Paskalya'nın Şifresi

Güncelleme:

Bugünlerde milyarlarca Hristiyan Paskalya’yı kutluyor.

Paskalya, Resurrection = Diriliş anlamına gelen deyimdir.

Romalı’lar İsa’yı çarmıha gerer. İsa ölünce toplu mezar türü bir mağaraya atılır. İşte burada tekrar mucizevi bir şekilde dirilir.

Ve onu ilk gören Maria Magdalena’dır.

Kısacası, Magdalena dirilişin tek şahididir.

Kanaatimce, Hristiyanlığın en ihtilaflı figürüdür. 

18 sene önce 'Da Vinci’nin Şifresi' eseriyle dünyayı kasıp kavuran Dan Brown’un kitabı üzerine yazdığım analizi sizlerle paylaşmak istedim.

Kadına şiddet, erkek hegemonyası, İstanbul Sözleşmesi gibi konuların tartışıldığı günlerde, inanç dünyasının tarihsel harmanlanması açısından sanırım tekrar göz atmakta yarar var.

Da Vinci’nin Şifresi
Irak, Orta Doğu, Kuzey Kore; borsalar, ekonomik konular bizleri zengin açılımlara yönlendirmekte. Bu konuların hepsini tek tek ele alacağız. Bu hafta ara sıra yaptığımız gibi ‘nefes almak’ için değişik bir konuya eğilmek istiyorum.
 
18 haftadır New York Times gazetesinin ve Amazon.com’un en çok satan kitaplar listesinde bir kitap var.

Kitabın adı: “The Da Vinci Code”

"Da Vinci’nin Şifresi" olarak çevirebiliriz.

Kitap bir belgesel değil, bir cinayet-entrika ve gerilim kitabı olarak yazılmış. Bu nedenle zevkle okunuyor.

Konu çoktandır unutulmuş bir tartışmayı tekrar gündeme getiriyor.

Mary Magdalene kimdir?

Bilinen; İsa’nın annesinin Meryem Ana olduğu ve İncil’de başka bir Meryem = Mary olmadığı.

Ne var ki, İsa’nın ölümünden sonra göğe yükselişini gören ilk şahit Mary Magdalene’dir.

İsa'nın ölümüne üzüntüsünden gözyaşı döken Magdelene yaklaşan İsa’yı başkası sanır. Hz. İsa kendisine yaklaşıp ‘Mary’ diye seslenince, Magdelen de dönüp ‘Rabbani’ der. (Rabbani; hocam, ustam, pirim anlamında!)

Kitaba göre M. Magdalene İsa’nın zevcesi, partneri ve en sevdiği mürididir.

Diğer havariler erkeklerin hakimiyetinde bir Hristiyanlık ortaya koymak için gerçekleri saptırmışlardır.

Mary’e karşı müthiş bir karalama kampanyası başlatırlar. Mary’i bir fahişe olarak gösterirler ve Mary’i tövbekâr fahişelerin Saint’i yaparlar.

Kitabın yazarı Dan Brown’a göre gerçekler hiç de öyle değildir.
 
İsa’nın ölümünden 50 yıl sonra ilk yazılan İncil olan Hazreti Paul’un versiyonunda, Magdelena çoktan bataklığa düşürülmüştür.

Ne var ki gerçekleri bilen ve İsa’ya iman etmiş bir grup gizli bir cemaat kurar. Bu cemaatin adı Priory of Sion’dur. Bu cemaatin Newton ve Boticelli  gibi ünlü üyeleri bulunmaktadır.

Mary Magdelene’nin kim olduğunu bilen Leonardo Da Vinci yarattığı eserler arasında en ünlüsü olan “Last Supper =Son Yemek”te gereken ipuçlarını vermektedir.

1498’de yapılan Mural’de, İncil’de sözü geçen an ölümsüzleştirilir. Havari Hz. Peter, İsa’nın en sevdiği müridine İsa’yı Romalılara kimin gammazladığını sormasını ister.

Yemekte İsa’nın sağ yanına  oturan ‘favori’ müridi Peter’e doğru eğilmiştir. Peter müridin kulağına bilgiyi fısıldamaktadır. Bu noktaya kadar tablo normaldir.

Gözüken tasvirde büyük bir anormallik bulunmamaktadır. Leonardo, İsa’nın sağ yanında oturan ve hiçbir yerde adı geçmeyen gözde müridini, o resimde aşırı ‘efemine’ görüntülenmiştir. Konuyu bilmeyen birisi bu müridi kadın sayar.

Da Vinci tabloya ikinci bir şifre daha eklemiştir. Müridin İsa’nın sağ tarafında oturuşu ve kendi sağına doğru yaslanıp Peter’e kulak verişi, İsa’nın geriye yaslanıp oturuşu ile birlikte ayrı bir simge ifade etmektedir.

İki figüre bir ‘M” harfi oluşturmaktadırlar. Rönesans’tan günümüze insan anatomisinin en güzel oranlarını çizmiş Da Vinci’nin kadınsı bir erkek figürü çizmek gibi bariz bir hata yapması söz konusu olamaz. Hele hele en ‘usta’ eserinde…
 
Yazar Brown’a göre Bizans İmparatoru Konstantin’in İznik konsülü toplantısı ile tabu haline getirdiği Mary Magdelena’nin gizli cemaatinin üyesi olan Leonardo Da Vinci, can güvenliği için bu şekilde davranmıştır.

Rönesans sanatçılarının ve büyük eserler yaratan klasiklerin gizli şifreler kullandığı bilinmektedir. O zamanlar sınırlı tutulan ‘ifade özgürlüğü’ yaşadığını anlatmak için Da Vinci bu yöntemi seçmiştir.

Değerli okurlar, milyarlarca insanın inandığı konuların bile bugün bu şekilde tartışılması gerçekten yerinde.

Her inanılan ‘şeyin’ en temelinde her zaman bir ‘ihtilaf’ bir ‘çelişki’ bulunmakta.

Son yıllarda Orta Doğu’da bulunan orijinal yeni yazılımlara dayanarak yeni inançlar geliştirildi. Bu inançlara Gnostik (dini ve ruhani bilgilere dayanan) inançlar denilmekte.

Bu yazıyı hazırlarken yaptığım araştırmada çok ilginç bir şiire rastladım. Tüm şiiri çevirmek belki anlamını zedelemek olur.

Şiir, Mary Magdelana için Gnostik inanç çerçevesinde yazılmış. Sadece bir iki satırını tercüme etmekle yetineceğim.
 
“ Ben, fahişeyim ve kutsal olanım.
Ben, eşim ve bakireyim
Ben, ana ve kızım
Ben düğünü muhteşem olanım
Ve henüz bir koca seçmedim “
 
Belki hatırlarsınız. Eski yazılarımda defalarca yazdım. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın kader olduğuna inanmış bir insanım.

Türkiye’nin popüler yaşamını saran Televole kültüründe fink atanlara oldukça mütenasip bir şiir. Ne dersiniz?
17. 08. 2003 / Engin Civan 

 

Diğer Yazıları
Ne Seçimdi Ama…
Paris Olimpiyatları ve Tarihi Anılar