Rus uçağını düşürmek niçin yanlış ?
Her ülkenin sınırlarını koruma hakkı vardır ve bunun gereğini yerine getirmelidir. Bu hak çerçevesinde kara, deniz veya hava sınırlarını ihlal edenler uyarılır, müdahale edilir ve engellenir.
Müdahale ve engelleme, ihlali yapanı vurma ve imhayı da kapsar. Bütün bunlar, egemenlik hakkının sonucudur.
Ama her ihlal eden, ihlal tekrar eden bir fiil dahi olsa, vurulup imha edilmez.
Hava sahanızı ihlal eden bir uçağı vurmadan önce, yapılabilecek pek çok şey vardır. Mesela, füzelerinizi hedefe kilitleyip tehdit edebilirsiniz. Kendi uçaklarınızı gönderip, hava sahanızı terk etmeye zorlayabilirsiniz, vs.
Ege'de Türk ve Yunan tarafları her yıl çok sayıda hava sahası ihlali yapıyor. Yine Rus uçakları, Kuzey Avrupa'da çok sayıda hava sahası ihlali yapıyor. Bu örneklerde, önce havada imha dışı engelleyici yöntemler uygulanıyor ve sonra iş diplomatik yollardan ele alınıyor.
Hava sahanızı en çok 17 saniye süreyle ihlal eden bir uçağı vurup düşürmek, önceden uyarmış olsanız bile, ancak iki nedenle makul olabilir. İhlal yapan uçak size saldırı amacıyla geliyorsa veya o uçak düşman kabul ettiğiniz ve bir şekilde cezalandırmak istediğiniz bir devlete ait ise.
Hiç kimse, Rus uçağının ihlali karşısında Türkiye sessiz kalsın veya hiç bir şey yapmasın demiyor.
Ama, saldırı amacı taşımayan, güvenliğiniz için bir tehdit oluşturmayan ve 17 saniye süreyle iki mil genişliğindeki dar bir şeritte sınır ihlali yapan uçağı vurmak, hukuken hakkınız olsa da, düşmanca bir davranıştır.
Şunu da iyi biliyoruz ki, ihlal yapan Rus uçağını vurma kararı pilot veya diğer askeri birimler tarafından değil, tamamen siyasi otorite tarafından alındı. AKP iktidarı, Rusya veya Suriye fark etmez, o bölgede hangisinin uçağı olursa vurun yolunda askere kesin talimat verdi.
Başbakan Davutoğlu son günlerde bunu defalarca teyit etti. Yani AKP'li karar vericilerin öngörmediği bir durum söz konusu değil.
AKP, Rusya'nın Suriye'ye doğrudan askeri müdahalesinden rahatsız. Rusların Suriye'de bir şekilde canı yansın, ders alsınlar, pişman olsunlar istiyor.
Ama Rusya'ya karşı düşmanca bir fiil yapacaksanız, sonuçlarını da iyi hesap etmiş olmanız gerekir. Öyleyse, AKP iktidarı hangi hesaplarla Rusya'ya karşı düşmanca bir tavır içine girdi? Hangi kazançlar sağlayacağını tasarladı?
Ciddi bir yanlış
Rus uçağının düşürülmesi ciddi bir yanlış. Çünkü Rusya'yı düşman yapmakla kazanacağımız hemen hiç bir şey görünmüyor. Ama Türkiye'nin çıkarlarının büyük zarar görmesi söz konusu.
Pek çok alanda Türkiye'nin hemen hissedeceği büyük ekonomik kayıpları olacak. Buna karşılık Rusya ekonomisinin katlanacağı olumsuz etkiler, en azından kısa vadede, çok sınırlı kalacak.
İşin en kötü tarafı, korkarım ki olumsuz ekonomik sonuçlara ilaveten, Türkiye'nin stratejik çıkarları daha da büyük zarar görecek.
Rusya'nın tepkilerini öncelikle uçağın vurulduğu Suriye arenasında göreceğiz. Bu tepkilerden biri, sınıra yakın bölgede benzer bir durum tekrar ortaya çıkarsa, hatta belki çıkması için fırsat yaratmaya çalışarak, Rusya'nın aynı cinsten sert bir cevabı olabilir.
Şimdi Türkiye'nin Suriye'deki hassasiyetleri, Rusya için tamamen değersiz meta haline indirgendi. Mesela AKP iktidarı uçak vurmanın Türkmenlere fayda sağladığını sanıyorsa, fena halde yanılıyor.
Ruslar, Türkiye'nin dostu ve paraşütle atlayan uçak teknisyenini öldüren Türkmenlerin üstüne çok daha sert bir şekilde gidecek. Bayırbucak Türkmenlerinin 1000 yıllık vatanlarını kaybetme riski hiç bu kadar ağır olmamıştı.
Tabii Türkmen politikasında yanlış, Rus uçağının vurulmasıyla başlamış değil. Türkmenler Suriye'de küçük bir azınlık. AKP iktidarı onları, Esed rejimini devirme siyaseti için kullanıyor.
Türkmen lider Abdurrahman Mustafa'nın açıkça ifade ettiği gibi, Ankara'dan "yardım" alıp, kendi ülkelerindeki rejime karşı savaş yapıyorlar. Bunun, Türkmen varlığının bekası için basiretli bir tutum olduğu söylenemez.
Halbuki daha önce Suriye'de, sorunsuz olmasa da, rahat bir şekilde yaşıyorlardı.
Türkiye'de küçük bir azınlık, mesela Araplar, komşu bir Arap ülkesinin verdiği silah ve teşvikle ayaklanıp isyan etse, rejimi değiştirmeye kalkışsa, Türkiye bunlara karşı nasıl hareket eder?
Rusya'nın elleri şimdi daha serbest
Artık Rusya, Türkiye'nin Suriye'deki duyarlılıklarını dikkate alma yükünden kurtuldu. Elleri kolları daha serbest hale geldi. AKP iktidarının Suriye'de inşa etmeye çalıştığı zayıf kalelere, şimdi olabildiğince sert ve hızlı bir şekilde yüklenecek.
Rusların, Hatay sınırının Suriye tarafında yürüttüğü askeri harekat, büyük olasılıkla Türkmen bölgesiyle sınırlı kalmayacak. Kuzeye doğru Reyhanlı sınır kapısı ve Kürtlerin elindeki Afrin'e kadar olan bölgeyi temizlemek ve kontrol altına almak isteyecekleri muhakkak.
Ruslar bu hedeflerine ulaşırsa, PYD'nin denetimindeki Afrin bölgesiyle karadan birleşmiş ve Türkiye'den militanlara giden silah ve lojistik desteği Hatay sınırı boyunca tamamen kesmiş olacaklar. Burası yaklaşık 80-90 kilometrelik bir hat.
Çünkü Ruslar açısından en basit askeri mantık, Edlip'e dönük harekata başlamadan önce, Türkiye'den cihatçı militanlara giden desteğin kesilmesini gerektiriyor. Önümüzdeki haftalarda bu hat boyunca Rusya ve ortaklarının kapsamlı askeri operasyonu beklenebilir.
Bu hattı Cihatçı militanlardan temizlemeyi başarırsa, Rusya bu kez orayı koruma altına almak için "gönüllü" dediği Rus paramiliter birliklerini de getirebilir. Rus devleti, işaretsiz ve rütbesiz üniforma giyen bu birlikleri Ukrayna'da da benzer işlevler için kullanmıştı.
Rusya'nın düşmanlığı Türkiye'ye ne kazandıracak belli değil ama, bu işten en kazançlı çıkacak olanın PKK ve PYD olacağı söylenebilir. PKK ve ortaklarına Rusya'nın siyasi ve askeri destek seferberliği başlatması için Türkiye daha etkili başka ne yapılabilirdi, hayal edebilmek gerçekten zor.
AKP şimdi stratejik rehin
AKP, Rus uçağını vurarak bölgedeki stratejik tecridini kendi eliyle ürkütücü bir düzeye taşıdı. Askeri açıdan rekabet edemeyeceği Rusya'ya karşı düşmanca hamlenin mantığını anlamak mümkün değil.
Ardından hemen NATO'ya sığındı. Ama bu sığınmanın da sonuçları olacak. İç ve dış siyasetteki yanlışları nedeniyle AKP, artık Batı'nın güvendiği bir ortak değil. Washington'daki Demokrat çevrelerin en etkili strateji uzmanlarından Richard Haas'ın kısa süre önce yazdığı gibi, Batı için Türkiye artık "fiilen değil, ismen ortak."
Amerika'nın ve Batı'nın, NATO dayanışması nedeniyle her koşulda Türkiye'nin arkasında duracağını beklemek, Türkiye'nin güvenliği açısından derin riskler içeren bir varsayım.
Eğer Amerika şimdi Türkiye'yi Rus ayısının önüne atarsa, sonucun ne kadar vahim olacağını herkes kolayca öngörebilir. Böylece, AKP kendi yaptığı büyük yanlışla, Batı ve Amerika karşısında stratejik hareket alanını neredeyse sıfırlamış oldu.
Bir başka ifadeyle, Rus uçağını düşüren AKP, aynı zamanda kendini Amerika karşısında stratejik rehin durumuna düşürdü. Artık Amerika karşısında manevra ve hayır deme sınırları son derece daralmış durumda.
Amerika'nın bu tahsilatı yapması büyük olasılık. Obama yönetimi üslubu gereği, bunu muhtemelen sizi kamuoyu önünde küçük düşürmeden, yüzünüze vurmadan ve nazik bir üslupla yapar; ama yapar.
Bir yıl sonra yapılacak seçim için kampanya sürdüren çok sayıda fanatik Cumhuriyetçi adaylardan biri Başkan seçilirse, bunu daha kaba ve acıtıcı bir şekilde yapabilir.
Kamuoyu desteği
Acaba AKP, Rus uçağını düşürerek kamuoyu desteği kazanmayı mı hesapladı? Sanmıyorum. Rasyonel yaklaşım, yeni seçim zaferi kazanmış bir partinin, kısa vadeli popülist destek aramasını değil, uzun vadeli hesaplar yapmasını gerekir.
Ama bu büyük yanlış, AKP'nin rasyonel bir hesabının değil, duygusal ve fevri davranışların sonucu gibi görünüyor. Bir hamle yaparken, sonraki hamleleri hesaplama yeteneğinin şaşırtıcı derecede zayıf olmasından kaynaklanıyor gibi görünüyor.
"Bir çuval incirin berbat edilmesi" bu durum için kullanılacak en uygun söz olabilir.
Şimdi gerginliği azaltma çabaları doğru bir yaklaşım. Başbakan Davutoğlu'nun "Rusya bizim dostumuz" açıklaması, bu yaklaşımın olduğu kadar yapılan yanlışın gecikmiş idraki olarak da görülebilir.
Ama bu söylemin Putin'i ikna etme gücü herhalde çok yüksek olamaz. Dost ülke uçağı, 17 saniyelik ihlal nedeniyle vurulur mu?
Almanya Başbakan Yardımcısı da, "bölgenin en öngörülemez ülkesi" derken, Türkiye'nin rasyonel hesapla değil duygularıyla hareket ettiğine işaret etti.
"Beni arkadan bıçakladılar" diyen Putin'in bile, belli ki böyle bir sert ve hesapsız adımı hiç beklemiyordu. Yoksa Rusya için önlem almak zor olmazdı.
Aciz muhalefet
Komşu Rusya'nın uçağının vurulmasıyla, Türkiye'nin stratejik ilişkileri şimdi daha da kritik bir döneme girdi. MHP lideri ve sözcüleri, yaşanan gelişmeler karşısında henüz anlamlı bir çift söz söyleyemedi. Esasen ne dedikleri ve ne önerdikleri de belli değil.
CHP lideri Kılıçdaroğlu ise "Türkiye sınır ihlallerine izin veremez" diyerek, Rusya uçağının düşürülmesini doğru bulduğunu ve desteklediğini açıkladı!
CHP ve MHP, mevcut durumlarıyla, Türkiye'de 65 yıllık çok partili dönem boyunca gördüğümüz en zayıf ve en beceriksiz muhalefeti temsil ediyor.
Allah yardımcımız olsun.