Washington şimdi doğalgaz hatlarına yaptığı saldırıyı gözden kaçırmaya çalışıyor
Rusya’nın doğalgazını Almanya’ya ve Avrupa’ya taşıyan iki büyük doğalgaz hattı Eylül 2022’de bombalı saldırıya uğradı ve imha edildi.
Sabotaj eşine az rastlanır bir uluslararası terör olayı idi. Ama izleyen gelişmeler saldırıyı, küresel siyaset açısından üzerinde dikkatle durulması gereken önemli bir olay haline getirdi.
Başta New York Times (NYT) ve pek çok etkili Batılı medya başlangıçta, saldırının birinci şüphelisi olarak Rusya’yı göstermişti.
NYT’yi özellikle vurgulamamın nedeni, Amerikalı bu gazetenin bugün dünyanın en geniş ve rakipsiz maddi imkanlarına sahip, en çok okunan ve Batı kamuoyunu açık arayla en çok etkileyen yayın olması. Bu hüküm Türk medyası için de geçerli. Belirteyim, ben de o gazeteye aboneyim.
Saldırı hakkında tüm uzmanların ve gözlemcilerin üzerinde birleştiği konu, bu denli zor ve karmaşık terör eyleminin ancak büyük bir devlet tarafından yapılabileceği idi.
Ne var ki, Rusya’nın kendi kritik tesisini imha etmesi için mantıklı hiçbir neden bulunmuyordu. Vana zaten Moskova’nın elindeydi; istediği zaman dilediği ölçüde açar veya kapatabilirdi. Zaten öyle yapıyordu.
Buna karşılık başta ABD Başkanı Joe Biden’ın açık demeçleri ve başka pek çok gösterge, bu terör eyleminin Amerika tarafından yapıldığına işaret ediyordu. Biz de o günlerde saldırının sorumlusunun büyük olasılıkla Amerika olduğunu yazdık.
Nitekim daha önce pek çok skandalı ortaya çıkaran ünlü araştırmacı gazeteci Seymour Hersh şubat ayında yayınladığı raporda, bizzat Biden tarafından verilen talimat üzerine saldırının Amerikan istihbaratı tarafından nasıl icra edildiğini ayrıntılı şekilde ortaya çıkardı. Kısa süre önce o raporun geniş bir özetini sitemizde yayınladık.
Hersh’in raporu Almanya ve Batı Avrupa’da ciddi yankı yaptı ama başta NYT Amerikan medyası görmezden geldi, rapora resmen karartma uyguladı, küçük haber bile yapmadı. Üstelik başarılı gazeteci Hersh daha önce uzun yıllar NYT’de çalışmıştı.
Evet, Amerika demokrasi ve hukuk devletinin iyi işlediği bir ülke. Zaten Hersh’in raporunun yayınlanması bir yönüyle bunu gösteriyor.
Ama doğal gaz hatlarının keyfi bir kararla imhası, başka yönüyle bir kez daha gösterdi ki, bir ülkenin içerde demokrasiyle yönetilmesi dışarda saldırgan ve istikrarsızlık üreten politika uygulamasına engel değildir.
Olay bir kez daha kanıtladı ki, Amerika savunur göründüğü “kuralar üzerine kurulu uluslararası düzen” ile kendisini bağlı saymıyor.
Çünkü o dünyanın tek egemenidir ve istediği gibi davranmakta serbesttir!
Çünkü Amerika “istisnai ulustur”!
Çünkü Amerika dünyanın “vazgeçilmez gücüdür” ve “Amerikan liderliği olmazsa dünyada kaos çıkar”!
Böylece dünya, Amerika’nın izlediği agresif dış politika hakkında bir kez daha gerçekçi bir algılama fırsatına sahip oldu.
Ayrıca Amerika davranışıyla, dünyaya habis örnek oluyor. Yeryüzünde denizlerinin altı bugün çok sayıda teknik altyapı tesisleriyle dolu ve sayıları her geçen yıl artıyor. Gaz, petrol, elektrik, haberleşme, istihbarat, bilimsel araştırma ve benzeri başka pek çok alanda.
Şimdi dünyanın en büyük askeri gücü Amerika Avrupa’nın göbeğinde böylesine kötücül bir sabotaj yaparsa, niçin başka devletler kendi çıkarlarına tehdit olarak gördüğü deniz dibi tesislere benzer saldırılar düzenlemesin?
Ardından NYT ve Alman Die Zeit gazetesinde 7 Mart’ta, kaynağı Amerikan CIA ve Alman istihbarat örgütleri olarak gösterilen ilginç bir haber yayınlandı.
Sabotajı 15 metre uzunluğunda bir gezi yatı kiralayan, biri kadın altı kişi yapmıştı. Mürettebat bir kaptan, iki dalgıç, iki dalgıç yardımcısı ve bir doktordan oluşuyordu. Tekne, 6 Eylül 2022’de Almanya’nın Baltık Denizi kıyısındaki Rostock limanından denize açılmış, 20 gün sonra patlamalar gerçekleşmişti.
Temizlenmeden iade edilen kiralık teknede Alman istihbaratı patlayıcı madde kalıntıları tespit etmişti. Kiralayan şirket Polonya’da kayıtlıydı, sahibi iki Ukraynalı idi, ama olayın Ukrayna devletiyle bağlantısı yoktu.
Ama CIA ve Alman istihbaratı altı failden hiçbirinin kimliğini maalesef belirleyememişti, çünkü “profesyonelce hazırlanmış sahte pasaportlara” sahiptiler.
Evet, ancak bir devletin sahip olabileceği teknik yeteneklerle mümkün terör eylemini altı sivil gerçekleştirmişti. O günlerde CIA ve diğer Batılı istihbarat örgütlerinin yeryüzünde en sıkı izleme altında tuttuğu Baltık Denizi’nde faillerden hiçbirinin kimliğini tespit edilememişti!
Ve istihbaratçılar şimdi bunu itiraf ediyordu!
Olay, Hersh’in raporu üzerine inandırıcılığı ağır darbe alan Biden yönetiminin ne nedenli çaresizlik ve panik içinde olduğunu gösteriyor. Açık ki Washington kendi suçunu gözden kaçırmaya ve dikkatleri dağıtmaya çalışıyor.
Dünyanın tek lideri olduğuna inanan şu Amerika’nın düştüğü duruma bakın!
Dahası, Amerikan ve Alman hükümetlerinin, istihbarat örgütleri marifetiyle böyle bir saptırma hikayesi imal edip yayma konusunda anlaştığı muhakkak. Aksi takdirde hükümetlere bağlı o örgütler, böyle bir işe kalkışamaz.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz mart ayının ilk günlerinde Washington’u ziyaret etti, Başkan Biden’la görüştü, ama o ziyaret sırasında her nedense medyadan soru almaktan dikkatle kaçındılar. Şimdi diplomatik haber kanalları, o ziyaret sırasında Biden ve Scholz’un, istihbarat örgütleri aracılığı ile böyle bir kamuoyu saptırma hikayesi imal edilip yayılması hususunda mutabık kaldıklarını ifade ediyor.
Peki, Alman hükümeti niçin böyle yapıyor?
Ukrayna krizi sırasında Washington’un peşine takılan Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri pek çok açıdan ciddi bedeller ödüyor. Yüksek enerji fiyatları bunlardan biri. Kamuoyları hassas. Radikal sağ ve radikal sol güçleniyor.
Mesela Ukrayna krizinden önce Avrupa’da doğal gaz, Amerika’daki fiyatlardan sadece %70-%75 daha pahalıydı. Savaştan ve boru hatlarının imhasından sonra bir ara Amerika’daki fiyatların 25-30 katına, yani %3000 daha yükseğe fırladı.
Son haftalarda Avrupa’da bir miktar düştü, ama hâlâ Amerika fiyatlarından epey yüksek. 2023 ortalama Avrupa doğal gaz fiyatlarının Amerika fiyatlarından 6 ila 9 kat daha fazla olması bekleniyor (%600-%900).
Avrupa hükümetleri hane halklarına ve şirketlere büyü enerji sübvansiyonu yapıyor. Yardım bütçesi, kış aylarının hayli yumuşak geçmesine rağmen, 800 milyar avro civarında.
Avrupa’nın sanayi lideri Almanya şimdi yüksek enerji fiyatlarıyla çalışmak zorunda. Alınan tüm önlemlere rağmen bu gerçek kısa vadede değişecek gibi görünmüyor.
Almanya’da üretim için yoğun enerji tüketimine ihtiyacı olan bazı şirketler (gübre, cam, vs.) kapandı, bir daha ne zaman tekrar açılacaklar, belli değil.
Küresel rekabette zaten zorlanan Almanya ve Avrupa sanayii, şimdi acaba Amerika ve Rusya’dan ucuz enerji kapatan Çin’le nasıl rekabet edecek?
Columbia Üniversitesi profesörü Jeffrey Sachs, Baltık Denizi’nde yaşanan terör saldırısıyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından davet edildi ve uzman tanıklığı yaptı. Prof. Sachs’ın çarpıcı açıklamalarının geniş bir özetini aşağıda sunuyorum.
Konuyla daha yakından ilgilenmek isteyenler okuyabilir.
* * *
Benim adım Jeffrey D. Sachs. Columbia Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapıyorum. Uzmanlığım; küresel ticaret, finans, altyapı ve devletin ekonomiyi yönetimi dahil küresel iktisat. Bugün burada BM Güvenlik Konseyi’nde kendi adıma bulunuyorum. Sunacağım tanıklık ifadesi hiçbir devlet veya örgütü temsil etmiyor.
Kuzey Akım boru hatlarının 26 Eylül 2022 tarihinde imha edilmesi bir uluslararası terör eylemidir ve barış için tehdittir. Failleri uluslararası adalet önüne çıkarmak amacıyla eylemi kimin yaptığı sorusunu ele almak, zarar gören tarafların tazminat hakkını kollamak ve gelecekte bu tür eylemlerin tekrarını önlemek BM Güvenlik Konseyi’nin görevidir.
Kuzey Akım 2’nin imha edilmesinin sonuçları muazzamdır. Sadece boru hatlarının imhası ve gelecekteki potansiyel kullanımı nedeniyle doğan geniş ekonomik kayıplar değil, fakat aynı zamanda her türlü sınır ötesi altyapılar için artan tehdit söz konusudur: Denizin altındaki internet kabloları, gaz ve hidrojen taşıyan uluslararası boru hatları, sınır ötesi elektrik hatları, kıyıdan uzak rüzgar çiftlikleri ve tüm benzer altyapılar için.
Yeşil enerjiye küresel dönüşüm, uluslararası sularda olanlar dahil bol miktarda sınır ötesi altyapı gerektirir. Ülkeler, altyapılarının üçüncü taraflarca imha edilmeyeceği konusunda tam güven içinde olmalıdır. Bazı Avrupa ülkeleri kısa süre önce, kıyıdan uzak altyapı tesislerinin güvenliğinden endişe duyduklarını dile getirdi.
Bütün bu nedenlerle, BM Güvenlik Konseyi’nin yürüttüğü soruşturma yüksek bir küresel öncelik taşımaktadır.
Kuzey Akım boru hatlarının imhası çok yüksek düzeyde planlama, uzmanlık ve teknolojik kapasite gerektirir. Kuzey Akım 2 hatları bir mühendislik harikasıdır. İç çapı 115 cm olan boru hattının cidar kalınlığı 4,5 cm hadde çeliğinden oluşur. Ayrıca 10,9 cm kalınlığında beton gömlekle kaplıdır. Denize indirilen beton gömlekle kaplı her bir boru parçası 24 ton ağırlığındadır. Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Kuzey Akım 2 hattı, bunun gibi 200.000 boru parçasından oluşur. Borular denizin dibine yerleştirilir.
Beton gömlek içine alınmış ağır hadde çeliğinden oluşan ve 70-90 metre derinlikte deniz dibindeki boru hattının imhası; yani patlayıcıları o noktaya taşımak, dalgıçların patlayıcıları yerleştirmesi ve uzaktan infilak ettirebilmesi yüksek derecede ileri teknoloji gerektirir. Danimarka ve İsveç’in Münhasır Ekonomik Bölgeleri içinde fark edilmeden icra edilmesi gereği, operasyonun karmaşık niteliğini daha da artırır. Çok sayıda kıdemli uzmanın vurguladığı gibi, böyle bir operasyon ancak devlet düzeyinde bir aktör tarafından yapılmış olabilir.
Ancak az sayıda devlet düzeyinde aktör hem bu eylemi yapabilecek teknolojik kapasiteye hem Baltık Denizi’ne ulaşabilme imkanına sahiptir.
Washington Post gazetesinde çıkan bir haber, NATO istihbarat örgütlerinin bu eylemin Rusya tarafından yapıldığını gösteren hiçbir kanıt bulunmadığını bildirdi. Bu bulgu, Rusya’nın kendi kritik altyapısına dönük bir terör eylemi icra etmek için hiçbir mantıklı gerekçeye sahip olamadığı olgusuyla uyum içindedir.
Kuzey Akım hatları eylemiyle ilgili üç ülke soruşturma yürüttü: Danimarka, Almanya ve İsveç. Bu ülkeler muhtemelen söz konusu terörist saldırıyla ilgili epey bilgiye sahiptir. Özellikle dalgıçlarını kullanarak incelemeler yaptıran İsveç, muhtemelen suç yeri hakkında dünyaya en çok bilgi verebilecek ülkedir.
Buna karşılık İsveç elde ettiği bulguları küresel paylaşıma sunmak yerine, dünyadan gizli tutuyor. Rusya’nın soruşturma bulgularını paylaşma önerisini ret eden İsveç, Danimarka ve Almanya’nın ortak araştırma yapma teklifini de kabul etmedi. Küresel barış adına, BM Güvenlik Konseyi bu ülkelerden bulgularını derhal Güvenlik Konseyi ile paylaşmasını talep etmelidir.
Kuzey Akım hatlarının imha edilmesi hakkında bugüne dek bilinen sadece tek bir ayrıntılı bilgilendirme mevcut: Araştırmacı gazeteci Seymour Hersh’in adını açıklamadığı kaynaktan elde ettiği enformasyona dayanarak hazırladığı rapor. Hersh, Kuzey Akım hatlarının imha kararını ABD Başkanı Joe Biden’ın verdiğini söylüyor ve Amerikalı ajanların gizli operasyonu nasıl icra ettiğini tüm ayrıntılarıyla anlatıyor.
Beyaz Saray, Hersh’in raporunun “tamamen ve bütünüyle gerçek dışı” olduğunu bildirdi; ancak Hersh’in anlattıklarını yalanlayacak açıklamalar veya alternatif bir izahat sunmadı.
Üst düzey Amerikalı yetkililer, Kuzey Akım’ın imhasından önce ve sonra ABD’nin o hatlara karşı düşmanca tavrını gösteren açılamalar yaptı. Başkan Biden 7 Şubat 2022’de “… eğer Rusya (Ukrayna’yı) işgal ederse… Nord Steram 2 olmayacak. Onun sonunu getireceğiz” dedi. Bir gazeteci bunu nasıl yapacağını sorunca, “Sana söz veriyorum, bunu yapabiliriz” diye cevap verdi.
Boru hatlarına yapılan terör saldırısından hemen sonra, 30 Eylül 2022’de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, hatların imhası hakkında “… yani harika bir fırsat. Rus enerjisine bağımlılığa kökten son vermek ve öylece emperyal hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla enerjiyi bir silah olarak kullanmayı Vladimir Putin’in elinden almak, harika bir fırsat…” dedi.
Uluslararası terörizm hakkında böyle bir dil kullanmak hiç yakışık almıyor. Umut ediyorum ki ABD’yle beraber Güvenlik Konseyi üyesi tüm ülkeler bu haince uluslararası terör eylemini lanetlesin ve Konsey, gerçeği bulup ortaya çıkarmak amacıyla bu uluslararası suç hakkında soruşturma başlatsın. Dünya gerçeği henüz bilmiyor, fakat bilmek mümkün.
Kuzey Akım terörist eylemi hakkında BM Güvenlik Konseyi tarafından yürütülecek ve bütün ülkelerin sahip olduğu bilgilerle katkı yapacağı objektif bir soruşturma, Birleşmiş Milletlere duyulan küresel güven açısından önemli.
Ama en önemlisi, böyle bir soruşturma küresel barış ve sürdürülebilir gelişme açısından büyük değer taşıyor.