Trabzon: Kabına Sığmayan Karayel
Ziğana dağları arasında, Karadeniz’in kıyısında, İpek Yolu’nun işaret fişeği, 4.685 metre kare alana kurulu, zümrütten şehir Trabzon, % 54’ü kentte, % 46’sı köylerde yaşayan 763.174 kişilik nüfusu, 18 ilçesi, 75 beldesi ve 476 köyü ile, kabına sığmıyor; güzel bir geleceğe pupa yelken yol almak istiyor.
Başlıca üretim faaliyetinin, gıda, kereste, beton direk, PVC boru, bakır, çinko, kurşun gibi ara mamul ve ürünlere dayandığı Trabzon, % 16’sı tarıma dayalı verimini yükseltmek ve % 13’ü sanayi ve % 54’ü hizmetler sektöründen yarattığı geliri artırmak için, Teşvik’te 3. Bölge içine tanımlanmasını yeterli bulmuyor.
Toplam üretim içinde katma değerin % 59 ve girdilerin % 41 payı olduğu düşünüldüğünde, Trabzon’un kendi yağıyla bile kavrulabildiği ve bu performansı dolayısıyla da, verilecek 1 birim ek teşviğin 2 birim üretim olarak geri döneceği görülüyor... Gerçekten, bu koşullarda bile, Trabzon’un 2011 verileriyle ihracatı 1 milyar 142 milyon dolar.
“Maaş ve ücretlerin” Türkiye toplamına göre payı % 1,5, çalışan sayısının payı % 2,3 olan Trabzon’da, kişi başına elektrik tüketimi 1,283 kw/s. Kamu işi / ücretlerinden sağladıkları oransal pay mütevazı, istihdam/ ücret dengesi açığı bir ölçüde özel girişimle tamamlanıyor.
Trabzonlular, dağlara ve denize hem “dost” hem de meydan okuyorlar… Trabzon, “ekmeğini taştan, incisini denizden çıkarıyor”… Devlet’e yük olmuyor… Fakat bu demek değildir ki, Devletten; merkezi ve yerel yönetimden- daha fazla hizmet beklemiyor..
Örneğin, 100 bin kişi başına düşen hastane yatak sayısı sadece 325. Yıllık nüfus artış hızı 4,15 ve yerleşik ilkokul kadar, yaklaşık 400 adet taşımalı ilkokul var. Orta öğretime gelende öğrenci sayısı yarı yarıya azalıyor, hiç okuma yazma bilmeyenler yüzde on dolayında ama onların içinde yüzde doksan dokuzu kızlar. İşte bu veriler de, Trabzon’a eğitim ve sağlık alanında daha çok hizmet gerektiğini kanıtlıyor…
Trabzon’da KÖYDES projesinin 2011 yılı itibariyle ödenekleri Köy-Yolları için 17.077.835 TL, İçme-Suları için 3.535.530 TL’ye çıkmış, Asfalt için aynı yıl 6.443.574 TL ayrılmış. Bununla birlikte Trabzon, kamunun konvansiyonel yatırımlarını beklemekten çok yatırım alanında yeniliklere alt yapı oluşturmak olanaklarına sahip.
Örneğin, ülkemizin en köklü üniversitelerinden biri olan ve (Deniz Bilimleri Okuluna da sahip) 60 bin öğrencisi bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi, Teknokent oluşumunda en büyük katkılardan birini yapabilecek birikimde... Ve bu birikim, KOBİ’lere dstek olma gayreti içindeki Karadeniz İşadamları Derneği gibi kitle örgütlerinin çabalarıyla tümleştirilebilir görünüyor.
Trabzon ekonomik kalkınmanın yanı sıra, kültürel kalkınmayı da içine alan bütünsel gelişme potansiyelinde de sahip. 2011 yılında ev sahipliği yaptıkları Gençlik Olimpiyatları, kent genelindeki sportif yapıların artmasına vesile olmuş… Kentte dört –beş sinema salonu var. Ve 2000 yılından bu yana Devlet Tiyatrosu perdelerini açabiliyor, Trabzon halkı, bu sanatçılarına da, klasik müzik korolarına da sahip çıkıyor... Yerel basın; radyosuyla, televizyonuyla, gazetesiyle oldukça etkin. Ticaret erbabının bile siyasete ve dünya sorunlarına daim duyarlı olduğu kentte, özellikle kimi gençlerin, gazeteciliğe merakı çok önemli ve desteklenmesi gereken başka bir olgu...
Trabzon’un, Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi yapıtları, Sumela Manastırı, Ayasofya Müzesi, Konakları ile yılda ağırladığı 1 milyon 200 bin turist sayısını artırmak için, örneğin, Livadi Grup, Ayder’e 5 yıldızlı (ve %100 geri dönüşüm kavramıyla) bir termal otel planlamış durumda… Yılda 100’ün üzerinde kongre düzenlenen Trabzon’da, 8 ili kapsayan ve Samsun’dan giriş yapanların sahil yoluna sapmadan -Trabzon’dan da geçerek / orada konaklayarak - Batum’dan çıkacakları, Doğu Karadeniz Master Planı hedeflerinin gerçekleşmesi için turizm yatırımlarının önemi çok büyük.
Trabzon Belediyesi, 6 bin 500 metre kare park alanını 15 bin metre karenin üzerine çıkarmış, Valilik, Birleşmiş Milletler de dahil çeşitli kurumlarla özellikle kadınların meslek kazanmaları ve kentlilik bilincinin gelişime en değerli katkıları sağlamaları için çeşitli projelere katkı yapmış: “Mum İçinde Trabzon (2010)”, “Çalışan Kadın Özgür Kadın (2007)” gibi… Fakat bir önemli konu da çevre değerlerine kent olarak sahip çıkılması… Çünkü bütün Karadeniz gibi Trabzon’un da, enerji santrallerinin, doğayı, florayı ve faunayı ve en başta da insanlarımızın geçimini ve geleceğini, tahrip etmesinin engellenmesi beklenmekte ve gerekmekte…
Trabzon’da, Vakfıkebir Limanının büyütülmesi, Akçaabat ile kentin birleşmesini sağlayacak 200 metre uzunluğunda tünel çalışmasının gerçekleştirilmesi çok yararlı olacaktır. Bunların yanı sıra, Gürcistan üzerinden Türkmenistan’a oradan da Çin ve Hindistan’a mal akışını sağlayacak Yeni İpek Yolu Projesi’nin kenti ilgilendiren kesitlerinin tamamlanması, ülkemiz ekonomisine de önemli bir ivme katabilecektir.
Öte yandan, Trabzon Lojistik Limanı konseptinin (kavramının) hayata geçirilmesi, Tonya’da çimento fabrikasının kurulması, Şinik’te Organize sanayi Bölgesi yapılması ve tabii fındık ve çay konusunda hem üreticinin desteklenmesi hem de en ileri üretim teknolojisinin devrede olması Trabzon için yaşamsal önemde konulardır.
Eğer fındık ve çayı yeterince desteklersek, adam başına 88 dolar ithalat, 19 dolar ihracat yapılan kentimizdeki bu değerleri, hem ters yüz edebiliriz (daha ağırlıklı ihracat) hem de artırabiliriz (daha fazla ticaret) o arada Türkiye için de dış ticaret açığını azaltabilir (dengeli bütçeler) ve gıda güvenliğinin tehlikede olduğu bir dönemde insanımızı en sağlıklı bir şekilde (üretim planlaması izleğinde) doyurabiliriz.
Trabzon, Karadeniz’in incisi, Türkiye’nin zümrüt şehri, horonla neşelenen, kemençe ile hüzünlenen insanların beşiği, binlerce yıllık tarihi olan, Atatürk’ümüzün 3 kez ziyaret ettiği, ipek yolu köprü kavşağındaki uygarlığımızın ateşi, Karadeniz’in kabına sığmayan yatırımcılarını, ışık saçan sanatçılarını yetiştiren, Dünya devlerini dize getiren futbolcularını, sporcularını bize armağan eden, güzel kentimiz…
Umarım ki, hızla gelişir, hakça bölüşür, güzel günlere doğru yürür…