Özlem Gürses ile medyanın değişen görünümünü konuştuk.
Her zaman altını çiziyorum, aslında eleştiri yapmak beni üzüyor ve rahatsız ediyor. Çünkü eleştirdiğimiz insanları sadece bir yönüyle eleştiriyoruz. Ya da yanlış hareketleriyle.
Oysa hepimiz insanız, hepimizin de zaman zaman bir sürü hataları oluyor. Birini eleştirdiğimizde sanki, onların iyi yaptığı işleri de bir süreliğine rafa kaldırmışız gibi oluyor. Bu hiç adil değil.
Ancak bazı konularda doğruları söylemezsek, sanki o yanlışlığın bir parçası gibi oluyoruz.
Onun için ben eleştiri yaptığım zaman, sadece o anlık durumla ilgili eleştirimi yapıyorum. Yoksa al o insanı yerden yere vur, köşeye koy. Böyle bir davranış kabul edilemez.
Bakın ne güzel söylemiş, en son gelen bir yorumda değerli okur; eleştirdiğimiz her şeyin bir parçasıyız , madalyon aslında ters yüz demiş. Yani arz, talep meselesi.
Teşekkür ediyorum. Çok anlamlı bir eleştiri benim adıma..
Benim vurgulamak istediğim zaten belli bir üslupta, her şeyin tartışılıyor ve konuşuluyor olması.
Bu çok önemli, çünkü konuştukça, çözülemeyen gibi görünen sorunların çözüldüğünü ve uzlaşma sağlandığını görüyoruz.
Bir de kendimizi geliştirmemiz bakımından, objektif değerlendirme yapma yetimizi kazanmamız gerekiyor.
Bu gün eleştirdiğim insanları, yarın iyi yaptıkları işler yüzünden övebilirim. Bu konularda hiç tutucu değilim. Bir de eleştirdiğimiz olayın, arkasını bilmeden, yalnızca görünen yüzüyle eleştirmek, doğru bir eleştiri olmuyor.
Ama maalesef, benim gibi bir çok meslektaşım bu hataya düşüyor. Peki bu benim yanlış yapmamı engelliyor mu? Hayır tabii, herkes kendinden sorumlu..
Bakın dün Habertürk Tv’ un dan, sevgili Özlem Gürses’ le bir araya geldik ve çok çarpıcı bir röportaj çıktı ortaya, en kısa zamanda inşallah sitemizde okuyacaksınız. Medyayla ilgili, benim de altını çizdiğim, bildiğim, bizzat yaşadığım konuları, başka bir meslektaşımın ağzından duydum. Tabii ki, biraz kırgın, biraz yorgun olmasının da etkisi vardı bu röportajda.
Çok zeki, kültürlü, donanımlı bir kadın ve bence en verimli döneminde, böyle bir medyadan çekilme kararı almış. Üzülsem de, saygıyla karşılamak lazım. Çünkü kendine göre haklı sebepleri var.
Keza, geçtiğimiz günlerde, konsepti bana uygun olmadığı için kabul edemediğim bir program için, günde 2 saat canlı yayın yapmam karşılığında teklif edilen aylık 30.000 liradan bahsedince, Ebru hanım, o da para mı? Bu gün yayınlanan sabah programlarında, ayda 250.000 lira kazanan programcılar var deyince gerçekten şaşırdım.
Oysa haber spikerliğim sırasında, hiç böyle rakamlar, ne teklif edildi, ne de kazandım. Çünkü haber spikerliği, isim olmuş anchorlar dışında, çok para kazandıran bir meslek değildir.
Yani medya da değişime ayak uyduruyor, dengeler değişiyor. Önemli olan, yaptığımız işlerin hakkını verebilmek ve bence kendimizi rahatsız hissetmeyeceğimiz işlerin altına imzamızı atabilmek.
Para çok önemli kimse bunu yadsıyamaz ama yine de hayatta her şey para kazanmak değil, keşke yaptığımız işler hem kişiliğimize, hem kesemize uygun olsa. Biraz zor ama imkansız değil. Böyle olanlara da ne mutlu. Allah kazançlarını daha da arttırsın inşallah.