Şahan Gökbakar ın unutamadığı anısı

Güncelleme:

Başarı bence çok kapsamlı ve göreceli bir kavram diye düşünürüm. Bu yüzden de, kendim de dahil olmak üzere kolay kolay kimseyi çok fazla beğenmem.

Önce kendimi çok eleştiririm, aynı zamanda, başkalarını da tabii ki.

Geçen akşam izlediğim bir televizyon programında, Şahan ve Birol Güven arasında geçen bir diyalog bu yazımın anafikrini oluşturdu.

Dedi ki Şahan; yıllar önce meşhur olmadan evvel, akrabam olan Tamer Karadağlı sayesinde, Çocuklar Duymasın isimli dizinin setine gelmiştim. Orada Birol Güven ile tanıştım. Şöyle kafasını bir kaldırdı ve beni görünce; ‘ hııı’ dedi. Sadece o kadar, ne hayallerle gelmiştim yanına oysa. Hele bir de, bana bakıp ta bir şeye benzetemediği dizinin bölümünde şoförünü oynattığını görünce hepten çıldırmıştım.

Birol Güven’ in de, olay anlatıldıktan sonra cevabı şöyle olmuş; Ben de her halde, bundan olsa olsa Recep İvedik olur diye düşünmüşüm.

Şimdi bu olay aslında bizdeki, sanatsal seçilimlerin nasıl ahbap çavuş ilişkisi şeklinde yürüdüğü ve ne kadar tesadüfi olduğunu gösteriyor.

Ben yıllardır böyle olduğunu görürüm. Sağlaması da, çok açık ve net olarak görülür zaten.

Dünya platformunda, ünlenmiş sanatçın var mı yok mu? Ona bakacaksın. Yok mu? O zaman, söylenecek bir şey de yok zaten. Kendini kandırmaya gerek yok.

Kitaplarını beğenerek okuduğum, başarı konusunu, kendisine profesyonel alanda araştırma konusu yapmış, Mümin Sekman ile bir röportajı sırasında yaptığım konuşmada, kime başarılı denilir diye sormuştum. O da her hangi bir alanda, kimin ismi öne çıkmışsa, hangi şartlarla olduğunun önemi yok. O başarılıdır demişti.

Böyle açık ve net.

Ben buna bir şekilde katılmıyorum, o da şunun için, bizim ülkemizde insanlar öyle saçma koşullarla ünlü oluyor ki. Popüler kavramı ile, başarıyı birbirinden ayırt etmek lazım. İstisnalar yok mu var ama işte o kadar... Uzağa gitmeyin, canlı yayınlarda zaman zaman rastladığımız, uçtuğunu iddia edip, Allah diye bağırıp, havalara sıçrayan bir şahıs var. Mesela o da bir şekilde ünlendi. Bundan sonra iyi bir şeyler yaparsa, akılda kalacak ve bu saçmalıkları bir gün unutulup gidecek. Böyle kolay bu işler. Birilerinin elinden tutmasına bakar.  

Ajdar diye bir şahsiyet var, bir televizyon programında , Shakespeare’ den bir oyun oynarken görüntülenmiş. İnsanlarda, bu kişileri programa çıkartıp, bu hallerinden raiting sağlıyor.  Yani Türkiye’ de ne yaptığın önemli değil, böyle saçma sapan şekillerde öne çıkan isimler var.

Dolayısıyla, konuya dönersem, kimseyi çok fazla gözünde büyütmemek lazım.

Bir yerlere gelebilmek için, size bazı şanslar tanınması lazım. Biz de ünlü olmak için, güzellik ya da yetenek şart değil. Kuvvetli arkan olması lazım.  Her iş için geçerli, bu ya tanıdık vasıtasıyla olur, ya yapımcılar, meşhur etmek istediği şahsiyet üzerinden iyi bir rant sağlayacağını düşünür, onu cilalar da cilalar. Arkasında, ondan çok daha nitelikli, çok daha hoş insanlar vardır görmez. Bu işler böyledir.

Şahan’ ın yıllar önce, bu tavrı hak etmiyor da  olsa, kendisini üzen bu anısını paylaşmasını, çok yerinde buldum. En azından bu işlerin nasıl döndüğüne dair, canlı ve yaşanmış bir anının paylaşımı olduğundan….