Numan KURTULMUŞ

Güncelleme:

Numan bey, Din eksenli siyaset anlayışının Türkiye’deki temsilcilerinden biri.

Din eksenli siyasetin kurucu babası rahmetli Necmettin Erbakan’ın eğitiminden geçmiş bir siyasetçi.

2010 yılında has partiyi kurdu. Kurduğu HAS parti sadece 22 ay hayatta kalabildi. 2012 yılının eylül ayında partisini fesh etti ve bir anda hidayete erdi.

O güne kadar en acımasız eleştirileri yaptığı iktidardaki Ak partiye katıldı.

Katıldığı AKPARTİ yi nasıl eleştiriyordu bir hatırlayalım…

Ak partinin yolsuzlukları engellemek üzere iktidara geldiğini, ancak onların döneminde yolsuzlukların arttığını, toplumun ahlakının hepten bozulduğunu söylüyordu mesela.

Gelir adaletsizliğinin arttığını, zaten yoksul olan halkın hepten yoksullaştığını söylüyordu, neo liberal politikaların Türkiye’ye zarar verdiğini söylüyordu mesela.

Akparti’nin, basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konusundaki vaatlerini bırakın yerine getirmeyi, daha da geriye götürmesini eleştiriyordu mesela.

Eleştirileri rahmetli Erbakan’ın o dönemdeki eleştirileri ile paralellik gösteriyordu. Belli ki siyasi motivasyonunun kaynağı Necmettin Erbakan’dı .

Ancak Erbakan 2011 de vefat etti ve ne olduysa Erbakan’ın ölümünden sonra oldu.                       Numan beyin siyaset dili de giderek yumuşadı pamuk helva kıvamına geldi. Bir de baktık ki o sert eleştirileri kendisi yapmamış gibi, çok da vakit kaybetmeden, gemici tabiri ile bordadan Akparti gemisine yanaştı. İlkesiz siyasetin en güzel örneklerinden birini  verdi.

Türk siyasetinin en büyük hastalığı olan “Dün dündür bu gün bugündür” anlayışının pirim yapmadığı günler ne zaman gelecek? Toplum bu anlayışı ne zaman oylarıyla cezalandırma  aşamasına gelecek?, Bu gerçekten benim içinde bir merak konusu.

Her neyse…

Bütün bu, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş gibi din eksenli siyasetçilerin Necmettin Erbakandan ayrıldığı bir nokta vardı.

Necmettin Erbakan’ın siyaset ideolojisi “milli görüş”dü

Erbakan da din eksenli siyaset yapıyordu ama anayasa üstüne ettiği yemine sadıktı, yeminine asla ihanet etmedi. Milliydi, yerliydi ve biraz önce saydığım akparti de siyaset yapan isimleri, yoldan çıkan talebeleri olarak tanımlıyordu.

Onların milli görüş çizgisinden saptığını, o gömleği çıkardıklarını artık küresel ekonomik sisteme esir olduklarını söylüyordu.

Erbakan’ın talebelerim dedikleri ile ilgili ifadeleri ne kadar doğruymuş meğer.

Gerçi siyasal islam bahane her türlü maniplasyon ve iktidar nimetleri şahane ama…

Geldiğimiz noktada, Erbakan’ın din eksenli siyasetinin, batının ya da küresel sistemin dayatması ile siyasal islama evrildiğini görüyoruz.

Şimdi sizi duyar gibi oluyorum din eksenli siyaset ile siyasal islam aynı şey değil mi? diye.

Aynı şey değil değerli okurlarım.

Din eksenli siyaset, dini değerlerin toplumsal hayatta önemli bir yere sahip olmasını ister, ancak siyasi sistem tamamiyle teokratik olmak zorunda değildir. Yani dini değerleri merkeze alır ama laiklik ilkelerini reddetmez.

Siyasal islam ise, islam dinini bir ideoloji olarak kabul eder ve şeriatın devlete ve topluma tamamen hakim olmasını ister. İran’da ki yönetim ya da mısırdaki Müslüman kardeşler hareketi gibi.

Takmışlar bir ümmet birlikteliğine. Ümmet ne zaman bir olmuş ki. Hepsi birbiriyle savaş halinde, hepsi birbirinin gözünü oymakla meşgul.

Numan beyin temsil ettiği siyasal akımın, yani siyasal islam ideolojisinin, ısrarla millet kavramının içini boşaltmaya çalışması ancak bu ülkeye zarar vermek isteyen, bölmeye çalışan, hatta yok etmeye çalışanları sevindirir. Onların işine gelir, onları mutlu eder.

Peki Numan bey acaba, anayasada değiştirilmesi teklif dahi edilemez diye tanımlanan maddeleri tartışmaya açarak kimleri sevindirmeye çalışıyor?

Numan bey niçin anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinin, değiştirilmesini teklif ederek anayasa suçu işlemeyi göze alıyor?

Üstelik bunu sıradan bir Türk vatandaşı olarak değil, meclis başkanı sıfatı ile yapıyor. Her ne kadar yaptığını fark edip çark ettiyse de  bunun yanına kalacağını mı sanıyor?

Sayın Kurtulmuşun bu hareketi, kendisine yol su elektrik olarak geri dönecek midir? Hep birikte izleyip göreceğiz zaman içinde.

Gelelim yemin kavramına,

Yemin kişinin doğru söylediğini garanti etmek amacıyla toplumun kutsal saydığı bir şey üzerine söz vermesidir. Sözlük tarifi bu.

Namus ve şeref toplumun kutsal saydığı kavramlardır. Mecliste bütün bir milletin huzurunda milletvekili yemini ederken yemininizi. Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine and içerim diye bitiriyorsunuz.

Yani eğer namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edip bu yemininizi çiğnerseniz, namussuz ve şerefsiz konumuna düşüyorsunuz.

Ben Sayın Kurtulmuş’un namussuz ve şerefsiz biri olduğunu düşünmüyorum elbette!  sadece yemin kavramının içeriğini yeterince bilmediğini ya da unuttuğunu düşünüyorum.

O yüzden onu anayasaya sadık kalma üzerine ettiği yemine sadık kalmaması halinde kendisinin gelecekte toplum nezdinde nasıl anılacağını hatırlatmak için tarihe not düşüyorum.

 

Diğer Yazıları
Asgari ücret ve erken seçim
Vergi sistemimizdeki yanlışlıklar
Etki Ajanlığı
3. Dünya Savaşı ve Trump