Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

Güncelleme:

Haber3.com yazarı Pınar Korkut sordu, yönetmen, yazar ve yapımcı Raşit Çelikezer yanıtladı....

Yazıp yönettiği kısa metraj filmleriyle yurt içi ve yurt dışı birçok festivale katılan İzmirli yönetmenin, yapımcılığını da üstlendiği ‘’Gökten 3 Elma Düştü’’ filmi toplam 8 ödül kazandı. Senarist olarak TRT kanalına Türk edebiyatından üç roman uyarladı. Türk Özel Televizyon kanallarına 22 ayrı projede 400’ü aşkın dizi film bölümleri çekti. Birçok dile çevrilen tiyatro oyunları Devlet Tiyatroları ve Özel Tiyatrolarda sahnelendi. Oyunları altı kitap haline getirilip yayımlandı. İkinci uzun metrajlı filmi ‘’Can’’ ile Sundance Film Festivali’nde yarıştı ve burada jüri özel ödülüne layık görüldü. Bu Türkiye’de bir ilktir.

           Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 Film sanatına olan ilginiz ilk ne zaman başladı?

9-10 yaşlarında ve aslında tiyatro ile başladı. İlkokul öğretmenim Nevzat Hanım, üzerimde çok emeği olan ve çok değer verdiğim birisidir. Uzun yıllar geçmesine rağmen kendisiyle hala görüşürüm. Aziz Nesin’in ‘’Pırtlatan Bal’’ adlı oyununda başrol ‘paracı’ karakterini oynamıştım ve bende büyük bir iz bıraktı.  Akabinde küçük küçük gruplarla tiyatro üzerine eğilmeye, bir şeyler karalamaya başladım. Hatta ilk oyunumu 10 yaşımda yazdım. 3 ya da 5 dakikalık tarihsel bir oyundu. Okulumuzda sahneledik ve o zaman için güzel bir etki yarattık. Sonrasında, sinema hayatıma girdi. Gerçekçi sinema akımının yeni yeni alevlendiği dönemlerdi ülkemizde ve sinemaya da derin bir ilgi başlamıştı zaten. Tabi ki tiyatrodan hiç vazgeçmedim, hala oyunlar yazar yönetirim. Gerek özel tiyatrolar gerekse devlet tiyatrolarında zaman zaman oyunlarım sahnelenir durur. Yakın zamanda üç oyunum Farsçaya çevrilip yayınlandı. İran’da bir gurupla konuşuyoruz sahnelenmesi üzerine. Totalde 5-6 dile çevrildi oyunlarım. Sorunun başına dönersek, ilkokul öğretmenim sayesinde ve bu şekilde başladı sanat hayatım. Yetmişli yılların sonu, seksenli yılların başı, derin siyasi olaylardan etkilenen gençlerin kendini özgür hissedeceği, çıkış yolları aradığı, zor zamanlardı. Benim bulduğum yol mesleğim oldu ve sonrasında 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümünü bitirdim. Sinemaya daha tutkuyla bakmaya başladım ve okulu bitirdikten sonra şansımın da yaver gitmesiyle iyi yönetmenlerle çalıştım. Asistanlık yaptım ve sonrasında onlara senaryolar yazmaya başladım.

Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 Neden oyunculuk değil de daha çok yazmaya ve yönetmeye yöneldiniz? Bize biraz bu yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Açıkçası sanat ile ilgilenen insan ifadesinin peşinde koşar, kendisini en iyi en doğru nasıl ifade edeceğinin yollarını arar, bulur. Ben oyunculuk da yaptım, üniversitede okurken devlet tiyatrosunda küçük sözleşmeli oyunculardan biriydim. Ama kamera arkası her zaman daha çok ilgimi çekiyordu… Bir şey yazmak, bir şey oluşturmak, bir ekibin lideri olmak daha içselleştirdiğim ve kendimi daha mutlu hissettiğim bir alan olmuştur hep. Dahası tiyatro aktör sanatıdır, ama sinema yönetmen sanatı.

Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 Her alanda dijitalleştiğimiz bir zamandayız, bu dijitalleşme sürecinin sinemaya etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hem olumlu hem de olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorum. Öncelikle dijital sinema prodüksiyonları biraz daha rahatlattı. Eskiden negatif ile çektiğimiz filmleri şimdi dijital çekiyoruz. Yani işin laboratuvar dediğimiz kısmı neredeyse bütçeden çıktı. Dolayısıyla ‘dijital’ masrafları kıstı. Bir de iletişim kısmı çok daha kolay oldu yani daha kolay ulaşır olduk argümanlara ve yeni olanaklara. Toplumsal olaylar ve kişisel özgürlükler açısından haber alma tarafımız ve dünyaya karsı sorumlu hissettiğimiz alanları açması iyi tarafı oldu diyebiliriz. Bir yandan da korkunç bir kirlilik de söz konusu. İnsanlar çok rahat kanal açabiliyor youtube ve diğer online platformlarda. Belki de böyle filmler de yapılmalı, evet, sonuçta bunlar da birer üretim aşaması ve tercih edilebilir seçenekler. Bizim açımızdan şöyle bir şey oldu; özellikle pandemi sürecinden sonra sinema ve tiyatro salonları daha az dolar oldu. Bizim gibi ekonomisi zor ilerleyen ülkelerde salonları zor duruma soktu diyebiliriz. Bir yandan da dijital platformların kurulmasıyla tabi daha alternatif projeler, yüksek bütçeli yapımlar oraya çıktı. Hepsi için olmasa da çok özel yapımlar göremiyorum ne yazık ki buralarda. Ama dünyanın sonu değil. Elbette çok güzel işler de yapılacaktır. Çok beğendiğim işler de olmadı değil hani. Sunumlarda boyutlar değişip duracaktır kuşkusuz. Bunca yıldır buna şahit olup duruyoruz. Ama sanat her zaman kendini gösterecek, etki yaratacak alanlar ve imkanlar bulur, bulacaktır. Hayal, düş yıkılmadığı sürece insanoğlunun sanata ihtiyacı hiçbir zaman bitmeyecek.

Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 Sizce Sanatta sansür olur mu? Sanat muhafazakar olabilir mi?

Tabi yeni platformlar bu konuda daha fazla özgürlük alanı sunsa da maalesef bizim toplumumuzda baskı söz konusu. Bazı projelerin hala sansürden geçtiği doğru. Sanatta hiçbir zaman sansüre yer olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir defa, yarattığınız karakter yada olgularla empati kurabilmelisiniz, bu şart bir kere. Hayatın içinde herkes iyi veya doğru değil. Sonuçta yaratmaya çalıştığımız karakterler kötü de olmalı… Dolayısıyla bir rekabet anlatmamız gerekiyor ve anlattığımız hikaye ne ise onun üzerine üzerine gitmeniz gerekiyor. Diyalektik olmadan olmaz. Dünyanın bir ucuna çok kolay ulaşabileceğimiz bu çağda sanat evrensel olmalı, özgürlükçü olmalı ve bunun için savaşmalıyız. Sansür hiçbir zaman etkisine aldığı toplumu iyileştirmemiş daha kötü hale getirmiştir hep. Bunun tersi hiç yaşanmadı. Kurumların yada devletlerin bu baskıcı yönü ne yazık ki karşılaşılan bir durum. Ama unutulmasın. Bu zihniyetler hep yıkıldı. Yıkılmaya da mahkumlar.

 Bu zamana kadar izlediğiniz ve sizi en çok etkileyen film hangisidir?

Ben henüz 13-14 yaşlarındayken 1983 yılında izlediğim ‘’Hakkari’de Bir Mevsim’’ filmi diyebilirim bunun için. O dönemde film ülkemizde yasaklı olduğu için el altından, Almanya’dan getirtmiştik bir kopyasını. Ben o filmi izledikten sonra ‘Ben tiyatroya devam edeceğim ama asıl sinema yapmak istiyorum’ demiştim kendi kendime.

Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 Kariyerinizdeki kırılma anı dediğiniz projeler hangileri?

İşte 2008’de sinemaya başlama sebebim olan yönetmen, maalesef yakın zamanda kaybettiğimiz Erden Kral’a senaryo yazdım yıllar sonra. ‘Vicdan’ filminde beraber çalıştık onunla. Bu benim için çok özeldi ve kendisi benim ustamdı.. Onu her zaman saygı, sevgi ve minnetle anacağım. Elbette beni televizyon için daha tanınır hale getiren ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinin yönetmenliğini yaptım 2000-2004 yılları arasında. Televizyonda başladım yönetmenliğe ama sonrasında bizim için özel olan uzun metraj filmler ile devam ettim. Sinemada ‘’Gökten Üç Elma Düştü’’ ve ‘’Can’’ filmi benim için büyük köşe dönüşlerdi. Özellikle ‘’Can’’ ile yurt dışında tanınmaya başladım. Festivaller ve yurt dışındaki ilişkiler aşısından çok özeldi benim için. Hala ortak bir sürü projeler yürütüyorum bu ilişkilerimle. Televizyondaki ustam ise Osman Sınav’dır. Onunla iletişimiz hiç kopmadı onca yıl. Yaklaşık 8-9 projede beraber çalıştık. Yapımcı-Yönetmen ilişkimiz hala sürüyor. Önümüzdeki yaz için ‘Tehcir’ hikayesi çalışıyoruz onunla. Biraz sağlığıyla alakalı sorunları var ustanın. Ayağa kalksın dört elle sarılacağız projemize.

 Bize biraz da 9 Aralıkta vizyona giren yeni filminizden bahseder misiniz?

‘Sil Baştan Kaynanam’ isimli romantik komedi türünde bir ana akım filmi. Ben komediyi ve güldürmeyi severim. Aslında birkaç yılda bir komedi projeleri yaparım. Ülke olarak gülmeye de çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum bu zamanlar. Hikaye Sivas’ta geçiyor. Hafızasını geçici olarak kaybeden bir gelinin kaynanası ile olan ilişkisini ve aşkı yeniden tanımasını konu alıyor. Çok eğlendim çalışırken, bir yönetmen olarak da istediğim maddi manevi donanıma da sahiptim işi yaparken. Bu ortamlar bizim için her zaman mümkün olmuyor. Bu sevindiriciydi.

Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 Bir de şu hep konuşulan Z kuşağı konusu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce nasıl bir gelecek onları bekliyor ve neler yapabilirler?

Kökten bir değişimin neredeyse olanaksız göründüğü, aşırı rekabetçi, acımasız, yüksek tempolu bir yabancılaşma içinde, karamsar bir çağda yaşıyoruz. Gençleri idealist yada devrimci bir tavırla görünce afallıyoruz. Aslında yeni bir toplumsal düzeni hayal etmek o kadar da bilinmedik bir fikir değil. Niye olmasın?

İletişim imkanlarının bu denli arttığı, dünyanın öbür ucundaki olan bitenden hızla haberdar olduğumuz bir çağda, içinde bulunduğumuz küçük dünyalarımızdan konuşamayız. Sınıfsal farklılıklar küresel bir sorun artık. Hayatın bilumum hazlarından, nimetlerinden bir haber yaşayan milyonlarca insan var. Bunun farkına varmak gerekiyor. Sürekli tüketmeyi emreden, arzularımızı kontrol eden vahşi kapitalizmin sonuçlarının farkına varmanın tam zamanı. Yalnızca hikaye anlatmak yetmiyor bazen. Sınırların ortadan kalktığı, doğayla uyumlu bir özgürlüğü, barışı ve eşitliği inşa etmenin vakti çoktan geldi de geçti bile diye düşünüyorum.

Bizler hayata atılırken bizi yönlendirebileceğini düşündüğümüz insanların peşinden koştuk. Çok kapı aşındırdık, çok dinledik ve çok okuduk. Kısıtlandığını düşündüğümüz hayatımızı hikayelerde, insanın özünde aradık. Ne kadar bulduk, elbette tartışılır. Çocuklarımıza yaratıcı olanaklar açısından sunabildiklerimiz çok az. Bunu arttırmanın yolunu hala arıyoruz. Vazgeçmeden de aramalıyız.

Raşit Çelikezer; Yönetmen, Yazar, Yapımcı..

 

Diğer Yazıları