Okul yöneticiliğinde eğitim esastır
Örgüt olarak okulda gücü elinde tutan, kararlar alan ve kaynakların dağılımını yapan okul müdürleridir. Bu güç, kişisel olmayıp onu elinde tutan kişinin konumuna bağlıdır. Bu görevliler bir otoriteye-meşru güce sahiplerdir. Okul müdürleri kendi konumu, otorite ve kontrollerini sürdürme peşindeyken, güç ve otoriteye sahip olmayanlar (öğretmenler) onu elde etmeye-veya en azından direnç göstermeye çalışırlar. Bu yüzden, okulda sürekli bir güç mücadelesi vardır. Bu yüzden, okulda sürekli bir güç mücadelesi vardır. Otorite konumundaki okul müdürü- öğretmenlerden gelebilecek sürekli bir dirençle yüz yüzedir. Bu güç mücadelesi rekabet ve çatışmalara yol açabilir.
Aslında demokratik toplumlarda bu güç mücadelesi adil biçimde yürütülmelidir.
Aslında bu güç mücadelesi Türkiye’de adil mi? Bu güç mücadelesi okul müdürlüğü statüsüne nasıl yansımaktadır?
Bu güç mücadelesi, demokratik bir ortamda gerçekleştirilmesi gerekir. Ancak bu alanda da otoriter bir tutumla karşılaşıyoruz. Mantıkla ilgisi olmayan göz boyayıcı bir yolla okul müdürlerinin atandıklarını görüyoruz. Bu sistemin yaratacağı olumsuzluklar oldukça düşündürücüdür.
Böyle bir sistemle diğer öğretmenler bu uygulamanın adil olmadığını düşünerek okula yabancılaşabilmektedir. Bunun sonucu öğretme-öğrenme süreci olumsuz etkilenmektedir. Ancak, öğretme- öğrenme süreci eğitim sisteminin temel öğelerinden biridir. Bu süreç olumsuz bir seyir izlediğinde bir sistem olarak çıktı olarak öğrenci tutum ve davranışına olumsuz yansıyabilmektedir.
Pekala, bu atama biçimine seyirci olmak gerekir mi? Hayır. Olması gereken eğitim yöneticiliği eğitimi almış kişilerin bu statülere getirilmesidir. Okul müdürlüğünde esas olan eğitimdir görüşü hakim olmadıkça okul amaçları doğrultusunda yaşaması mümkün değildir.