Otoriteryenlik ve eğitim yönetimi
Bireylere ya da gruplara karşı keyfi uygulamalara atıfta bulunan otoriteryenlik, eğitim açısından birtakım sonuçlara sahiptir. Maalesef, otoriteryen okul yöneticileriyle karşılaşmak mümkündür. Otoriteyen okul müdürleri, genel olarak tek başına karar vermektedirler. Kararların uygulama biçiminde katı politikalar uyguladıkları görülmektedir.
Diğer taraftan, otoriteryen okul müdürleri öğretmenin bir onuru olduğunu göz önünde bulundurmamaktadırlar. Yine bu nitelikte okul müdürleri tek yönlü bir iletişim yolunu seçerler. Bu durumda örgüt içi sorunların anlaşılması engellenmektedir.
Yine, otoriteryen okul müdürleri öğretmenlerin bireysel, toplumsal gereksinmelerine duyarsızdırlar. Yine aynı okul müdürleri, örgüt içi normların uygulanmasında keyfi uygulamalara sahip olabiliyorlar. Bu kişilik özelliğine sahip okul müdürleri kontrol odaklıdırlar. Kuralların uygulanmasında sert tedbirler alabiliyorlar. Öğretmenler arasında çatışma yaratabiliyor yetkilerini aktarmamaktadırlar. Konumlarını güçleştirmek için üst konumlara koşulsuz bağlılık göstermektedirler.
Bütün bu olumsuzluklar, örgüt açısından ve öğretmenler açısından belli başlı sonuçları da getirmesi de kaçınılmazdır. Özellikle, insan hakları ile ilgili davranışlardan yoksun olan otoriteryen okul müdürlerinin davranışları ile karşı karşıya kalan öğretmenlerin yalnızlığa, yabancılaşmasına neden olmaktadırlar.
BU durumda öğretme- öğrenme sürecinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Çünkü, yabancılaşan öğretmenlerin öğretme- öğrenme sürecine katkısı sınırlı olacaktır. İnsan haklarından yoksun bir davranışla karşılaşan öğretmenleri bekleyen diğer bir tehlike kimlik duygusu geliştirememe ve dolayısıyla başka okullara tayin isteme istekleridir.
Eğer okullar etkili olacaksa okul müdürlerinin demokratik olmaları gerekmektedir. Bu anlayışın gelişmesi de büyük ölçüde eğitim yöneticiliği eğitiminde geçmektedir.