Sultanahmet saldırısını gerçekten IŞİD mi yaptı?

Güncelleme:

    İstanbul Sultanahmet meydanında 12 Ocak'ta meydana gelen  intihar saldırısında, dokuz Alman bir Norveçli toplam 10 turist hayatını kaybetti.

     Saldırıdan sonra hemen bir iki saat içinde, en üst düzey siyasi yetkililer, bunun bir IŞİD eylemi olduğunu açıkladı. Kısa süre sonra da, canlı bombanın kimliğinin tespit edildiği ve adının Nabil Fadlı olduğu bildirildi.

     Bu sonuca acaba nasıl böylesine çabuk ulaştılar? Güvenlik güçlerinin elinde bu kadar çabuk sonuç almayı sağlayacak kapsamlı ve detaylı bilgiler varsa, saldırgan niçin daha önce engellenmemişti?

     Saldırının IŞİD tarafından yapıldığı en baştan beri bana hiç inandırıcı gelmedi. Bir süredir IŞID adlı terör örgütü dahil, Ortadoğu'daki Cihatçı Selefi hareketi inceliyorum ve izlemeye çalışıyorum. Amacım bu konuda yıl sonuna kadar bir kitap çıkarmak.

     Her terör örgütü gibi IŞİD de, kendi belirlediği amaçlara ulaşmak için teröre başvuruyor. IŞİD'in amacı olabildiğince çok dehşet saçmak, sindirmek ve korkutmak. Daha sonra kendi devletini kurunca, yani kendi arzu ettikleri düzeni kurunca, terörü  kullanmaktan vazgeçecekler.

     IŞİD örgütünün kuramcılarından Ebu Bekir Naci'nin "Vahşetin Yönetimi: Ümmetin geçeceği en kritik aşama" adlı bir kitabı var. (Management of Savagery). Bu kitapta IŞİD'in uyguladığı terörün nazari açıklamalarını, deyim yerindeyse felsefesini yapıyor!

     Terörü, kendi devletini kurmak amacıyla toplumu dehşete vererek sindirmek ve itaat sağlamak için kullanıyor. O nedenle IŞİD'in giriştiği her terör eylemini sahiplenmesi gerekiyor. Kimin yaptığını toplum bilsin ki, ondan korksun.

     IŞİD tam da öyle yapıyor. İnsanların kafasını vahşi bir şekilde koparırken, bunu filme alıyor ve yayınlıyor. Afrika'dan Asya'ya yürüttüğü barbarca eylemlere sahip çıkıyor, ben yaptım diye açıklıyor.

     Ama IŞİD  Sultanahmet saldırısını üstlenmedi.

     Ayrıca IŞİD saldırı yaptığı zaman, mümkün olduğu kadar çok insanı katletmeyi hedefleyen ve öylelikle toplumda azami ölçüde dehşet yaratmak isteyen acımasız bir örgüt. Sultanahmet saldırısı ise, azami sayıda insandan çok belirli bir hedef kitlesine (Alman-Avrupalı turistler) dönük gibi görünüyor.

     Saldırıdan sonra İstanbul'a gelen Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, incelemeler ve görüşmeler yaptı. Ülkesine döndükten sonra, devlet adamlığına daha yakışan bir şekilde yaptığı açıklamada, saldırının kimin tarafından yapıldığının henüz bilinmediğini söyledi. Bulunan bir kimlik var ama, bu kimlik kime ait henüz tam anlamıyla belli değil dedi.

          Terör eylemlerinde amaçlar farklı olabilir

     Her terör eyleminin amacı, IŞİD'in amacı gibi olmayabilir. Mesela, hasım olarak görülen karşı tarafa zarar vermek için de terör eylemi yapanlar var.

     Amaç sadece hasım görülen tarafa zarar vermekse, eylemi yapan pek çok durumda kendi kimliğini gizli tutmaya çalışır. IŞİD gibi yapmaz, giriştiği terör eylemine sahip çıkmaz.

     Sultanahmet saldırısının Türkiye'ye zarar vermek için yapıldığı, hatta bu zararın vermenin çok belirgin bir hedefe yönelik olduğu açık. Amaç turizme balta vurarak Türk ekonomisine zarar vermek.

     Türkiye'ye en çok turist Rusya ve Almanya'dan geliyor. Suriye savaşı nedeniyle Rus uçağı düşürüldüğü için, bu yıl Rusya'dan turist gelmeyecek. Şimdi Avrupalı, özellikle Alman turistlerin de Türkiye'ye gelmesini olabildiğince engellemek istiyorlar.

     Sultanahmet meydanı Asyalı, Afrikalı, Ortadoğulu, Avrupalı velhasıl dünyanın her köşesinden gelen turistlerle doludur. Almanların, veya en azında Avrupalı görünümlü turistlerin de bilinçli bir şekilde seçildiği görülüyor.

     Masum insanları katletmek pahasına, böyle bir hunharlığı şu ara kimlerin yapması söz konusu olabilir?

     Tabii değişik olasılıklar söz konusu.  Ama benim aklıma ilk gelen, Esed rejiminin Muhaberat adlı istihbarat örgütü. Suriye'de askeri müdahaleyle rejim değişikliği yapmaya çalışan Türkiye'ye, Esed rejiminin elinden gelen hemen her zararı vermek isteyeceği muhakkak.

     Muhaberat örgütünün en tecrübeli olduğu konulardan biri bombalı saldırılar. Mesela çok iyi korunan Lübnan başbakanı Refik Hariri 2005'te, yaklaşık 2 ton patlayıcının kullanıldığı bir bombalı saldırıda öldürülmüştü. Hukuken kanıtlanmamış da olsa, eylemin arkasında Lübnan Hizbullahı ve onun hamisi Suriye Muhaberatı olduğu genel kabul gören bir husustur.

     Sultanahmet canlı bombacısının Nabil Fadlı olarak belirlenen kimliği sahte olsa dahi, Türkiye'deki iki milyonu aşkın Suriyeli mülteciden biri olduğu kesin olarak biliniyor. Bu da Muhaberat ihtimalini artırıyor.

     Çünkü Türkiye'ye gelen milyonlarca mülteci,  Muheberat'ın işini kolaylaştıran bir husus. Suriyeli mülteciler arasında en azından yüzlerce Muhaberat ajanı (ayrıca başka karanlık amaçlara hizmet eden binlerce kişinin) bulunduğuna emin olabilirsiniz.

     Bizim istihbarat teşkilatımız, Muhaberat'ın mülteciler arasına yerleştirdiği bu kişilerden bir bölümünü muhakkak ki tespit etmiştir. Ama ancak yetkililerin tespit edemediği çok sayıda Muhaberat unsurunun halen  Türkiye'de olduğunu tahmin ediyorum.

     Çünkü, iki milyonu aşkın mülteci alırsanız, bu kadar geniş bir kitleyi sağlıklı bir istihbarat taramasından geçirmek ve görevli olarak gönderilen unsurların hepsini belirlemek pratik olarak imkansızdır. Suriye Muhaberatının bu kişilere için kolayca düzenleyebileceği sahte kimlikleri gerçek olandan ayırmak da hiç kolay bir iş değildir.

     Suriye Muhaberatının bir şekilde Sultanahmet saldırısıyla bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Eğer bu tahmin doğruysa, Sultanahmet'i benzer başka saldırıların izlemesi beklenebilir.

     Tahminlerimizin doğru olup olmadığı, belki zaman içinde ortaya çıkabilir. Ama nasıl olursa olsun, son olarak, istihbarat işinin sadece izleme ve bilgi toplama olmadığına, bunun sağlıklı analizlerle desteklenmesi gerektiğine işaret edelim.