Sandığa gidince düşün kardeşim
Türkiye ine zor bir süreçten geçiyor.
Coğrafyanın bize yüklediği zorlu bir kaderi yaşıyoruz.
Yakın geçmişe kadar bölgenin birçok alanda önemli bir gücü konumundayken, kan kaybediyor olmak bu ülkede yaşayan herkesin ortak derdi olmalı.
Okuyan, çalışan eğitimli insanlar, doktorlar, bir şekilde hayatlarını başka bir ülkede sürdürme uğraşında.
İyi ama neden?
Daha düne kadar kendi kendine yetebilen tarım ülkesiydik, artık birçok ürün ithal ediliyor. Çiftçiler bağını, bahçesini kesmiyor, ekim dikim yapan azaldı. Mersinli çiftçi narenciye sokağa döküyor, Karadenizli çay üreticisi perişan, Ege’deki üzüm üreticisinin derdi büyük. Çarşı pazarda, sebze meyve fiyatlarının bu denli yüksek olması kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Haftada bir et yenmeli, günlük süt içilmeli denilen bir ülkede, hayvancılık can çekişirken, gemilerle et ithal edilmesi ve bu etlerin devletin kurumlarında satılıyor olması sana normal geliyor mu gerçekten?
Sana bir lokma, bir hırka düsturundan bahsedip, az ile yetinmeyi öğütleyenlerin, son model jiplerle gezerken senin mütevazı bir hayatı yaşaman gerektiğini öğütleyenlerin neden şatafat içinde yaşayıp, lüks hayat sürdüğünü.
Hiç düşündün mü?
Sen onca yıl okul okurken, uykusuz kalıp sınavlara hazırlanırken, milletvekili bir tanıdığın da yoksa, sınavdan yüksek puan da almış olsan, saçma bir sorudan dolayı mülakatla elenirken, ismini az sonra duyacaksınız diye alenen ilan edilen bir torpile tanık olmak kanına dokunmadı mı? Kura çekiliyorsa ismini az sonra duyacağımızın garantisi neydi mesela, hiç düşündün mü?
Sen, oğlun, kızın, akraban işsiz gezerken, komşunun çocuğu bunalma girmişken, başka bir şehirde bir genç işsizlikten bunalıp canına kıyarken bu düzeni sorgulamak aklına gelmiyor mu?
Neden gönlünce tatile gidemiyorsun, neden her istediğini istediğin zaman alamıyorsun, neden evde herkes çalışmak zorunda, neden bir evde çok çalışan varken borçlardan bir türlü kurtulamıyorsun?
Dert ettin mi kendine?
Bu ekonomik düzenin sorumlusu kimdir mesela, hiç düşündün mü?
Basına yansıyan yolsuzluk dosyaları, el çektirilen belediye başkanlarının hakkında açılan davalar olmasına rağmen hakim karşısına çıkmaması, iddialar karşısında sessiz kalınmasının yanında basit sebeplerle muhalif siyasetçilere her türlü hukuk/ceza yolunun açık olması, içine siniyor mu? Suçluysa herkes cezasını çekmeli, adam kayırma, kul hakkıdır diyebiliyor musun?
Aldığın, sana layık görülen maaşınla sen kıt kanaat yaşamaya çalışırken, alım gücünün düşmesine bizzat şahitlik ederken, bir grup şanslı insanın zenginliğinin daha da artmasına rağmen, bunu kişi başı milli gelir olarak lanse edilmesi karşısındaki duygun nedir mesela?
Lütfen sorgula, sadece sorgula.
Şu gazeteyi oku, şu televizyonu izle, şuna oy ver demiyorum.
Haddim değil zaten.
Ama yaşadığın hayattan memnun değilsen, etrafındaki çoğunluk hayatından memnun değilse sadece şükretme, sorgula.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmeti değil misin sen?
Başını yastığa koyduğunda, neden daha iyi bir hayat istemediğini, sana bu sıkıntının neden reva görüldüğünü düşün.
Senin tercihin, başkasının hayatını zorlaştırıyorsa bu kul hakkıdır, iyi düşün.
Yanlışın karşısında ses çıkartmıyorsan, bu senin ayıbın ve her ayıbı Allah bilir. Gerçek hesabı Allaha vereceğini unutma.
Buün sen sabrederek bir şekilde yaşıyorsun, çocuğun neden daha refah bir hayatı olmasın, bir düşün.
İşte çocuğunun yaşayacağı hayatı sen belirleyeceksin.
Nasıl olacağını sen düşün.
Anahtar sandıkta gizlidir.
Sandığa gidince çocuğunu düşün.