Mayısın Birinci Günü…

Güncelleme:

1 Mayıs, bir milattı.

İşçinin yanında ‘ezilen’ kim varsa, saf tuttu.

Suskunluğa bürünen, ‘yalnızlığa sürüklenen, zamlarla ezilen Türkiye’de..

Dünya genelindeki gibi, emekle, bilimle, sevgiyle kutlandı…

Elbette, emekle-sermaye arasındaki çelişme doğal.

Fakat yapay çatışmalardan uzak durmaya katkı sağlayacak ortak paydalar da var.

Hele ki böylesi bir “anayasa yapımı ortamında”; ulusal bütünlükten, laik, sosyal, hukuk devletinden yana olmak; yatırımın da, hak aramanın da, adeta güvencesi…

1 Mayıs 2012 de haklarını savunan işçiler alanlarda, sorunlarsa, orta yerde, “meydandaydı”…

Kıdem tazminatı, asgari ücret, taşeronlaştırma, ‘özelleştirme’, işçi ölümleri, gibi sorunlarla karşı karşıya emek dünyamız…

Resmi verilere göre işsizlik % 12,4 ve ama DİSK’e göre 5 milyon insanımız işsiz.

Ailelerin borçları varlıklarına göre 10 yılda 10 kat artmış. (yüzde 40.5)

Kredi kartı borcunun yarısı (yüzde 47.1) taksitlendirilmiş borç.

Çiftçi ekemiyor; ekse de yetemiyor, ipoteğe yöneliyor…

Köyde haciz pusuda, şehirde, icra kapıda!

İşsizlik fonlarının sadece yüzde 6,8 ‘i amacına uygun kullanılıyor,

Emekli maaşlarının % 70 ‘i ise açlık sınırının altında kalıyor.

45.000 tekstil işçisinin bir teki bile sendikalı değil Denizli’de, çalışanlarınsa ancak onda biri örgütlü Türkiye genelinde…

1 milyona yakın çocuk işçi var ve “4 x 3”lük eğitim sisteminin bu sayıyı artıracağından endişe edilmekte.

Ve dahası, iş yaratamayan bir ekonomi bu…

Bankası, sigortası, borsası “yabancılaşmış”, Bor varlığını “özelleştirmeye” açmış…

Varlıklar anlamında kaynaklar daralıyor…

Yatırım için bir de “tasarruf” gerek fakat tasarruf oranı eksi 19,7’lerde. (2005-2011)

2001 yılında 3,8 milyar dolar fazla verilirken, geçen yıl, cari açık, 77,2 milyar dolar.

Her yıl yüzde 8 büyüsek bile (ki artık bu bir hayal) bu nüfus artış hızıyla, 2023 de kişi başına milli gelir aynı kalıyor.

Hesap “açık”…

2012 ‘de 70 milyon nüfus 734.929 milyon dolar GSYH.

2023’de 90 milyon nüfus 1,998.730 milyon dolar GSYH.

Avrupa’nın “çöken” ayaklarının bugünü ile aramızda 35 yıl var.

İşte böylesi bir oramda ve koşullarda kutlandı, 1 Mayıs.

Büyük bir olgunlukla, büyük bir devinimin ışığını yaktı.

Demokrasinin değerini bilenler, emekten gelenler, demokrasiye değer kattılar.

Bir milattı, 1 Mayıs!

Diğer Yazıları
Hedefi 12'den vurmak!
Sömürü ve savaş
Ordumuz kadar ekonomimizi de güçlendirmeliyiz…
Trump neden kazandı?