Sinop’taki testler S-400’lerin işletmeye alınacağını mı gösteriyor, alınmayacağını mı?
16-17 Ekim tarihlerinde Rusya’dan alınan S-400 füze savunma sistemlerinin Sinop’ta atış testleri yapıldı, en az bir füze fırlatıldı. Sinop’a giden askeri konvoy fotoğraflarının bolca medyaya servis edilmesi gösteriyor ki, olayın bir kararlılık gösterisi olarak iyice duyulması isteniyordu.
Yandaş medya Sinop atış testini tamamen bu doğrultuda kutladı; Washington ne kadar karşı olursa olsun, iktidar kararlıydı ve S-400’leri işletmeye alma istikametinde kritik bir adım daha atıyordu. Sadece yandaşlar değil, tarafsız uzmanlar arasında da benzer yorumlar yapılıyor. Dönüşü olmayan noktanın çoktan geçildiği veya geçilmek üzere olduğu vurgulanıyor.
Ama açıklanması zor bir durum var. Kararlılık gösterisi için niçin böyle dolambaçlı yollar seçiliyor?
Eğer gerçekten kararlı ise, iktidarın yapması gereken şey basit: S-400’ler ne zaman işletmeye alınacak, tarih verilir, iş biter. Hepsi o kadar! Ellerini tutan mı var?
Dört takım S-400 bataryası geldi. Ruslar 2019 yaz aylarında getirdi, monte etti, bütün teknik kontroller yapıldı, hazır. Personel eğitildi, hazır. Hiçbir sorun yok. Dört sistem nereye ve ne zaman konuşlanacak, kolayca açıklanabilir. Üstelik şu ara konuşlandırma için cephe bulma sıkıntısı da yok!
Zaten böyle bir silah sisteminin işletmeye alınması daima bir zaman programı içinde olur. Daha önce AKP’nin en yetkili ağzından sistemin Nisan 2020’de işletmeye alınacağı açıklandı. Aradan altı ay geçti, hâlâ bekliyoruz. Gerekçe olarak Covid salgını ileri sürüldü.
İşin başında Rusların teklif ettiği zaman programı daha uzundu. Ankara ısrar etti, ihtiyaç acil diye sıkıştırdı, işletmeye alma tarihi öne çekildi ve Nisan 2019 olarak belirlendi.
Ama Sinop testleri, S-400’lerin işletmeye alınacağından çok tam tersinin göstergesi olabilir.
AKP yönetimi başlangıçta Washington’un tepkisine rağmen bu sistemi almaya kararlıydı. Muhtemelen Washington’u kısmen de olsa ikna edebileceklerini, bir ara yol çözümü bulmayı, ikna edemedikleri kadarından dolayı gelecek tepkilere ve bedele katlanmayı tasarlıyordu.
S-400/F-35 sürecinden sıkıntısız ve zararsız çıkacağız diyen en yetkili kişilerin açıklamaları bunu gösteriyordu. Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Mayıs 2019’da “Biz bunun teknik çalışmalarını yaptık, er ya da geç F-35’leri teslim alacağız, S-400’ler de ülkemize girecek” diyordu.
Hesap tutmadı. S-400’leri sadece savaş ve kriz döneminde kullanalım dediler. Ara yol çözümleri denediler, değişik komisyonlar kuralım, konuşalım dediler. Ama ABD müzakere etmeyi bile kabul etmedi.
Yanlış değerlendirme yapmalarının başlıca nedeni, S-400 savunma sistemi ile F-35 uçaklarının, Rusya’nın ve ABD’nin savaş doktrininde işgal ettiği hayati önemin tam idrakinde olmamalarıydı. Askeri uzmanlarımız muhakkak anlatmıştır, ama belli ki faydası olmadı.
Nükleer olmayan bir savaşta ABD’nin askeri doktrini, Rusya hava sahasında tüm üstünlüğü ele geçirmek üzerine kurulu (air superiority). Bu doktrinin belkemiğini gelecek on yıllar boyunca F-35’ler oluşturacak.
Rusya’nın böyle bir hava üstünlüğü yakalama imkanı yok. Askeri doktrinleri, Rus hava sahasına ABD uçaklarının erişimini önlemek üzerine kurulu (Anti Access/Area Denial, veya askeri jargonda A2/AD). Bu noktada Rus stratejisinin belkemiğini S-400’ler oluşturuyor. Bunları başka yerde daha ayrıntılı anlattım.
Özetle, hem F-35’lere hem S-400’lere sahip olamazsınız. Örneği yok. Bu aykırılığa tevessül eden başka NATO ülkesi yok. Sıkışınca, bu bir egemenlik meselesidir, Türkiye bağımsız ülkedir, istediği silahı alır gerekçesi kullanmaya başladılar. Ama tabii bu durumun bağımsızlıkla ilgisi yok.
Kaldı ki, Ruslar S-400’leri esas olarak füzelere karşı geliştirdi. O amaçla bir elektronik izleme ağına bağlı olması gerekiyor. Türkiye’deki NATO ağına bağlanamayacağı için, esas ihtiyaç olan füze vurma yeteneği büyük ölçüde kör kalacak, daha çok uçak savar gibi işlev görecek. Aşırı pahalı bir uçaksavar sistemi!
Sonuçta şimdi gelinen durum:
Milyarlarca dolar ödedik, F-35’leri alamıyoruz.
Milyarlarca dolar ödedik, S-400’leri kullanamıyoruz.
Krizin başlarında Mart 2019’da, S-400 anlaşmasından vazgeçilmesini önermiş ve şunları yazmıştım:
“Ancak muhtemelen böyle olmayacak. Ankara’da iktidar partisinde, Washington’da bürokrasi Türkiye’ye engel çıkarıyor, Trump ağa ile konuşur hallederiz havası hakim. Ama kazın ayağı öyle değil. Pentagon uzmanları ‘F-35’in güvenliği riske giriyor’ dediğinde, Trump’ın farklı hareket etmesi beklenmemeli.
En muhtemel senaryo S-400’lerin gelmesi ve kurulması… F-35 teslimatı duracak. Özellikle medya önünde Ankara’dan fırlatılacak sert siyasi salvolar ve yandaş medyanın pompalaması sonunda ip en son kopma noktasına kadar gerilecek.
İş NATO’dan kopuşa kadar gidebilir. NATO üyeliğini bitiren resmi bir yöntem öngörülmediği için, Türkiye ittifakın siyasi ve askeri işbirliğinden fiilen dışlanabilir.
ABD’nin elinde, F-16’ların uçamaz olması dahil, Türkiye’nin güvenliğine ağır zararlar verme imkanı var. Türkiye’nin kavga ederek kendi 5. kuşak uçağını yapma şansı da yok.
Ankara’nın S-400’lerden vazgeçmesi belki uzun süren bir hırlaşma döneminden ve çıkarlarının iyicene hırpalandığını gördükten sonra, yumurta iyice kapıya gelince olabilir.
Muhalefetimiz ise, hemen hep olduğu gibi, ülkenin stratejik çıkarlarını derinden ilgilendiren bu konuda da dilsiz ve uyurgezer.”
Şu ana kadar gelişmeler aynen öyle oldu, bundan sonra da büyük olasılıkla öyle olacak. Çünkü AKP şimdi kazın ayağı nasıl, gördü.
Yukarıdaki değerlendirmeden sonra geçen 20 ay içinde Türkiye’nin ekonomik ve askeri riskleri arttı. ABD ve NATO ile ipleri koparmak şimdi daha zor.
Artık işletmeye alsa da almasa da “sıkıntısız ve zararsız” işin içinden çıkmak mümkün değil. Bir Rus yetkilinin örnek verdiği gibi, S-400’leri ‘patates soğan deposu’ olarak kullanmaya karar verirlerse, içerde ve dışarda uğrayacakları itibar kayıpları ve bütün diğer zarar kalemleri hesap edilirse, toplam fatura çöpe atılacak füzelere ödenen 2,5 milyar doların çok üstünde olacak.
O nedenle nihai kararı belki baskın bir seçim sonrasına ertelemeyi düşünebilirler.
S-400’lerden vazgeçerken ABD’yle pazarlık yapılacak. Pazarlık konusu olabilecek askeri, siyasi ve ekonomik sorun çok. Muhtemelen pazarlıkta el güçlendirmek için kararlı görünmek istiyorlar.
Kasım başındaki ABD seçimleri düşünülürse, Sinop’taki atış testi zamanlamasının neredeyse mükemmel seçildiği söylenebilir. İki adaydan kim başkan seçilirse seçilsin, kararlılık gösterisi için en uygun zaman içinde bulunduğumuz günler.
Bu analizler doğruysa, Sinop testlerinin daha çok S-400’lerin işletmeye alınmayacağının göstergesi olduğu söylenebilir. Büyük olasılıkla mış gibi yapıyorlar.