Ukrayna trajedisi (1) – bunun adı kalleşlik
Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan ettiğinden bu yana Ukrayna hakkında medyada en çok yazıp çizenlerden biriyim. Ama son dönemde epey süre konuya girmek içimden gelmedi. Bu güzel ve önemli ülke yine hiç hakketmediği bir felakete sürüklendi. Üstelik yıkımın tüm boyutları henüz belli değil.
Avrupa’da geçtiğimiz yüzyıl en büyük bedel ödeyen halk herhalde Ukraynalılardır. 1930’larda Stalin döneminde köylülerin toprakları zorla kollektif devlet çiftliklerine dönüştürülürken, 2-3 yıl gibi kısa süre içinde nüfusun yaklaşık %10’u açlıktan öldü (4 ila 5 milyon).
Bazı köylülerin yamyamlığa teslim olduğu ve çocukları öldürüp yediği holodomor (açlıktan ölüm) adı verilen felaket, hâlâ kuşaktan kuşağa nakledilir. Kiev’de bize yardım eden genç bilgisayar uzmanı Andrey’in holdomor’dan hayatta kalmayı başaran büyükannesi, acılarından çıkardığı hayat felsefesini çocuklarına şöyle anlatırmış:
“Açlık ölümden daha kötüdür. Eğer karnınızı doyuracak az bir yemek bulabilirseniz mutlu olun, hayatta başka hiçbir şeyden şikayet etmeyin. Her problemin çözümü vardır. Açlığa çare yoktur.”
Ardından Hitler’in orduları Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Almanya’nın en büyük hedeflerinden biri Çernozem adı verilen, Ukrayna’nın ne ekersen fışkıran bereketli kara toprakları ve doğuda Donbas’taki zengin kömür yataklarıydı. O savaşta Sovyet cumhuriyetleri arasında en büyük orantısal kaybı yine Ukrayna verdi, 7 milyon insan hayatını kaybetti.
Geçen yıl 24 Şubat’ta Rusya kapsamlı bir işgal harekâtı başlattı. Batı’nın muazzam askeri desteği ve Ukraynalı askerlerin kahramanca savaşması nedeniyle beklemediği bir direnişle karşılaşan Rusya için başlangıçta işler kötü gitti. Ama Ukrayna’nın Rusya karşısında kazanma şansı yok denecek kadar azdı.
Amerika’nın yoğun desteği ve sürekli cesaret pompalaması altında Ukrayna’nın 4 Haziran’da başlattığı “büyük karşı taarruz” ağır kayıplar ve hüsranla son buldu. Şimdi askere alacak erkek nüfus bulmakta zorlanıyorlar. Kadınlara zorunlu askerlik getiren bir tasarı hazırlandı, ama olası tepkiler ve doğuracağı psikolojik etkiler nedeniyle geri çekildi.
Topraklarının %18’ini kaybetmiş, şehirleri harabeye dönmüş, ekonomisi çökmüş, milyonlarca insanın evlerini terk edip gurbete savrulduğu Ukrayna’yı şimdi karanlık ve bilinmez bir gelecek bekliyor.
Bu arada şimdiye kadar Ukraynalı-Rus, sivil ve asker, en az yarım milyon insan öldü. Kuş veya böcek değil, 500 bin insan!
* * *
Aralık ayı başında Washington Post gazetesinde, 15 civarında gazetecinin üç aydan fazla üzerinde çalıştığı uzun bir haber analiz yayınlandı. Gerçek bir gazetecilik başarısı olan haber, Ukrayna’nın büyük taarruzunun askeri planlamasını Amerikalıların ne kadar derinden yönlendirdiğini o güne kadar bilinmeyen ayrıntılarıyla ve “başarısız karşı taarruz” başlığı altında verdi.
Almanya Wiesbaden’deki NATO karargahında Amerikalı ve İngiliz kurmayların Ukraynalı komutanlarla beraber yaptığı yoğun planlama toplantılarında 8 kez harp oyunu düzenlenir. Batılılar, Ukrayna’nın olabildiğince büyük bir askeri güçle, tek bir istikamette ve tam cepheden müşterek askeri harekât saldırısı başlatmasını temel strateji olarak önerir. Böylece Ukrayna ordusu Azak Denizi kıyısına ulaşacak, Rusya’nın tuttuğu toprakları ikiye bölecek ve batıda Kırım tarafında kalan Rus birliklerinin ana karayla bağlantısı kesilmiş olacaktır (bizim nisan ayında tahmin ettiğimiz temel yaklaşım gibi: “Ukrayna’da yaklaşan büyük taarruz”).
Bu strateji kabul edildi. Büyük taarruzun beşinci günü 8 Haziran’da Ukrayna’nın en elit birliklerinden oluşan 33. ve 47. mekanize tugaylar ileri harekâta başladı. Bu iki tugay, çok sayıda Alman Leopard 2 tankı ve Amerikan Bradley zırhlıları dahil Batılı ülkelerin verdiği en modern araçlarla ve gelişmiş silahlarla donatılmıştı. Yine Batılı ülkeler tarafından en sıkı eğitilmiş askerlere sahipti.
Kritik 8 Haziran saldırısının ayrıntılı hikayesini, daha çok Amerikan iş dünyasının izlediği ünlü Forbes dergisi “25 tank ve zırhlı araç göz açıp kapayana kadar yok oldu” başlığı altında verdi. Bu kayıp saldırının sadece ilk bir iki saatinin bilançosu idi. Ukrayna tugayları geri çekilmek zorunda kaldığında, Batı’nın gönderdiği onlarca en modern zırhlı araç imha edilmiş, çok sayıda asker ölmüş ve ağır yaralanmıştı.
Çekilen 47. tugaydan astsubay kademeli kıdemli başçavuş Markus, gözlerinin önünde hayattan kopan silah arkadaşlarının vücut parçalarının havaya uçurulan zırhlıların çelik enkazına karıştığı ortamın dehşeti içinde, yürek yakan bir sosyal medya mesajı yolladı. Devam eden patlama sesleri arasında, çöküntülü bir ruh hali içinde ve hançeresinden zor çıkan bir sesle “susun, susun” diye mırıldanıyordu.
İzleyen Ukrayna taarruzlarının hiçbiri daha iyi sonuç vermedi. Temmuz ortalarında Amerikan gazetelerinde “Ağır kayıplar veren Ukrayna, stratejiyi yeniden düşünmek için mola verdi” haberleri çıkıyordu. Ağır asker zaiyatına ilaveten, sadece ilk iki hafta içinde Avrupalı ülkelerin verdiği en gelişmiş Leopard tanklarının ikisi hariç tamamı ve çok sayıda zırhlı araç imha olmuştu. Ancak Amerikalı ve İngiliz politikacılar o günlerde bile savaşa devam için gaz vermeyi sürdürdü. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace o günlerde “Savaş hızlı ilerlemiyor ama planlananın çok gerisinde kalmış değil” diyordu.
Ukrayna sonunda pes etti, büyük taarruzu durdurdu ve ordusu savunmaya çekildi.
* * *
Rusya için işlerin iyi gitmediği Haziran 2022’de “… veriler, ağır bedel ödeyerek de olsa savaşı Rusya’nın kazanacağını gösteriyor. Ukrayna’nın zaferi neredeyse imkansız” diye yazmıştık (Ukrayna savaşında ilk dört ay sonuçları).
Rusya’nın nüfusu Ukrayna’nın 3,8 katı. Bunun anlamı, uzayan bir savaşta Rusya’nın elinin altındaki askere alma havuzunun aynı oranda daha büyük olması.
Rusya ve Ukrayna arasındaki ekonomik güç farkı daha keskin bir uçurumu gösteriyor. Savaşın başladığı yıl 2022 verilerine göre Rus ekonomisi Ukrayna’ya kıyasla tam 14 (on dört) kat daha büyüktü (Dünya Bankası).
Rus ekonomisinin dayandığı en ağırlıklı unsurlarından biri askeri sanayidir. Ukrayna’nın sahip olduğu askeri sanayi ile kıyaslandığında, Rus askeri sanayii bir dev ve fark 14 katın da üstünde.
Bütün bunlara ilave, Rusya dünyanın en büyük stratejik silah stoğuna sahip.
Ukrayna nasıl olacak da Rusya’yı askeri yenilgiye uğratacaktı?
Amerikalı-İngiliz kurmay komutanların Ukrayna ordusu için önerdiği strateji, yani “müşterek askeri harekât saldırısı” ise bir başka acı hikaye.
Müşterek askeri harekât saldırısının belkemiği, yakın hava desteğidir. Ama Ukrayna’nın uçağı yok! Savaş alanında gökyüzü Rus uçakları, saldırı helikopterleri ve insansız hava araçlarının tekelinde.
Amerikalı veya İngiliz komutanlar, yakın hava desteği olmadan, göklerin düşmanın tekelinde olduğu bir savaş meydanında “müşterek askeri harekât saldırısı” kararı verip kendi askerlerini düşman üzerine gönderebilir miydi? Hayır, hiçbir NATO komutanı bunu yapmaz, yapamaz!
Ayrıca, hücum eden tarafın kazanabilmesi için, savunan tarafa oranla asker ve silah olarak en az iki, tercihan üç kat daha üstün olması beklenir. Ukrayna’nın hiçbir alanda böyle bir üstünlüğü yok, aksine çoğunda Rusya daha güçlü.
Ruslar asker sayısı açısından üstün. Ukrayna topçusu mermi sıkıntısı çekerken, Rusya topçusu her gün en az dört kat daha fazla mermi yakma imkanına sahip. Rusya, elektronik savaş yetenekleri açısından Ukrayna’dan kat kat ilerde. Tank savaşı, anti-tank füzeler ve savaşta kara mayınları açısından da öyle; bu alanlarda Rus ordusunun hayli tecrübeli olduğu biliniyor.
Ama sadece Amerikalı-İngiliz komutanlar değil, politikacılar da sürekli Ukrayna’yı savaşa teşvik etti.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, karşı taarruzda Ukrayna’nın Ruslara karşı “çok önemli avantajlara” ve “çok yüksek başarı şansına” sahip olduğunu söylüyordu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenber Ukrayna’ya kazanması için gereken tüm silahların verildiğini defalarca vurgulayarak saldırıyı hep teşvik etti. Bu doğrultuda açıklamalar o kadar çok ki…
ABD Savunma Bakanı Austin sadece politikacı değil, savaş meydanlarında yetişmiş dört yıldızlı bir orgeneral. Burada dile getirdiğimiz basit gerçeklerin çok daha fazlasını bildiği muhakkak.
Öyleyse niçin böyle yaptılar?
Çünkü onların yaptığı devlet adamlığı değil. Devlet adamı için barış her şeyden önce gelir. Ukrayna’ya yaptıklarının adı kurmaylık, komutanlık değil.
Ukrayna onların umurunda değil. Onların hiçbiri Ukrayna’nın dostu değil. Yapmak istedikleri Ukrayna’yı kullanarak Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratmak, hiç olmazsa olabildiğince ağır bir darbe vurmaktı.
Yani Ukrayna açısından yaptıklarının doğru adı kalleşlik.
İnanmayanlar veya bu sıfatı ağır bulanlar için son bir alıntı yapalım. Eski İngiltere başbakanı David Cameron kısa süre önce Dışişleri Bakanı oldu, Amerika’nın önde gelen milli güvenlik ve dış politika konferansı Aspen Güvenlik Forumu’nun aralık ayındaki son toplantısına davet edildi.
Cameron yaptığı konuşmada önce İsrail’in Gazze savaşının öz savunma olduğunu anlattı; sonra orada bulunan Amerikalı politikacı ve uzmanlara hitaben söyledikleri aynen şöyle:
“Ancak bugün çok önemli olarak konuşmak istediğim asıl konu ve burada bulunmamın nedeni, Ukrayna…
…Bu işe koyduğunuz paranın karşılığı afallatıcı bir değere sahip. Nedir o? Sizin yıllık savunma bütçenizin yaklaşık %10’u kadar bir miktarla Ukraynalılar, Rusya’nın savaş öncesi (askeri) varlıklarının yarısını yok etti. Şimdi eğer bu iyi bir yatırım değilse, iyi yatırım nedir bilemem…”
Tüm okuyucularımızın yeni yılını kutluyor, herkes için daha güzel bir 2024 diliyorum.