Üçüncü bir ittifak işi zora sokar
Son zamanlarda Meclis kulislerini en fazla meşgul eden konuların başında ülkemizin ekonomik çıkmazda oluşu ve ittifak söylemleri olduğunu aldığımız duyumlar ortaya koyuyor.
Ülkemizin ekonomik durumunun felç olması, doların başını alıp gitmesi, paralel olarak enflasyonun fırlaması, üretici ve tüketicinin çok zor şartlarda mücadelesi; emekli, memur, işçi, asgari ücretlinin tenceresinin dolmaması doğal olarak siyasilerde de hareketlenmeyi beraberinde getirdi.
Ülkemizin durumu çok kötü. “Ülke yönetilemiyor” diyerek “Erken seçim” isteyen muhalefete, Cumhur İttifakı kanadı “zamanında olacak” karşılığını verirken bir yandan da her an seçim olabileceği de konuşuluyor.
Hareketlenmenin başladığı siyasi arenada kartlar tekrar karılmaya, ince hesaplar yapılmaya başlandı.
Başkanlık sisteminin doğurduğu “yüzde 50+1” denklemi, siyaset mekanizmasının çarklarının farklı işlemesine sebebiyet verdi. Sistem, birçok partinin doğmasına ama hiçbir partinin tek başına iktidar olamaması durumuna yol açtı.
Hâl böyle olunca ittifakların doğması kaçınılmaz oldu.
Sizin anlayacağınız yeni sistemde yüzde 50+1, bütün denklemleri altüst ederek her şeyin sil baştan olmasını sağladı.
Millet ve Cumhur ittifakı olmak üzere iki kutuplu bir sistem mekanizması kendisini doğurdu. Son zamanlarda ise “üçüncü bir ittifak” söylentileri de dillendirilmeye başlandı.
İttifak taraflarının iktidar olabilmesi için yüzde 50+1 oy alması gerektiğinden dolayı seçime katılmaya hak kazanmış bütün partilerin önemi son derece arttı.
Seçime katılacak olan partilerin bazıları Cumhur, bazıları Millet İttifakında yer alarak safını netleştirirken, yeni kurulan siyasi partilerin de aşağı yukarı rengi belli oldu. Hangi ittifakla beraber olarak hareket edeceği kulislerde konuşulmaya başlandı.
Üçüncü bir ittifakın doğması halinde ise, Millet ve Cumhur ittifakının çok zor bir sürece gireceği aşikâr. Yüzde 50+1’i bulmak çok zor olacağından Cumhur ve Millet ittifakı, kendi içlerinde olmayan, söz sahibi partileri yanlarına çekmeleri için ellerini çabuk tutmaları konusunda daha aceleci davranmalılar diye düşünüyorum.
Aceleci davranmaları hem ittifak içinde yer almamış diğer partilerin üçüncü bir ittifak içerisine girmesini engeller hem de bir oyun dahi çok önem kazanacağı bu seçimde güçlerine güç katacakları sonucunu doğurur.
Özgül ağırlığı olan partiler bu sistemde çok önem kazandı.
İttifak konusunda dikkatlerden kaçmayan ise, son günlerde medya ve halk nezdinde kendisinden sıkça söz ettiren, bilhassa seçimlerin kilit kitlesi olacak gençliğin fazlaca yönelim sağladığı Bağımsız Türkiye Partisi’nin ne karar alacağı merak konusu oldu.
Çünkü seçime katılacak olan partiler içinde safı belli olmayan, özgül ağırlığı da seçimleri etkiyecek olan ve son zamanlarda Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın çıkışları, İstanbul İl kongresindeki görkemli kalabalık BTP’yi şu anda seçimlerin kilit partisi durumuna getirdiği görülüyor.
Bunu çok iyi bilen ittifak tarafları BTP’yi saflarına alabilmek için girişimlerde bulundukları ise siyaset kulislerinde sıkça konuşulan konuların başında geldiği duyuluyor.
Bağımsız Türkiye Partisi bugüne kadar ittifaklar konusunda net bir karar açıklamadı ama siyaset bilimcileri ve kamuoyu araştırmacıları tarafından dengeleri değiştireceği çeşitli platformlarda konuşuluyor.
Zaman neyi gösterir, bekleyip beraber göreceğiz.
Ülkemize drone havalandırarak bakacak olursak, manzaranın hiç de iç açıcı olmadığını gözlemleriz. Durum öyle bir hal aldı ki, ülkeyi yöneten irade konuştuğu anda ekonomik göstergeler alt üst oluyor. Ekonomi iyi seyretmezken, sosyal alanda başlayan çöküntülerin insanımızı da psikolojik olarak yorduğu ve toplumu bitirme noktasına getirdiği aşikâr.
Seçimlere kadar siyaset çok su götürür ama Cumhur İttifakı’nın her geçen gün kan kaybettiği de ortada.
Önemli olan vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği ve kardeşliğidir. Kim ülkemizde ekonomik huzuru sağlayarak, mutfakları şenlendirir, 85 milyonu kardeşçe yaşatırsa ona “hayırlı uğurlu olsun” demekten başkada çaremiz yoktur.