Taraf, Balyoz ve Akıl Tutulması

Güncelleme:

Balyoz Planı, Türkiye’nin ortasına düştü düşeli etkisi hala sürüyor. Tam bir akıl tutulması yaşanıyor.

Taraf Gazetesi kuruldu kurulalı hep ses getirecek haberler yaptı. Doğru veya yanlış.
Özellikle Ergenekon davası başladıktan sonra yayınlanan haber ve dosyalar neredeyse tüm gazeteler ve köşe yazarları tarafından tartışıldı. Yandaş gazeteler başta olmak üzere diğer tüm gazeteler sadece bu haber ve dosyaları yorumluyorlar. Kimisi koşulsuz bir kabul ile kimisi koşulsuz bir karşı görüş ile.. Kimisinde akıl almaz mantık hataları!.

Ben iddiaların çoğuna ‘koşulsuz inananlardan’ değilim. Tersi, çoğunu akla uygun bulmuyorum. Ama bu, yapılan gazetecilik başarısını gölgeleyemez. Türkiye'yi sarsan dosyalara bir bakın: Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven ve son olarak Balyoz planları.

Her dosyada Genelkurmay Başkanının ve ilgili birim yöneticilerinin, dosyaların basına yansımasını engelleyemeyen zafiyeti de söz konusudur. Cemaatçi yapılanmanın temsilcileri Taraf'a servis ediyor olsa bile askeri hiyerarşide bunların sorumluları belli değil mi? Genelkurmay arşivinden çıkan belgelerin kontrolü nasıl yapılıyor? Sadece Balyoz planı bile 5000 sayfa. Bu kadar kolay nasıl çıkabilir? Askeriyede sakız bile zimmet edilmiyor mu, belgelerin zimmeti kimde? Hangi birimden sızdırıldığı belli değil mi?

Genelkurmay’dan yapılan açıklamalar hep savunmaya yönelik. Yapılan açıklama kimseyi tatmin etmedi. Demokrasiye inanan bir paşa olan İlker Başbuğ bu belge ve bilgiler "eski" diyor ve düzenli bir şekilde dışarıya çıkarıldığını bir sistem içinde kullanıldığını söylüyor. Balyoz Planı tarihi 2003. Peki, Başbuğ kimi işaret ediyor? O dönemde GK Başkanı kimdi?

Başbuğ’un “Allah allah diye taaruz eden bir ordu Camiye Bomba Koyar mı? Darbe iddialarından kim menfaat sağlıyor, sorgulanmalı”sözlerini sağlıklı beyinlerin düşünmesi gerekir. Mesela camilere bomba koyma meselesi hiç aklıma yatmıyor. GK Başkanı Başbuğ, ordu içindeki 61 köstebekle ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı. Askeri savcılık basına yansıyan dosyaları ve planda isimleri geçenleri de soruşturmalı ve belgelerin doğruluğunu araştırmalıdır.

Demokrasi ağacının olgun meyveler üretebilmesi için darbe söylentileri Türkiye’nin gündeminden kesinlikle kalkmalıdır. Fakat demokrasi adına da kurumlar yıpratılmamalı. Eğer ordunun sistemli bir politika ile yıpratılması söz konusu ise hukuk terazisine iş düşecektir.

Her olayda iki kahraman vardır. Her zaman birisi iyi birisi kötü değildir. Balyoz planını hazırlayanlar ve görmezden gelenler ne kadar suçlu ise ordunun yıpratılması için bilinçli komplolar üretenlerde aynı anda ve aynı oranda suçlanabilirler.

Taraf önceki yayınladığı dosyaların aksine Balyoz belgelerini savcılığa yayın sonrası teslim ettiler. Demek ki kendilerine ve dosyada yayınlanan bilgilere güveniyorlar! Peki Ayışığı, Sarıkız ve Eldiven dosyaları savcılığa ne zaman teslim edilmişti? Hatırlayan var mı?

O kadar karmaşık bir durum söz konusu ki: Gerçekleşmeyen bir darbe nasıl gerçekleşecekmiş gibi sunulur? 137 köşe yazarından faydalanmayı, 37 köşe yazarını tutuklamayı düşünmek sağlıklı bir düşünce yapısını yansıtmıyor. Türlü köşe yazısı yazılıyor, binlerce yorum ortaya dökülüyor. Hiçbir durumda stratejik zeka söz konusu değil. Kafalar karışık! Herkesin suçta payının olduğu bir ortamdayız...

Kabul etmek gerekiyor: Gazetecilik açısından bakınca Taraf Gazetesi bu dosyalara ulaşarak, yayınlayarak önemli bir gazetecilik başarısı ve belki cesareti gösteriyor. Yayınlanan dosyaların, gerçekliğini, zamanlamasını, kaynağını, her şeyini tartışabiliriz. Ama hiçbir tartışma Taraf Gazetesinin cesareti ve başarısını gölgelemez.
Gerisi askeri ve sivil hukukçuların ve Genelkurmay Başkanlığının işi.


http://yolagiden.blogspot.com

Diğer Yazıları
Bahçeli'nin tarihi çağrısı
Keşke ülkede muhalefet olsa
Bize yarınlar lazım
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız