Prigojin isyanı Putin’i güçlendirdi

Güncelleme:

Haber3.com yazarı Haluk Özdalga yazdı: Prigojin isyanı Putin’i güçlendirdi

Rusya’nın paralı asker şirketi Wagner’in 24 saat süren isyanı dünyada ilgiyle izlendi.

Buna karşılık Ukrayna savaşının baş destekçisi Amerika’da ve onun arkasında hizalanmış Avrupa’da pek çok ‘Rusya uzmanı’, isyanı büyük ölçüde kendi arzularının penceresinden gördü, safça ve hüsnükuruntuyla yorumladı. Yoğun tartışma halen devam ediyor.

İsyan haberinin ajanslara düşmesinden sadece saatler sonra bazı ‘Rusya uzmanları’ iç savaşın başladığını ‘müjdeledi’. Uzun süredir beklenen Moskova’da rejim değişikliği nihayet ufukta görünmüştü! Varsayılan kanlı iktidar çatışması şehvet dolu bir dille tasvir edildi: “Ruslar Rusları katlediyor…”

Batı’nın en gözde Rusya uzmanlarından Amerikalı tarihçi Anne Applebaum’un ünlü The Atlantic dergisinde anında peyda olan makalesi “Rusya iç savaşa sürüklendi” başlığını taşıyordu.

Biden yönetimi darbe girişiminin arkasında olduğu izlenimi vermemek için dış temsilciliklerine ve müttefiklerine sessiz kalmaları önerisi geçerken, Politico dergisine göre Ukrayna hükümetinin kulağına başka şeyler fısıldadı: “Savaş alanında Rusya’ya hemen mahvedici bir darbe vurun. Düşman yere serilmişken vurmak en doğrusudur. Askeri ve siyasi açıdan daha zayıf bir Rusya bulabilmeniz bundan sonra çok zor.”

Ama isyan hemen ertesi gün son buldu. Wagner şirketinin sahibi ve ayaklanmanın lideri Prigojin, Putin’le anlaştı ve küresel zenginlerin kullandığı Embraer Legacy 600 model özel uçağına binip en yakın arkadaşlarıyla beraber Belarus başkenti Minsk’e sığındı.

Ne var ki ‘Rusya uzmanlarının’ yorumları bitmedi. İsyanın veya daha sık yorumladıkları şekliyle darbe girişiminin önceden istihbaratını alıp önünü kesemeyen Putin büyük yara almış, ne kadar zayıf olduğu ortay çıkmış, itibarını yitirmişti. Artık iktidarda kalamayacağı belliydi. Darbe girişimi Putin için “sonun başlangıcı” idi.

Aslında itibar yitiren, objektif analiz yeteneği neredeyse tükenmiş bazı Batılı Rusya uzmanları oldu. Bizim yorumcularımızın büyük kısmı Batı medyasında okudukları o görüşleri tekrarladı.

Batı’daki yorumcular arasında değişik nedenlerle Rusya’yı terk etmiş muhalifler de var. Rusya’nın en zengini iken tutuklanıp 10 yıl hapis yatan, 2013’te serbest kaldıktan sonra Batı’ya göçen Mihail Hodorkovski bunlardan biri. Şimdi sürgündeki ‘demokratik muhalefet’ adına konuşuyor.

Hodorkovski, Prigojin’in “haydut ve kriminal” olmasına rağmen desteklenmesi gerektiğini, çünkü “Putin’in düşüşünün sadece kuvvet yoluyla mümkün olduğunu… daha iyi bir Rusya için silahlı ayaklanma gerektiğini” vurguluyor. Rus ordusu Ukrayna’da mağlup edilirse, yurda dönecek silahlı askerlerin “1. Dünya Savaşı’nda geri çekilen ordunun Bolşevik İhtilali’ne yol açması gibi… düşüşü kaçınılmaz Putin rejimini devireceği” kehanetinde bulunuyor.

Hodorkovski o amaçla Batı’dan, sürgündeki “demokratik muhalefete” destek vermesini, günü geldiğinde iktidara el koymaları için yardım etmesini istiyor.

*     *     *

İsyanla ilgili mantıklı ve somut bir açıklama Amerikalı bir istihbaratçıdan geldi. Özetle:

“Bu, düzenli ordu ve paralı askerler arasında yüzyıllardır görülen tipik bir çatışmadır. Daima düzenli ordu kazanır. Genel strateji hücum ise, paralı askerlere daha çok tahammül edilir; hücum, askerler ve askeri malzeme açısından çok daha risklidir. Savunmada aynı kaynaklar idareli kullanılır.

Kremlin’in stratejisi hücumdan fethedilen toprakları savunmaya değişince, Prigo’nun geride durması gerekiyordu. Ama laf dinlemedi, Bahmut’ta (Mahmut) saldırıya devam etti. Prigo’yu savaş divanında yargılamak kamuoyunda gereksiz tartışmalar doğuracaktı; askeri malzeme temini durduruldu ve elindeki rezervleri tüketmesi sağlandı.

Çıkarları bozulan Prigo ağır sözlerle Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’na saldırmaya başladı. Putin kararlı ama sakin şekilde hep komutanların arkasında durdu. Medyaya hiç yansımayan bir husus, üç ay önce düzenli ordunun Bahmut operasyonunu devralmış, Wagner askerlerinin Rostov’daki kışlaya çekilmiş olmasıydı.”

Prigojin muazzam cirolar yapıyordu. Yılda en az 2,5-3,0 milyar $, muhtemelen daha fazla. Çıkarlarının ciddi ölçüde sarsılacağını görünce “ileriye doğru kaçış” hamlesi yaptı, isyana geçti.

Bu bir darbe girişimi değildi. İsyanın hedefi Moskova’da iktidara el koymak da olamazdı, çünkü Prigojin böyle bir şansa asla sahip olmadığını herhalde biliyordu.

Osmanlı İmparatorluğu dahil pek çok coğrafyada tarih boyunca gördüğümüz gibi, her isyanın hedefi merkezi iktidarı ele geçirmek değildir. Yerel güç sahipleri hayati çıkarlarına dönük tehditler algılayınca baş kaldırabilir; ancak amaçları pek çok durumda merkezi iktidarı ele geçirmek değil, şikayetlerini merkeze taşıyıp ödün koparmak, statükoyu korumak veya ilave avantajlar sağlamaktır. Bazen başarılı, bazen başarısız olurlar.

Putin baştan beri kararlı durdu, pazarlığı ret etti. Prigojin direnmeye devam ederse yakın arkadaşlarıyla beraber imha edileceklerini biliyordu, 24 saat içinde anlaşmayı tercih etti ve isyan bitti.

Putin’in Ukrayna krizinde veya ötesinde elbet eleştirilmesi gereken konular var. Ama Wagner isyanını iyi yönetti. Eğer Prigojin’le müzakere edip isyandan vazgeçmesini sağlamasaydı, kanlı imha yoluna gitmek zorunda kalacaktı. Bu hiç zor değildi. Ama özellikle savaşın sürdüğü ortamda, kendi kamuoyu dahil pek çok alanda yıpranacak ve gereksiz riskler almış olacaktı.

Rus kamuoyu Prigojin isyanına destek vermediği gibi, isyanın kanlı çözümüne de sıcak bakmayacaktı. İsyan, darbe ve ihtilal tecrübesiyle dolu tarihe sahip Rusların ezici çoğunluğu, devlet otoritesinin çökmesine de Rusların Rusları öldürmesine de karşıdır.

Neticede Putin krizden güçlenerek çıktı.

Daha ayrıntılı analizler için, Amerika’daki Quincy Instiute’den Ukrayna-Rusya uzmanı Prof. Anatol Lieven’in “Başarısız Wagner darbesi Putin rejiminin kesinlikle güçlü kalmaya devam ettiğini gösteriyor” başlıklı makalesini önereceğim.

Moskova’nın güvenilir araştırma şirketi Levada-Center bulgularına göre savaşın başladığı günlerde %71 olan Putin’e destek oranı, 2023’in ilk altı ayında son yılların en yüksek düzeyine çıktı ve %81-83 arasında seyrediyor. Prigojin isyanı bu desteği herhalde düşürmeyecek, ama artırabilir.

Bu veriler Rusların büyük çoğunluğunun Ukrayna’daki savaşı haklı gördüğüne işaret ediyor.

Batılı ülkelerde yaşayan muhalif Rusların durumu, otoriter rejimlerden kaçıp başka ülkelere sığınan diğer insanlardan farklı. Çünkü Batı şimdi Rusya’ya karşı çok yönlü, acımasız ve sıcak bir savaş yürütüyor. Bu koşullar, Batı’nın koruyucu kanatları altında muhalefet yapanlar için Kremlin’in kullandığı “verdiği silahlarla Rus askerlerini öldürenlerin işbirlikçileri” söylemine güç kazandırıyor.

Başarısız isyanlar veya darbeler merkezi iktidarı zayıflatmaz, güçlendirir.

Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ün Cezayir siyasetine karşı çıkan Fransız generaller, 1961’de kapsamlı bir darbe girişimi başlattı ama de Gaulle’ün kararlı duruşu karşısında kaybettiler. Darbeyi bastıran de Gaulle güçlendi ve Cezayir siyasetini hedefine taşıdı.

Benzer şekilde bizde 15 Temmuz darbe girişimi karşısında kararlı duran Erdoğan iktidarı da olaydan güçlenerek çıktı.

Başarısız Wagner isyanı Putin’i niçin zayıflatsın?

Batılı karar vericilerin ve medyanın pek çoğu Putin’in Ukrayna’da savaş düğmesine basacağına ihtimal vermiyordu, yanıldılar. Gelmiş geçmiş en ağır yaptırımlar karşısında Rusya’nın diz çökeceğini, hiç değilse siyasetini değiştireceğini öngördüler, yanıldılar.

Savaş başladıktan iki ay sonra Rusya’nın elindeki füzelerin kısa sürede tükeneceğini iddia ettiler, o günden beri Rusya’nın füze saldırıları artarak devam ediyor. Rusya’nın stratejik bir yenilgi alacağını öngördüler, tutmadı.

Savaşın başından beri Putin’in bir darbeyle düşeceği, Batı yanlısı bir yönetimin geleceği beklentisi içindeler. Prigojin’in hamlesini o doğrultuda veya iç savaş başlatacak bir girişim gibi gördüler, yine yanıldılar.

Keşke sadece yanılmış olmakla kalsalar. Amerika’nın dış politikasını yöneten yeni-muhafazakar (neo-con) etkisi altındaki çevreler, sık sık kararlarının sonuçlarını iyi hesaplamadan düğmeye basıyor ve başkaları korkunç bedeller ödüyor.

Prigojin basit matematik işlemleri dahi yapmayan bir kişi. Bir “haydut ve kriminal” (Hodorkovski). “Suç örgütü yöneticisi” olarak FBI’ın en çok arananlar listesinde yer alıyor. “Kremlin’deki moruklar nükleer silah kullanmaktan korkuyor” diye dalga geçtiği biliniyor.

Amerika ve yandaşları, böyle bir adamın Kremlin’de iktidara el koyma ve dünyanın en büyük nükleer silah deposunu kontrol etme olasılığını büyük sevinçle karşıladı!

Diğer seçenek Rusya’da iç savaş olasılığını da benzer şekilde keyifle kucakladılar. Yani 6.000 nükleer silahın bulunduğu bir coğrafyada devlet dağılırsa ve iç savaş çıkarsa kafa bulacaklar!

Irak işgali 2003’te fiilen başlamadan önce Washington’daki politikacılar Saddam’ı düşürme kararı vermiş, büyük yalanlar üzerine kurulu sert bir kampanya yürütüyordu. O günlerde Irak’ı da içeren bölgeden sorumlu ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) başındaki General Anthony Zinni, Saddam devrildikten sonra neler olacağına dair elde hiçbir plan ve hazırlık olmadığını fark eder. Bu açığı kapatmak amacıyla çok sayıda harp oyunu düzenler. Sonuçlar, Saddam devrildikten sonra Irak’ın kan deryasına ve cehenneme dönüşeceğini gösterir. Zinni’nin tozlu raflarda unutulan raporu daha sonra neredeyse aynen gerçekleşti.

Amerika dünyada en iyi işleyen hukuk devleti ve demokrasiye sahip ülkelerden biri.

Amerikan tecrübesi gösteriyor ki, bir ülkenin içerde iyi işleyen hukuk devleti ve demokrasiye sahip olması, dışarda egoist, saldırgan ve kötücül bir siyaset izlemesine karşı güvence oluşturmuyor.

*     *     *

Neticede, 24 saat süren Prigojin isyanı, kimi Batılı çevrelerin bütün umutlarına karşın Putin’in kaderini belirlemede hemen hiçbir olumsuz etkiye sahip olmayacak.

Putin ve Rusya’nın geleceğini daha çok savaş meydanında alınacak sonuçlar, özellikle haziran ayının ilk haftasında başlayan Ukrayna’nın büyük karşı taarruzu çizecek.

O da gelecek yazımızın konusu.

( Kaynak )