Ortaya Karışık...
Bu aralar medya konularına fazlaca daldım, farkındayım ama her geçen gün yeni bir polemik konusu ortaya çıkıyor.
Bazı dalkavuklar, yok canım, ne tahammülsüz kanal, böyle şey olabilir mi diyebilirler. Onları boş verin..Onlar öyle derler...
İlk defa televizyona çıktığım kanalda, mesela bana kanal yöneticisinin hanımı, göz makyajı ağır olmuş diye birileriyle haber yollamıştı.
Onun için, bazı şeyleri zorlamaya hiç gerek yok bence…Memnun değilseniz bir şeylerden, ayrılırsınız olur biter... Neden şikayet edip, oturulsun? Kaldı ki, Bahar Feyzan' a başarılı bir isim olduğu için, şimdi bir çok teklif yağacaktır...
Ekran önünde olmak müthiş güzel bir şey ama, eskisi kadar keyif vermiyorsa, istifa edersiniz olur biter. İnsanın sadece bir hayatı var.
O hayata çok güzel anlar sığdırmak varken. Niye yani?
Şimdiki aklımla düşündüğümde, keşke Tibet’ e falan gitseymişim, orada, dağların tepesinde meditasyonlar yapıp, gerçeği arasaymışım, çok daha anlamlı olurmuş diye fantastik düşünceler aklıma gelmiyor değil hani..
Ya da, burada kimsesiz çocuklara baksaymışım, sakat hayvancıklarla ilgilenseymişim, ne kadar müthiş olurmuş..
O kadar çok yapacak şey var ki, illa ki çok paranız olması da gerekmiyor, hayallere ulaşmak için…
Alırsınız bir video kamera, bir sırt çantası, yırtık jean, converseler ayakta, doğru Sirkeci’ ye tren istasyonuna, ver elini Avrupa, gittiğin gördüğün yererde çekimler, röportajlar, belki bir anı kitabı, al sana işte çok anlamlı bir hareket.
Tom Hanks’ in Terminal diye bir filmi vardı. Adam havaalanında, bürokratik sebeplerle, tutsak kalıyordu ama bir şekilde hayatını sürdürüp para da kazanıyordu.
Önemli olan, sadece istemek, hayal etmek ve onu yapabilecek cesarete sahip olmak..
Bu arada, konudan konuya atlıyorum, bu gün pozitif enerjimin çok yoğun olduğu bir günümdeyim, sürçü lisan ettiysem affola diyorum..
Şu sıralarda vizyonda, hayatın anlamıyla ilgili, Jim Carrey’ nin oynadığı grafik animasyon bir yılbaşı filmi var.
Olağanüstü, gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum, yaşamımızı sorgulamamız adına çok anlamlı bir film..
Önemli olan, iyi şeyleri kapabilmek ve hepimizin farklı kültürlerden, anlayışlardan gelsek de, tüm dinlerde istendiği gibi; aynı sonuç ‘iyi insan olabilmek’ paydasında bir araya gelmek mantığını sindirebilmiş olmamız dileğiyle naçizane tavsiye de bulunuyorum.
Eminim, filmin sonuna doğru, gözyaşlarınızı utanmayıp, içinize değil de, dışarı akıtırsanız, tazelendiğinizi ve huzurlu olduğunuzu hissedeceksiniz. Hatırlatmadı demeyin.
Ben İstinye Park’ ta izledim. İnsanlar akın akın Gladio’ ya gidiyordu, oysa bu film son derece küçük bir salonda oynuyordu.
Yazık dedim, ne kadar da muhteşem oysa..Charles Dickens’ ın romanından sinemaya uyarlanmış. Ben çok beğendim, belki biraz çocuksu olduğumdan. Her neyse..Daldan dala atladım, hayatı kasmamak lazım diye..
Yakında yine bomba röportajlarım olacak, sakın benden ayrılmayın ama şimdilik AZ SONRA diyelim….