Önce kendiniz için.
Her gün siteme onlarca mail geliyor ve bunların arasında, beni çok mutlu eden, hayata bakışımı kavrayabilmiş, yazılarımı okuyan ve doğru düzgün eleştiriler yapan pek çok insanın olması beni sevindiriyor. Eleştiri derken, iltifatlardan bahsetmiyorum, bazı isimsiz saçma hakaretler içeren mailler oluyor, bunları basit kıskançlıklar olarak değerlendiriyor, bazen kaale almıyorum, ya da çok çizgiyi aşmışsa haddini bildiriyorum bitiyor. Bir de, beni düşündüren mailler geliyor, onlardan çok hoşlanıyorum. Mesela onlardan biri, evlenmiş, ayrılmış, çocuğu olan ve tüm toplumsal , ahlaki v.s baskılara rağmen kendi yaşamını sürdüren, çocuğunun yaşamını sürdüren bir anneden geliyordu. Kısa bir mail de olsa, ne dediğini gayet güzel anladım.
Türkiye" de, eşinden ayrılmış bir kadın olarak, yaşamını sürdürmek çok zor. Zaman zaman, hem kendi cinsiniz tarafından kıskanılıyor, hem karşı cins tarafından tacize uğrayabiliyor, hem de toplum tarafından dayatılan, anne duruşu açısından eleştirilebiliyorsunuz. Daha çok, erkeklerin egemen olduğu, kurallarını belirlediği iş yaşamı içersinde, büyük bir mücadele veriyorsunuz. Çok zaman, başka bir evliliği kurtuluş olarak görüyorsunuz, tabii ekonomik özgürlüğünüz yoksa. Hikaye hep aynı ve bilindik. Bir kısım doğuştan şanslı, çok uç şekilde, babasının parasıyla imkanlarıyla lüks bir hayat sürüyor, mesela burada hiçbir okul kazanamıyor, ver elini yurt dışı, adı sanı duyulmamış ama parasını verip okuyacağınız okullara gidiyor, onun yaşadığı hayat verdiği dekolte pozlar, cesaret olarak nitelendiriliyor, sağ olsun, gazeteci arkadaşlar, kızın babasından reklam kapabilmek adına, bu şahsiyetlerle röportajlar yapıyor, bol bol resimler çekiliyor, erkek arkadaşların biri geliyor, biri gidiyor hakkında, bir sürü haberler çıkıyor, ama onlar "cesur" olarak nitelendiriliyor. Hanımefendi olarak, bir davetten başka bir davete koşuyor, orta halli, kendi imkanlarıyla yaşamaya çalışan kadınlar, kızlar ise kötü yola düşmüş sayılıyor, onların hiçbir şey yaşamaya hakları yok, hemen toplum tarafından eleştiriliyor. Bu çifte standartların artık bir son bulması lazım.Yaşam bir mücadele ve bu mücadele içersinde, hep güçlü olanlar kazanıyor, doğa cesaretli olanları ve kuvvetli olanları seviyor. Orta halli kadınlar da, kendi değerlerinin farkında olmalı, var olan değerlerinin, inançlarının peşinden gitmeli, hedefine ulaşıncaya kadar da mücadeleyi sürdürmeli. Çalışmalı, kendi ayağının üstünde durmalı, etrafın söylemlerine de kafayı takmamalı, yoksa, o onu dedi, bu bunu dedi derken, hayatınız, elinizden kayar gider. Ne çocuğunuza faydanız olur, ne kendinize. Bir başka açıdan da, zoru başarmak, insanı manevi olarak, daha güçlü ve mutlu kılar. Her şeyiniz, her türlü imkanınız varsa, kazandığınız başarının da değeri çok fazla olmaz, her zaman dünyayı değiştirecek güce sahip olanlar, yoktan var edenlerdir. Onun için olumsuzluklara hayıflanacağınıza, durumunuzu nasıl pozitife çevireceğinize odaklanın ve kafa yorun. İlahi adalet şüphesiz, herkesin hak ettiğini herkese yaşatacaktır. İçinizden, biz bunları biliyoruz, niye şimdi beylik laflarla hikaye anlatıyorsun diyenler olabilir, evet herkes her şeyi biliyor tabii ama uygulamıyor, marifet dediğini yapabilmekte, harekete geçebilmekte. Yaşamınızdaki, çevrenizdeki insanları değiştirmeye uğraşmayın, kendinizi değiştirin, yaşama , kendinize fayda sağlayacak şekilde uyum sağlayın. Unutmayın, insanın doğum anı bile, büyük bir başarıdır, çünkü, siz zaten 1 milyon sperm hücresinden, diğerlerini alt ederek, yaşama doğuyorsunuz, yaşamayı hak ediyorsunuz, yani yarış daha doğmadan önce başlıyor, onun için kendinizi zorluklar karşısında güçsüz sanmayın tam tersi, nasıl yaşamayı hak ettiyseniz, yaşamın içinde de, yaşama sanatında usta olarak yaşama devam edin ve bir gün her şey bittiği zaman, gözlerinizi kapattığınızda da, başarılara güzelliklere imza atmış biri olarak, kazanmış biri olarak gözlerinizi kapatın, kimin için mi? Tabii ki, önce kendiniz için .