Ukrayna savaşı ve Avrupa’nın ödeyeceği ağır bedeller

Güncelleme:

Kuzey ve güneyimizde iki büyük savaş küresel sistemin yeniden şekillenmesini derinden etkileyecek. Jeopolitik dengeler üzerinde doğrudan ağırlığı daha güçlü Ukrayna savaşının sonuçları ise daha etkili olacak.

Ukrayna savaşının ilk gününden bu yana yaptığımız değerlendirmelerde, kendi çıkarlarını yeterince gözetmeden Washington’un peşine takılan Avrupa’nın kaybeden taraflardan biri olacağını defalarca yazdık.

Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu gelişme şimdi adım adım daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor.

Trump seçilirse, Avrupa’nın artık tekleyen dinamosu Almanya’da Scholz hükümetinin normal seçim tarihi eylül ayına kadar, yani sadece birkaç ay bile iş başında kalamayacağına, büyük olasılıkla erken seçime gidileceğine de o arada işaret ettik.

Almanya’da hükümetin dağılmasının görünür nedeni, koalisyon ortağı Liberal Parti Başkanı ve Maliye Bakanı Lindner’in, siyasi mutabakata pek uymayan bazı bütçe talepleri oldu. Siyasette “kendini kontrol etme sanatının” büyük ustası olarak bilinen Başbakan Scholz’un yanıtı, hiç beklenmedik şekilde Maliye Bakanı’na en sert sözlerle vurmak ve kaba şekilde onu görevden aldığını ilan etmek oldu; kendi hükümetini düşürdü. Aslında, o çıkış da kontrollü bir öfke patlamasıydı.

Ukrayna’da kolay engellenebilir bir savaş yapıldığını ve savaşın gerçek nedenlerini Alman hükümetleri çok iyi biliyor.

Bükreş’teki 2008 NATO zirvesinde Ukrayna’nın üyeliği ilk kez resmen gündeme geldiğinde, zamanın Almanya Başbakanı Merkel bunu “Rusya’nın savaş nedeni olarak göreceğini” söylemişti. Şubat 2022’de Rusya savaşı başlatmadan sadece günler önce, henüz Şansölye koltuğuna oturmuş Scholz ise Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’ye “gönüllü olarak NATO üyeliğinden vazgeç, savaşı önle” önerisi yapmıştı.

Washington’daki karar vericiler Almanya’yı dinlemedi, Zelenski de Amerika’nın peşinden gitmeyi tercih etti.

Ardından ABD kurulu düzeninin sözcüleri Rusya “provoke edilmemiş” bir savaş başlattı, Putin saldırgan Rus Çarlarına özendi, bu bir demokrasi savaşıdır gibi gerekçeler imal ederek dünya kamuoyunun zihnini bulandırma çabalarına başladı. Amerika’nın büyük medyası bu dezenformasyona neredeyse aralıksız gaz verdi. Bizde kimi çevreler dahil, tüm dünyada o propagandaya kapılan çok oldu.

Ancak NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’nin Avrupa Parlamentosu’na verdiği tanıklık ifadesiyle nokta koyulmuş oldu. Genel Sekreter, savaşın nedeninin NATO genişlemesi olduğunu açıkladı.

Sadece Avrupa’da barışa değil Almanya’nın ekonomik çıkarlarına da aykırı olmasına rağmen, Scholz hükümeti Biden yönetiminin adeta gözü kapalı destekçisi oldu. Muhakemesi basitti; Almanya, güvenliğinin nihai garantörü Washington’a ters düşmemelidir.

Şimdi Trump yönetimi, Washington’un Ukrayna siyasetini birçok bakımdan ters yönde değiştirecek. Zıt istikamette politikalar için bu kez Trump’ın arkasında hizalanmayı Scholz’un içine sindirmesi o denli onur kırıcı olacaktı ki, sadece eylüle kadar dahi tahammül edemezdi.

Ancak Alman hükümetinin cart diye çökmesi daha işin başlangıcı. Avrupa için turpların büyüğü heybede.

*     *     *  

Trump yönetimi Washington’un Ukrayna siyasetini radikal şekilde değiştirecek. Her muhtemel gelişmede, Avrupa ağır ekonomik ve stratejik sorunlarla yüzleşmek, bedeller ödemek zorunda kalacak.

Zelenski ve Ukrayna penceresinden iki seçenek var:

– Barış. Toprak vermeyi, NATO üyeliğinden vazgeçmeyi ve Rusya’nın savaşı kazandığını açıkça veya zımnen kabul etmeyi gerektiriyor. Ukrayna’ya NATO dışında güvenlik garantileri verilecek, o teminatın yükü öncelikle Avrupa tarafından karşılanacak. Trump yönetimi, bazı hesaplara göre trilyon dolara varan Ukrayna’nın yeniden inşası faturasını da Avrupa’nın önüne bırakacak.

– Zelenski “savaşa devam” diyebilir. Tump ve yardımcısı JV Vance kesin dille ekonomik ve askeri yük üstlenmek istemediklerini açıkladı. Savaşın yükünü Avrupa karşılamak zorunda kalacak. ABD hiç silah vermeyecek anlamına gelmeyebilir; bedelini Avrupa öderse neden olmasın?

Ukrayna açısından en iyi seçenek birincisi. İkinci seçenekte daha büyük yılıma ve zarara uğrayacak, ilerde daha kötü şartlarda barış yapmak zorunda kalacak.

Zelenski için üçüncü bir seçenek daha var, görevi bırakmak. Ama diğer iki temel seçenek değişmiyor. Zelenski’yi her üç durumda da karanlık riskler bekliyor. Görevden ayrıldıktan sonra yeterli süre hayatta kalırsa sarsıcı açıklamalar yapabilir, göreceğiz.

Şimdi her durumda Avrupa’nın önüne yüksek faturalar gelecek. Kıtanın ekonomik motoru Almanya’nın ekonomisi krizde, kim ödeyecek?

İlaveten, Trump yönetimi AB’den yapılanlar dahil tüm ithalata sabit bir gümrük vergisi uygulamaya hazırlanıyor. Çin’e daha yüksek tarifeler uygulanacak ve ekonomik yaptırımlar sertleşecek. AB’nin de bunlara uyması talep edilecek.

Bu ağır ekonomik yüklerin Avrupa’da ciddi siyasi sonuçlar doğuracağı muhakkak.

Ukrayna savaşı muhtemelen çok uzun olmayan bir vadede bitince, AB bu kez zor bir stratejik kararla yüzleşecek.

Buna diplomatik dilde “çöken Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden inşası” deniyor. Ukrayna savaşıyla çöken Avrupa güvenlik sistemi yeniden nasıl kurulacak?

Belirleyici sorun Rusya’ya karşı alınacak tavır. Rusya’yı düşman olarak tanımlamaya ve yaptırımlara devam edilmeli mi? Yoksa, Rusya’nın tekrar Avrupa sistemine dönüşünü ve entegrasyonunu öngören bir yol mu izlenmeli?

Bu sorular etrafında Avrupa’da derin ve sert görüş ayrılıkları bulunuyor.

Özetle, kısa vadede AB’nin önüne ağır ekonomik faturalar ve birliğini olabildiğince korumaya çalışarak vermesi gereken çetin stratejik kararlar gelecek.   

Ukrayna savaşı bittikten sonra yoğun şekilde tartışılacak AB’nin Rusya politikası, aynı günlerde muhtemelen daha ciddi şekilde gündeme gelecek Türkiye-AB ilişkilerini de yakından etkileyecek.

*     *     * 

CB Erdoğan “Küresel sistem Soğuk Savaş’tan beri en büyük değişimini yaşarken bizim, gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor” dedi ve ona göre bir siyaset izlediklerini açıkladı.

Yukarıda kısaca ele aldığımız Avrupa’daki sorunlar, o değişim sürecinin bir parçası.

İktidar iddiası taşıyan her muhalefet partisinin de bu büyük değişimi okumaya ve yorumlamaya çalışması, mevcut iktidarı eleştirirken veya kendi alternatif siyasetini oluştururken tavrını ona göre şekillendirmesi gerekiyor. Bunu başaramayan bir muhalefetin ciddi iktidar seçeneği oluşturabilmesi zor.

Hangi muhalefet partileri o doğrultuda çalışıyor, ona da okuyucularımız karar versin.