Vakitin hukuk anlayışı

Güncelleme:
Baştan söyleyeyim; yayın yapan tüm gazeteleri itine ile okumaya çalışmama rağmen Vakit gazetesini hiç okumuyorum. Bu gazetede “acaba ne yazmışlar” merakıyla beni gazeteye yöneltecek hiçbir sevimli taraf bulamıyorum. Yazarları hep kendini tekrar içinde! Sürekli aynı mantığın sarmalındalar.
 
Sürekli dava konusu haber yapmalarının sebebini duyuyor, başka yayın organlarından okuyoruz. Son olarak ciddi bir ceza ile karşı karşıya kaldılar. Gazetede yayınlanan ''Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke'' başlıklı köşe yazısı nedeniyle açılan davada 312 general, Vakit Gazetesi'nden her bir davacı için 2 bin TL olmak üzere toplam 624 bin TL manevi tazminat kazandı.
 
Gazete arşivlerinde dolaşmayı çok seviyorum. Söz uçar yazı kalır şiarına çok inanıyorum. Bu anlamda arşivde dolaşmaya başladım. Bakıyorum. Doğan grubunun maliye tarafından rekor cezaya çarptırılması gazete tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmış. Oysa aynı gazete 312 generale tazminat davası için 10 mayıs 2010 tarihinde “karar hukukun yüz karasıdır” manşetini atmış.
 
İşte Doğan’a Maliye cezası için atılan manşet ve sürmanşetler!
 
4 Eylül 2009             :             Utanması da yok
9 Eylül 2009             :            Patron zorda
10 Eylül 2009           :            Doğan’ı yakan belgeler
11 Eylül 2009           :            Bu da haber üç kağıdı
14 Eylül 2009           :             Hukuk aklına yeni mi geldi?
15 Eylül 2009           :            Çartpıtma aydın bey
26 Eylül 2009           :            SPK’dan doğan’a suç duyurusu
30 Eylül 2009           :            Doğan için son 9 gün
7 Ekim 2009             :            7 saat ne konuştunuz
8 Ekim 2009             :            Akıl almaz kura ( Doğan’ın açtığı davaların hep aynı mahkemeye düşmesinin altında bir “bit yeniği olduğunu ima ediyor!
9 Ekim 2009             :            Deşifre paniği ( Doğan grubu ile vergi mahkemeleri arasındaki işbirliği haberlerine ve 7 Ekim ve 8 Ekim manşetlerine vurgu yapıyorlar!
10 Ekim 2009            :            Danıştay kimden yana ( yürütmeyi durdurma kararına kızıyorlar)
11 Ekim 2009            :            Yargıya güven sıfırlandı
13 Ekim 2009            :            Doğan’a haciz
 
Bu böyle sürüp gidiyor. Zamanı olanlar eminim devamını da görebilirler. Yukarda tarihleri ile verilenler sadece sürmanşet veya manşet olanlar. Küçük haber ve köşe yazarlarının yorumlarında neler yazılmış olabileceğini kafanızda canlandırabilirsiniz.
 
http://gazete.netgazete.com/Arsiv.aspx bağlantısından girerek sadece bu manşetleri değil, Danıştay ve Yargıtay başta olmak üzere laiklik yanlısı çeşitli kurumlara karşı nasıl bir yıpratma politikası izlendiğini mutlaka gözlemlemelisiniz.
 
İslam referanslı bir iktidarın varolmasına rağmen Vakit gazetesinin tirajının 50 bin civarında gezinmesini, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın bu gazeteyi sürekli eleştirmesini, ciddiye alınacak hiçbir tarafı yok demesini, hatta bazı yazılarında ahlaksızlıkla değerlendirdiği bu gazetenin politikasını anlayabilmek adına bu manşetleri iyi okumak gerekiyor.
 
Manşetleri ve diğer haberleri gözden geçirince Ahmet Hakan’ın sözlerine bir kere daha hak verdim. Ciddiye alınmamasının nedenini çok iyi gördüm.
 
Hatırlatmakta fayda var: Aynı gazete, köşe yazarlarından Abdurrahman Dilipak’ın evinin icra yolu ile satılmasına da linç yakıştırması yapmıştı.
 
İşte Vakit gazetesinin hukuk anlayışı böyle! Kendisine dokunulduğu zaman linç, başkasına dokunulduğu zaman hak olan bir hukuk anlayışı! Oysa yandaşlık, güçlü iktidar desteği gelip geçer, devir değişir ama hukuk herkes içindir.
Diğer Yazıları
Bahçeli'nin tarihi çağrısı
Keşke ülkede muhalefet olsa
Bize yarınlar lazım
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız