Ülkemiz eğitim örgütlerinde önyargı
Eğitim örgütlerinin informal yanları daha ağır basıyor. Bu nedenle, dikkate değer hususlar bulunuyor. Öğretmen morali, iş doyumu, insan ilişkileri bunlar arasında yer alıyor.
Eğitim açısından anılan bu öğelerin varlığı, öğretme-öğrenme yaşantıları için önem kazanıyor. Başka bir ifadeyle, bu öğeler yaşam alanı bulmadıkça okulun amaçlarının etkin, etkili ve verimli olarak gerçekleştirilmesi mümkün değildir.
Ancak bazı ilişkiler var ki bu anılan öğelerin yaşam alanı bulmasını engelleyebilir. Okul yöneticilerinin özellikle kadın öğretmenlere yönelik cinsiyet ayrımı bu öğretmenlere yönelik olarak olumsuz önyargılara neden olabiliyor.
Özellikle, öğretmenler sendikalar etrafında örgütlenebilmektedir. Bu örgütlenmeler gerek okul yöneticileri ve bazı öğretmenler tarafından olumsuz önyargı kaynağı olabilmektedir.
Yine; gerek okul yöneticileri gerekse bazı öğretmenler farklı dünya görüşlerinden dolayı diğer öğretmenlere karşı olumsuz olarak önyargı besleyebiliyor.
Diğer taraftan, öğretmenlere yönelik belli bir olumsuz önyargıya sahip okul yöneticileri ve öğretmenler bazı durumlarda bu algılarını aralarına yeni katılanlara aktarabiliyorlar.
Yine, farklı değerle ve tutumlara sahip öğretmenler hakkında diğer bazı öğretmenler ve okul yöneticiler hakkında önyargı beslenebilmektedir.
Farklı yöre ve bölgelerden gelen öğretmenlere karşı olumsuz önyargı beslenebiliyor. Yine, nadir olumsuz tutumlarda bulunan öğretmenlere yönelik sürekli olarak olumsuz önyargı beslenebiliyor.
Bütün olumsuz önyargı nedenleri öğretmenler arasında ayrımcılığa neden oluyor.
Bu durumda, olumsuz önyargıyla karşıya kalan öğretmenlerde moral, iş doyumu, güdüleme olabilir mi?
Sonuç okulun amaçlarını etkiliyor. Okul etkin, etkili ve verimli olmak durumundadır. Ancak, olumsuz önyargı ve ayrımcılık ile örgütsel etkililik mümkün mü?