Sabahları gökyüzünde süzülen kartal ailesini izliyorum....
Leyla Bilginel’i biz bir oyuncu, model ve anne olarak tanıyoruz. Ve Phuket’ te yaşadığınızı, oğlunuz Kayra ile birlikte. Bunların dışında bilmediğimiz bir şey söyleyin sizle ilgili desek, ne söylemek istersiniz, sizi merak edenler için Leyla Bilginel’in Phuket’ te nasıl bir yaşantısı var?
Phuket hayatı bitti orada 4 yıl yaşadık bitti bilinen gerçekleri 0 ladık. Yeni ve yeniden keyiflerle oğlumla 4 yıl yaşadık.
Yüzeysel olarak; oyuncu, model ve anneyim ama bu üç kelime ile tanımlanmayacak kadar koca bir ömür var ortada. Geçmişten bu güne kadar var olan halimle bütün detaylarıyla var olan beni Sendeki Ben adlı kitabımda 5 yaşından 30 yaşına kadar olanları tüm detaylarıyla anlattım. O yüzden beni daha detaylı tanımak isteyenlere, kitabımı almalarını tavsiye ediyorum.
Olması gerektiği kadarını kazandım, gayet de güzel yatırımlar yaptım. Cenabı Hak’ tan herhangi bir olumsuz durum olmadığı sürece yatırımlarım bana bir ömür boyunca yeter. Kimseye muhtaç kalmam, aç kalmam, açık kalmam, sonuçta neyin ne kadar olduğunu bilmek lazım. İnsan ömrü belli sonunda ölüm var benim için onu bırakayım bunu bırakayım gibi bir hırsım yok. Kimseye muhtaç kalmayacak durumda insanın kendini var etmesi önemli herkes için. O yüzden oyunculuk açısından hayal ettiğim teklifler geldi mi? Hayır o beyazperde de istediğim roller geldi mi? Hayır. Ama tabii ki iş bitmedi, henüz hayat bitmedi. İleride istediğim rollerin geleceğine ve bir gün istediğim gibi bir senaryonun geleceğine inanıyorum. Yalnız Phuket’ e gitmeden 3 kişilik, çok güzel bir tiyatro oyunu ile noktayı koydum, bu beni çok mutlu etti.
1 gününüz nasıl geçiyor?
Bir çok insana göre renkli bir yaşantımız var sayılır. Sabah 6 da kalkan bir anneyim, sonra oğlumu okula gönderiyorum. Kahvaltısını hazırlayıp 8 de. Sonra dualarımı okuyup sahilde yürüyüş yapıyorum, sürekli sahilde gördüğüm bir kartal ailesi var onları gökyüzünde seyrediyorum. Eve dönüp kendi kahvaltımı yapıyorum. Kahvaltı benim için çok önemlidir. Şu anki seyahatimde, onları da değiştirdim. Olmazsa olmazlarımı değiştirmek için, kahvaltım sırasında bir film izliyorum. Arkadan evimin işlerini halledip yemeğimi hazırlıyorum ve oğluma okula yemeğini götürüyorum. Notlarım var, onları düzenleyip yazılar yazıyorum 2. Kitabım için, arkasından da İnstagram da ki takipçilerimle ilgilendiğim bir zaman dilimi var. 1 saat bu süre. Onu da tamamlayıp muhakkak biraz 1 saat kadar yüzüyorum. Sonra 4 gibi oğlumu okuldan alıp onunla zaman geçiriyorum ve bu süreyi çok seviyorum. Onunla yemek yerken günü etüt ediyoruz, yemek yerken beraber film izliyoruz. Sonrasında günlük ev halleri oluyor. Hafta sonu bu rutinlerimiz değişiyor, motorumuza atlar ve Phuket keşifleri yapardık. Kayra’nın piyano dersi var o varsa ona götürürüm, beraber alışverişe gideriz ama Avm alışverişi değil, yiyecek alışverişi. Daha çok doğayı seviyoruz. Kayra sörf dansı alıyor ben de sahilde dans ediyorum. Böyle anne oğul biz Phuket’ te bu şekilde yaşıyoruz.
Anne olmak hayatınızdaki hangi duyguları değiştirdi, nasıl bir annesiniz?
Anne olmak hiçbir duygumu değiştirmedi, hiçbir extra duygu da katmadı. Sadece dünyaya senden bir parça geliyor ve farklı uyanışlarla daha o odaklı var ediyorsun dünyaya. Çocuk doğurmak ve dünyaya çocuk getirmek öyle bir kere düşünüp karar verilecek bir şey değil, öyle çocuk getirmemek gerekir dünyaya. Eğer kişi kendi hayatında dünyaya doymuş, kendi hayatının kalitesini bilen ve bu dünyadaki yerini bilmişse dünyaya çocuk getirmeli. Çok şükür Rabbim beni yanıltmadı. Kayra çok doğru bir zamanda ve şekilde geldi benim dünyama. Doğru kararlarla bir çocuk dünyaya getirmişim. Kayra annelik diye bildiğimiz duygunun bu sefer kendi içimizdeki duygularını açığa çıkarttı diyebiliriz yani bir cana anne diyerek yaklaşıyordunuz ve şimdi bir çocuk bir nefes size anne diyerek yaklaşıyor. Şimdi onun rehberisisiniz. Onunla birlikte var olacaksınız ki, bu sefer o varolsun dünyada. Bu sahiplenme duygusunu açığa çıkarttı ve çok yukarılara taşıdı.
Disiplin, Kayra’nın hayatında önemli mi, çocuğunuzu eğitirken, neyi ön planda tutuyorsunuz?
Çocuğumu eğitmek kelimesi bile bana çok doğru gelmiyor. Her canın kendi içinde bir yeti ve öğreti ile dünyaya gönderildiğini düşünüyorum. Bizler sadece bir çocuk dünyaya getirmeye karar vermişsek, inancımız güçlüyse ve Yaratan’ a inanıyorsak zaten orada büyük bir olay başlıyor. Dünyanın en büyük sınavı orada başlıyor. Bize gönderilen emanete sahip çıkmamız gerekiyor. Elimizden gelen her şeyi en güzel şekliyle yapmamız gerekiyor. Öğretiler değil de hatırlatmalar diye bakıyorum ben. Yaratan’ın bir emanetini taşıdığımızı bilerek ona saygı duymayı öğrenerek, onun bir birey olduğunu bilerek tabii. Aman çocuktur bilmez, aman çocuktur anlamaz değil. Bir bireydir ve saygı duyulası bir canlıdır. Disiplin konusu; ben kendime disiplin ve baskı kurulmasını sevmediğim için Kayra’ ya da böyle bir disiplin değil de, kendi içindeki yetilerle; onla birlikte ben de keşfediyorum. Onda gönderilen içinde olan yetileri ona hatırlatmak gibi. Disiplin ve baskı gibi değil. Onun kendi anlayabileceği kelimelerle anlatılırsa doğruyu seçeceğine inanıyorum ve biliyorum, bu güne kadar da böyle çok doğru bir yol kat ettik. Bundan sonra önümüzde bir ergenlik var bakalım, onun sınavını da doğru bir şekilde vereceğime inanıyorum. İleride çocuk yetiştirme konusunda yazacağım kitaplarla bir akım başlatacağıma inanıyorum.
Kayra’nın belli bir dönem sonunda bir babaya ihtiyaç duyacağını düşünüyor musunuz, ya da diğer çocuklar babalarıyla vakit geçirirken bir gün Kayra’nın da böyle bir ihtiyacı olabileceğini düşünüyor musunuz?
Bu konuda ben başından beri bir düşünceye sahiptim ve Kayra’ da düşüncemin doğru olduğunu gördüm. Baba kavramı bende şöyle duruyor, var olmayan, bilinmeyen şey aranmaz. Anne kavramı öyle değil ama, çocuk annenin, kanından, canından besleniyor. Baba daha koruyucu dışarıdan bir kalkan ama bu işleri anne de yapabiliyorsa, çocukta bir baba boşluğu olmuyor. Dünyada şöyle bir istatistik var ‘’her çocuğun annesinin kim olduğu bellidir. Ama herkesin babasının gerçek anlamda kim olduğu belli değildir.’’Bir adamın kollarına çocuğu verirseniz bu senin çocuğun dersiniz; Dna’ ya kadar anlamaz. Anneden ayrıldıktan sonra travma yaşaması çok normal. Kendi ilişkilerimden yola çıkarak ve kendi babamdan yola çıkarak doğru bir sorgulama yapmışım ki Kayra’ da dediğiniz gibi bir baba arayışı olmadı. Çok da düzgün aileler ve anne-baba ilişkileri bakımından dünya da çok da mutlu çocuklar yok. Kayra çok mutlu yaşamından çok memnun, babası olsaydı yaşantısında şartlarının böyle olmayacağının farkında. Büyüdüğünde aslında ona sormak lazım bu soruları.
Bundan sonraki yaşantınızda bir gün sizi evli olarak görebilir miyiz?
Tabii ki düşünüyorum ve bunun için de Kayra’nın beni bırakıp gitmesini beklemiyorum. Şimdiden yaşamıma birini çağırıyorum. Ruh eşimi bulmak istiyorum. Gözümde şöyle bir tablo var; yaşlanmış çiftler, biribirini uğurlar diğeri de peşinden geleceğim der ve bu dünyadaki yolculuğunu tamamlar. O olmazsa bu kadın mutsuz olur mu? Hayır başka bir hayalim de var, bir sürü çocuklarla var olan bir köyün içinde, çok da yalnız kalacak gibi durmuyorum. Beni sevenler çok ve gün geçtikçe de çoğalıyor. Canlarla birlikte yaşayıp, güzel bir sevgi seli ile de uğurlanacağıma inanıyorum.
Bir yerde ailenizin sizi 15 yaşında evlendirmek istediğini okumuştum, neden böyle olmuştu sizce?
İşte ilk cümlelerimde söylemek istediğim konunun detayı bu; model, oyuncu, güzel şaşaanın içinde, meşhur, tanınan istediğine sahip olan bir kadın portresi var ama işte asıl gerçekler bir cümle ile anlatılabilecek gibi değil. ‘Sendeki ben’ kitabında detaylı olarak anlatılıyor. Gelir olarak da çocuklara bağışlanmış bir kitaptır. Doğu kültüründe çocuklar 15 ine değdiğinde ergenliğe girer, okutulmaz kız çocukları görücü usulü ile evlendirilirdi. Çocuklara, kızlara ilham vermesi açısından da yazıldı. Çabalar ve bir şey için uğraş verirsek o kaderin değişebildiğini de anlatan umut verici bir kitap oldu.
Tek başına çocuk büyütmek, hayatın sorumluluklarını üstlenmek özellikle de yabancı bir ülkede, zor değil mi?
Katiyyen zor değil. Tam tersi diğer çiftlerin hallerini görünce aman Allah’ım ne kadar zor ben böyle bir şeyin içinden nasıl çıkardım diye düşünüyorum. Onlar beni çok cesur buluyor ben de onları. İşin gerçeği ben yay burcuna yükseleni de yay olan bir insanım. Bana göre dünyanın en kolay şeyi tek başına çocuk büyütmek. Maddi olarak ise eğer sorduğunuz bu soru hiç fark etmiyor, diğer kadınların benden bir farkı yok çabalamak açısından,oğlum olmasa da çalışacaktım. Onun sayesinde daha çok çalışma hissi oluşuyor bende ve hayatımdan bu şekliyle çok memnunum.
Oyunculuk, sunuculuk ve tv dünyasından uzakta olmak, ünlü bir insan olarak yaşamına devam etmekten neden vazgeçtiniz?
Şimdi çok basit benim için tanımlaması. İnsanlara tabii çok enteresan geliyor şan, şöhret para için insanlar çabalarken benim bırakıp gitmem. Ben her 10 yılda bir hayatına yenilik getiren bir kadınım. Şöyle diyorum ben; zaman girdapları oluşturuyoruz. 2. Kitabımda bunlardan bahsediyorum. Bu zaman girdaplarından 10 yılda çıkamazsak, hayat o girdaplar içinde dönüp duruyor ve çok sıkıcı oluyor. Ben hayatı kendi içinde tekrardan çok sıkılan bir insanım. Oyuncu arkadaşlarıma üzülüyorum; ömürleri setlerde stüdyolarda geçiyor. Ben bundan çok sıkılıyorum, haber sektörü ile başladım, oyunculukla sürdürdüm. Belki bir 10 yıl sonra yine bir yenilikle dönerim, hayatı dolu dolu yaşamak lazım. Bilinen 1 yaşamımız var dolu dolu yaşamak lazım.
Aşık oldunuz mu, aşk hayatınızda ne kadar ön planda?
Aşık oldum ben 1 kere aşka inanmıyorum. Ben aşkla başlayan sevgiyle devam eden bir insanım. Ve çok dolu dolu aşklar yaşadım. Allah hepsinin yolunu açık etsin. Az dı ama özdü uzun soluklu ilişkilerdi. Ve hala aşka umudum çok. Şu jenerasyon da bizim gibi duygu yoğunlukları yok ama belli olmaz belki yine benim gibi bir insan olabilir. Aşk hayatı dolduran renklendiren bir şey
Oğlunuzun sevgilisi olursa onu kıskanır mısınız, kız arkadaşı ya da sevgilisinin sizi oğlunuzdan uzaklaştırdığını düşünürmüsünüz?
Kıskançlık duygusu bizim doğamızla dünyaya gelen bir şey değil bence. Sonradan gelen bir duygu, Yaratan’ın bunu bize yüklediğini düşünmüyorum. Kıskançlık duygusunu var etmek çok saçma geliyor. Hiç öyle bir duruma düşeceğimi sanmıyorum. Kayra 10 yıl sonra yengeç burcu çok anne eteğinde olan bir çocuk olmasın. İleride bir kız arkadaşı olduğunda annesi ve kız arkadaşı arasındaki dengeyi sağlayacağını ve annesinden de çok uzağa gideceğini de düşünmüyorum. Çünkü farklı bir algı ve dokuyla büyüyen bir çocuk Kayra.
Çok kitap okur musunuz?
Okumuyorum, okuyordum, okudum 3000 e yakın kitap okumuşumdur. Aziz Nesin kitapları okuyarak başladım ama 35 ten sonra kitap okuyamaz oldum. Okuduğum kitaplar belli bir doygunluğa geldikçe o kitapların bana yeni bir şey anlatamadığını gördüm. Günümüz yazarlarını da çok fazla beğenmiyorum. Çok emir kipi kullanıyorlar ve bu sistemi körüklüyorlar. Secret kitabını ben 10 yaşında çözmüş bir çocuktum ve benim için 10. Sayfada bitmişti. Hayatın içinde kendi sayfalarını çeviren biriyim, gerçek kitaptayım bu bana çok daha fazla keyif veriyor.
Evde tv izliyor musunuz, Phuket’te yaşantınız nasıl geçiyor?
Tv suz yaşantı 8 yılını bulmak üzere. Phuket’ te hiç tv umuz yoktu. Ancak filmler izledik Kayra ile tv dan uzaklaşmak gerekiyor. Yanlış yönleniyor insanlar.
Phuket’ e ilk taşındığınız gece neler hissettiniz, uyuyabildiniz mi, yoksa heyecanla sabaha kadar uyumadan beklediniz mi, başınızda yeni hayatınızla ilgili hayallerle?
İlk gecem çok heyecanlıydı. Heyecan ve keyiften yarı uyanık vaziyetteydim. Hiç korku, şüphe hiç negatif bir şey yoktu. Zaten hep yeni açtığım pencerelerde hiç kötü duygulara yer vermiyorum.
Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musunuz?
Şöyle ki; her yer bizim terk etmiş değiliz ki hep bir tarafım orada yaz ayları 3 ayımız orada, okul bittikçe kafamız estikçe istediğimiz her yerde varolacağız, bağımlılıkları reddediyoruz. Sonraki yolculuğumuz yine bir yerde, üniversiteyi çok düşünmüyoruz kendi istemiyorsa, ortaokuldan sonra okumasını düşünmüyorum. Yeni bir akım başlatacağım, çok mutlu bir çocukluk yaşamış bir yetişkin olacağını düşünüyorum.
Bundan sonra hayatınızı nasıl kazanacaksınız?
Ben hiç durmuyorum ki. Oyunculuğu bıraksam da üretimim hiç durmuyorum, ölene kadar böyle devam edecek. Tembellik, kendini bırakmak, yiyip içip yatmak bana göre değil. Kendi hayallerimi bitirdim, şimdi evrensel hayallerim var. Doğanın bir mucizesi GojiBeri meyvesi ile tanıştım mucizevi bir bitki, bunun maskesini yaptım patentini aldım ve mucize bitki ile Nobel alacağımı düşünüyorum. Yaratan’ dan önce manevi tatmin istemiştim, bu meyve ile ilgili sonra da inşallah maddi tatminler de gelecek. Milyon dolarlara kucağımı açtım bekliyorum. Sonra da çocuk köyü projemi yapacağım müthiş bir şey olacak o da yine seninle orası için de röportaj yapacağız.