Vurun Kahpeye !!
Son günlerde, herkes Halis Toprak’a vuruyor. Suçu kendinden 54 yaş küçük bir kızla evlenmesi. Bence Halis Ağa’ya haksızlık yapılıyor.
Son günlerin en popüler konusu, zengin işadamı 71 yaşındaki Halis Toprak’ın, 17 yaşındaki Nazlıcan ile evlenmesi. Önce şunu kayda geçelim. Halis Ağa, Nazlıcan’ı katalog’dan seçip, babasına para verip satın almadı. Otelinde çalışan Nazlıcan’ı kendisine hizmet ederken tanıdı, hoşlandı ve evlenmek istedi. Fakir olan ailesi, her tipik türk ailesi gibi olaya balıklama daldı. Nazlıcan da, kısa bir tereddüt’ten sonra, zenginliğin cazibesi ne katılarak, “ Olur “ dedi.
Yani elbette bir aşk evliliği değil, mantık evliliği sözkonusu.
Halis Ağa 3 aylık emekli maaşıyla geçinmeye çalışan bir adam olsaydı, elbette Nazlıcan ve ailesi gülüp geçerdi bu teklife.
Ama sonrası çok komik. “ Halis Ağa hapse atılsın “ diyenden, “ Bu evlilik iptal edilsin “ diyene, ne isterseniz var.
Ya çocukları ? Bu evlilik ile, ölümü halinde Nazlıcan’ın Halis Ağa’nın servetine % 25 ortak olacak olması, çocuklarını çıldırttı. ( Medeni kanuna göre, ölüm halinde mirasın % 25’i eşe, % 75’i çocuklara kalıyor.) Onlar da soluğu mahkemede alıp, bu evliliğin iptal edi-lmesini istediler.
Hızını alamayanlar ise Halis Ağa’ı çocuk tacizcisi Hüzeyin Üzmez ile kıyaslayıp, “ Halis Ağa’nın ondan farkı ne ? O da tutuklanmalı “ dediler.
Halis Ağa’nın aleyhine esen bu rüzgarda TMSF de devreye girdi ve aralarında anlaşmazlık olan Halis Ağa’nın Toprakbanka el koyulma protokoluına uymadığını söyleyip, mal varlığına el koydular.
Sizi bilmem ama, hiç tanımadığım, uzaktan gördüğüm kadarıyla da hiç hoşlanmadığım Halis Ağa’ya yapılan bu haksızlık, beni isyan ettiriyor.
Sanki toplumda tüm kadınlar, kendilerinden en fazla 10 yaş büyük erkeklerle aşk evliliği yapıyorda, ilk kez bir erkek, yani Halis Ağa, parasının gücü ile kendisinden çok küçük bir kadınla evleniyor.
Başınızı kaldırın, çevrenizi bakın muhakkak bir çok güzel ve genç kadının, kendinden çok daha yaşlı ve çirkin erkek ile, sadece parası için evlendiğini göreceksiniz.
Peki nedir bu hiddet ve celal ?
Yanıtı çok basit.
İkiyüzlülük ve samimiyetsizlik türk toplumunun en büyük özelliklerinden biri.
Herkesin bir resmi, bir de resmi görüşü var.
Tartışmalarda herkes resmi görüşünü söylüyor.
Herkes en ahlaklı, en ilkeli, görünme çabası içinde.
Ama gerçek görüşleri taban tabana zıt.
Herkes yeşili ve doğayı koruyalım diyor.
Ama hangimiz boğaz sırtlarında arsamız olsa, “ Ben çevreciyim, buraya villa dikilmesin, park olsun, çocuklar koştursun. “ der ?
Hepimiz buraya villa dikmek ve zengin olmak için yap-satçılarla masaya oturmaz mıyız ?
Hepimiz “ TV’lerde belgesel yok “ diye ağlaşıp, sonra gidip TRT 2’yi değil, televoleleri seyretmiyor muyuz ?
İstanbul’un yarısı gecekondu. Yani İstanbul’un yarısı, kamuya ya da özel şahsa ait arsalara el koymuş gaspçı. Diğer yarısı ise emlak vergisi öderken ya da evini satarken evin değerini olduğundan düşük gösterip, vergi kaçırmıyor mu ? Yani İstanbul’un diğer yarısı da vergi kaçakçısı değil mi ?
Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun. Ailenizdeki tüm kadınlar, hatta bazı erkekler gelinlik çağdaki kızlara, zengin bir kısmet aramıyor mu ?
Yaşı 70'i geçmiş olan Rahmi Koç, acaba yaşı 20 civarında olan 100 bayana evlenme teklif etse, acaba kaç bayan " Hayır " der. Nazlıcan 17 değil de, 18 yaşında olsaydı, ne yapacaktık ? Her şey 1 yaş fark için mi ?
Hal böyleyken, lütfen Halis Ağa’ya saldırarak, onun üzerinden kendinizi değerli ve ahlaklı kılmaktan vazgeçin.
Unutmayın, aslında hepimiz birer potansiyal Halis Ağayız....