Sandık namustur!

Güncelleme:

Haber3.com yazarı R. Bülend Kırmacı yazdı: Sandık namustur!

14 Mayıs seçimlerinin önemini kimse tartışmıyor.

Açıktır ki, yaşamsal önemdedir!

Tartışmaya konu olmaması gereken bir başka konuysa; seçimin güvenliğidir.

Kolay değil, Cumhurbaşkanı ile 600 milletvekili seçilecek.

İttifaklar kadar “sistem” de oylanacak.

 Dünya Kupasına veya olimpiyata henüz ev sahipliği yapamadık, ama bu seçimler dolayısıyla bütün Dünya’nın gözü Türkiye’de olacak.

Uluslararası anlayış gereği çeşitli ülkelerden gözlemciler ve basın mensupları Ankara başta önemli illerde seçimleri “izleyecek”.

Demokratik deneyimimize ve olgunluğumuza yaraşır bir seçim günü dilerim.

En başta da “güvenli bir seçim, güvenilir sonuçlar” dilerim.

 “Seçim güvenliği” denince iki tür güvenlikten söz etmek gerek:

Birincisi, hiçbir yurttaşımızın veya kamu görevlisinin burnunun bile kanamadığı fiziki güvenliği tam bir seçim…

İkincisi, sandığa giren her oyun, girdiği gibi çıktığı, asla bir hileye hurdaya tevessül edilmeyen bir ortam ve “tercihlerin, oyların güvenliği”… Bunun için yapılması gerekenler var.

 Teknoloji çağının getirdiği olanaklarla oy döküm tutanaklarını anında görüntülemek daha kolay.

Sonuçların “sağlaması” (aritmetik denetimi) açısından sandık başı ve ilçe seçim kurulu merkezli birleştirme tutanaklarının dikkatle izlenmesi ve belgelenmesi gerekir.

Nihayet Türkiye, üç günde sonuç açıklayamayan ama “oyların üç saatte sayıldığı” ve kimi ekranlardan kazananın kestirmeden ilan edildiği bir görüntüyü yaşamamalıdır..

Türkiye, infial uyandıran itirazlara dayalı tartışmaları tecrübe etmemelidir…

 Diyelim ki, iki yüz bin sandık var… Her sandığın başında iktidar kadar ana muhalefet hatta diğer muhalif partilerden de sandık görevlisinin olması şarttır. Bazı önceki seçimlerde olduğu gibi sandıkların onda birini boşta bırakmak, maça 1-0 yenik başlamaktır… Kaldı ki, bunca Hazine yardımı alan partilerden bu konuda bir mazeret asla kabul edilemez… O arada genel merkezlerde kurulacak elektronik ve YSK’ya entegre sistemlerin “sapıtması” da telafisi olmayan gelişmeleri doğurur; dilerim bu konularda azami özen gösterilir.

 Evet demokrasilerde vatandaşların hakları ve ödevleri vardır. Sandığa gidip oy kullanmak

-dahası sağlık sorunları nedeniyle sandığa gidemeyecek olanlar için kamu hizmeti talep etmek- tüm yurttaşların ödevidir. Bu ödev yerine getirilmeden “hesap sorma” hakkı da havada kalacaktır. Öte yandan partilerin de yetki ve sorumlulukları vardır. Kime karşı? Devlete ve halka karşı… Bu bağlamda gizli oy, açık tasnifin akışkanlığını sağlamak ve kullanılan oyların yerini bulması için dikkat etmek, kamusal bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu bile yerine getiremeyen iktidar veya muhalefet partilerinin ise, halktan yetki istemeye yüzü olmamak gerekir.

 Ben bu olumsuz uyarılara hiç ihtimal vermiyorum. 2023 seçimlerinin huzur ve güven içinde tecelli edeceğine, bir yıl içinde yapılacak yerel seçimler için umutları besleyeceğine inanıyorum. Unutmayalım ki, iktidarlar gelir ve gider; yönetimler değişir veya devam eder; asl’olan Türkiye denilen büyük uygarlığımızın ülkesinde barış içinde yaşamak, sorunlarımızı el ele vererek aşmaktır… Öte yandan, gözleri üzerimizde olacak tüm ülkelere, o arada Türk dünyasına, KKTC’ye ve cem’an dünya demokrasisine, yapacağımız seçimler ve seçim süreciyle gerçekten güzel bir örnek teşkil etmek, seçmenler ve siyasetçiler olarak ortak ödevimizidir…

 En başta da gelecek kuşaklara demokrasiyi daha çok benimsetmek ve siyaseti sevdirmek için bu seçimlerin büyük fırsat olduğunu da hatırda tutmalıyız.

 Evet nasıl kihudut namustur” diye özlü bir deyiş vardır, oy vererek yönetimi belirleme iradesini ortaya koymak ve verilen oylara sahip çıkmak, özcesi “sandık namustur” anlayışını sergilemek de, bir o kadar onurlu ve erdemli bir davranıştır.

 Hudut da, sandık da namustur!

 

 

 

Diğer Yazıları
Hedefi 12'den vurmak!
Sömürü ve savaş
Ordumuz kadar ekonomimizi de güçlendirmeliyiz…
Trump neden kazandı?