Niçin Tayvan’da savaş ihtimali zayıf – şimdilik?
Tusididez Tuzağı, Amerikalı ünlü uluslararası ilişkiler profesörü Graham Allison’un geliştirdiği bir kavram. Dünyanın en güçlü ülkesinin, yükselen ikinci güce karşı daima saldırma eğilimi taşıdığı anlamına geliyor. Bir araştırmaya göre, dünya tarihinde 16 kez yaşanan benzer durumun 12’si savaşla sonuçlanmış.
İlk kez milattan önce 400’lerde Atinalı komutan Tusididez bu soruna işaret etmiş ve Atina’nın yükselen gücüne karşı zamanın en büyük gücü İsparta’nın saldırmasının kaçınılmaz olduğunu söylemiş (Peloponez Savaşı).
Allison’un bu kavramı geliştirmesinin nedeni, özel olarak ABD-Çin rekabeti.
Amerika bir bahaneyle Çin’e saldıracak mı?
ABD-Çin savaşının patlama ihtimali en yüksek yerlerden biri Tayvan.
Çin Halk Cumhuriyeti’ne göre Tayvan, Çin’in egemen topraklarının bir parçası. Çin’in resmi politikası, kuruluşunun 100. yılı 2049’a kadar Tayvan’ı anavatanla birleştirmek. Birleşmeyi barışçı yoldan yapmak istediğini, ama gerekirse askeri güç kullanabileceğini söylüyor.
Amerika yakın zamana kadar, 1979’da Çin’le yaptığı anlaşma gereği “tek Çin” siyasetine bağlıydı. Çin Halk Cumhuriyeti’ni tek Çin devleti olarak tanıyordu. Özenle geliştirilmiş ‘stratejik belirsizlik’ siyaseti uyguluyor, Çin Tayvan’a karşı askeri güç kullanırsa, askeri müdahalede bulunup bulunmayacağı sorusunu cevapsız bırakıyordu. Böylece hem Tayvan teşvik görmüyor hem Çin tahrik edilmiyordu. Bu siyaset on yıllarca bölgede barışın korunmasına katkı yaptı.
Ancak Başkan Joe Biden Tayvan politikasını sertleştirdi. Biden şimdi kimi Amerikalı yorumcuların ‘stratejik kafa karışıklığı’ dediği bir siyaset izliyor. Defalarca Tayvan’ın bağımsız bir ülke olduğunu ve ABD’nin Tayvan’ı korumayı taahhüt ettiğini vurguladı. Daha önce görülmedik şekilde, Çin ve Tayvan arasındaki dar su yolunda Amerikan savaş filoları sürekli volta atıyor. Bu arada bazı Kongre üyeleri, Tayvan’a “NATO üyesi olmayan majör müttefik” statüsü vermeyi ve geniş silah yardımını öngeren bir tasarı hazırlıyor.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin son Tayvan ziyareti, en üst düzey bir devlet görevlisi olarak tanıma ima ediyordu. Çin sert tepki gösterdi. Denizde ve havada Tayvan’ın yakın çevresinde gerçek mermi ve füzelerle başlattığı tatbikat belli ki düzenlenecek askeri harekâtın simülasyonu idi. Pelosi’nin ziyaretinin bitmesiyle gerginlik şimdilik azaldı.
Son krizde Amerika kararlı olduğunu, Çin askeri güce başvurmaktan çekinmeyeceğini gösterdi. ABD-Çin savaşı olasılığı arttı.
Ancak tam şu sırada iki ülkenin de savaş istemediği açık.
ABD istemiyor, çünkü şimdi Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kullanarak vekalet savaşı yürütüyor. İki büyük güçle aynı anda savaş akıllı bir iş değil.
Çin istemiyor, çünkü her geçen yıl ABD’yle arasındaki güç dengesi lehine değişiyor, zaman kendisine çalışıyor.
Ama bunların ötesinde, en az aynı derecede önemli ama üstünde pek durulmayan bir neden daha var.
Günümüzün ileri teknoloji dünyasında yarı iletkenler olağanüstü öneme sahip (entegre elektronik devreler, İngilizce kısaca ‘chips’). Yarı iletkenler olmadan ne beyaz eşya, televizyon, otomobil, iş makineleri, cep telefonu gibi nispeten daha basit ürünler ne de yeni nesil uçaklar, gelişmiş silahlar, yapay zeka, şeylerin interneti, kuantum bilgisayarlar gibi ileri teknoloji sistemler yapılabilir. Neredeyse hiçbir sanayi üretimi mümkün değil.
Dünyanın en büyük ve en gelişmiş yarı iletkenlerini üreten şirket Tayvan’da: TSMC (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company).
Yeni model bir otomobilde binlerce yarı iletken bulunabiliyor. Cep telefonunuz iPhone’un yeni modellerinden ise, siz de TSMC ürünleri kullanıyorsunuz. Çünkü Apple, bütün telefonlarında artık en büyük tedarikçisi TSMC’nin yarı iletkenlerini kullanıyor.
Piyasayı yakından bilen bir uzmanın ifadesiyle, dünyada 2,5 yarı iletken üreticisi var. TSMC, Güney Koreli Samsung ve onların yanında hayli küçük kalan Amerikalı IBM.
TSMC tek başına dünyadaki tüm yarı iletkenlerinin %54’ünü, fakat ileri teknoloji sistemlerde kullanılan gelişmiş yarı iletkenlerinin %94’ünü üretiyor. En gelişmiş 5-nanometre altındaki yarı iletkenleri sadece TSMC ve Samsung üretiyor (nanometre, metrenin milyarda biri). TSMC Tayvan’da 20 fabrika işletiyor.
Tayvan’ın sadece Çin’e sattığı yarı iletken geçen sene 155 milyar $, bu yılın ilk altı ayında 79 milyar $ oldu.
Yarı üretkenleri imal eden makineleri yapan şirket ASML Hollanda’da. Gelişmiş yarı üretkenleri imal eden makineleri yapan dünyadaki tek şirket ASML. Buna karşılık tasarımda ağırlık Amerika’da. Üretimin Doğu Asya’ya kayması Amerikalı şirketlerin hoşuna gitti, fabrikasız modele (fabless model) geçtiler, ağırlığı araştırma ve tasarıma verdiler. Amerika’da yarı üretken üretimi azaldı.
Şimdi Amerika tekrar üretimi artırmak istiyor. Kısa süre önce Kongre’den geçen bir yasaya göre, yarı iletken üretimi yapacak şirketlere 52 milyar $ teşvik verilecek. Ayrıca yapay zeka, robotlar, kuantum gibi ileri teknoloji araştırmalarına 200 milyar $ destek sağlanacak. TSMC şirketi ikna edildi, şimdi ABD’de yarı iletken fabrikası kuruyor. Amerika, gelişmiş yarı iletkenlerin Çin’e satışını engelliyor. Hollandalı ASML şirketine, kritik ürünleri Çin’e satmaması için baskı yaptığı iddia ediliyor.
Çin de yarı iletken üretimi, araştırma ve geliştirme için büyük harcamalar yapıyor.
Peki, Çin Tayvan’ı işgal ederse ve TSMC şirketine el koyarsa ne olur?
TSMC Genel Müdürü Mark Liu’nun cevabı açık: “Hiç kimse TSMC’yi zorla kontrol edemez. TSMC fabrikalarında üretim durur. Çünkü bunlar sofistike tesisler. Malzeme kimyasalları, yedek parçalar, diyagnos (tanı koymak), bilgisayar programlaması gibi pek çok konuda Avrupa, Japonya, Amerika dahil dış dünyayla reel zamanlı bağlantı içinde olmak şart.”
Yukarıda değindiğimiz uzmanın böyle bir durum için öngörüsü daha çarpıcı: “Tayvan’da yarı iletken üretiminin durması, dünya ekonomisi için felaket olur. O kadar çok şirket üretimini durdurmak zorunda kalır ki, dünya borsaları kapanır. Ekonomik darbe hem Amerika hem Çin için çok ağır olur.”
Tayvan’da savaş ihtimali zayıf – şimdilik.
İlerde ne olur, biraz da yarı iletken üretimine bağlı.