Oğlum ve ben Öss ye girdik..
Hani derler ya, boşanmış ailelerin çocukları, boşanmalardan kötü etkileniyor, olan çocuklara oluyor. Peki eğer anne, bunu biliyor ve boşanmış olmaktan dolayı, kendini kötü hissediyor, ayrılığın olası travmaları ve çocuğunun yaşadığı travmaların yükünü de kendi üzerinde taşıyorsa, o zaman annenin daha çok yıprandığını söyleyebilir miyiz? Bence evet..
Anne olduktan sonra, yaşınız kaç olursa olsun, annelik duygusu, yani, kendinden başka bir varlığı, senden bir parçayı, büyütmek, onun sağlıklı ve mutlu olduğunu görmek, sen yanında olmadığında bile, kendi ayakları üzerinde durabilecek güçe gelmesine yardımcı olmak ve ona iyi bir gelecek sağlamak, yaşamınızın temel nedeni haline geliyor. İçgüdüsel bir mesele bence.
Dün de tüm bu duyguların final anını yaşatan bir ruh halindeydim.
Oğlum üniversite sınavına girdi. Tıpkı diğer, kendi yaşıtı bir sürü çocuk gibi.
Çocuklar, sınava girecekleri okulun kapısından, tek tek içeri alınırken, onunla öpüştük, sırtına dokundum ve hadi hayırlısı bir tanem, başarılar dedim ve geride kaldım. Onunla , veli olarak gidebildiğim son noktaya kadar gittim ve oradan sonra, Sarper yoluna yalnız devam etti.
Ne tuhaf tıpkı yaşamın kendisinde olduğu gibi .
Oğlum yaklaşık 1 yıldır, hiç nefes almadan bu sınava hazırlandı. Her çocuk gibi, onun da, bir sürü hayalleri ve idealleri var. Üniversite de istediği bölümü kazanıp, kendi seçtiği mesleği yapmak , kimsenin desteğini almadan hayatına devam etmek istiyor. Çok disiplinli, çok çalışkan ve çok sert bir çocuk oldu. Belki de beraber büyüdüğümüz( aramızda sadece 19 yaş olduğundan) ve bir çok zorluğu birlikte sırtladığımız için olabilir.
Üniversite sınavı onun için çok önemliydi, benim için değil..Ben insanların, yaşamdaki kısmetine inanıyorum. Kimisi neye elini atsa, kolaylıkla ve bollukla ona geri dönüyor, kimisi iğneyle kuyu kazıyor..Ama gençler çok idealist, onlar her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar. İnşallah da öyle olur, insan neyi nasıl düşünürse, yaşamda, o realiteyle karşılaşırmış ya.
Sınava yaklaştıkça Sarper" in doğal olarak stresi katlanarak arttı. Bense, sadece onu izlediğimi zannediyordum. Geçenlerde check-up için gittiğim doktorum, vücudun çok gergin dediği zaman, umarsızca yok dediğim şeyin aslında doğru olduğunu, sınavdan sonra anladım. Gerçekten sınav sonrası kendimi yufka gibi hissettim, kendini bırakmış, huzurlu ve çok mutlu..
Son sınav haftasında, bende doğum sancısı gibi arazlar başladı, uykularım düzensizleşti, gerginliğim arttı. Tabii Sarper" in de bu duyguları yaşadığını düşünerek bunları yaşadım. Bir gün öncesiyse iyice yoğun geçti, o gece 1-2 saat ya uyudum ya uyumadım, uyku ve uyanıklık arası bir hal. Hep oğlumu kontrol ettim, uyudu mu, uyumadı mı? Gergin mi, rahat mı? Onu rahatlatmaya çalıştım, gündüzünde beraber, Eyüp Sultan Hazretleri" ne gittik, dualar, tesbihler biraz içime su serpti..Bol bol dua ettik, bizim gibi oraya giden pek çok veli ve çocuk gibi..
Sınav sabahı, oğlum erkenden, pırıl pırıl giyinmiş, hazırlanmış kapımı çaldı. Hadi biraz erken çıkalım anneciğim diye.. Bense, geceki kabuslarımdan, bitap düşmüş, uyku ve uyanıklık arasında bir durumdaydım. O anda ayağa fırladım ve hemen hazırlandım. Ailedeki kimseyi kaldırmadan, ikimiz atladık arabamıza, yola koyulduk. Biraz erken gitmek faydalı olurdu..
Yanıma suni gözyaşı damlası, su, diyet çikolata, burun damlası, sandviç , oğlumun işine yarayabileceğini düşündüğüm her şeyi aldım ama o hiç birini istemedi, su bile..
Neymiş tuvaleti gelirmiş, sonra tuvalete giderse, süre kaybedermiş falan..
Yavrum ne olacak, robotmusun, tabii gidersin gerekirse tuvalete dedim.
Sen karışma işime, ne yerim, ne de bir şey içerim dedi..
Bu da içime dert oldu, ona beynin çalıştıkça, şeker harcadığını, mutlaka tatlı bir şeyler atıştırmasının iyi olacağını anlattım ama nafile..Sadece küçük bir parça diet çikolatayı attı ağzına. Neyse içime biraz su serpildi..
Bu sefer sınav yerine bir gün önceden gidip baktığımız için, ne kadar yüksek bir katta olduğunu görmüştük, onun için endişelenmeye başladım..
Eski Maçka Teknik, şimdi ki Akif Tuncel meslek lisesinde imtihana girdi. İtalyanlardan kalma muhteşem, yüksek ve büyük bir bina, yalnız çocuğun sınava gireceği sınıf 5. Katta, tavan yüksekliğinin, 4-5 metre olduğunu düşünürsek, adeta 8 kat çıktı çocuklar.
Bu sefer eski bir panik ataklı olarak, ya çocuk, heyecanlı zaten, bir de 8 kat çıkarsa, kalbi küt küt atar mı diye aldı mı beni bir endişe dalgası..
Neyse çok dua ettiğim için, bir şey olmaz diye kendimi rahatlattım ve okulun merdivenlerine çömelip, başladım beklemeye.. Bir saat kadar oturduktan sonra, zil çaldı ve sınav başladı. Baktım her şey yolunda, sınıflardan rahatsızlık yaşayıp da çıkan falan yok. Bir kez daha dua ettim ve dışarı çıktım.
İşte o an benim için her şeyin finaliydi. Çocuk okuldan mezun olmuş, sınava da girmişti, ben ona annesi olarak önemli bir görevimi yerine getirmiş olmanın rahatlığıyla, kendimi kuş gibi, mutlu, huzurlu ve özgür hissettim. Karmaşık duygulardı, hemen Özhan" ı mı aradım ve günlerdir içimde, hissetmeden tuttuğum duygular, gözyaşlarımla aktı gitti..Çok mutluyum dedim, artık ölsem bile bir şey olmaz, artık çocuğum yetişkin bir insan olma yolunda ilk adımını attı, büyüdü..Bana çok fazla ihtiyacı yok..
Tabii ki, benim, onun için yapacaklarım daha bitmedi ama en azından artık o kendi ayakları üzerinde durabilecek bir noktada. Bundan sonra, yaşamı için yapacağı bir çok şeyi kendisi kurgulayacak, bense, o istediği sürece, yine hayır dualarımla, onun yanında olacağım..
Gün ortasında, hiç uyuma huyum olmadığı halde, eve geldikten sonra, kendimi odama attım ve sonra hiç anlamadan, bir köpük gibi hafifçe, hissetmeden uykuya dalmışım. Mutluluk ve huzur içinde
Bir sınavın anatomisi işte bizden, böylece gelip geçti..