’de ki el-Kaide ve Cihadistlere silah yardımı yapmazdık’ dedi. Yani hükümete ciddi bir suçlamada bulundu. Salonda bulunan medya mensuplarının bu yorumun ciddiyetini anladıklarını sanmıyorum.

Son Yemeğim:

Akşam son olarak 25 kişilik oturmalı bir yemekte CEO’su yakın dostum olan bir Amerikan-Asya holdinginin Noel yemeğine misafir oldum. Üstelik benden birde konuşma rica ettiler.

Etrafıma baktım tek beyaz ırk temsilcisi benim. Benim dışımda herkes Uzakdoğulu. Herkes güler yüzlü herkes iş dünyasına yoğunlaşmış. Kimsenin CHP, Türkiye, Gezi, Libya gibi sorunları bırakın varlığından haberi yok.

Bende doğal olarak Amerika-Uzakdoğu iş potansiyelinden söz etmek durumunda kaldım.

İşte sevgili dostlar, Washington çoklu odak noktalarına sahne bir kent. Bu kentin gerçeği bilelim beklentilerimizi ona göre ayarlıyalım.

Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar