Laf mı, iş mi ?
Derdimiz çok. Boşa geçirecek zaman yok.
Vakit, nakit!
Eğitim sistemimiz çözülüyor, sağlık, çöküyor.
Bu iki alan ile sosyal güvenlik, bir sacayağı…
Sağlık, sosyal güvenlik, eğitim; toplumu çağdaş kılan, “sosyal devlet” demek…
Demek ki; (bir ölçüde tersi de doğrudur) sosyal devlet eşittir: çağdaş yaşam.
Peki ya öyle mi yaşıyoruz?..
Orta direk, özel okullar ile “özellikli okullar” arasında tercihe zorlanıyor, meslek okulları geriliyor.
Sağlıkta sevkıyat: birinci basamaktan ‘tahtalı köye’ ya da boşaltılmış polikliniklerden muayenehaneye!
Emekliler, kendi aralarındaki eşitsizlik kadar, hayat standardının farkında bile değiller.
Çağdaş yaşantı kıvamımız, sosyal devlet puanımız bu!
Gelelim modern devlete… Genel anlamıyla, Modernleşme olgusuna!
Bence iki unsurun toplamı..
Bir: Maddi kalkınma (bence) artı iki: demokrasi kalitesi…
Yalnız birincisi, tam denetim veya denetimsiz Pazar arasında teknokrat yönetim..
Yalnız başına ikincisi, “kabile oylaması”, aşiret belediyeciliği kadar demokrasi…
Modern devletin neresindeyiz? Yollar, köprüler, alt yapı ile.. yasalar…
“İle”den sonrası (yasalar ve uygulaması) sıkıntılı!
Bin dosyalı davalar, zehirlenen masuniyet karinesi, karanlık odalar…
IMF kapısında değiliz ama saydamlık ve insani gelişmişlikte de 1. ligde oynamıyoruz.
Modern devletin nicel ve nitel verileri açısından durumumuz da, işte böyle…
Sosyal devletten, modern devletin niteliklerinden uzakta beliren bir tablo, bu…
İşte bu tablo ortadayken, lafazanlığa değil, sistemli çabalara ve iş yapmaya ihtiyacımız var.